Can Yayınları
Çeviri: Paris Hilda Teller Babek
(9. Basım: Temmuz 2020)
Öncelikle kitabın ismine bakıp, bunun günümüz İstanbul'unda geçen bir gezinti olduğunu aklınıza getirmeyin. Zira bu 136 sayfada İstanbul'u mahalle mahalle gezen bir kitap, böyle bir şeyi günümüzde
yapmaya kalksanız, kitabın sayfası bir anda 1360 ve ötesine fırlar. Tabii bu işe kalkışan da hayatından bezer hani. Ben kendi adıma 60 yıldır İstanbul'dan başka bir yerde yaşamadım ama öyle mahalle semt adları var ki ilk kez duyuyorum ve görmüşlüğümde yok. Gençlik yıllarımdan sonrası İstanbul öyle şişti ve genişledi ki akıl falan alası gibi değil.
yapmaya kalksanız, kitabın sayfası bir anda 1360 ve ötesine fırlar. Tabii bu işe kalkışan da hayatından bezer hani. Ben kendi adıma 60 yıldır İstanbul'dan başka bir yerde yaşamadım ama öyle mahalle semt adları var ki ilk kez duyuyorum ve görmüşlüğümde yok. Gençlik yıllarımdan sonrası İstanbul öyle şişti ve genişledi ki akıl falan alası gibi değil.
Hagop Baronyan'ın kaleme aldığı bu kitap 19. yüzyılın ikinci yarısının İstanbul'unda 34 mahalleyi anlatıyor. Hoş 1980'lerin sonuna kadar benim de bildiğim İstanbul'da eksiksiz bir gezinti kaleme dökülmüş. Bazı yerler eksik bırakıldıysa da bunun sebebi Hagop Baronyan'ın Ermeni kökenli bir yazarımız olması sebebiyle Ermeni vatandaşlarımızın yoğun olduğu semtlerde olmuş bu gezinti.
Kitabı elime aldığımda ilk yaptığım eylem, çocukluk ve gençliğimin geçtiği Kuruçeşme'nin yer aldığı sayfaya bakmak oldu. Semtimin 1800'lerdeki ortamında gezinti inanılmaz oldu.
1842 Edirne doğumlu Hagop Baronyan, 1864'te İstanbul'a yerleşmiş. Tiyatro oyunları, roman , öykü olmak üzere bir çok alanda boy gösteren yazar, daha çok mizahi ve hiciv alanındaki dergilerde yapıtlarını sunmuş. Yapıtlarını Osmanlıca ve Ermenice yazan Baronyan'ın dilimize çevrilen diğer bir yapıtı da 2016 yılında gene Can Yayınları'ndan çıkan "Adabımuaşeretin Zararları". Bu kitabın adından da anlaşılacağı gibi Hagop Baronyan mizahı çok iyi kullanan bir yazar. Toplumu, kurumları ve adaletsizliği mizah yoluyla kıyasıya eleştiriyor. Bu yüzden de yaşadığı dönemde bol bol da sansürün baskısına uğramış.
19. yüzyıl yani 1800'lerin ikinci yarısındaki "İstanbul Mahallerinde Bir Gezinti"de 34 mahalle güçlü bir mizahi bakışla anlatılıyor. O dönemin Ermeni toplumunun sorunlarına vurgu yapan Baronyan yanısıra Ermeni ileri gelenlerinin bu sorunlara ilgisizliğine ve kilisenin mahalle hayatı üzerindeki baskısına ince ve keskin bir gözlemle vurgu yapıyor.
Tesadüf eseri bulduğum "İstanbul Mahallerinde Bir Gezinti" beni çok usta bir yazarla tanıştırdı. Baronyan belki benden iki yüzyıl önce yaşamış bir yazar ama mizah söz konusu olunca zaman pek farketmiyor.
Ortaköy, Kumkapı, Kasımpaşa, Beşiktaş, Karagümrük, Eyüp, Kadıköy, Rumelihisarı, Selamsız, Topkapı, Gedikpaşa, Üsküdar Yenimahalle, Pera yani Beyoğlu, Balat, İcadiye, Samatya, Kuzguncuk, Dış Kumkapı, Hasköy, Kınalıada, Boyacıköy, Galata, Kuruçeşme, Büyükdere, Yenikapı, Kartal, Kandilli, Narlıkapı, Beykoz, Bakırköy, Feriköy, Yenikapı... Bu semtleri Hagop Baronyan'ın kitabında okurken günümüzden iki yüzyıl öncesine gideceksiniz. Elbette o günden bugüne çok şey değişmiş olacak ama insanlar ve semt farklı da olsa, sınıfsal ayrımlar, bağnazlık ve toplumsal sorunlar hangi çağda, hangi renkte, hangi ırktan olursanız aynı... bunu da en iyi vurgulayan ve yansıtan mizah.
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder