“Afedersiniz canlı müzik ne
zaman başlayacak?” demiş.
“Canlı müzik”ten kastedilen
tabiki “vokalist ne zaman çıkacak? “ demek oluyordu. Bu değişmez
alışkanlığımızdır ve müzik denilince önceliğimiz vokal yapan kişidir. Arkada
çalan insanlar hiç önemsenmez, hele bir de enstrümantal bir şey çalınıyorsa
eğlenmemize olanak yoktur, hatta o bizim için müzik bile değildir.
Şimdilerde çok fazlasıyla
önemsediğimiz 1970’lerin 45’lik plaklarının çıktığı günlere dönelim. O
plakların üzerinde sadece şarkıcının ismi ve de resmi vardır. O plakların üzerine çalan
müzisyenlerin kim olduğunu yazmaya tenezzül bile edilmezdi. Eksik olan sadece
müzisyenler miydi? Ya besteciler. O sevdiğimiz parçaları da şarkıcısının
ismiyle anardık. Oysa aynı dönemin yurtdışından gelen plaklarına baktığımızda
sadece çalanlar değil, kayıtta çalışanların isimleri bile yazardı.
Bu
kıyaslamadan sakın ola ki, “Bizimle ecnebinin farkı” gibisinden bir yargı
yaptığım sanılmasın. 1970’lerden önceki kuşakları hatırlarsak, Münir
Nurettin’den bahsedildiği gibi Nubar Tekyay’ın kemanı çalışındaki maharetten de
söz edilirdi. Sabite Tur Gülerman’ın “Nereden Sevdim O Zalim Kadını” eserini ne
kadar güzel seslendirdiği söylenirken, bestecisi Selahattin Pınar da övgülerden
nasibini alırdı.
Geleneksel müziğimizin içinde
saz eserleri diye bir bölüm olan bir kültürün içinden gelirken, sonradan nasıl olmuştu da
sadece şarkıcıya mıhlanmıştı algımız. Bunu sosyologlar, toplum mühendisleri
araştırır mı bilmem ama bugünkü çürümüşlüğün izleri de o günlerden miras
geliyor olsa gerek. O kaybettiğimizi söylediğimiz ve hayılandığımız Aydınlanma
sadece politik sonuçlardan kaynaklanmıyor galiba, bunun kültürel izleri de olsa
gerek, ne dersiniz?
Yazıya böyle bir giriş
yapmama sebep olan geçen cuma akşamı aldığım acı bir haber oldu. Türk Rock’ının
öncü müzisyenlerinden basgitarist Mithat Danışan’ı kaybetmiştik. Onun lakabı
müzisyen arkadaşları tarafından “Panço” olarak konulmuştu. Bizim de “Panço
Abimiz”di. Yıllarca onun basgitar tınılarının dolgunluğunda nice Barış Manço,
Edip Akbayram ve Cem Karaca parçasını sevdik. Aşırı ilgililer dışında onun ismi
bilinmedi ama o sevdiğimiz “Dere Boyu Kavaklar”, “Namus Belası”, “2023”lerde onun basgitarının payı büyüktü.
1970’lerin hafif batı müziği diye telaffuz
edilen popüler müzik ortamında rock yapanların plaklarında grup ismi biraz daha
öne çıkardı ama gene de Barış Manço ve Kurtalan Ekspres, Cem Karaca ve
Moğollar, Edip Akbayram ve Dostlar derdik. Yani gene de solistsiz edemiyorduk.
Panço Abi yani Mithat Danışan
ile 5 yıl önce tanışmıştım. Hazırladığım Blues Perişan isimli radyo programında Cem Karaca’nın
1973 tarihinde verdiği Fitaş Sineması konserinin kaydını çalacaktım. O tarihi
konserde o da basgitarist olarak Moğollar kadrosundaydı. Programda çalacağım
“Paradox” isimli parçada da onun ve klavyeli çalgılardaki Turhan Yükseler’in
soloları harikaydı ve onlardan bahsetmemek olmazdı. Mithat Danışan’ın
telefonunu buldum ve onu konuk etmek için aramıştım. Telefona çıktığında nazik
bir şekilde teklifimi reddetti. Onun bu tavrına öyle hak vermiştim ki. Onu bu
şekilde arayanlar, hep çaldığı gruplardaki solistleri anlatmasını istiyorlardı.
Kırgındı ve “Kendimi artık kullandırmak istemiyorum” diyordu. Niyetimin hiç
böyle olmadığını belirtsem de hiç israr etmedim, çünkü bu durumu kendimden de
biliyordum. Toplum yapılan işe hiç önem vermez olmuştu. Varsa imaj yoksa Cilalı
İmaj Devri.
Panço Abiye durumu gayet iyi
anladığımı belittikten sonra programı dinlemesini rica ettim. Programı yapıp,
bitirdiğimde telefonum çalacaktı ve Panço Abi’nin sesini duyacaktım. “Beni
ağlattın, o günlere gittim” diyordu ve ekliyordu, “Keşke seni kırmayıp,
programa katılsaydım” Ardından o günlerden ve çalan müzisyene önem
verilmemesinden bahsetti. O pırıltılı resmin arkasına gizlenen
kadirbilmezlikler anlatılır gibi değildi hani.
O günden sonra bir iki kez
aradımsa da sonradan hep bir gün ararım
ve onunla bir roportaj yaparım diye içimden geçiriyordum. Ama bu cuma gecesi
onun kalbinin daha fazla dayanamadığını anlayacaktım. 3 Mart
2016’da 67 yaşına girmişti ve bir gün
sonra da hayata veda etmişti. Ardından o sevdiğimiz vokalistlerin plaklarında
çalan Kurtalan Ekspres, Dostlar, Moğollar gibi grupların gönülçelen bas gitar
tınılarını bıraktı. Şimdi bir kez daha Barış Manço’nun “2023”ünü dinleyin
derim.
Yazıyı sonlandırırken Mithat
Danışan’ın yer aldığı bir iki çalışmayı da not düşeyim:
1974 yılı Cem Karaca ve
Moğollar’ın “Namus Belası / Gurbet” 45’liği,
1975 yılı Barış Manço ve
Kurtalan Ekspres “2023” albümü,
1976 yılı Edip Akbayram ve
Dostlar’ın “Nedir? Ne Değildir?” albümü.
APTULİKA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder