10 Şubat 2016 Çarşamba

50 yıl ‘Caravan’da yaşamak



Britanya adasının 50 yıllık progresif rock grubu Caravan, bu haftaki Blues Perişan radyo programının konuğu. Son albümünü 2014 yılında çıkaran  topluluğun ilk kadrosundan baki kalan İskoç vokalisti ve gitaristi Pye Hasting’in önderliğinde çıkan “Paradise Filter”, Caravan’ın 2003’deki dönüşünden sonra yaptığı ikinci albüm. Blues Perişan programında Caravan’ın hem bu albümü hem de eski albümlerinden seçmeler yer alacak.   



70’li yılların dünya müzik sahnesine en büyük hediyesi rock müziğe getirdiği algı düzeyi ve yüksek boyut olsa gerek. Bu yükselen müzikalitenin ismi de progresif rock diye özetlenebilir. Dönemin bu tarzdaki grupları rock ile sanat boyutunu birleştirirken, yapılarıyla da nevi şansına münhasır özellikler de arz ediyorlardı. Öyle ki o gruplardan birinin plağını ilk döndürmeye başladığınızda bir diğeriyle karıştırılmayacak denli imzası ve de dünyası kendini hemen hissettiriyordu. İşte Caravan grubu da o dönemin isimlerinden biri. Bugün bileni az olsa da eskiden plakları ülkemizde de yoğun bir ilgi görmekteydi. Bu ilgi sadece dinleyicilerle sınırlı kalmaksızın müzisyenlerimizde de izlerini sürdürmüştür.

Canterbury tarzı

Herşey 1964 yılında kurulan Wild Flowers grubuyla başlamıştı. 3 yıl müzik yapan ama albüm kaydı vermemiş olan bu grubun elemanları 1968 yılında Caravan’ı kurarlar. Hammond org’un büyük ustası David Sinclair ve kuzeni Richard (basgitar) ile Pye Hasting (vokal, gitar), Richard Coughlan (davul) tarafından İngiltere Canterbury’de kurulan grubun tazı da progresif rock içinde “Canterbury tarzı” olarak isimlendirilir. Gene aynı kentten çıkan Soft Machine ile Caravan’ın rock müziği ile caz’ı buluşturan bir progresif çizgi oluşturması Canterbury ismini de ayrıcalıklaştıracaktı.
Caravan’ın ilk albümü 1968 Ekim’inde çıkacaktı. Dönemin saykodelik anlayışı davulun ritm ataklarında kendini gösterirken, orgun melodik ağırlığı progresif bir hava oluşturuyordu. Caravan’ın ilk anda dikkat çeken ismi klavyeci Dave Sinclair’di. Onun piyano ve org çalışı albümün nabzını tutarken, grubun müzikal önderini de belli ediyordu. İlk albümde 9 dakikalık “Where But For Caravan Would I Be” beste ve yorum zenginliğiyle ayrılırken, vokalist Pye Hasting’in kardeşi Jimmy’nin flütüyle konuk olduğu “Love Song With Flute” de kendini belli ediyordu. Jimmy Hastling’in konuk olarak Caravan’a katılımı diğer albümlerde de kimi zaman flut kimi zaman da saksofon ile sürecekti.

Klasik ve geleneksel müziğin izinden rock caz’a 

Caravan dönemin progresif gruplarından efektlere boğulmamış, sade anlatımıyla ayrılıyordu. Davulun ritmik vuruşları ve basgitarın dolgun altyapısında akarken, vokalin yumuşak dokunuşunda son sözü org söylüyordu. Bu düzen içinde kurulan rock yapısına geri vokallerin katılımı ise senfonik bir örgü oluşturarak, klasik müzik etkisiyle buluşuyordu. Bu yapı grubun ikinci albümü “If I Could Do It All Over Again, I'd Do It All Over You”da da sürecekti. Albümde yer alan 15 dakikalık “Can't Be Long Now - Francoise - For Richard - Warlock” gene bir Dave Sinclair ziyafetiydi. Usta müzisyen bu sefer org ve piyanosunun yanına klavseni de katıyordu.
Grubun müzikal birleşiminde saykodelik, klasik ve geleneksel İngiliz müziği progresif potasında eritilirken ikinci albümde saykodelik tavrın azaldığını ve üçüncü albüm olan “In the Land of Grey and Pink”de ise tamamen yok olduğunu görüyoruz. Caravan’ın en çok tanındığı bu albümde müzikal birleşime saykodelik ayağı yerine caz oturacaktı.
Klavyeci Dave Sinclair 1972’de gruptan ayrılacaktı. Ondan boşalan yere Steve Miller geldi ve böylece “Waterloo Lily” albümü geldi. Bu Miller’ın Caravan ile yaptığı ilk ve son albüm olacaktı. Albüm ile grup bir anda kulvar değiştirecekti. Daha önceden bir bileşim olarak giren caz iyeden iyiye hakim olacak ve “Waterloo Lily”i bir caz rock albümü haline getirecekti. Bunun tek sorumlusu Steve Miller’dı ve bu da dinleyiciden yoğun tepki alacaktı. Böylece grup dağılma tehlikesi yaşadı ve albümü çıkışıyla birlikte de Miller gruptan ayrıldı. (“Waterloo Lily” bugün dinlediğimizde o kadar da kötü bir çalışma olmadığını görüyoruz. Ama Caravan’ın kişiliğini veren Sinclair’in yerine kendi rengini koyan Miller o dönem itici gelmiş olması da anlaşılabilir.)


Keman ile rock senfonisi

“Waterlo Lily”nin ardından Caravan’da sadece gitarist, vokalist Pye Hasting’le davulcu Richard Coughlan kalmıştı. David Sinclair gruba tekrar çağrıldı ve basgitara da John G. Perry geçti. Bu yeniden yapılanma da Caravan’ın kadrosuna ilk defa keman katılacaktı. Geoff G. Perry, ilerki yıllarda Caravan’ın farklılığını oluşturan kemancı olarak gruba katılacaktı.
Böylece 1973 yılında grubun beşinci albümü olan “For Girls Who Grow Plump In The Night” çıkacaktı. Sinclair’in dönüşü ile progresif hava tekrar yakalırken konuk müzisyenlerle elektro viyolensel, saksofon, trompet, trombon, klarnet gibi enstrumanlarla bir orkestra havası elde edilecekti. Bu arayış tarihler 1974’ü gösterdiğinde Caravan’ın gerçek bir orkestra ile buluşmasıyla sonuçlanacaktı. Theatre Royal’de kaydedilen “The New Smphonia” albümü grubu bir senfoni orkestrasıyla dinlemememize vesile olacaktı. Grubun bugünkü diskografisi içinde bu albümün gereksiz olduğunu belirten bir çok dinleyici vardır. Ben buna pek katılmıyorum. Çünkü o dönem bir çok grubun böylesi denemeleri vardı ve Caravan’ın yaptığı en uyumlu olanıydı diyebilirim.

1976’da klavyeci Sinclair  birkez daha Caravan’dan ayrıldı ve yerine gelen Jan Schelhaas ile grup  “Blind Dog At St. Dunstant” albümü çıkacaktı. Klavyenin getirdiği tavır gene caz etkiliydi ama bu sefer eskisi gibi tepki olmadı. Grup Jan Schelhaas’la bugünlere kadar geldi. Caravan “Better By Far” ile 80’lere gelirken 1995’e kadar 4 albüm daha yaptı. Arada geçen sessizlikten sonra 2003 yılında “Breakfast Item”le yeniden bir dönüş gerçekleştirdiler. O dönüşten 10 yıl sonra 2014’te de  “Paradise Filter” albümünü yaptılar.
Caravan’ın ilk kadrosundan kalan iki elemandan biri olan davulcu Richard Coughlan’ı 2013 yılında  66 yaşında kaybetmiştik. Grubun ilk kadrosundan bugün bir tek vokalist ve gitarist Pye Hasting kaldı. Gruba 1973’te katılan kemancı Geoffrey Richardson ile 1975’ten beri klavyeci görevini yapan Jan Schelhaas Caravan emektarları olarak yer alırken bas gitarda Jim Leverton ile davulcu Mark Walker   “Paradise Filter” albümünde kadroyu oluşturmuşlar.

Uzun yıllar sonra Caravan ile buluşmak güzel ama eski albümlerin tadını almadan  “Paradise Filter”ı dinlemek çok şeyi eksik bırakabilir.






Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...