25 Nisan 2019 Perşembe

Status Quo ve 30 yıl önceki hayalim


1977 yılı, yani bundan 42 yıl önce iki LP ile tanışmıştım Status Quo ile. Aradan geçen sürede "In The Army Now" ile 1980'lerin marşı oldular. Ama benim için 1988'deki parçaları "Burning Bridge" yadigar kalacaktı bugünlere. Bu hem bir Status Quo hatıratı hem de grubun vokalisti Francis Rossi'nin yeni albümünün haberi. Neyin ne olduğunu boşverin ve alttaki yazıyı okuyun derim. 





Liseye gittiğim yıllarda artık ufak çaplı radyolu bir pikabım olmuştu. Şimdi "radyolu pikap da nasıl bir şey?" derseniz, uzun uzun şeklini şemalini anlatmam gerekir ki, işin içinden çıkamayız, iyisi mi buradan bir görsel paylaşayım ki bir fikir ediniverin. Bu arada bendeki aynı marka değil ama biçim aynen böyleydi işte. (Plak konulan bölüm 45 devirliğe uygun ama arkada gördüğünüz ince delik sayesinde 33 devirli yani LP plak da çalabiliyordunuz.)
Böylece Deep Purple, Pink Floyd plakları da ufaktan ufağa çoğalıyordu ama arkadaşımdaki Status Quo plaklarına imrenerek bakıyordum. Nedendir bilmem sanki o grup daha baba rock yapıyormuş gibi gelirdi. Sanki bendeki Deep Purple plakları değil asıl hard rock onlar gibi gelirdi. Açıkcası arkadaşımda bir iki parça dinlemiş ve tam ayırdına varamamıştım ama bendeki algı bu şekildeydi. 
O dönem 1977 yılıydı ve o zamanların vazgeçilmez müzik dergisi Hey'de Status Quo'nun bol bol konser fotoğrafları ve her daim haberleri çıkıyordu. O tarihte grup "Rockin' All Over The World" albümünü çıkartmış, fırtına gibi esiyordu. Albümün ismine yakışır bir şekilde de dünyayı konserlerle dolaşıyordu. Tabii ben de o haberlerle bu grubu en sert olarak düşlüyordum. O günlerde her şeye bugünkü gibi kolay ve çabuk ulaşılmıyordu. Neredeyse posterini önceden duvara asabiliyordunuz ama en erken iki yıl sonra dinleyebiliyordunuz... tabii bunun için de yurt dışında bir tanıdığınızın olması gerekiyordu. Türkiye'de şansınız yaver gider yerli baskısı çıkarsa da para biriktirmeniz gerekiyordu hani. 

Status Quo plakları olan arkadaşım liseyi bitirmiş ve gemilerde çalışmaya karar vermişti. Uzun yolculuklar ve maceralı bir hayata adım atıyordu, açıkcası pek de severdi denizi, macerayı ve çapkınlığı yani tam istediği gibi olmuştu. Bu kararından sonra da bazı plaklarını bana hediye etmişti, Neler yoktu ki içinde, Creedence Clearwater Revival, Rolling Stones ve daha niceleri artık benim olmuştu. Bunlar arasında Status Quo'nun "Rockin' All Over The World" ve "Live 1977" albümleri de vardı.  O dönem seksenlere girmiştik ve bir hayli plağım olmuştu ve arkadaşımdan gelen plaklardan Creedence Clearwater Revival'ın "Cosmos Factory" plağı daha çok ilgimi çekmişti ve defalarca dinlemiştim. Status Quo ise konser albümü çok keyif vermişti. O albüm hala baştan sona , aralık vermeden dinlediğim adeta tek Status Quo albümüdür. Plağı dinlerken gözlerimi kapadığımda sanki o konserde gibi olurum. Şimdi kalkıp birileri mutlaka, "Amma abarttın yahu o kötü bir konser albümüdür." diyen olabilir ama bu benim kendi deneyimim, yapacak bir şey yok hani. Ben gene de tavsiye ederim o konseri... ziyadesiyle rock 'n roll garantidir. 

O günlerin ardından 1980'lere gelecektik. Artık bir çok şey değişiyor ve farklılaşıyordu. Seksenlerin içinde Status Quo yeniden karşıma çıkacaktı. Bu sefer ki buluşmada çok aramama gerek yoktu zira TRT televizyonunda klipleri her daim  yayınlanıyordu. Yanısıra kayıt kaset ya da yasal kaset hesabı 
"Hard'n Heavy Slow" ismini taşıyan seçkilerinde Status Quo mutlaka oluyordu. Onları bulmak sadece rock ile sınırlı da değildi, bir diskoda bile çalınması muhtemeldi... Ama tek bir parça ve onun ismi de: "In The Army Now".  
Bütün bunlar olagelirken bir yandan da hard'n heavy merak alanıma giriyordu ve o dönemin yabancı dergilerinde de Status Quo'dan Hard Rock hatta Heavy Metal'in öncü gruplarından biri diye bahsediliyordu. 



"In The Army Now" fırtınası daha durulmamıştı ama bir iki yıl sonra heavy metal daha da sertleşiyordu ve Status Quo yavaş yavaş pop diye adlandırılmaya başlanacaktı ve tabi "In The Army Now" da bir nevi rock'a ihanet diye eleştirilecekti. Öyle böyledir ama ismi bizdeki minibüs arabesk yazılarından "O Şimdi Asker"i hatırlatan bu parçanın etkileyici olduğunu değiştiremez ve ben uzun aralarla da olsa ara sıra çalar, dinlerim. 

Ardından gelen yıllarda da Status Quo yeni albüm yaptığında hemen ne yapmış diye bakacaktım. Açık söylemek gerekirse bir iki dinlemeden sonra beni sarmaz unutur giderdim. Bir ara 1990'ların sonuna doğru yaptığı bir kavır albüm vardı adı "Don't Stop" gibi bir şeydi bir tek onu uzun süre dinlemiştim. 



1988 yılıydı rock ve heavy metal adına hatırı sayılır gruplar ve albümleri çıkıyordu. İşte o zamanlarda Status Quo yeni bir albüm yapmıştı. Bu albümde yer alan "Burning Bridges" isimli parçanın video klibi de televizyonda gösterilmişti ve tabi o albümü ertesi günü hemen alacaktım. Tümüyle bir kez dinlemişimdir ama gene aklımda kalan bu parça olmuştur. "Burning Bridges" bir anlamda İngiliz, İrlanda, İskoç ezgilerinden bir nevi folk marşı gibidir ve hala çok severim. Hani Moğollar'ın "Bir Şey Yapmalı" şarkısı vardır ya, bir yerde çalınsa içinizden "Kabak tadı verdi" dersiniz ama her çalındığında da ister istemez etkisi altına girersiniz ya, benim içinde "Burning Bridge" de olan şey aynıdır. 
Kısacası Status Quo ile ilişkim 30 yıldır sadece "Burning Bridge" olmuş durumdadır. Bir ara Status Quo bundan sonra rock yerine bütünüyle Britanya Folk'undan oluşan bir albüm yapsa bile demiştim yıllar önce bu ay yeni çıkan albümlere bir baktım ki bu dediğim gerçek olmuş bile. Tabi Status Quo olarak değil ama grubun vokalisti Francis Rossi, "We Talk" isimli yeni albümünde tümüyle yemyeşil folk ezgilerinde takılmış.
Status Quo, 2016 yazında Antalya'ya konsere gelmişti ve o konserde grubun gitaristi Rick Parfitt bir kalp krizi geçirmişti. Bu kötü olaydan sonra da 24 Aralık 2016'da bu usta gitaristi kaybedecektik. Status Quo'nun iki emektarından biri olan Parfitt'ten sonra yalnız kalan Francis Rossi ne yapacağım derken yanına kadın kemancı Hannah Rickard'ı alarak folk tadında "We Talk" albümünü yapmış. 15 Mart 2019 tarihinde çıkan bu albümde Hannah Rickard kemanın yanısıra vokaliyle de Rossi'yi yalnız bırakmamış. 
Bass – Clark Coslett-Hughes, Gary Twigg
Drums – Leon Cave
Engineer, Recorded By – Gregg Jackman
Keyboards – Paul Hirsch, Richard Cottle
Lap Steel Guitar – Henry Senior Jr
Mastered By – Mike Paxman
Mixed By, Recorded By, Engineer – Andy Brook
Slide Guitar – Joe Harvey-Whyte
Vocals, Fiddle – Hannah Rickard

Vocals, Guitar – Francis Rossi



















Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...