Kanadalı rock abidesi Neil Young’ın Salı günü İstanbul’da konsere geliyor.Sanatçının emektar grubu Crazy Horse ile birlikte bu salı günü (15 Temmuz 2014’da) Küçük Çiftlik Park’ta vereceği İstanbul konseri heyecanla bekleniyor.
Nevi şahsına münhasır
tavrıyla Neil Young, rock müzikte ayrı duruşu olan bir isim. 1975’de yaptığı “Zuma”
albümünde yer alan "Cortez The
Killer" da İspanyolların Güney
Amerika'yı keşfi sırasında yapılan katliamları anlatırken, 1989’daki "Freedom" albümünde ise "Rockin'in The Free World"
şarkısıyla "Amerikan Rüyası"nı
eleştirecekti. Rock müzikte her daim
muhalif özelliğini koruyan sanatçı, iki yıl önce çıkan “Americana” albümünde de ABD’nin işçi sınıfı şarkılarını seslendirmişti.
Karşı duruşunun yanısıra müzisyenliği de genç kuşaklara ilham kaynağı olan Neil Young’ın İstanbul’da konser
vereceği haberi aylar öncesinden duyurulmasına rağmen önü alınmaz bir ilgi
odağına dönüştü. Sanatçının emektar grubu Crazy
Horse ile birlikte bu salı günü (15 Temmuz 2014’da) Küçük Çiftlik Park’ta vereceği İstanbul konseri heyecanla
bekleniyor.
Her daim Muhalif
ABD’nin emperyalist saldırganlığına Vietnam savaşı
yıllarından beri karşı duran Neil Young,
2006 tarihli "Living With War"albümünde
de , Irak Savaşı'na ve Amerikan Hükümeti'ne ağır eleştiriler getirmekten
çekinmeyecekti. Yaşamı boyunca savaş karşıtı, yoksullardan yana ve doğayı
yokeden zihniyete karşı tutumuyla dikkat
çeken Young, müziğe ilk olarak Shadows şarkıları icra eden bir grupla
başladı. Her ne kadar Neil Young ismi Crosby,
Stills, Nash and Young grubuyla anılsa da sanatçının esas özelliklerinin
çıktığı iki grup vardır. Bunlardan birincisi ilk grubu Buffola Springfield diğeri de bir nevi solo grubu olan Crazy Horse’dur. 1966’da kurdukları
Buffola Springfield iki senelik yaşamıyla üç albümlük bir grup olsa da rock tarihi
içinde zaman geçtikçe önemi daha yeni anlaşılacak olan gruplardandı. Her ne
kadar eski dinleyiciyi sanki Buffola Springfield isimli bir şarkıcı
varmış gibi yanıltmış olsa da ciddi anlamda bir gruptu. ABD’li ve Kanada’lı
elemanlardan kurulu grup, folk, rock ve country ögelerini çok güzel harmanlayarak
dönemin İngiliz rock etkisini de alarak yetkin çalışmalara imza atmıştı. "For What It's Worth" isimli
ilk plakları dönemin hatırı satılır satışını yaparken, 60’ların politik
ortamına protest şarkıların başlangıç yolunu açacaktı.
Buffola Springfield’de
gitar ve keyboard çalan Stephen Stills
ile birlikte Crosby, Stills, Nash grubuna
geçen Young, 1970 yılında “Déjà Vu” albümündeki yerini alacaktı. Aynı
yıl solo olarak yaptığı unutulmaz albümü "
After The Gold Rush" da çıkacaktı. Bu albümde yer alan ve Amerika’nın güney eyaletlerindeki
ırkçılığı eleştiren "Southern
Man" de dikkatleri çekecekti.
Rock’ta yeni
bakışların ve gençlerin ilham kaynağı
Neil Young külliyatınının en önemli albümlerinden olan “Harvest” ise 1972’de çıkacaktı. Birçok
sevilen parçanın bugüne dek klasikleştiği albümde "Heart
of Gold" isimli şarkı bugün bile bir çok müzisyen tarafından (cover)
yorumlanıyor.
50’yıllık müzikal kariyeri içinde Neil Young, yeni çıkan rock tarzları ve genç gruplar için de
günümüzde bile ilham kaynağı ve fikir açıcı olmayı sürdürüyor. 90’ların başında
rock içinde yeni akım olarak şekillenen Grunge veya bir başka adıyla
alternative rock grupları ona “Grunge’ın
büyükbabası” ismini uygun bularak vefa borçlarını ödeyeceklerdi. “The
Bridge: A Tribute to Neil Young” isimli saygı albümünde Sonic
Youth, Nick Cave, Soul Asylum ve Pixies gbi grunge grup ve müzisyenleri
onun şarkılarını seslendirecekti. 1995 yılında yaptığı “Mirror Ball” albümünde Neil Young bu yeni tarzın gruplarından Pearl Jam ile çalışacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder