"Amerika büyük bir şaka, sevgili Frank, ama ona ne kadar gülebiliriz?"
Yapı Kredi Yayınları
(1. Basım: Aralık 1999)
Kitabın isminin uzunluğu sizi yanıltmasın bu bir gezi kitabı. Bu hafta ikinci el kitap tezgahında gördüm, içindeki görseller de beni cezbetti alıp, hemen okudum. İçindeki görsellere gelince, çoğu gezide bizzat Enis Batur'un çektiği fotoğraflardı ve hem o izlenimleri görsel olarak takip ediyordunuz hem de orada gezilen çağdaş sanat müzelerinden örnekler de vardı.
Rock ve blues tutkumun dışında ABD ile aram pek iyi olmamıştır hani, o yüzden kitap ilk çıktığı yıllarda pek ilgimi çekmemişti. Eh kitap biraz rock ile ilgili olsa iş değişirdi ama doksanların sonundaki politik süreci de göz önüne alırsak demek ki pek ilgilenmemiştim. Şimdi yirmi yıl sonra bu kitabı almam da müzeler ve sanat görselleri olmuştu ama kitaba başladığımda o geziye sanki ben de çıkıyormuşum gibi bir ruh haline de girdim hani, itiraf etmem gerekirse.
Kitabı tatlı tatlı okuyorum ve 35 sayfa omuştu ki... işte o an "Amerikan Emperyalizmi" gene kahrolası yüzünü gösterecekti. Bu kitapta yazan bir şey değildi. Olay şöyle ağlarını örecekti... Hava güzel mi güzeldi ve bende açık havada yayılarak kitabı okumaya başladım. Her şey güzel, yani keyfime diyecek yok, 35. sayfayı çevirip, okumaya devam edeceğim ve sayfayı çevirip şöyle güzelce masaya yayayım derken birden sayfalar dağılmaz mı? O eski forma biçimi cilte kurban olayım, bu Amerikan cilt kitaplar zamkı az sürülünce bir dağıldı mı, gerisi durmaksızın gelir. Neyse ben elime bir yapıştırıcı aldım ve yapıştırdım. Tamamdır dizildi derken bir on sayfa sonra aynı şey olmaz mı?. Bu kitap bitene kadar devam etti. Yani elimde yapıştırıcı eşliğinde kitabı okudum. Amerika bu, sen ne kadar barış çubuğu yaksan da Amerika bu sefer de "cilt" i ile yapacağını yaparmış demek ki. Kitap bitti ve kütüphaneye yerleşti ama görüntüsü açıkcası biraz akordiyon gibi oldu yani.
Enis Batur'un yazdığı bu gezi kitabı, tümüyle ABD'yi kapsamıyor. Üç haftalık bir "New York Seyahatı". Okurken öyle güzel gidiyor ki sanki sizde bu yolculuğa katılmış gibi oluyorsunuz.
Aptulika
Rock ve blues tutkumun dışında ABD ile aram pek iyi olmamıştır hani, o yüzden kitap ilk çıktığı yıllarda pek ilgimi çekmemişti. Eh kitap biraz rock ile ilgili olsa iş değişirdi ama doksanların sonundaki politik süreci de göz önüne alırsak demek ki pek ilgilenmemiştim. Şimdi yirmi yıl sonra bu kitabı almam da müzeler ve sanat görselleri olmuştu ama kitaba başladığımda o geziye sanki ben de çıkıyormuşum gibi bir ruh haline de girdim hani, itiraf etmem gerekirse.
Kitabı tatlı tatlı okuyorum ve 35 sayfa omuştu ki... işte o an "Amerikan Emperyalizmi" gene kahrolası yüzünü gösterecekti. Bu kitapta yazan bir şey değildi. Olay şöyle ağlarını örecekti... Hava güzel mi güzeldi ve bende açık havada yayılarak kitabı okumaya başladım. Her şey güzel, yani keyfime diyecek yok, 35. sayfayı çevirip, okumaya devam edeceğim ve sayfayı çevirip şöyle güzelce masaya yayayım derken birden sayfalar dağılmaz mı? O eski forma biçimi cilte kurban olayım, bu Amerikan cilt kitaplar zamkı az sürülünce bir dağıldı mı, gerisi durmaksızın gelir. Neyse ben elime bir yapıştırıcı aldım ve yapıştırdım. Tamamdır dizildi derken bir on sayfa sonra aynı şey olmaz mı?. Bu kitap bitene kadar devam etti. Yani elimde yapıştırıcı eşliğinde kitabı okudum. Amerika bu, sen ne kadar barış çubuğu yaksan da Amerika bu sefer de "cilt" i ile yapacağını yaparmış demek ki. Kitap bitti ve kütüphaneye yerleşti ama görüntüsü açıkcası biraz akordiyon gibi oldu yani.
Enis Batur'un yazdığı bu gezi kitabı, tümüyle ABD'yi kapsamıyor. Üç haftalık bir "New York Seyahatı". Okurken öyle güzel gidiyor ki sanki sizde bu yolculuğa katılmış gibi oluyorsunuz.
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder