B.B. King
(1925 – 2015)
· * Rolling Stone dergisinin “Tüm Zamanların En İyi 100
Gitaristi” anketinde 6. sırada.
· * Gibson markasınının “Bütün Zamanların En Zirvedeki 50
Gitaristi” arasında 17. Sırada.
· * 1987’de Rock’n Roll Hall Of Fame’e girdi.
Asıl adı Riley King olan B.B.
King, 16 Eylül 1925’te Albert King (Aynı isimdeki bluescu değil, bu bir isim
benzerliği) ile Nora Ella Farr’ın oğlu olarak, Mississippi’nin ufak banliyosu
olan Berccair’de doğdu.
B.B. King daha dört
yaşındayken babası evi terk edecekti. Bir süre sonra da annesi başka biriyle
evlenince küçük King anneannesinin yanında yaşayacaktı.
B.B. King, ilk olarak Elkhorn
Baptist Kilisesi’nin korosuna girecekti. 12 yaşına geldiğinde ise gene bir
bluescu olan ve ondan 14 yaş büyük kuzeni Bukka White tarafından ilk gitarı
hediye edilecekti.
18 yaşına geldiği zaman
hayatını traktör sürücüsü olarak kazanıyordu. Buradan arta kalan zamanda ise
St. John Quartet grubunda Mississippi’deki kiliselerde gitar çalıyordu.
1948 yılında Batı Memphis’te siyah
müziği yayınlayan tek kanal olan WDIA isimli radyo istasyonuna Dj olarak giren
B.B.King, bir çok program yapacaktı. Bu sıralarda Sepia Swing Club’ta da müzik
yapmaya başlamıştı.
WDIA Radyo istasyonundaki
Dj’liğinde “Blues Boy” lakabıyla anılıyordu. Burada bir programa konuk olan
blues gitarının ustası T-Bone Walker, ona “Blues Boy”dan kısaltma yaparak
“B.B.” demesi sonucu ismi bir anda B.B. King haline gelecekti.
1949 yılında B.B King RPM
Records ile plak anlaşması yapacaktı. Böylece aynı yıl ilk 45’lik plağı olan
“Miss Martha King / Got The Blues” çıkacaktı. Bu plaktan sonra kendi halinde
satışıyla bir iki plak daha yapan B.B. King yanısıra da ufak tefek kulüp,
barlarda da çalarak hayatını sürdürüyordu. Arkansas’ta bir dans salonunda
çalmak için iş teklifi alan King, sahneye çıkacaktı. O sahnedeyken barın önünde
duran iki erkek ilk önce ağız dalaşına başlarken bunu birbirlerine attıkları
yumruklar takip edecekti. Bir anda arbede büyüyecek ve salonu ısıtan soba yere
devrilerek içindeki gaz salonun ahşap döşemesine yayılacaktı. Ortalık bir anda
alevlerle kaplanırken, içerdeki herkes canının kurtarmak için kendisini dışarı
atacaktı. Alevlerin sardığı salondan
kendini kurtaranlardan biri de B.B. King’ti. Ancak sanatçı bir süre sonra 30
dolarlık gitarını içerde unuttuğunu hatırlayacaktı. Bunun üzerine birden
alevlere sarılmış salona giren King, gitarını kurtarma sevdasına düşecekti.
Herkes onu içerde yandı sanırken, bir süre sonra elinde gitarıyla dumanları
yararak çıkacaktı. O gün orada kavga eden iki kişinin bir kız yüzünden
birbirlenrine girdiklerini ve bu kızın isminin de “Lucille” olduğunu öğrenen
B.B. King gitarına bu ismi verecekti.
B.B. King ilk plağından sonra
4 adet 45’lik plak (single) yaptı ancak bunların hiç biri büyük bir başarı
getirmedi. 1951 yılında çıkan "3 O'Clock Blues" plağı King’e muhteşem
bir başarı getirecekti. Müzik listelerine giren ilk BB King plağı olan bu şarkı
5 hafta boyunca birinci sırada olmak üzere tam 14 hafta üst sıralarda
kalacaktı. Bundan sonra birbiri ardına yaptığı plaklar listelere girerken,
sanatçınının şöhreti de artacaktı. Öyle ki daha önceden en yüksek 85 dolara
çıktığı konserler bir anda 2500 dolara çıkacaktı. Böylece BB King,
Washington’daki Howard Teathre ve New York’taki efsanevi konser salonu
Apollo’da sahneye çıkacaktı. 1956 yılına geldiğimizde de Bihari biraderlerin
plak şirketi Crown, ona bir albüm teklif edecekti. Böylece Florette Bihari’nini
prodüktörlüğünde ilk BB King albümü “Singing the Blues” piyasaya çıkacaktı.
İçinde "You Upset Me, Baby", "Every Day I Have the Blues" ,
"Ten Long Years", "Crying Won't Help You", "Bad
Luck", "Sweet Little Angel" gibi listelere giren parçanın
bulunduğu albüm, sanatçının ABD dışında İngiltere’de de tanınmasını
sağlayacaktı.
Başarılarını birbiri ardına
yaptığı albümlerle sürdüren BB King, 1962’de büyük bir plak şirketi olan MCA
Records’tan teklif alacaktı. Bu firmaya bağlı Geffen ile plaklarını çıkartacak
olan King, 1965 yılında da başarılı bir konser albümü olan “Live At The Regal”i
çıkartacaktı. 21 Kasım 1964’te Chicago’da bulunan Regal Theathre’da verilen
konserin kayıtlarından oluşan “Live At Regal” sadece BB King diskografisinin
değil, bütün konser albümlerinin içinde de en başarılı örneklerdendir. Bu albüm
Rolling Stone’ın “Bütün Zamanların En İyi 500 Albümü” sıralamasında 141. sırada
yer alırken, 2005 yılında da ABD Kongresi tarafından ulusal müzik adına
korunması gereken kayıtlar arasına alınacaktı.
1969 yılına geldiğimizde BB
King “Completely Well” albümüyle gene ses getirecekti. Bu albümde yer alan “The
Thrills Gone” albümden sıyrılarak, BB King’e hem Grammy ödülü kazandıracak hem
de yıllardır onunla birlikte anılacak bir başyapıt çıkartacaktı.
68’ler denilen kuşağın içinde
o sıra Avrupalı gençler ABD’nin siyahi müziğine büyük bir ilgi duyacaklardı. Bu
ilginin en başında da BB King geliyordu. Eric Clapton, Rolling Stones gibi
müzisyen ve gruplar başta olmak üzere İngiltere’de yoğun bir ilgi gören BB King,
ilerde çıkacvak rock gruplarına da ilham kaynağı olacaktı. Aynı şekilde ABD’de
Paul Butterfield gibi öncü beyaz bluescularla da çalışan BB King, dönemi devi
Jimi Hendrix’le de jam sesssion’lar yapacaktı.
Tarihler 9 Haziran 1971’i
gösterirken BB King’i ilk defa İngiltere’de verdiği konserle görecektik. Bu
sadece ilk İngiltere konseri olmakla kalmıyor İngiliz Blues tarihinin
oluşumundaki 28 müzisyeni de sahnede BB King’e eşlik ederken buluyorduk. Bu
isimler arasında kimler yoktu ki… İngiliz Blues’ının kurucusu ve “Büyükbabası”
Alexis Korner, Fleetwood Mac’in en baba döneminin gitaristi Peter Green,
Ozaman daha “Dr. John adını almamış olan Mac
Rebennack, Traffic grubunun org ustası Steve Winwood ve daha niceleri. O
konserde Beatles’ın davulcusu Ringo Starr da konuk olurken John Lennon
geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle orada olamayacaktı. Bu konserin kayıtları
da 1971’in sonunda “BB King in London” adıyla albüm olarak çıkacaktı.
70’li yılların beyaz bluescularını
ve rock gruplarını etkileyen BB King ile 80’li yıllardan ölümüne kadar
birçok müzisyen onunla çalışmak için can
atacaktı. 1988’de U2 grubu onunla , "When Love Comes to Town" isimli
şarkıyı kaydedip büyük bir başarı elde edecekti. Blues Brothers 2000 isimli
sinema filminde BB King’i, Eric Clapton,
Dr. John, Koko Taylor ve Bo Diddley ile birlikte görecektik. Gene 2000 yılında Eric Clapton onunla birlikte , “Riding
With the King” albümün yapacak ve bu çalışma o yılın Grammy ödüllerinde “Yılın
En İyi Geleneksel Blues Albümü” seçilecekti.
1980’de
Blues Hall of Fame’a girerek onure edilen King,1987’de Rock and Roll Hall of Fame, 2004’te de Official Rhythm & Blues Music Hall of Fame’e
kabul edilecekti.
BB King 1991’de Memphis’teki
Beale Caddesi’nde kendi adını taşıyan bir kulüp açacaktı. Müzisyenliğinin
yanında işletmeciliğinin de güçlü olduğunu kanıtlayan sanatçı , B.B. King's
Blues Club’ün diğer bir şubesini de 1994’te Los Angeles’ta faaliyete
geçirecekti.
2006’da büyük bir dünya
turnesine çıkan BB King, Kuzey İrlandalı rock ve blues gitaristi Gary Moore’la
birlikte "Since I Met You
Baby"ı kaydedeceklerdi. Aynı yıl Montreux Jazz Festivali ve Zürih’te
yapılan Blues
at Sunset’te de Joe Sample, Randy
Crawford, David Sanborn, Gladys Knight, Leela James, Andre Beeka, Earl Thomas,
Stanley Clarke, John McLaughlin, Barbara Hendricks ve George Duke gibi caz
müzisyenleriyle konsere çıkacaktı.
2007’de Eric Clapton’un organize ettiği Crossroads Guitar Festival’in ikincisine
katılan BB King, 2010 yılında aynı festivalde Robert Cray, Jimmie Vaughan, ve Eric Clapton
ile birlikte çalacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder