5 Eylül 2015 Cumartesi

Yavuz Çetin'in 'İlk ' Albümü Plak Olarak Çıkıyor



Efsanevi Blues Rock gitaristi Yavuz Çetin'in "İlk" albümü, Rainbow45 Records etiketiyle ilk kez plak formatında yayınlanıyor.

 Ülkemizin en önemli Blues Rock gitaristi Yavuz Çetin'in aramızdan ayrılışının  14. yılında  "İlk" albümü 18 yıl sonra ilk kez plak formatında piyasaya çıkıyor. 
 1997 yılında çıkan Yavuz Çetin'in ilk albümünde 14 parça yer alıyor ve buradaki  tüm parçalarının söz-müziği ve düzenlemeleri Yavuz Çetin'e aittir.

Yavuz Çetin‘in plak formatındaki "İlk" albümü Rainbow45 Records etiketiyle 9 Eylül 2015 çarşamba günü müzikseverle buluşturuyor.

4 Eylül 2015 Cuma

3 Eylül 2015 Blues Perişan Radyo Playlisti


1 - The House of the Rising Sun - Henri Mancini
2 Rollin' and Tumblin' - Bob Margolin
3 I Don't Live Today - Gary Moore
4   Ro Ro Rosey - Van Morrison
5  Chicago Breakdown - Doctor Ross
6 A Special Life - John Mayall
7 Wear You Out (Feat. Billy Gibbons) - Buddy Guy
8 Whiskey, Beer & Wine - Buddy Guy
9 Back Up Mama - Buddy Guy
10 Too Late - Buddy Guy
11 - Kiss Me Quick - Buddy Guy
12 - Crying Out Of One Eye - Buddy Guy
013 (Baby) You Got What It Takes (Feat. Joss Stone) - Buddy Guy
14 Born To Play Guitar - Buddy Guy
15 - Flesh & Bone (with Van Morrison) (Dedicated To B.B. King) - Buddy Guy
16 - Thick Like Mississippi Mud - Buddy Guy
19  Crazy World - Buddy Guy
20 CC Rider - Jerry Garcia
21 - Come And Go Blues - Gregg Allman



3 Eylül 2015 Perşembe

Buddy Guy, blues'ın geleceği için yeni kuşaktan umutlu değil.

 Buddy Guy: "Blues artık eskisi gibi değil."


illustrasyon : APTULİKA

Sanal medyanın yeni buluşlarından biri de ilgi çekici başlıklarla yazının tıklanmasını sağlamak. Yazan yazıyla hiç bir alakası olmasa da dikkat çekmek için alakasız bir başlık atılması artık alıştığımız bir gelişme.
Buddy Guy'ın son albümünde yer alan Come Back Muddy şarkısının sözlerini görünce bende böyle bir başlık attım. Yoksa Buddy Guy'ın böyle bir açıklaması yok ama Muddy Waters üzerine yaptığı parçadaki "Blues artık eskisi gibi değil" sözlerini görünce bunu başlığa taşımak aklıma geldi. En üst başlığa da o aklı evvel yargıyı ekledik. İşin özü,Buddy Guy'ın  geçen ay çıkan "Born To Play Guitar " albümünde yer alan "Come Back Muddy" şarkısını çok anlamlı buldum ve burada paylaşmak istedim.



COME BACK MUDDY

My mind is going back
To the good old times
When me and Muddy Waters
Was playing blues and drinking wine
Come back Muddy
Man I sure do miss your face
Come back Muddy
Lord knows you can't be replaced

We used to ride around
In your big Cadillac
Reefer in the glove box
Whiskey in the back
I say Come back Muddy
Man I sure wanna hear your voice
Come back Muddy
Let's make up some of that old nasty noise

Lord I don't need no picture
I can see you still
Carrying a switchblade knife
Flashing those hundred dollar bills
I said come back Muddy
I miss those good old days
Come back Muddy
The blues ain't been the same
Give you my promise
That I'm gonna keep on playing




 BU DA TÜRKÇE MEALİ
Geçmişe gidiyorum
Eski güzel günlere
Muddy Waters’la olduğum zamanlara
Sarabımızı içip, blues çalıyoruz
Şarap içip, blues çalmak

Geri dön Muddy geri dön
Seni çok özlüyorum
Geri dön Muddy geri dön
 Tanrım bilir ki, senin yerin dolmaz


Biz hala etrafında turluyoruz
Senin büyük Cadilac’ının
Sigaran torpido gözünde
Arka koltukta viskin
Buraya geri gel Muddy diye haykırıyorum
Hepimiz sesini duymak için çıldırıyoruz
Geri dön muddy
O eski gürültülü , pis mekanlarda çalalım

Resmine falan ihtiyacım yok
Ben hala seni görebiliyorum
Sustalı bıçak taşıyan
Yanıp sönen yüz dolarlık faturalar
Tekrar gel buraya Muddy diyorum
O eski güzel günlere dönmek istiyorum
Geri dön Muddy
Blues artık eskisi gibi değil
Sana söz veriyorum
Tekrar blues’ı canlandıracağız

Birlikte çalarak



San Fransisko'nun güzel abisi

Jerry Garcia
Çizim APTULİKA
aptulelcioglu@gmail.com

Çocukluktan ilk gençlik yıllarına adım attığımız zamanların TRT televizyonunda ABD yapımı bir dizinin teklifsiz müdavimiydik. Karl Malden ile Michael Douglas’ın rol aldığı bu polisiye dizi o günün siyah beyaz televizyonlarından gelip, hayatımızı renklendiriyordu. Bu dizinin ismi San Fransisko Sokakları’ydı. Bu diziyi o kadar çok izlemiştik ki, artık neredeyse oranın bir yaşayanı idik. Sadece o filmle mi daha nice film ya da dizide bizim sevdiğimiz  yer mutlaka San Fransisko olurdu.
Hayatında yurtdışına çıkmamış bir arkadaşım, altı, yedi yıl önce bir dost sohbetinde ülkemize konuk olarak gelen bir ABD’li ile tanışmış. Turistin San Fransisko’lu olduğunu öğrenince de başlamış bir muhabbet. ABD’li turist ise konuşmanın arasında arkadaşıma,
“San Fransisko’da kaç yıl kaldınız ?” diye sormaz mı.
Arkadaşımdan “Yurtdışına hiç gitmedim ki” yanıtını alınca iyice şaşırmış. “Ama nasıl olur her yeri benden daha iyi biliyorsunuz. Üstelik 70’lerdeki mekanlarında müdavimi gibisiniz”
Sadece o televizyon dizisi değil, San Fransisko müzik ile hem hal olan bizim kuşak için akıl çelendi. Sadece müzik de değil, onun gerisindeki edebiyat, sinema, tiyatro ve bil cümle kültürel yanı ile San Fransisko önemliydi. 68’deki hippi hareketi ve bunun müziğe yansıması birbirinden koparılmaz gibiydi. Ha aklıma gelmişken 90’larda metal müzik içinde çıkan thrash metal tarzına ilgi duymam da bu yakınlık dolayısıylaydı. Herkes bu tarzı daha senrt tınılı olduğundan sevdiğimi sanırdı ama anlatımındaki protestlik ve müzikal yapısıyla geçmişin 68 müzik tarzlarıyla da benzerlik kurmuşumdur. Thrash metal’inde doğduğu yer San Fransisko körfeziydi. Bu nedenle de bir yakınlık olacaktı, ister istemez.
San Fransisko denilince 68 akla gelir demiştim. O “Çiçek Gücü” diye tanımlanan barış ve özgürlük döneminin en önemli gruplarından biri de Grateful Dead’di.   
Grateful Dead dediğimizde de akıllara alışıldık bir rock grubu gelmesin. Öyleki ilk yıllarında gelen plak tekliflerini bile geri çevirecek kadar farklılıkları olan bir gruptu. Onlar ünlü olmak yerine konserlerdeki coşkuyu hedeflemekteydi. Konserleri de alışıldık gibi değildi ve onlar dinleyicisiyle birlikte neredeyse bir rock komünü gibiydi. 68 yıllarından bu yana kadar da bu özelliklerini de koruyacaklardı.
Girişi böyle yaptım ama buradaki konumuz Grateful Dead tarihi değil. Onu ilerki yazalara bırakalım ve asıl konumuza dönelim.
Grateful Dead denilince ilk akla gelecek isim Jerry Garcia’dır. Grubun gitaristi olan Garcia’yı da 1995 yılında henüz 53 yaşındayken yitirmiştik.
İspanyol kökenli bir ailenin ABD’ye göç etmiş bir çocuğu olarak San Fransisko’da doğan ve orayla özdeşleşen Garcia, küçük yaşlarında piyano ve banjo ile müziğe başladı.
Garcia 5 yaşındayken kardeşiyle birlikte odun keserken kaza sonucu baltayı eline indirecekti ve sağ elinin işaret parmağının yanındaki orta parmağı kesilmek zorunda kalacaktı. Böylesi acı bir olaya parmağını yitirmesine rağmen müzikten kopmayan sanatçı dokuz yaşında gitara bile başlayacak ve bu enstrümanın mahir bir ustası olacaktı.

 Bulabilirseniz Grateful Dead albümlerinden birini kaçırmayın derim ama plak olursa daha iyi olur.

BUDDY GUY’ın Vefa Albümü


“Born To Play Guitar”


Elektrik Blues’ın en eski ve de heybetli gitaristi, vokalisti geçtiğimiz ay 79 yaşına girdi. Doğum gününden bir gün öncede (31 Temmuz 2015) yeni albümü olan “Born To Play Guitar”ı piyasaya çıkarttı. Bu albümün diğer bir dikkat çeken yanı ise blues’ın dev isimleri Muddy Waters ve BB King’e sunulan bir vefa olmasıydı.
Aslen Louisiana’lı olan Buddy Guy, yaşamını Chicago’da sürdürüyor. Muddy Waters, BB King, Otis Rush gibi blues ustalarıyla çalışan Buddy Guy, müzik hayatının ilk yıllarında modern blues’ın kurucusu olan Muddy Waters’ın ekibinde yer alıyordu. “Born To Play Guitar” albümüne baktığımızda da o günlerin, anıların izlerini bir sinema şeridi gibi izlememiz mümkün.
Albümde yer alan “Born To Play Guitar”, “Thick Like Mississippi Mud” ve “Come Back Muddy” ustası Muddy Waters’la ilgili izleri ve anıları bizlere sunuyor. Albümde yer alan “Flesh and Bone”da ise yakın dönemde yitirdiğimiz BB King’e bir saygı sunumu niteliğinde.
Buddy Guy bu albümde ilk olarak 2008 yılı albümü “Skin Deep”de yer alan   prodüktör Tom Hambridge ile çalışmış. Bir anlamda da prodüktörün bir albüme nasıl bir ruh katabildiğine şahit olabiliyoruz. Zira albüm “Skin Deep”deki heyacanı sürdürüyor.
“Born To Play Guitar” albümünde konuklar da mevcut. Albümde konuk olmanın ötesine geçen isim, hiç kuşku yok ki Dr John olsa gerek. 70’lerin unutulmaz soul, blues piyanisti Dr John albümde her parçada kendisini göstermiş. “ Wear You Out “da ZZ Top’dan  Billy Gibbons, “Baby You Got What It Takes”de İngiliz soul vokalisti Joss Stone, “Flesh and Bone”da Van Morrison konuk olurken iki parçada da Fabolous Thunderbirds’ün armonikacısı Kim Wilson destek vermiş.

Albümde “Crazy World” isimli parçada ise Buddy Guy’ın dünya haline dertlenen bakışını görüyoruz.

1 Eylül 2015 Salı

Küçük Freddie King



Başlığa bakıp 5 yaşında müthis bir yetenek çıktı ve bu tanımı onun için kullandığımı sanmayın. 

Little Freddie King, 1950’lerin ortasında blues sahnesinde yer almış, bugün 75 yaşlarında olan biri. 

Little lakaplı Freddie King’in, büyük blues ustası Freddie King ile arasındaki yaş farkı da 6 yıl ufak olmasından başka bir şey değil.  

Asıl adı Fread Eugene Martin olan Delta blues’ın ustası gitar stilinde Freddie King’i takip etmesinden dolayı bu lakabı almış.

Amerikan country blues’ın en büyük ustalarından Lightnin' Hopkins’in kuzeni olan Little Freddie King, Mississippi’de doğmuş. İlk gitar derslerini de babasından alan büyük usta ilk albümünü 1969 yılında  Harmonica Williams ile birlikte çıkartmıştı.


Little Freddie King, bu hafta perşembe günü yayınlanacak Blues Perişan radyo programında bir parçasıyla dinleyebilirsiniz.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...