Çizim APTÜLİKA aptulelcioglu@gmail.com |
Sarı saçları, ufak tefek hali
ve gamzeli gülüşüyle Tom Petty,
insanı yanıltabilir. Onu dinlemeye başladığınızda beklentilerinizin aksine,
benzin istasyonunda çalışan bir adamın, garajdan bozma stüdyosunda kendi
kafasına göre takılır halini bulursunuz. Hiç bir iddiası yokmuşcasına sert
tınılara varmayan ama bir o kadar da kirli ve samimi bir tonda size sarıverir.
Sarı kafalı işçi sınıfı ruhlu bu adamın grubu da onun gibidir ve akşam iş
çıkışı gittikleri bir meyhanede (yoksa pub mı demem gerekirdi? Hangisi uyarsa
öyle düşünün) karşılık bulamadıkları aşklarına nazire olsun
diye ettikleri “Kalp kıran”
vurgusunu kendilerine isim olarak yakıştırmışlardı.
Tom Petty, emektar grubu The Heartbreakers ile birlikte yeni
albümü “Hypnotic Eye”i bu günlerde
piyasaya çıkardı. Müzik olarak fazla bir iddia sunmadan, samimi bir şekilde
yağlı ve mazotlu iş tulumu sadeliğinde rock’n roll hissedilirken, dünyaya dair
dertlerin de fena halde öne çıktığı bir albümle buluşuyoruz. Sözkonusu Amerikan
orta sınıfı olsa da dertler tüm dünyada aynı. Tüketimle sarmallanan büyülenmenin
ardında gizlenen sömürgenler ve onların işbirlikçisi gericilik. 12 şarkı
tekmili birden Tom Petty’nin son
albümü “Hypnotic Eye”de.
Devler grubu
1976’da bir nevi yarenleri
diyebileceğimiz Heartbrakers ile
profesyonel müzik kariyerine başlayan Tom
Petty, 1980’li yıllarda da “Süper Grup” The Traveling Wilburys ile gönüllere taht kuracaktı. The Traveling
Wilburys grubu laf olsun diye değil, kelimenin tam anlamıyla bir “Süper Grup” tu. Bu grubun elemanlarını söyle bir sayarsak
olayın vahametini daha iyi anlayacaksınız.
Beatles’ın gitar ustası ve de
ruhlu insanı George Harrison,
70’lerin Electric Light Orchestra
isimli klasik müzik ile rock’ın hem hal olduğu topluluğun beyni Jeff Lynee, Amerikan rockabilly ustası Roy Orbison, folk rock’ın yaşayan en
büyük fenomeni Bob Dylan ve Tom Petty’den oluşan kadrosuyla The Traveling Wilburys, 80’lerin
gönüllere merhem olan gruplarındandı.
The Traveling Wilburys az ama
öz 2 albümüyle gönüllere yer etse de Tom Petty denince akla gelen “The Heartbreakers”tır. Gitarda Mike
Campell, ritim gitarda Scott
Thurston, piyanoda Benmond Tench
, geri vokalde Ron Blair ve davulda
da Steve Ferrone 40 yıldır değişmeden Tom Petty’nin yanında The
Heartbreakers olarak yerini alıyor.
“Amerikan Rüyası” ve tüketim deliliği
2010 tarihli “Mojo” albümü daha blues fikirleri
barındırıken, 12 parçanın yer aldığı “Hypnotic
Eye” de ise garaj rock samimiyetinde ve rock’n roll esaslı bir çalışma oluşturulmuş.
Albümün bütününde dikkat çeken en önemli yan şarkı sözlerindeki protest,
eleştirel yaklaşım. Tom Petty “Amerikan
Rüyası” yıkımında orta sınıfın akıl almaz tüketim alışkanlığına eleştiri
getirirken, yanısıra egemenlerin bunu körüklemesine de ışık tutuyor. Amerikan
halkının televizyon başında ipnotize edilerek, kendi sınıfsal kökeninden
uzaklaşıp, tüketime yönelmesinin anlatıldığı albümde bozuk düzenin gidişine
eşlik eden gericilik konu ediliyor.
Albümde yer alan ve çıktığı andan itibaren tartışmalara sebep olan “Playing Dumb” adlı parça için bir
dergiye verdiği roportajda Tom Petty,
“Bu şarkının adresi Katolik kilisesi.” diyerek “Din maskesiyle çocuk
istismarına” dikkat çekerek eleştiri getiriyor.
Yeni albümü “Hypnotic Eye”da şarkı sözleri ile
müziğin harika bir bütünleşmesine şahit oluyoruz ki, bu da dinleme keyfini daha
da arttırıyor.
“Dünyada bildiğim yoldan
gitmek istiyorum
Söylenenlerin
hiçbiri umrumda değil
Ne ‘Amerikan Rüyası’ ne de siyasal düzeni”
sözleriyle akıp giden “American Dream Plan B” albümün ilk
anda dikkat çeken şarkısı. Fay hattında süren kırık aşklar ve çatlak bir zemindeki
yaşamın anlatıldığı “Fault Lines”,
gitarın kirli tonu ve davulun ritmik akıştakı zil kullanımıyla bir diğer güzel
parçayı oluşturmuş. Dinsel tabuların muhteşem bir ironiyle birleştirildiği “Red River”da teknolojinin ikonları ile
İsa özdeşleştirmesi akılcı bir metafor oluşturmuş. “Full Grown Boy”, “All You Can Carry”, “Power Drunk” ise “Hypnotic
Eye” albümünden ilk anda sıyrılan güzel şarkılar.
Kırk yıla yaslanan müzikal
geçmişiyle Tom Petty, tartışılmaz rockçılığını dünyayı sorgulayan eleştirel
bakışıyla buluşturuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder