9 Ocak 2018 Salı
Dan Patlansky'nin İngiltere turnesine Marriott desteği
2014 yılında İstanbul'da konser veren Güney Afrikalı blues rock gitaristi Dan Patlansky, bahar aylarında yapacağı İngiltere turnesine hazırlanıyor. Genç gitaristin İngiltere konserlerinde Mollie Marriott da özel konuk olarak yer alacak. Mollie Marriott ismi soyadı sebebiyle eski kuşak rock dinleyicisine bir şeyler hatırlatıyor sanırım, zira rock kadın vokalinin yeni gözdesi Mollie, 1970'lerin unutulmaz grupları Small Faces ve Humble Pie'ın gitaristi Steve Marriott'un kızı.
Dan Patlansky'nin İngiltere turnesi 15 Mart'ta Manchester Deaf Institute'den başlayacak, Newcastle, Newcastle, Leek, Bristol, Sheffield ile devam edecek ve Londra'da bitecek.
Bu arada Dan Patlansky’nin yeni stüdyo albümü "Perfection Kills" de 2 Şubat 2018 tarihinde CD, plak ve de dijital formatlarda piyasaya sunulacakmış.
"Perfection Kills"albümünün parçaları:
1. Johnny
2. Never Long Enough
3. Mayday
4. Too Far Gone
5. Judge A Man
6. Junket Man
7. iEyes
8. Shake The Cage
9.My Dear Boy
10. Dog Day
8 Ocak 2018 Pazartesi
14 yıl aradan sonra David Byrne'dan yeni albüm
Talking Heads grubunun kurucusu David Byrne, 14 yıl aradan sonra yeni bir solo albüm ile geliyor. "American Utopia" adını taşıyan bu albümde Byrne'a en büyük desteği elektonik müzik dahisi Brain Eno vermiş. Albümün kayıtları ise David Byrne'ın New York'taki evinde bulunan stüdyoda yapılmış.
Bundan önce "Grown Backwards" albümünü 2004 yılında çıkartan David Byrne, 14 yıl gibi uzun bir aradan sonra yeni albümü "American Utopia" ile geliyor. Albümün 9 Mart 2018 tarihinde yayınlanması planlanıyor ama "American Utopia"nın içinde yer alan "Everybody's Coming to My House," parçası şu günlerde video klip halinde sunuldu. Siyah fon üzerine beyaz çizgilerden oluşan animasyon şeklindeki klip bir hayli ilgi çekici olmuş.
"American Utopia" albünün çıkışından sonra bahar aylarını kapsayacak bir turne yapacak olan David Byrne, daha sonrasında da bazı festivallara katılarak, konserler verecek.
7 Ocak 2018 Pazar
Moody Blues'ın vokalist, flütçüsü Ray Thomas öldü
İngiliz rock klasiği Moody Blues grubunun flütçüsü ve vokalisti RAY THOMAS, geçtiğimiz Perşembe günü (4 Ocak 2018) hayata veda etti. 76 yaşında olan sanatçı, prostat kanseri nedeniyle tedavi altındaydı.
29 Aralık 1941'de Stourport'ta doğan Ray Thomas , blues ve soul gruplarıyla müziğe başladı. Daha sonra Thomas, 1960'lı yıllarda Mike Pinder, Denny Laine, Graeme Edge ve Clint Warwick'le birlikte Moody Blues isimli efsanevi rock grubunu kuracaktı. Bu grupta flütçü ve vokalist olarak yer alan Ray Thomas aynı zamanda her enstrümanı çalan bir multi - enstrümantalisttir.
25 Moody Blues şarkısında besteci olarak imzası bulunan Ray Thomas, zaman içinde bir çok solo albüm de yapmıştı.
9 Parçada Gibson Flying V
Gibson Flying V gitarı, bundan 60 yıl önce bugün piyasaya çıkmıştı. 60 yaşındaki bu gitarı kullananları 9 parçada şöyle bir izleyelim.
Albert King Live - I'll Play The BLues For You
Lonnie Mack - Satisfy Susie
Gibson Flying V gitarı ikinci kullanan isim de Lonnie Mac olacaktı. Country ve blues ustası Mac de bu gitarı ölene kadar taşıyacaktı.
The Kinks Tired of Waiting 1965
İngiliz rock grubu Kinks'in elemanı Dave Davies, ABD turnesine gidişlerinde havaalanında gitarı nahoş bir şekilde kaybolunca Gibson Flying V ile konsere çıkmak zorunda kalacaktı. Sonrasında ise Davies ile aralarından su sızmayacaktı.
The Rolling Stones - No Expectations (Live on Hyde Park 1969 )
Gibson'un Flying V modeli ilk çıktığında gitaristlerden çok rağbet görmedi. 10 yıl gibi bir süre Albert King ve Lonnie Mac haricinde bu gitarı kimse kullanmadı. Modeli gitaristlere biraz şekilsiz hatta itici gelmişti. Ne zaman ki Kinks grubu bu gitarı (zorunlu) kullandı o andan itibaren rock gitaristleri ilgilenmeye başladı. Bunlardan biri de Rolling Stones'ın gitaristi Keith Richard olacaktı. Rolling Stones'ın efsanevi Hyde Park konserine bu gitarla çıkacaktı.
Wishbone Ash - Vas Dis 1970
İki gitarlı rock grubu kavramını oturtan Wishbone Ash'in gitaristi Andy Powell, yanından Gibson'un Flying V'yi hiç ayırmayanlardan.
T. Rex Bang A Gong (Get It On) Live 1971
Gitarın efsanevi ismi Marc Bolan da grubu T. Rex'de bu gitarı kullandı.
UFO - Rock Bottom ( 1974)
İngiliz rock harikası UFO'nun Alman gitaristi Michael Schenker, bu gitarla neler yapılacağını gösteriyor. Bu arada konser görüntüsünde İspanyol paça dar pantalon ve poliüretan topuk ayakkabılarla harika bir 70'li yıllar ziyafeti.
Scorpions - Still Loving You - 31 Ağustos 1985 - Oakland Coliseum Stadyumu
Scorpios'un gitaristi Rudolf Schenker da küçük kardeşi Michael gibi Flying V'den vazgeçmeyenlerden.
Albert King Live - I'll Play The BLues For You
Gibson Flying V gitarı ilk kullanan Albert King'di ve 1958'den ölene kadar bu dev adamın hep yanında olacaktı. Solo atacağı sıra teli kopsa bile başka gitarla devam etmek yerine soloyu bozmadan teli takıp devam edecekti.
Gibson Flying V gitarı ikinci kullanan isim de Lonnie Mac olacaktı. Country ve blues ustası Mac de bu gitarı ölene kadar taşıyacaktı.
The Kinks Tired of Waiting 1965
İngiliz rock grubu Kinks'in elemanı Dave Davies, ABD turnesine gidişlerinde havaalanında gitarı nahoş bir şekilde kaybolunca Gibson Flying V ile konsere çıkmak zorunda kalacaktı. Sonrasında ise Davies ile aralarından su sızmayacaktı.
Gibson'un Flying V modeli ilk çıktığında gitaristlerden çok rağbet görmedi. 10 yıl gibi bir süre Albert King ve Lonnie Mac haricinde bu gitarı kimse kullanmadı. Modeli gitaristlere biraz şekilsiz hatta itici gelmişti. Ne zaman ki Kinks grubu bu gitarı (zorunlu) kullandı o andan itibaren rock gitaristleri ilgilenmeye başladı. Bunlardan biri de Rolling Stones'ın gitaristi Keith Richard olacaktı. Rolling Stones'ın efsanevi Hyde Park konserine bu gitarla çıkacaktı.
Wishbone Ash - Vas Dis 1970
İki gitarlı rock grubu kavramını oturtan Wishbone Ash'in gitaristi Andy Powell, yanından Gibson'un Flying V'yi hiç ayırmayanlardan.
T. Rex Bang A Gong (Get It On) Live 1971
Gitarın efsanevi ismi Marc Bolan da grubu T. Rex'de bu gitarı kullandı.
İngiliz rock harikası UFO'nun Alman gitaristi Michael Schenker, bu gitarla neler yapılacağını gösteriyor. Bu arada konser görüntüsünde İspanyol paça dar pantalon ve poliüretan topuk ayakkabılarla harika bir 70'li yıllar ziyafeti.
Scorpions - Still Loving You - 31 Ağustos 1985 - Oakland Coliseum Stadyumu
Scorpios'un gitaristi Rudolf Schenker da küçük kardeşi Michael gibi Flying V'den vazgeçmeyenlerden.
Judas Priest - Breaking the Law
Judas Priest'ten KK Downing de bu gitarı tercih eder. Ama bu konser için denilebilecek tek şey: MUHTEŞEM. Daha başka edecek laf yok, izleyin yazılacakları o söyleyecek zaten.
6 Ocak 2018 Cumartesi
Gibson 'Flying V' Gitarı 60 Yaşında
Gibson'ın 'Flying V' gitarı bundan 60 yıl önce piyasaya çıkmıştı. 7 Ocak 1958'de patenti alınan bu gitarın yarım yüzyılı aşan macerasına buyrun...
1956 yılında Gibson firmasının yönetim kurulu başkanı Ted Mc Carty, rakip firma Fender'in yeni çıkardığı Stratocaster modeline rekabet edecek bir gitar tasarlanması kararı alır. Böylece çalışmalar başlar ve bir yıl sonra 'Flying V' tasarımı ortaya çıkacaktı. Bu yeni gitar modeli tamamlanarak, 7 Ocak 1958 tarihininde de patenti alınacaktı.
![]() |
1958'de Indianapolıs'de Amos Arthur'un müzik mağazasında ilk satışa çıktığı günlerde. Amos Arthur, büyük bir heyecanla bizzat kendisi poz vermiş. |
Gibson 'Flying V' yi genelde hard rock ve heavy metal gitaristlerinden hatırlasak da bu gitarı ilk kullanan bluesçılar olmuştu.
Bu gitar modeli ilk olarak blues ustası Albert King tarafından kullanılmıştır. Ağzında piposu King'in ne kadar değişmeziyse bu gitarı da ölene dek elinden bırakmamıştır.
Bu gitar modeli Albert King ile özdeşleşmişti ama uzun yıllar pek rağbet edilmeyecekti. 'Flying V' çıkışından 7 yıl sonra Kinks grubunun gitaristi Dave Davies'in elinde görülecekti. Bu da Davies'in seçiminden değil, mecburiyetten olacaktı. ABD turnesine giden Kinks grubu havaalanında gitarını kaybedince, konsere alel acele bulunan 'Flying V' gitarla çıkmak zorunda kalacaktı.
![]() |
Albert King |
1970/li yıllarda 'Flying V' gitarı, UFO, Marc Bolan of T.Rex, Bad Company gruplarının vazgeçilmezi haline gelecekti.
'Flying V'nin en çok rağbet gördüğü yıllar 80'ler olacaktı. Dönemin hard'n heavy gitaristlerinin gözdesi olan modeli Scorpions, Judas Priest, Sex Pistols gibi gruplar başta olmak üzere bol bol görecektik. Daha sonra gelen thrash metal tarzında da talep edilen bu modeli Metallica'nın ilk yıllarında James Hetfield ve Kirk Hammett da kullanacaktı.
Gibson 'Flying V' kullanan gitaristler
Albert King
Dave Davies (Kinks)
Leslie West ( Mountain)
Andy Powell (Wishbone Ash)
Michael Schenker (UFO)
Tom Petty
K.K.Downing ( Judas Priest)
Rudolf Schenker ( Scorpions)
Eddie Van Halen ( Van Halen)
Steve Jones ( Sex Pistols)
Billy Gibbons ( ZZ Top)
Zakk Wylde
5 Ocak 2018 Cuma
25 Fotoğrafta 1950'den 1971 yılına kadar Münir Özkul
Münir Özkul'un 1970'lerde yaptığı filmler bugün de izleniyor. O günlerde daha doğmamış olanlar bile "Hababam Sınıfı", "Bizim Aile", "Neşeli Günler" filmlerinin hayranı. 40 hatta 45 yıl önceki filmleri bugün 20'li yaşlarını yaşayan gençlerin bilmekle kalmayıp, oradaki replikleri ezbere söylemelerine şaşmamak elde değil. Bunu ancak Münir Özkul gibisinden usta oyuncular başarabilir.
Münir Özkul'un sanatçılığı söz konusu olunca her anı öylesine dolu ki, hâlâ bilemediklerimiz var. Onu sinema filmleriyle biliyoruz ama 40 yıl öncesine bir 40 yıl daha eklersek daha da geliyor. Özkul'un tiyatrocu yanı da göz önüne alınırsa sahne tozları arasında daha nelerin gizli kaldığını varın artık siz düşünün.
Ben kendi adıma sadece bir internet taramasıyla1950 ile 1971 arasındaki fotoğrafları toparladım. Daha ne kadar eksik vardır o zamanlara ait fotoğraflardan. Hatta 1970'li yıllardan bile bilinenlerin dışında nice şey o kadar eksik ki. Ben internetteki taramalarımda bu resimleri Murat Çobanoğlu, Dip Sahaf arşivlerinden bulduğumu buradan söylemeliyim.
Münir Özkul'un eski tiyatro oyunlarının fotoğrafları, 1970 öncesi filmlerinin de olacağı bir sergi hatta müze oluşturulsa, bu bence Cumhuriyet tarihimiz de olacaktır.
1950 - Küçük Sahne'de tiyatroculuk kariyerindeki ilk yıllarından.
1952 - Edi ile Büdü filmi
![]() |
Vasfi Rıza Zobu, Münir Özkul ve Neriman Köksal |
1958 - Altın Kafes filminde Sezer Sezin ve Zeki Müren ile
1961 - Yaman Gazeteci filmi
1962 - "Bana Çiçek Yollama" isimli tiyatro oyunundan
1965 - "General Çöpçatan" isimli tiyatro oyununda.
Cem Karaca, Semra Uçbay ve Münir Özkul ile sahnede.
1965 - Kart Horoz filminde Ajda Pekkan ve Vahi Öz ile
1965 - Şöför Nebahat Bizde mi Kabahat filminde Sezer Sezin'le
1965 - Ayhan Işık'la film setinde
1969 - Bana Derler Fosforlu filminde Engin Çağlar ve Türkan Soray ile.
1971 - "Don Kişot Sahte Şövalye" filminden
![]() |
Dip Sahaf arşivinden |
Levent Kırca ile
Barış Manço ve Erol Günaydın ile
İsmail Dümbüllü ile
Değişik Dönemlerden eski fotoğrafları
Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 53
Aydın Boysan'ı bugün 97 yaşında yitirdik.
Bu nedenle bu hafta kütüphanemize onun bir kitabını katalım dedik.
"Yaşam Sevinci" kitabını okurken mesleği olan mimarlığın aslında bir sanat olduğunu yeniden hatırlıyoruz. Kitapta kimi zaman İstanbul'un bozulmadan önceki hallerine dönerken, bozulmanın nedenlerini de öğreniyoruz. Daha neler yok ki bu kitapta ... Kimi zaman siyaset kimi zaman eski anılar ve tabi mizah garantisiyle bilge bir adamın kalemiyle bizlere sunuluyor.
Aşağı yukarı bu kitabı kütüphanemize katan yazıyı yazmak için üç yıldır bekliyorum. Hani sevdiğiniz yemeği en sona bırakmak gibi, devamlı "Dur bakalım aceleye getirmeyeyim, bu kitaba hak ettiği iyi bir yazı yazmalıyım." diye diye geciktirdim. Bu öğlen Aydın Boysan'ın ölüm haberini alınca geciktirdiğime pişman oldum. Açıkcası bu ölümü beklemiyordum, çünkü Boysan'ın 100 yaşını devireceğine inanmıştım. Şimdi 97 yaşında bu yaşama sevinci veren bilge insanın ölümü bana erken gelmişti. Bu duyguya sebep olan da yaşamın karabasana döndüğü anlarda Boysan'ın yazdıklarını aklıma getirip, gülümseyerek ve hayata bir nanik yapmamdı.
Bu kitabı tanıtırken yazarı Aydın Boysan'ın hayatta olmasını tercih ederdim. Gönlümden geçen buydu. O da okur ihtimalini saklı tutardım. Kimbilir belki de bu yüzden özenli iyi bir yazı olsun diye titizlene titizlene bir sonraki haftaya attım ve yıllar geçti o yazıyı yazamadım. Şimdi onun ölümünün ardından kalemi elime aldım. İtiraf edeyim ki o istediğim yazıyı yazamayacağım. Vakit kaybetmeden bu kitabı tanıtıp, insanlara ulaştırmak istiyorum.
Aydın Boysan bu kitabı 1997 yılında yazmış. O yıllarda 76 yaşında olan Boysan kitabın kapağına da doğum gününde çekilmiş bir fotoğrafı yerleştirmiş. Dostlarıyla bir rakı masasında objektife poz verirlerken adeta "Yaş yetmiş ve yaşam sevincim hâlâ daim" der gibi. Bu fotoğraftaki kişileri tanıyordum ama bir kişi hariçti. Onun da kim olduğunu fotoğrafta sol yanda oturan Hasan Pulur'un Milliyet gazetesindeki "Olaylar Ve İnsanlar" köşesinde o yıllarda çıkan bir yazısından öğrenecektim. İsterseniz o kitabın kapağının öyküsünü Hasan Pulur ustadan dinleyelim,
"KİMBİLİR, Aydın Boysan'ın kaçıncı rakıya başlama gününü, - doğum günü gibi - kutlamak için bir meyhanede toplanmışız, - ne gereksiz bir laf, rakıya başlama günü, kütüphanede kutlanmaz ya! - yenilmiş, içilmiş, "Aydın Abi" fotoğraf makinesini çıkarmış, hem kendisi çekmiş, hem de makineyi başkalarına vererek çektirmiş...
İşte bu, fotoğraflardan biri, ( ön sıra soldan sağa) bendeniz ve Prof. Dr. Turgay Atasü, (arka sıra) Prof. Dr. Tarık Minkari, Metin Akpınar ve Aydın Boysan...
Ve sevgili Aydın Boysan, bu fotoğrafı alıp kitabının kapağına koymuş...
ŞİMDİ söyleyin bakalım, bu kitapta hakkımız var mı, yok mu?
Hatta özel hayatımızı teşhirden, tazminat hakkımız bile var!
Neyse, iki kadeh rakıya fit oluruz."
Böyle anlatıyor Hasan Pulur, o kitap kapağı olan fotoğrafın macerasını.
Aydın Boysan, "Yaşama Sevinci" kitabında kapakta yer alan arkadaşlarını mı anlatıyor derseniz, öyle bir şey yok. Hatta ilk anda böyle bir kapağı yadırgamıştım bile. Ancak kitap bittikten sonra bu kitaba bundan başka kapak olamazdı diyecektim. Bir öğleden sonra rakısı diyebileceğimiz bu fotoğrafta "içelim, dağıtalım" değil dostlarla bir arada düzeyi yüksek bir muhabbetin izi var. İşte bu yaşama sevinci
değildir de nedir?
Bir çok insan için Aydın Boysan ismi rakı ile eşitlenmiştir. Hatta bu sebeple ölümünden sonra bir çok yerde atıp tutulacaktır da. ( Bu arada çocukluğumuz da bize söylenen "ölünün arkasından konuşulmaz" düsturunun galiba bir geçerliliği kalmamış.) Aydın Boysan ve rakı ilişkisi sarhoş, sepet bir durum değil. Bu kültürle ve sanatla buluşan bir ilişki. "Yaşama Sevinci" kitabını da okurken bunları bir bir görüyoruz. Mesleği olan mimarlığın aslında bir sanat olduğunu yeniden hatırlıyoruz. Kitapta kimi zaman İstanbul'un bozulmadan önceki hallerine dönerken, bozulmanın nedenlerini de öğreniyoruz. Daha neler yok ki bu kitapta ... Kimi zaman siyaset kimi zaman eski anılar ve tabi mizah garantisiyle bilge bir adamın kalemiyle bizlere sunuluyor.
Kitabın ismi gibi bize yaşama sevinci veren Aydın Boysan'a minnettarlığımız büyük. Elimizden geldiğince bulabildiğimiz kadar onun kitaplarını okuyalım.
"Yaşama Sevinci"miz bu yaşanan betonlaşma karanlığının kaba sabalığında bir direnme noktası hatta umut kaynağı da olacaktır.
Aptulika
5 Ocak 2018
Bu nedenle bu hafta kütüphanemize onun bir kitabını katalım dedik.
"Yaşam Sevinci" kitabını okurken mesleği olan mimarlığın aslında bir sanat olduğunu yeniden hatırlıyoruz. Kitapta kimi zaman İstanbul'un bozulmadan önceki hallerine dönerken, bozulmanın nedenlerini de öğreniyoruz. Daha neler yok ki bu kitapta ... Kimi zaman siyaset kimi zaman eski anılar ve tabi mizah garantisiyle bilge bir adamın kalemiyle bizlere sunuluyor.
Aşağı yukarı bu kitabı kütüphanemize katan yazıyı yazmak için üç yıldır bekliyorum. Hani sevdiğiniz yemeği en sona bırakmak gibi, devamlı "Dur bakalım aceleye getirmeyeyim, bu kitaba hak ettiği iyi bir yazı yazmalıyım." diye diye geciktirdim. Bu öğlen Aydın Boysan'ın ölüm haberini alınca geciktirdiğime pişman oldum. Açıkcası bu ölümü beklemiyordum, çünkü Boysan'ın 100 yaşını devireceğine inanmıştım. Şimdi 97 yaşında bu yaşama sevinci veren bilge insanın ölümü bana erken gelmişti. Bu duyguya sebep olan da yaşamın karabasana döndüğü anlarda Boysan'ın yazdıklarını aklıma getirip, gülümseyerek ve hayata bir nanik yapmamdı.
Bu kitabı tanıtırken yazarı Aydın Boysan'ın hayatta olmasını tercih ederdim. Gönlümden geçen buydu. O da okur ihtimalini saklı tutardım. Kimbilir belki de bu yüzden özenli iyi bir yazı olsun diye titizlene titizlene bir sonraki haftaya attım ve yıllar geçti o yazıyı yazamadım. Şimdi onun ölümünün ardından kalemi elime aldım. İtiraf edeyim ki o istediğim yazıyı yazamayacağım. Vakit kaybetmeden bu kitabı tanıtıp, insanlara ulaştırmak istiyorum.
Aydın Boysan bu kitabı 1997 yılında yazmış. O yıllarda 76 yaşında olan Boysan kitabın kapağına da doğum gününde çekilmiş bir fotoğrafı yerleştirmiş. Dostlarıyla bir rakı masasında objektife poz verirlerken adeta "Yaş yetmiş ve yaşam sevincim hâlâ daim" der gibi. Bu fotoğraftaki kişileri tanıyordum ama bir kişi hariçti. Onun da kim olduğunu fotoğrafta sol yanda oturan Hasan Pulur'un Milliyet gazetesindeki "Olaylar Ve İnsanlar" köşesinde o yıllarda çıkan bir yazısından öğrenecektim. İsterseniz o kitabın kapağının öyküsünü Hasan Pulur ustadan dinleyelim,
"KİMBİLİR, Aydın Boysan'ın kaçıncı rakıya başlama gününü, - doğum günü gibi - kutlamak için bir meyhanede toplanmışız, - ne gereksiz bir laf, rakıya başlama günü, kütüphanede kutlanmaz ya! - yenilmiş, içilmiş, "Aydın Abi" fotoğraf makinesini çıkarmış, hem kendisi çekmiş, hem de makineyi başkalarına vererek çektirmiş...
İşte bu, fotoğraflardan biri, ( ön sıra soldan sağa) bendeniz ve Prof. Dr. Turgay Atasü, (arka sıra) Prof. Dr. Tarık Minkari, Metin Akpınar ve Aydın Boysan...
Ve sevgili Aydın Boysan, bu fotoğrafı alıp kitabının kapağına koymuş...
ŞİMDİ söyleyin bakalım, bu kitapta hakkımız var mı, yok mu?
Hatta özel hayatımızı teşhirden, tazminat hakkımız bile var!
Neyse, iki kadeh rakıya fit oluruz."
Böyle anlatıyor Hasan Pulur, o kitap kapağı olan fotoğrafın macerasını.
Aydın Boysan, "Yaşama Sevinci" kitabında kapakta yer alan arkadaşlarını mı anlatıyor derseniz, öyle bir şey yok. Hatta ilk anda böyle bir kapağı yadırgamıştım bile. Ancak kitap bittikten sonra bu kitaba bundan başka kapak olamazdı diyecektim. Bir öğleden sonra rakısı diyebileceğimiz bu fotoğrafta "içelim, dağıtalım" değil dostlarla bir arada düzeyi yüksek bir muhabbetin izi var. İşte bu yaşama sevinci
değildir de nedir?
Bir çok insan için Aydın Boysan ismi rakı ile eşitlenmiştir. Hatta bu sebeple ölümünden sonra bir çok yerde atıp tutulacaktır da. ( Bu arada çocukluğumuz da bize söylenen "ölünün arkasından konuşulmaz" düsturunun galiba bir geçerliliği kalmamış.) Aydın Boysan ve rakı ilişkisi sarhoş, sepet bir durum değil. Bu kültürle ve sanatla buluşan bir ilişki. "Yaşama Sevinci" kitabını da okurken bunları bir bir görüyoruz. Mesleği olan mimarlığın aslında bir sanat olduğunu yeniden hatırlıyoruz. Kitapta kimi zaman İstanbul'un bozulmadan önceki hallerine dönerken, bozulmanın nedenlerini de öğreniyoruz. Daha neler yok ki bu kitapta ... Kimi zaman siyaset kimi zaman eski anılar ve tabi mizah garantisiyle bilge bir adamın kalemiyle bizlere sunuluyor.
Kitabın ismi gibi bize yaşama sevinci veren Aydın Boysan'a minnettarlığımız büyük. Elimizden geldiğince bulabildiğimiz kadar onun kitaplarını okuyalım.
"Yaşama Sevinci"miz bu yaşanan betonlaşma karanlığının kaba sabalığında bir direnme noktası hatta umut kaynağı da olacaktır.
Aptulika
5 Ocak 2018
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)