Folk müziğin en önemli
gruplarından biri olan Weavers’ın vokalisti
Ronnie Gilbert’i geçtiğimiz
cumartesi günü, 88 yaşındayken yitirdik. Joan Baez başta olmak üzere bir çok
protest müzisyene ilham kaynağı olan Gilbert, 50’lerin ABD’sinde kara listeye
alınıp, yıllarca sahnelerden uzak bırakılmıştı.
İkinci Dünya Savaşı’nın bitişinden on yıl sonra
ABD’de çıkan bir folk grubu, hem plak satışı hem de verdikleri konserlerin
tıklım tıklım dolmasıyla dikkat çekecekti. Folk müziği geniş bir kesime taşıyan
bu grubun vokalistinin farklılık yaratan kontralto sesi bu tarzı müzikalitesi
yüksek bir yere taşıyordu. Adı Ronnie
Gilbert olan bu kadın vokalist, 1953
yılından 60’ların sonuna kadar müzikten uzak bırakılarak, başka işler yapmak
zorunda kalacaktı. Bununla da kalmayarak ülkesinden uzak yaşamakla bile yüzyüze
gelecekti.
Ronnie Gilbert adındaki bu
kadın vokalistin başına gelenler grubu Weavers’ın
elemanları gibi sol fikirlerle dünyaya bakıyor olmasından kaynaklanıyordu. Bu yüzden
50’lerin ABD’sinde senotonun sanat dünyasında başlattığı “Komünist Avı”ndan o da payını alacak ve “kara liste”ye adı yazılacaktı.
İşçi sınıfının yanında
Folk müziğin en önemli
gruplarından biri olan Weavers’ın
vokalisti
Ronnie Gilbert’i
geçtiğimiz cumartesi günü, 88 yaşındayken yitirdik.
Polonya ve Rus göçmeni bir
anne babanın kızı olarak 1926’da Brooklyn’de
doğan Ronnie Gilbert, kontralto denilen değişik bir ses rengine sahipti. Böylesi bir ses
yeteneğine sahip olan sanatçı, popüler bir çıkışı rahatlıkla sağlayabilecekken
ailesinin işçi sınıfı kökenine sırt
çevirmeden halk müziğine yönelecekti. Gilbert, 1948 yılında kendisi gibi üç “sakıncalı” müzisyenle birlikte Weavers isimli folk grubunu kuracaktı. “Almanac Singers” denilen gezgin sendika
müzisyeni Peter Seeger bu gruptaydı
ve ismi o dönemin ABD’sinde “komünist”e
çıkmıştı. Seeger da bunu pek reddetmiyordu ve bu yüzden konserleri de gerici,
faşişt çevrelerce yapılan saldırılarla bezeniyordu. İşte Weavers bu aşamada
kuruluyordu.
Bu grubun “Almanac Singers” diye isimlendirilen
folk müzisyenlerinden farkı daha profesyonel ve müzikalite çıtasının yüksek
olmasıydı. Ancak onları bekleyen tehlike 1949 yılında ABD’nin soğuk savaş
siyasetine girmesiydi ve “ o güne
kadarki en güzel işçi şarkıları”nı yapan Weavers, hedef tahtasında bulacaktı kendisini. Sendika yöneticileri
artık eskisi gibi onlara çaldırmıyorlardı. İş bulmaları zorlaşan grup, az bir
para ve istedikleri kadar hamburger yiyebilmeleri karşılığında New York’taki Greenwich Village Vanguard’da sahneye çıkma imkanı bulacaklardı.
Burada çaldıkları 6 ay içinde folk ezgilerinin yanına siyahların blues müziğini
de katacaklardı. Vanguard’daki çalışmaları sırasında ünlenmeye de başladılar. “If I Had A Hammer” isimli bir de plak
yapan grup ardından büyük bir plak şirketiyle anlaşarak “Tzena Tzena” isimli 45’lik plağı da çıkartacaktı. Bu plağın arka
yüzünde ise siyahi bluescu Leadbelly’nin
“Good Night Ireene” isimli parçası
yer alacaktı. Dört beyaz müzisyenin Leadbelly gibi “sakıncalı” bir siyah bluescunun şarkısını okumaları gerici
çevrelerin tepkisine neden olacaktı.
Tepkilere rağmen “Good Night Ireene” popüler bir şarkı
haline gelecek ve Weavers’ı ünlendirecekti.
Ardında gelen “Kisses Sweeter Than
Wine”, “So Long It’s Been Good Know Than Wine” parçaları 1951’de yüksek bir satış yapacaktı.
Artık sistem onları sendika konserlerinde işçilere değil, Vegas’ın parıltı
salonlarına taşımaya hazırlanıyordu. Weavers
elemanları bu tehlikenin farkına varıp, popülerliği ellerinin tersiyle
itecekti.
Yasaklı yıllar
Weavers, bu tavrında durup, kendisini
korumaya çalışırken bir başka tehlike kapıdaydı. Soğuk Savaş aşamasında ABD, Kore
Savaşı’nda büyük bir yenilgi almıştı. Bu da ülkede anti – komünist bir rüzgarın esmesi demekti. Kurulan bir komite Hollywood başta olmak üzere sanatçılar
arasındaki komünistleri bulmaya çalışıyordu. O sıra çıkan “Kızıl Kanallar’ın Sanattaki Komünist Etkisi” isimli bir yayın “Komünist” sanatçıların isimleri
yayınlayacaktı ve Weavers grubunun
elemanları da bu listedeydi. Böylece grubun elemanları ABD senotosu tarafından
sorgulanacaktı. Weavers elemanlarını
bundan sonra bekleyen de müzik yapamamaktı.
Weavers’ın başarılı vokalisti
Ronnie Gilbert bu suçlamaları
reddetmek yerine 1961 yılında Küba’ya
giderek sosyalist bir ülkede
kalacaktı. Ardından 1968 yılının Paris’inde
başkaldıran gençler ve işçilerle birlikte olacaktı. Ülkesinde müzik hayatı
noktalanan Gilbert hayat gailesini
de uzunca bir dönem terapistlik yaparak sürdürecekti.
Weaver grubuyla ünlendiği
1950’li yıllarda bir folk şarkıcısından çok şehirli bir kadın görüntüsüyle
popüler bir cazcıyı andıran Ronnie Gilbert, yasaklı dönemlerini 1981’de sonlandıracaktı. Madison Squire
Garden’da yapılan Weavers’ın dönüş
konserinde sahneye çıktıklarında ise Ronnie
Gilbert üniversitede derse çıkan bir
hoca görüntüsünde olacaktı.
Yasaklı olduğu dönemlerde de
tavrından vazgeçmeyen Ronnie Gilbert, 1973 yılında Şili’de seçimle gelen ilk sosyalist
hükümet olan Allende’ye karşı ABD desteğiyle yapılan Pinochet darbesine direnerek,
İspanyolca olarak “Hay Una Mujer Desaparecida” şarkısını seslendirecekti.
Ronnie Gilbert, müziğe
başladığı yıllarda önüne serilen şöhreti elinin tersiyle iterek işçi sınıfını
tercih etti. Bu tercih onu yasaklı kıldı ama yılmadı ve ölümüne dek insanlık adına direnişinden vazgeçmedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder