10 Haziran 2014 Salı

Geronimo'dan Soundgarden konseri izlenimi

Soundgarden Konseri  6 Haziran 2014 
İstanbul  - Maçka  / Küçük Çiftlik Park

Adını rüzgarda  korkunç sesler çıkaran bir heykelden almışlar ve   Grunge’ın 90’larda ortalığı toz duman ettiği yıllardan ve yerden geliyorlardı . Gitmemek , onları da konser çuvalımızın içine koymamak olmazdı .  1984 yılında Seattle’ın arka sokaklarında kurulan SOUNDGARDEN’den bahsediyorum . 
Her konser öncesi olduğu gibi  Byfuss ile buluşup ön hazırlık safhamızı  tamamlıyoruz . Bu defa Gümüşsuyunda ki  dostumuz Atakan’ın Kikas ‘ını kendimize mekan eyledik .  Soft bir demlenme denilebilir . Küçük Çiftlik Konser Sahasına girdiğimizde  İngiliz ön grup Kaiser Chiefs  sahne almıştı .Türüne   İndie Rock denilen  bana göre de pop , pek hafif de olsa rock diyeceğim grubun en ilginç figürü  şarkıları sahne yerine orada burada söylemeyi kendine adet  edinmiş vokalisti ( Ricky Wilson ) oldu  . Kah kapı girişinde , kah bir gölgeliğin üstünde ya da sahne direklerinin tepesinde  gibi .  “ Ruby ruby “ nakartlı şarkısı ilgimi çekti,  birde  sarı – lacivert çubuklu  sahne arkası  bayrakları  bizi aldı götürdü  Kadıköy’e doğru , işte o kadar ...
Sıra bir an önce Soundgarden’a  gelsin diye bekliyorduk.

Şöyle geriye dönüp bakınca dün gibi geliyor 90’li yıllar , üzerinden oysaki yirmibeş  yıl geçmiş . Babalar grubu kuralı otuz yıl olmuş , hani derler ya “ boru değil “ misali ...  O yıllarda bir Pearl Jam nasıl olmuşsa yolunu şaşırıp İstanbul’a düşmüştü , 20 yıl sonra da şimdi o günleri hatırlayacaktık bir kez daha , Kurt Cobain’ i de  saygıyla yad ederken ...  Derken müzik başladı , şöyle bir uzaktan baktım sahnedeki arkadaşlara da , aşağı yukarı yaşıt olmamız gerekiyor , gitarist arkadaş ( Kim Tahayil ) saçı sakalı ve hafif göbeği ile  bize bir nebze benzer halde ama Chris Cornell kardeşin maşallahı var gibi görünüyor,  doğrusu aynen 90’larda ki havasında . Zaten kendisinin vokal gücüne ve şarkıcılığına hayranlığımız ve saygımız büyüktür , oraya hiç girmeye gerek yok da bu  fiziki duruşu şekli ve şemali de  şaşırtıcı geldi  .  Bakımlı bir grunge  çocuğu olduğunu düşündümde bir an , biraz şaştım doğrusu . Hani yanlış anlaşılmasın kıskanmak değil bizimkisi , takdir , saygı , hürmet babında tabi. Ne yemişler ne içmişler bu arkadaşlar bunca yıl diye düşündüm , çünkü dertlerin tasaların peşinde koşmuştuk çokça içmiş , pek yememiştik bir zamanlar beraberce ...
Sonuçta Soungarden’i sahnede ve canlı olarak görmek güzeldi tabi . Bu konser alanını ( Küçük Çiftlik Park)  ilk gününden beri biliriz , ta lunapark halinde , tüm yakın geçmişi konserlerinde bulunduk ama  son yıllarda ki bu sahayı bölme ( Golden circle vb. )  , haydi böldün de  abartma durumunu anlamış ve kabullenebilmiş değilim .  Ayrıca artık kronik hale gelen bir ses sorunu da iyice can sıkar oldu .  ( Ayak üstü bir bir arkadaş , gidemediğimiz bir önceki Manowar konserinde de sesin berbat olduğunu söylüyor bu arada  kulağımıza ..) Dolayısı ile  paramıza/biletimize  göre yarı sahadan bakar olduk sahneye , haydi onu geçtik de buraya dahi ses gelmemesi Chris ve arkadaşlarını kanlı canlı görürken, sesin bir o kadar uzaklardan geliyor olması en hafif tabiri ile  can sıkıcıydı . Bir de arkamızdaki yeni yetmelerin , henüz kalınlaşmaya yüz tutmuş  sesleri ile bağıra çağıra şarkılara eşlik etmeleri zaten olmayan sesin iyice içine ediyordu . Çocuklara kızmıyorum tabi , daha belkide onlar doğmadan önce kurulmuş grubu,  benim 90’larda dinlediğim çoşkuyla dinlediklerini görmek tabi ki sevindirici hatta ötesiydi . Sonuçta hepimiz bir zamanlar  yeniyetmeydik , Soundgarden bile ...
Herneyse , bira tadı , sigara dumanı  eşliğinde , kısık ses düzeninin girdabında  Cornell’in iyi vokali, sese kurban giden Thayil’in soloları ,bas ve davuluyla ; şöyle açık hava konseri dediğinde  müziğin fiziki gücünü içimizde gümbür gümbür hissedemediğimiz bir Soundgarden geçti boğazdan , acaba martılar ne düşündü bakın onu bilemiyorum işte   .  Spoonman , Black Hole Sun , The Day I Tried to Live , My Wave  gibi  güzel şarkıları da bize bir anı kaldı . ( Setlist’in tamamı görselde yer alıyor )
Yani uzun lafın kısası , içimde tam bir tatmin olmamışlık duygusunun kalmış olması canımı sıkıyor açıkçası . Bu grup bunu haketmiyor , bu sebeple şu an bile  organizasyona  ve ses masasına halen kızgınım ...
“...
All my friends are Indians
All my friends are brown and red, spoonman
All my friends are skeletons
They beat the rhythm with their bones, spoonman

Feel the rhythm with your hands
Steal the rhythm while you can, spoonman

Thank you, good night people “





Geronimo Yalnızkartal

Haziran , 9, 2014


İstanbul

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...