Keyif verici bu yazının ardından şimdi de grubun son albümü "The Desaturating Seven" üzerine de bir yazı kaleme aldı.
"Primus ekibi 2017 yılında altı yıl aradan sonra, grup üyelerinden Les Claypool’un çocuklarına okuduğu, İtalyan yazar Ul de Rico’nun resimli çocuk kitabı Gökkuşağı Gulyabanileri'nin hikâyesini, “The Desaturating Seven” albümünde anlattılar."
Gökkuşağının renkleri üzerinde ziyafet çekmeye meraklı yedi gulyabani, gökkuşaklarını çalmak ve onları yemek için gökkuşaklarının yapıldığı vadiye gelirler. Vadi, gulyabanilerin neden geldiğini anlar ve bu kötü yediliyi engellemek için bir plan yapar. Sinsi Sarı tarafından yönetilen gulyabaniler, gökkuşağı yakalayan ağlarını alır ve otların arasından gizlice gökkuşaklarını yapıldığı yere yaklaşırlar. Ağlarını havaya fırlattıklarında, gökkuşağı ortadan kaybolur. Avlarından boş dönen ağlar, gulyabanilerin üzerine kapanır ve onları tuzağa düşürürler. Gulyabaniler güzelce yakalandıklarında, çiçekler gulyabanilerden sakladıkları gökkuşağının renklerini serbest bırakırlar. Renkler, gulyabanilerin ve gökkuşağının üzerine yağar ve onları siler, sonra kendisini kurtaran çiçeklere teşekkür etmek için onları vadi boyunca özgürce uçan güzel gökkuşağı kuşlarına dönüştürür. (Ul de Rico – Rainbow Goblins)
Kim, tek derdi, şöyle güzel bir kafa çekmek isteyen üç gulyabaninin hikâyesinden bir albüm yapmak ister? Hayatta olsa Frank Zappa hayır demezdi, ya da Bono kendisine bu teklifle gitmiş olsa Captain Beefheart da ekibe katılmak isterdi bence. 21. yüzyılda böyle bir albüm için benim aklıma gelen üç isim daha var, bu üçlü epey bir zamandır birlikteler, birlikte büyümüş, zamanında çocuklarına bu kitabı okumuş, içlerinden biri “hadi bir albüm yapalım” dediğinde diğerleri kolları sıvayıp işe girişmiş. Primus ekibi 2017 yılında altı yıl aradan sonra, grup üyelerinden Les Claypool’un çocuklarına okuduğu, İtalyan yazar Ul de Rico’nun resimli çocuk kitabı Gökkuşağı Gulyabanileri'nin hikâyesini, “The Desaturating Seven” albümünde anlattılar. Kitap kısa özetinden de belli olduğu gibi küçük çocuklara renkleri anlatmak için yazılan bu kitap 70’lerin ruhuna uygun olarak, küçük çocukların hayal dünyasının ötesinde saykodelik resimlerle doluydu. Şarap ve şifalı ot yetiştiricisi Claypool’un dikkatini çeken de bu oldu. Kendisi kadar renkli diğer ekip elemanları da katılınca ortaya Primus’un (yine) diğer albümlerine ya da herhangi başka bir albüme benzemeyen bir albüm çıktı ortaya. Kimi eleştirmenlere göre Primus’un en progresif albümü, genel kanı albümde ciddi bir King Crimson etkisi olduğu. Albümün gerçekten de grubu progresif rock’a en çok yaklaştığı albüm olmuş. Daha önceki albümlerde bolca duyulan funk notalar bu albümde oldukça az kullanılmış, ancak, yine de bu azlık (eksiklik demek istemiyorum) Primus dinleyicisini hiç rahatsız etmiyor.
Albümde yer alan parçaların her biri, hikâyenin bir bölümünden esinlenerek yazılıp bestelenmiş. Albümün açılışında renkler ve hırslı gulyabaniler arasında geçen savaşın merkezi olan, gökkuşaklarının yapıldığı, korku nedir bilmeyen Vadi hakkındaki ilk bilgileri Tool’un bas gitaristi Justin Chancellor’dan dinliyoruz.
"The Valley": Gulyabani korkusu nedir bilmeyen, gökkuşaklarının yapıldığı yer olan Gökkuşağı Vadi’sinde başlar öykü.
"The Seven": Kırmızı, Turuncu, Sarı, Yeşil, Mavi, Lacivert ve Mor, her biri gökkuşağının bir rengi ile beslenen hiç doymayan yedi gulyabani. Onlar en son renk kaybolana kadar renkleri içmeye devam edecekler ta ki dünya gri ve karanlık bir diyar oluncaya kadar.
"The Trek": Yedi gulyabani, gökkuşaklarının yapıldığı yere doğru liderleri Sarı’nın onları cesaretlendirmek için söylediği şarkı ile yola çıkarlar.
"The Scheme": Gökkuşağı gülyabanileri, açgözlü, ihtiyacından fazlasını isteyen, sömüren yedi üçkâğıtçıdır. Kamp ateşinin başında, kendi Üçkağıtçı şarkılarını söylerler.
"The Dream": Gulyabanilerin, dinmeyen iştahlarını doyurmak için yaklaştığını hisseden vadi boş durmaz, renklerin rüyasına girer ve rüyasında siyah, beyaz ve griden başka renkleri görebilen şanslılarla bir plan yapar.
"The Storm": Vadiyi geçen, yedi gulyabani gökkuşaklarına saldırır ama açgözlülük bu vadide affedilmez, renkli bir fırtına onları savurur ve daha fazlasına sahip olmak hırsıyla çalmaya geldikleri renklerde boğulurlar, bu vadide kimse onlar için ağlamayacaktır.
"The Ends?": Siz gökkuşağı ile uğraşmaya kalkan tüm kötü varlıklar, “gökkuşağının uçları yere değmez”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder