Çooook seneler geçti.....
6 ay daha geçti ......
Aşağıdaki yazıya geçtiğimiz ocak ayında Ten Years After'ın tüm stüdyo albümlerini bazı konser albümlerini ve yıllar sonra bulunmuş kayıtlarını içeren box set Ten Years After 1967- 1974'ün yayınlanması sebebiyle aşka gelip başlamıştım, sonra araya bir sürü tembellikler girdi iyi ki. Geç oldu güç olmadı. Haydi buyrun;
https://open.spotify.com/user/11123135629/playlist/1BKRpMsZvEYuQdTZlUxjq2
Onları ilk duyduğumda Lise 2'deydim sanırım. Bir arkadaşım büyükçe bir ağabeyinden Saykedelik Blues yapan Ten Years After diye bir grubun kasedini aldığını, gerçekten diğer İngiliz blues gruplarına benzemediğini Pink Floyd'un ilk dönemi gibi “kafa açıcı” olduğunu ama onlar kadar “uyuntu” olmadıklarını söylemişti. Mahavishnu Orchestra'yı aynı ağabeyinden öğrenip bana salık veren de o kızdı. Madonna ve Lionel Ritchie dışında şeyler dinleyen kızlara rastlamak zordu. Şimdi de nadir türler arasındadırlar eminim.
15 yaşında yeni şeyler dinlemek çok heyecanlandırıyordu tabi beni. Stonedhenge'deki kelime oyununu anlamamıştım. Stonehenge'i biliyordum. Büyülü, gizemli şeyler bekliyordun albümde. Kolayca da bulmuştum. “No title” isimli parça O zamanlar televizyonda çocuklar için hazırlanan gezi programı Az Gittik, Uz Gittik'te kullanılan Moğollar'ın Haliç'te Gün Batımı'nı andırıyordu. Laf nereden nereye geldi ama bahsetmeden edemeyeceğim. Aynı programda kullanılan diğer harika parçanın bestecisi İstemihan Taviloğlu'nu da yad etmek isterim. İlk gençliğimin fon müziklerinde Ten Years After kadar o da var.
Ten Years After'ın 1967'de çıkan ilk albümünün üzerinden tam yarım asır, grubun vokalisti ve gitaristi Alvin Lee'nin bu diyarı terk etmesinin üzerinden beş yıl geçmiş. 1967 – 1974 yılları arasına 2 konser 7 stüdyo albümü çıkaran grup Her ne kadar 90ların başında tek bir albüm için tekrar birleşse de gerçekten grup olarak 60lerin sonu 70lerin ilk yarısındaki kısa sayılabilecek zamanda varolmuş, rock tarihinde iyi bir yer edinmişti.
Chrysalis bu dönemi tekrar toparlayıp, yayınlanmamış kayıtlar içeren bir cd daha ekleyerek piyasaya sundu. Paketin içinde niye Recorded Live yok bilemiyorum. Bence berbat kapağı olsa da harika bir konser albümüdür.
1989 About Face |
Yine o yıllarda 15, 20 sene önceki o klasik rock'ın altın çağına ait grup ve müzisyenler ile ilgili şeylere karşı algıda seçiciliğimin yüksek olduğu senelerde TRT'de yayınlanan bir rock tarihi programında Alvin Lee'nin Woodstock'ta herkesin soluğunu kestiği I'm going home arkada çalarken anlatıcının dediği şu kelime de aklımdan çıkmaz; “eli yavaş” Eric Clapton'ın aksine Alvin Lee blues rock'a hızı getirdi”
Onlu yaşlarında Benny Goodman dinleyerek klarnet dersleri alan Alvin sonraları tarihin ilk elektrik gitaristi* kabul edilen Charlie Christian sayesinde gönlünü gitara kaptırdı. İlk etkilendikleri Charlie Christian, Django Reinhardt, Barney Kassel ve George Benson olduğunu söyler. Sonradan blues'a meyledip Big Bill Broonzy, John Lee Hooker gibiler şekillendirir müzik zevkini.
“Bana kaptan hızlı parmak diyorlar ama Django Reinhardt'ın 1930'larda bile benden daha hızlı çaldığını bilmiyorlar.”
Müşteriler dans edemiyor
Meşhur gitarı, üzerine barış sembolü çıkartmalar yapıştırdığı Gibson ES 335 gitarını ömrü boyunca hem sahnede hem de stüdyolarda yanından ayırmadı. Sevdiği gitarına tutkuyla bağlıdır. ”Gövdesi kadın gibidir ama daha iyi huyludur”
“Bir çok gitaristin gitara yüzde yüz hükmetme isteğini görüyorum. Nasıl sert virajlarda araba kontrolünüzden kaçar gitar sololarında da bu olmalıdır işin doğası bu.”
Londra'daki klüplerde 60ların ortasında ilk sahne şovlarında blues fanatiği tipler tarafından nasıl acımasızca eleştirildiğini anlatıyor bir röportajında; “ellerinde kağıt kalem her hareketime puan verirlerdi, Elmore James'in solosunu yanlış çaldın gibi laflar ederlerdi beni çıldırtıp. Ben de kendi solomu çaldığımı bıkana kadar tekrar etmek zorunda kalırdım”
İngiltere'deki blues patlamasından önce çaldıkları bir klübün sahibi kusura bakmayın ama müşteriler sizin çaldıklarınızla dans edemiyorlar, kusura bakmayın artık burada çalamayacaksınız dediğinde inatla yaptıkları müziğe inandıklarını ve sabrettiklerini, sonrasında Decca'dan bir yapımcının (büyük ihtimalle Mike Vernon) Marquee'ye gelip plak anlaşması teklif ettiğini söylüyor gururla yıllar sonra bir tv programında.
Takım elbise, kravat ile sahne alınan yıllardan sokak kıyafetleri ile, t-shirt, kot pantolon ile çalınan konserlere geçişin 3 dakikalık şarkılardan 10 dakikalık emprovizasyonlara geçişin de önünü açtığını ve müzikal özgürlüklerin yapımcıların elinden müzisyenlere geçtiğini de belirtiyor.
Woodstock ve Fillmore East
Woodstock'ta çalmak için helikopterle geldiğimizde aşağıdaki yarım milyon insanı ve yoğun marihuana kokusunu hatırlıyorum ama daha fazlasını değil. Şarkıdaki gibi Purple Haze'di.
“Ne zaman bir kaç sene sonra Woodstock filmi sinemalarda oynamaya başladı, o zaman klüplerden spor salonlarına ve stadyumlara geçtik. Güvenlik görevlileri, bairyerler ve çok büyük hacimler. Benim tercih ettiğim Fillmore East gibi yerler. Sesin yanınızdaki duvardan sekip size çarptığı terli terli çalınan küçük klüpler. En iyi performanslarımız oradakilerdir.”
“Herkes Ten Years After'ı Woodstock yarattı der ama aynı zamanda grubun sonunu getiren de odur aynı zamanda”
Rock N Roll kahramanı değil müzisyen olmak
"Rock N Roll kahramanı değil müzisyen olmak istiyordum, o zamanlar çok naiftim, kazanmam gerekenden çok fazla para kazandığımı düşünüyordum. Herkes başarının harika bir şey olduğunu düşünür, her zaman öyle olmuyor işte. Bu oyunu oynamak istemedim. Röportaj vermeyi kestim. Çalmayı bıraktım. İstemediğim şeyleri yapmak istemiyordum. 13 haftalık Birleşik Devletler turundan sonra Londra'ya dönüp 2 gün dinlenip 10 haftalık Avrupa turnesine çıkmak ve yapımcının telefonla arayıp bu süre zarfında çalınan şehirlerde stüdyolar ayarlayarak yeni plak kayıtları istemesi ve taksi koltuklarında şarkı yazma zorunluluğu. Kulağa güzel gelmiyor değil mi? Bu kadar baskı yoruyordu. Biraz ara vermek istiyordum. “A space in time” albümünün ismi bu isteğimi dile getiriyor”
Yayınlanan box set'te albümlerin kayıtları, şarkıların hikayelerini içeren hatıraları da var grup üyelerinin. İkinci albümleri konser kaydı olan Undead'in Klooks Kleek klübünde nasıl kaydedildiğini anlatıyorlar Decca Records'un yanındaki binadaki klübe kablolar döşenerek kayıt yapılmış.
Çooook seneler geçti.....
Grubun isimini nasıl verdiklerini de şimdiye kadar duymamıştım. Leo Lyons bir dergide gördüğü Süveyş kanalı krizi ile ilgili kitap reklamında gördüğü “1956, On yıl sonra” ibaresinin onu hemen çarptığını yazıyor.
Bir başka ilginç anekdot ise Ivy League klübünün sadece müzik gruplarına para ödemesi fakat roadielere ödeme yapmayı kabul etmesi üzerine ilk başlarda üç kişiden oluşan gruba roadie olarak giren Chick Churchill'in sonraları kendine org alarak grubun klavyecisi haline gelmesi.
Grubun en aktif müzisyeni Alvin Lee'ydi. Sonraları Ten Years Later, Alvin Lee Band ismi ile ve solo bir çok albüm çıkardı. Elvis Presley'in müzisyenleri Scooty Moore, DJ Fontana ile ortak albümler yayınladı. Hiçbir zaman 1967 – 1974 arasındaki şaşalı günlerini yakalayamadı ama her zaman istediği müziği yaparak taviz vermeden albümler yayınladı. Grup son albümünü 1974de yayınladı. Sonrasında basını neredeyse döverek, dans ederek çalmasıyla ünlü Leo Lyons yapımcılığa yoğunlaştı UFO, Magnum, Procol Harum, Frankie Miller gibi isimlere albümler yaptı. Sonraları yanlarına genç gitarist Joe Gooch ile tekrar albümler yaptılar ama kendilerinin kopyaları olduklarını anlamaları uzun sürmedi. Leo Lyons yeni gitarist Gooch ile Hundred Seventy Split isimli yeni bir grup kurdu iyi de etti. Diğerleri hala kendilerinin cover grubu olarak miraslarını tüketiyorlar.
Box set o döneme ait her biri sanat eseri olan harika konser afişleri içeriyor. Detaylarını göstermese de fikir edinmeniz için bir kaçını paylaşayım. ( Editörün (Aptulika'nın) Notu: Bu resimler bir sonraki yazıda devam edecek yani arkası yarın hesabı. Sadece bunlar değil. Ten Years Özel bir hafta boyunca devam edecek. Sürprizleri bekleyin. )
CENK AKYOL
CENK AKYOL
* Eskiden ülkemizde alete elektro gitar denilirken şimdilerde elektrik gitar veya elektirikli gitar daha yaygın kullanılıyor, gitariste de elektrik gitarist deniliyor artık çoğunlukla. 30 sene önce gitariste de elektro gitarist denilirdi diye hatırlıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder