18 Ocak 2014 Cumartesi

Janis Joplin 70 yaşında


Müzik tarihinin en önemli ismi  Janis Joplin 19 Ocak 1943’te Teksas’ın Porth Arthur kasabasında dağmuştu. Joplin, yaşasaydı bugün 71 yaşına adım atmış olacaktı.




Frank Zappa, kendisiyle yapılan bir ropörtajda,“Çok ünlüyüm ama müziğimi tanıyanların sayısı beni tuvalette otururken gösteren posterimi tanıyanların sayısının çok altında kalıyor” demişti. Popüler kültürün müziği magazinleştirmesi alışkanlığı müziği bir metaya döndürüyor. Çoğu kez de o müzik insanlarının öneminin her daim ıskalanması sonucuyla yüzyüze kalıyoruz. Bugün Queen denilince akla hemen Freddie Mercury gelir. Ancak bu akla geliş onun vokalinin değerinden çok üzerine yüklenen imajdandır ve hem Queen hem de onun sesi bir güzel taça atılacaktır. 
Yazının başlığında yazdığım “Janis Joplin 70 yaşında” ibaresi içindeki “keşke” ile ifade edilecek bir özlemden kaynaklanır. Keşke yasasaydı ve bugün 70 yaşına gelseydi de Janis Joplin’in asıl önemli olan yanlarını hissedebilseydik. O debdebeli masalların ardında kalan şöhretle eşdeğer sona tam gaz giden fırtınalı yaşamın ardında muhafazar yapılı Teksas’lı kızın siyahların blues müziğine duyduğu tutkuyu hep göz ardı ederiz. ABD’nin ırkçı politikalarında siyahların müziğinin yok sayılması çok da eski değildir. O dönemde işte bu Teksas’lı kızın çıkıp, siyahların müziğini beyazların suratına bir şamar gibi vurması bence bütün magazine efsanelerinden daha değerlidir.
Janis Joplin’in çabasıyla Bessie Smith’in müzik tarihindeki önemi hak ettiği yeri bulacaktı. O bu vefa örneğini verirken keyfi yerinde bir beyaz olmak yerine siyahi Bessie Smith’in çektiği acıları da devralacaktı.

Janis Joplin’inin yarın doğum günü. Bundan 70 yıl önce Teksas’ın Porth Arthur kasabasında doğmuştu. Onu kaybedeli 44 yıl olmuş ama eski kayıtları hala piyasaya çıkıyor ve yoğun olarak talep ediliyor.  Onun ölümünden çok sonraları doğmuş olan kadın vokaller de günümüz müzik sahnesinde onun ekolünün izinde. 

Yazı ve çizgi APTÜLİKA
aptulelcioglu@gmail.com

17 Ocak 2014 Cuma

Geronimo Yalnızkartal yazısı

ESKİ BİR DOSTLA GECİKMİŞ BULUŞMA

 "Çok uzun süredir görüşmediğim bir arkadaşımla ya da bir sevgiliyle buluşmanın gecikmiş ama o tarifsiz heyecan veren hisler kapladı içimi . Plak dönmeye başladı ve beni alıp götürdü çok uzaklara ..."
  
Geçenlerde uğradığımda Haluk' la konuşuyoduk (Kadıköy'de harika bir dükkanı var.) " Yahu Haluk, bu aralar benim eski , ya da antika eşyalar ilgimi çekiyor , hediyeliklerde bile eskitilmiş şeylere kayıyor ilgim , eski radyo arıyorum, plaklara bakıyorum , eski kartpostal kolleksiyonu yapıyorum..." diye konuşurken " Abi galiba yaşlanma moduna geçmişsin sen " deyiverince son derece masumane bir şekilde , hakikatten öyle mi ya diye bir dakika düşündükten sonra , hakikatten öyle olduğuna karar verdim . (Burada içkiden bir yudum alınır ve bir sigara sarılır, derin bir nefes çekilir ve ince bir duman odaya salınır)

Son zamanlarda en ilgimi çeken şeyler ve yerler , eski pazarlar , eskiciler , antikacılar (onlara param yok ben daha çok eskicileri dolaşıyorum) , sahaflar , eski kitaplar ve kartpostallar oldu gerçekten de ...

Üsküdar'ın küçük bir kaç sokağı da halen o eski çarşıları , eski dükkanları ve eski esnaf kalıntılarını barındırıyor , Tarık ve Gürhan'ı da yakın zamanda götürmüştüm hatta ..

Bu gezilerimde tabi ki en çok gözümü alan şeyler , en büyük tutkum müzik üzerine ve de yıllardır gecikmiş , bir türlü buluşamadığımız LP'ler yani plaklar, 45'liler ve tabi bunlar için çalar olarak pikaplardı . Her defasında baktım durdum , sordum, alamadım , döndüm dolaştım yine baktım , yine alamadım , ama bakmaya da doyamadım ... Hatta geçenlede konuşurken farkettim ki Byfuss ve Sedat' da aynı durumdalarmış , hatta Haydar bile ...


Taki geçen pazar gününe kadar sürdü durdu bu haller . Çarşıdaki Bayram Abi ve oğlu Yunus'a daha önce de birkaç kez uğramıştım , içeride antikalar eşyalar ağırlıklı olsa da Bayram Abi’ nin dükkan tabelasında hala ESKİCİ (1) yazıyor , bu da onun mütevazılığı olsa gerek ; ayrıca benim içinde antikacılara biraz iticiler nedense ... Dükkana uğramıştım , laf olsun diye " Pikap var mı ? " diye sordum yine, masa üzerinde ki birkaç eski plak ve kırkbeşliklere bakarken . Önce " Yok " dedi , sonra " Basit birşey var ama kolonu yok " dedi , " İyi, bir bakayım " dedim . "Dur dur şu arkada da eski bir radyo var, eğer istersen bir bak, onu da kolon yaparsın" dedi . Aslında en çok aradığım şey ( çok var da ortalıkta , çalışanı ve bütçeme göre olanı pek yoktu ) eski tipte , hiç çalışmasa , bir aksesuar olsa bile bir radyoydu ki bunu görünce bir anda , yoksa bu mu aradığım dedim (ya da demişim) . " Gel hele , birde burada dolaplı bir pikap var , istersen dolabı da al radyoyla beraber " demez mi " Sana makul de bir şey yaparız " - fiyat belirtmeden - diye de ekledi Bayram Abi . Her neyse derken sistemi bir deneyelim dedik , kablolarda bir sorun çıktı ve o malum sesi duyamadık ! Ufak bir burukluk kalarak içimde ayrıldım dükkandan , ama aldım telefonunu oğlu Yunus’un . Dün aradım , aklım kalmıştı , gecikmiş bir çağrının dayanılmaz çığlıklarını duyar gibiydim " Usta gelmedi bugün abi " dedi Yunus , yine hüsrana uğramıştım ... Yunus 'u bugün yine aradım " Tamam abi gel al bu akşam "dedi. Akşam büyük bir heyecanla koştum bizim ESKİCİ'ye . Bayram abiye paranın tamamını denkleştiremediğimi söyledim, bir miktarı masaya bıraktım , saymadan aldı ve cebine koydu " Bereket versin " dedi . Kalanını bir daha ki uğradığımda bırakacaktım , sanki kırk yıllık müşterisiymişiz gibi , yalnızca bu durum bile bu alışverişte başka şeyler kazandığımıda göstermişti bana ... Bir de yetmedi sağolsun , arabasıyla bıraktı mazlemelerimi kapıya kadar , yakındı da evim dükkana .

 Sonra işin en heyecanlı kısımına gelmişti sıra ... Özenle yerleştirdim odamın en güzel yerine dolabımı , kolon görevi için dikkatlice açtım radyomu . Sonra neredeyse 20 yıl önce Ogün , Tarık ve Fahri ile Beyazıt’da kaset ve plak tezgahlarının başında geçirdiğimiz günlerden özenle seçtiğim ve yıllardır kütüphanemin en gizli yerinde bugünü bekleyen benim için çok seçkin çok değerli plaklarımı çıkardım , tek tek sevgiyle dokundum hepsine , hepsi birbirinden harika görünüyorlardı . Heyecanla titrediklerini hissediyordum benim gibi . Elime EASY RIDER'ın soundtrack 'i geldi , iğneyi usulca bıraktım dönen plağın üzerine , çıtırtılar odayı kapladı ve ardından Steppenwolf'un PUSHER'ı başladı ...

 Çok eski bir dostla ve çok uzun süredir görüşmediğim bir arkadaşımla ya da bir sevgiliyle buluşmanın gecikmiş ama o tarifsiz heyecan veren hisler kapladı içimi . Plak dönmeye başladı ve beni alıp götürdü çok uzaklara ...

 Bir süre sonra karşısına oturduk eşim ve kızımla , odanın tüm aydınlatmalarını kapadık ve eve yeni gelmiş bu parçamızı soluk ışıklarıyla izleyerek doyasıya , çalan müziği ta içimize çekerek , doldurarak dinledik ... (Bu yazı yazılırken de hala Janis'in büyülü sesi dolduruken odayı ...)

 Şimdi yeni bir serüven başlıyordu ...



Geronimo Yalnızkartal

Ocak 2014



Bu yazı   bir zamanlar bizim için “ Dünyanın göbek deliği (2) “ Beyazıt' tan dostlarım Ogün , Tarık ve Fahri ' ye ve ESKİCİ Bayram Abi ve oğlu Yunus’a ithaf olunur ...


(1) ESKİCİ : Mimar Sinan Mah. Bulgurlu Mescit Sokak . No: 11/A Üsküdar / İst 0216 553 10 70

(2) Bir şakı vardı İtalyanca bu anlama gelen, oradan arakladım . Loranzo Jovonotti'nin “ l'ombelico del mondo “  su .
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...