13 Temmuz 2014 Pazar

Neil Young, Çılgın Atlar’ıyla geliyor


Kanadalı rock abidesi Neil Young’ın Salı günü İstanbul’da konsere geliyor.Sanatçının emektar grubu Crazy Horse ile birlikte bu salı günü (15 Temmuz 2014’da) Küçük Çiftlik Park’ta vereceği İstanbul konseri heyecanla bekleniyor. 

Nevi şahsına münhasır  tavrıyla Neil Young, rock müzikte ayrı duruşu olan bir isim.  1975’de yaptığı  “Zuma” albümünde yer alan "Cortez The Killer" da  İspanyolların Güney Amerika'yı keşfi sırasında yapılan katliamları anlatırken, 1989’daki "Freedom" albümünde ise "Rockin'in The Free World" şarkısıyla  "Amerikan Rüyası"nı  eleştirecekti. Rock müzikte her daim muhalif özelliğini koruyan sanatçı, iki yıl önce çıkan “Americana” albümünde de ABD’nin işçi sınıfı şarkılarını seslendirmişti. Karşı duruşunun yanısıra müzisyenliği de genç kuşaklara ilham kaynağı olan Neil Young’ın İstanbul’da konser vereceği haberi aylar öncesinden duyurulmasına rağmen önü alınmaz bir ilgi odağına dönüştü. Sanatçının emektar grubu Crazy Horse ile birlikte bu salı günü (15 Temmuz 2014’da) Küçük Çiftlik Park’ta vereceği İstanbul konseri heyecanla bekleniyor.


Her daim Muhalif
ABD’nin emperyalist saldırganlığına Vietnam savaşı yıllarından beri karşı duran Neil Young, 2006 tarihli "Living With War"albümünde de , Irak Savaşı'na ve Amerikan Hükümeti'ne ağır eleştiriler getirmekten çekinmeyecekti. Yaşamı boyunca savaş karşıtı, yoksullardan yana ve doğayı yokeden  zihniyete karşı tutumuyla dikkat çeken Young, müziğe ilk olarak Shadows şarkıları icra eden bir grupla başladı. Her ne kadar Neil Young ismi Crosby, Stills, Nash and Young grubuyla anılsa da sanatçının esas özelliklerinin çıktığı iki grup vardır. Bunlardan birincisi ilk grubu Buffola Springfield diğeri de bir nevi solo grubu olan Crazy Horse’dur. 1966’da kurdukları Buffola Springfield iki senelik yaşamıyla  üç albümlük bir grup olsa da rock tarihi içinde zaman geçtikçe önemi daha yeni anlaşılacak olan gruplardandı. Her ne kadar eski dinleyiciyi  sanki Buffola Springfield isimli bir şarkıcı varmış gibi yanıltmış olsa da ciddi anlamda bir gruptu. ABD’li ve Kanada’lı elemanlardan kurulu grup, folk, rock ve country ögelerini çok güzel harmanlayarak dönemin İngiliz rock etkisini de alarak yetkin çalışmalara imza atmıştı. "For What It's Worth" isimli ilk plakları dönemin hatırı satılır satışını yaparken, 60’ların politik ortamına protest şarkıların başlangıç yolunu açacaktı.
Buffola Springfield’de gitar ve keyboard çalan Stephen Stills ile birlikte Crosby, Stills, Nash grubuna geçen Young, 1970 yılında “Déjà Vu” albümündeki yerini alacaktı. Aynı yıl solo olarak yaptığı unutulmaz albümü " After The Gold Rush" da çıkacaktı. Bu albümde yer alan  ve Amerika’nın güney eyaletlerindeki ırkçılığı eleştiren "Southern Man" de dikkatleri çekecekti.

Rock’ta yeni bakışların ve gençlerin ilham kaynağı
Neil Young külliyatınının en önemli albümlerinden olan “Harvest” ise 1972’de çıkacaktı. Birçok sevilen parçanın bugüne dek klasikleştiği albümde  "Heart of Gold" isimli şarkı bugün bile bir çok müzisyen tarafından (cover) yorumlanıyor.
50’yıllık müzikal kariyeri içinde Neil Young, yeni çıkan rock tarzları ve genç gruplar için de günümüzde bile ilham kaynağı ve fikir açıcı olmayı sürdürüyor. 90’ların başında rock içinde yeni akım olarak şekillenen Grunge veya bir başka adıyla alternative rock grupları ona “Grunge’ın büyükbabası” ismini uygun bularak vefa borçlarını ödeyeceklerdi.  “The Bridge: A Tribute to Neil Young” isimli saygı albümünde  Sonic Youth, Nick Cave, Soul Asylum  ve Pixies gbi grunge grup ve müzisyenleri onun şarkılarını seslendirecekti. 1995 yılında yaptığı “Mirror Ball” albümünde Neil Young bu yeni tarzın gruplarından Pearl Jam ile çalışacaktı.



Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...