29 Aralık 2021 Çarşamba

Janine Jansen ve Camille Saint - Saens... Ya da Ne Alaka ?



 Son dönem  müzik dinleme alışkanlıklarımız da değişti, artık CD gibi elle tutulur materyallerle dinlemiyoruz müziği. Hoş, yazıya girerken "son dönem" dedim ama bu neredeyse üç, dört yıldır böyle. Neredeyse "mp3" ve indirme işleri bile geride kaldı hani. Ben de para olunca plak alıyorum ama genelde "spotify" denilen mezradan dinliyorum. Eskiler zaten bir şekilde elimin altında mevcut ama yeni çıkanları hep oradan dinliyorum. İtiraf etmem gerekirse rock adına çıkan yeni çalışmaları şöyle bir gelişi güzel dinleyip unutuveriyorum. Etrafıma baktığımda da herkeste  bu şekilde oluyor , biraz dinliyor geçiyoruz hani. 

Bazı zamanlar ilk kez duyduğum bir ismi kafama not ediyorum ve tümüyle dnleyeyim diyorum ama ertesi günü bir bakıyorum ki unutup gitmişim. Tabiki bunlar hep rock dışı çalışmalar oluyor. Mesela Metin ve Kemal Kahraman kardeşlerin "Dewrano" şarkısını bir televizyon canlı yayınında duydum ve çok sevdim, ardından da bütün çalışmalarını baştan sona dinleyeyim diye not düştümse de nafile. 

Bu yeni müzik dinleme serüveninde ilginç bazı alışkanlıklarım olmaya başladı. Yeni keşifler için dinlediğimde uzun süreli dinleyişe girdiğim isimler hep klasik müzik yorumcularında olmaya başladı. Spotify'de çocukluk yıllarımın radyo programlarından hafızama yerleşmiş olan orkestra şefi Eugene Ormandy ve kemancı David Oistrakh isimlerini bulmamla başladı her şey. O zamanların TRT sunucularının sunumuyla bu ustaları dinler gibiydim sanki. Onların albümlerini öyle biraz dinleyip geçmiyor, baştan sona dinliyordum. Sonra bu isimlere yenileri katılıverdi. Bunlardan biri Brigitte Engerer isimli bir piyanistti ve dinlediğim albümü Çaykovski yorumlarından oluşmaktaydı. Plağın kapağına da baktığımda sanki 1960'lar ve 70'lerden kalma bir hippi kız gibiydi, Brigitte abla. Geçen iki haftadır da sürekli onu dinledim. Bu haftanın başında ise Janine Jansen isimli kemancı ile karşılaşacaktım. Royal Filarmonik Orkestra ile kaydettiği bu albüm büyük ihtimalle ilk çalışmalarındandı. Albüm Çaykovski'nin "Kuğu Gölü" balesinden bir bölümle başlıyor ve ardından Aram Khachaturian'ın "Masquerade" isimli gene bir bale süitiyle devam ediyordu. Albümde farklı bestecilerin çalışmalarından örneklere yer verilmişti, hatta  "Schindler'in Listesi" filminin müziğinin yorumu da  yer almaktaydı. İlk iki yorumu dinledikten sonra ardı ardına iki Camille Saint - Saens bestesi geliyordu ve onları dinledikten sonra diğerlerini dinleyemedim bile. "Havanaise, Op.83" ve "Rondo Capriccioso, Op. 28" isimli iki eseri dinledikten sonra, Janine Jansen'in kemanının bütün besteciler arasında en çok Camille Saint - Saens'in eserine yakıştığı hissine kapıldım. Hani, "Bu kavgada denmez" diye bir laf var ya, benimki de o hesap... Yılların rock dinleyicisi olan ben ilk defa dinlediğim bi klasik kemancının yorumu üzerine ( hem de hakim olmadığım bir alanda- klasik müzikte) kalkıp ahkam kesiyordum. Bu yazıyı okuyan klasik müzik dinleyicisi varsa, bana kesin kıçıyla gülüyordur. Evet kabul ediyorum, bu konuda yorum yapmak hatta onunla da kalmayıp, ahkam kesmek ve yargı koymak haddim değil ama bütün albüm içinde bu iki yorumu bir hafta içinde neredeyse her gün dönüp dönüp dinliyordum. 

Janine Jansen'in bu ilk dinlediğim albümünden sonra çıkanlara da baktığımda baştan sona Camille Saint Saens'ın bestelerine ayrılmış bir albüm bulacağımı sansam da nafileydi. Bu iki eserin dışında başka bir Camille Saint - Saens yorumlamamıştı, Janine Jansen. Bunu da görünce, artık bilgisizliğimi. anlayıp yerime oturacağıma, içimden bir ses inadına "bu kızın kemanı Camille Saint - Saens yorumu için ideal" diyordu. 

Benim için müzik dinlemenin büyülü yanı "keşif" yapmaktır. Rock ve türevlerinde o duygu beni her daim çekmişti. Dinlediğim her yeni grup ile sanki yeni bir kıta keşfetmişim duygusunu yaşamışımdır. Artık müzik hayatımızda öyle rutinleşti ki bu duyguyu yaşamak için farklı tarzlara bulaşıyor olabilirim kim bilir. 

Aptulika


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...