Britanya adasının 50 yıllık progresif
rock grubu Caravan, bu haftaki Blues Perişan radyo programının konuğu. Son
albümünü 2014 yılında çıkaran topluluğun
ilk kadrosundan baki kalan İskoç vokalisti ve gitaristi Pye Hasting’in
önderliğinde çıkan “Paradise Filter”, Caravan’ın 2003’deki dönüşünden sonra
yaptığı ikinci albüm. Blues Perişan programında Caravan’ın hem bu albümü hem de
eski albümlerinden seçmeler yer alacak.
70’li yılların dünya müzik sahnesine en büyük hediyesi rock
müziğe getirdiği algı düzeyi ve yüksek boyut olsa gerek. Bu yükselen
müzikalitenin ismi de progresif rock diye özetlenebilir. Dönemin bu tarzdaki
grupları rock ile sanat boyutunu birleştirirken, yapılarıyla da nevi şansına
münhasır özellikler de arz ediyorlardı. Öyle ki o gruplardan birinin plağını
ilk döndürmeye başladığınızda bir diğeriyle karıştırılmayacak denli imzası ve
de dünyası kendini hemen hissettiriyordu. İşte Caravan grubu da o dönemin isimlerinden biri. Bugün bileni az olsa
da eskiden plakları ülkemizde de yoğun bir ilgi görmekteydi. Bu ilgi sadece
dinleyicilerle sınırlı kalmaksızın müzisyenlerimizde de izlerini sürdürmüştür.
Canterbury tarzı
Herşey 1964 yılında kurulan Wild Flowers grubuyla başlamıştı. 3 yıl müzik yapan ama albüm kaydı
vermemiş olan bu grubun elemanları 1968 yılında Caravan’ı kurarlar. Hammond
org’un büyük ustası David Sinclair
ve kuzeni Richard (basgitar) ile Pye Hasting (vokal, gitar), Richard Coughlan (davul) tarafından
İngiltere Canterbury’de kurulan
grubun tazı da progresif rock içinde “Canterbury
tarzı” olarak isimlendirilir. Gene aynı kentten çıkan Soft Machine ile Caravan’ın
rock müziği ile caz’ı buluşturan bir progresif çizgi oluşturması Canterbury
ismini de ayrıcalıklaştıracaktı.
Caravan’ın ilk
albümü 1968 Ekim’inde çıkacaktı. Dönemin saykodelik
anlayışı davulun ritm ataklarında kendini gösterirken, orgun melodik ağırlığı progresif bir hava oluşturuyordu.
Caravan’ın ilk anda dikkat çeken ismi klavyeci Dave Sinclair’di. Onun piyano ve org çalışı albümün nabzını
tutarken, grubun müzikal önderini de belli ediyordu. İlk albümde 9 dakikalık “Where But For Caravan Would I Be”
beste ve yorum zenginliğiyle ayrılırken, vokalist Pye Hasting’in kardeşi Jimmy’nin
flütüyle konuk olduğu “Love Song With
Flute” de kendini belli ediyordu. Jimmy Hastling’in konuk olarak Caravan’a
katılımı diğer albümlerde de kimi zaman flut kimi zaman da saksofon ile sürecekti.
Klasik ve
geleneksel müziğin izinden rock caz’a
Caravan dönemin
progresif gruplarından efektlere boğulmamış, sade anlatımıyla ayrılıyordu.
Davulun ritmik vuruşları ve basgitarın dolgun altyapısında akarken, vokalin
yumuşak dokunuşunda son sözü org söylüyordu. Bu düzen içinde kurulan rock
yapısına geri vokallerin katılımı ise senfonik bir örgü oluşturarak, klasik
müzik etkisiyle buluşuyordu. Bu yapı grubun ikinci albümü “If I Could Do It All Over Again, I'd Do It All Over You”da da
sürecekti. Albümde yer alan 15 dakikalık “Can't
Be Long Now - Francoise - For Richard - Warlock” gene bir Dave Sinclair ziyafetiydi. Usta
müzisyen bu sefer org ve piyanosunun yanına klavseni de katıyordu.
Grubun müzikal birleşiminde saykodelik, klasik ve geleneksel
İngiliz müziği progresif potasında eritilirken ikinci albümde saykodelik tavrın
azaldığını ve üçüncü albüm olan “In the
Land of Grey and Pink”de ise tamamen yok olduğunu görüyoruz. Caravan’ın en
çok tanındığı bu albümde müzikal birleşime saykodelik ayağı yerine caz
oturacaktı.
Klavyeci Dave
Sinclair 1972’de gruptan ayrılacaktı. Ondan boşalan yere Steve Miller geldi ve böylece “Waterloo Lily” albümü geldi. Bu
Miller’ın Caravan ile yaptığı ilk ve son albüm olacaktı. Albüm ile grup bir
anda kulvar değiştirecekti. Daha önceden bir bileşim olarak giren caz iyeden
iyiye hakim olacak ve “Waterloo Lily”i
bir caz rock albümü haline getirecekti. Bunun tek sorumlusu Steve Miller’dı ve
bu da dinleyiciden yoğun tepki alacaktı. Böylece grup dağılma tehlikesi yaşadı
ve albümü çıkışıyla birlikte de Miller gruptan ayrıldı. (“Waterloo Lily” bugün
dinlediğimizde o kadar da kötü bir çalışma olmadığını görüyoruz. Ama Caravan’ın
kişiliğini veren Sinclair’in yerine kendi rengini koyan Miller o dönem itici
gelmiş olması da anlaşılabilir.)
Keman ile rock
senfonisi
“Waterlo Lily”nin
ardından Caravan’da sadece gitarist,
vokalist Pye Hasting’le davulcu Richard Coughlan kalmıştı. David Sinclair gruba tekrar çağrıldı ve
basgitara da John G. Perry geçti. Bu
yeniden yapılanma da Caravan’ın kadrosuna ilk defa keman katılacaktı. Geoff G.
Perry, ilerki yıllarda Caravan’ın farklılığını oluşturan kemancı olarak gruba
katılacaktı.
Böylece 1973 yılında grubun beşinci albümü olan “For Girls Who Grow Plump In The Night” çıkacaktı.
Sinclair’in dönüşü ile progresif hava tekrar yakalırken konuk müzisyenlerle
elektro viyolensel, saksofon, trompet, trombon, klarnet gibi enstrumanlarla bir
orkestra havası elde edilecekti. Bu arayış tarihler 1974’ü gösterdiğinde
Caravan’ın gerçek bir orkestra ile buluşmasıyla sonuçlanacaktı. Theatre Royal’de kaydedilen “The New Smphonia” albümü grubu bir
senfoni orkestrasıyla dinlemememize vesile olacaktı. Grubun bugünkü
diskografisi içinde bu albümün gereksiz olduğunu belirten bir çok dinleyici
vardır. Ben buna pek katılmıyorum. Çünkü o dönem bir çok grubun böylesi
denemeleri vardı ve Caravan’ın yaptığı en uyumlu olanıydı diyebilirim.
1976’da klavyeci Sinclair
birkez daha Caravan’dan ayrıldı ve yerine gelen Jan Schelhaas ile grup “Blind Dog At St. Dunstant” albümü
çıkacaktı. Klavyenin getirdiği tavır gene caz etkiliydi ama bu sefer eskisi
gibi tepki olmadı. Grup Jan Schelhaas’la bugünlere kadar geldi. Caravan “Better By Far” ile 80’lere gelirken
1995’e kadar 4 albüm daha yaptı. Arada geçen sessizlikten sonra 2003 yılında “Breakfast Item”le yeniden bir dönüş
gerçekleştirdiler. O dönüşten 10 yıl sonra 2014’te de “Paradise
Filter” albümünü yaptılar.
Caravan’ın ilk kadrosundan kalan iki elemandan biri olan
davulcu Richard Coughlan’ı 2013
yılında 66 yaşında kaybetmiştik. Grubun
ilk kadrosundan bugün bir tek vokalist ve gitarist Pye Hasting kaldı. Gruba 1973’te katılan kemancı Geoffrey Richardson ile 1975’ten beri
klavyeci görevini yapan Jan Schelhaas
Caravan emektarları olarak yer alırken bas gitarda Jim Leverton ile davulcu Mark
Walker “Paradise Filter” albümünde
kadroyu oluşturmuşlar.
Uzun yıllar sonra Caravan
ile buluşmak güzel ama eski albümlerin tadını almadan “Paradise
Filter”ı dinlemek çok şeyi eksik bırakabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder