23 Mart 2018 Cuma

O hem Norman hem de Beaker *


BU BİR CENK AKYOL YAZISI


Britanya'nın en sempatik bluescusu Norman Beaker grubu ile yeni albümü We See Us Later'ı geçtiğimiz günlerde yayınladı. Albümün ilk parçası harika boogie, Only I Got What The Other Guys** Want 50 yıllık adanmışlık ve inanç içeren blues kariyerinin manifestosu gibi. Bir önceki konser albümünde albümde davul, bas, gitardan oluşan kadro klavye ve saksofon'un katılımı ile kuvvetli bir blues sendikası olmuş yeniden.


Norman Beaker : Gitar, vokaller, mızıka, vurmalılar
John Price : Bas, vokal, vurmalılar
Nick Steed : Piyano, org, vokal
Kim Nishikawara : Saksofon
Steve Gibson : Davul
Steve “Howie“ Hallworth : Trompet (11,12,15)

Özel konuklar;
Steve Ellis : Vokal (Time and Tide)
Larry Garner – Vocal, gitar (I don’t want a lover)





Albüm 16 parçadan oluşuyor. eski klavyeci Dave Bainbridge ile olan ortak beste “Thank but no thanks” dışındaki diğer tüm parçalar Norman Beaker'a ait.

Albüm'de Louisiana, A.B.D.'li sahne ortakları Larry Garner ve 60'ların meşhur şarkıcısı Steve Ellis birer parçada konuk oluyorlar. Benim kuşak onun Love Affair grubu ile yayınladığı en meşhur parçası Everlasting Love'ı Sandra yorumu ile hatırlar.

Railway Roam canlı dinlemesi harika bir blues-rock. Norman Beaker'ın Freddie King referansı bu parçada çok belirgin. Canlı versiyonunda Steve Gibson'ın ride zilleri, John Price'ın etli bas cümlelerine Nick Steed'in org çığlıkları ekleniyordur kesinlikle.

Bir Norman Beaker klasiği olan Hard to be somebody'yi daha önce Belgrad'daki Attic sessions kayıtlarında izlemiştim youtube üzerinden. Steve Gibson bu sefer çıplak elle değil bagetlerle çalıyor groove hissi yüksek parçayı.

Wher does acting style'ı Peter Green parçalarına benzeten Norman'ın gitarı ve vokali mi ? Steve Gibson'ın Mick Fleetwood tarzı shuffle'ı mı acaba? Ama Parçayı bu havadan uzaklaştıran ve kendine özgü yapan Kim  Nishikawara'nın saksofonu.

Soul-blues, blues-rock hatta pop karakterli parçalardan oluşan bir çok tarzı barındıran albüm. Dinlerken Bo Diddley, Freddie King, Van Morrison, JJ Cale, Stones melodileri hatırınıza geliyor.

Albümden sonra biraz da nasıl tanıştığımdan, onun kariyerinden bahsedeyim;

Blues Kuzey Amerika'dan eski kıtaya ithal edilirken doğal olarak ilk olarak bu adaya uğradı ve Avrupa blues'u denen bir şey var ise İngiltere'de şekillendi. Norman Beaker da Blues'un ikinci kuşak icracılarından. İlk grubunu 16 yaşında ağabeyi davulcu Malcolm ile 1967'de kuran gitarist. Kariyerinin 50. yılını yaşadığı bu sene Amerika'dan, Blues Hall Of Fame'den gelen “Efsanevi İngiliz blues sanatçısı” nişanı ile onurlandırıldı.





Yaklaşık 5 sene önce ben dvd'de Chris Farlowe'un Rockpalast konserini seyrederken keşfettiğim Norman Beaker Band efsanevi vokalistin arkasında parıl parıl parlıyordu. İzlerken hayran kaldığım grubun gitaristine internet vasıtası ile ulaştım ve performanlarına hayran kaldığımı belirttim. Aynı senenin eylülünde grubu Twickenham'daki meşhur Eel Pie Club'de yakalayabilmek İngiltere tatilimin kreması olmuştu ( Tom Coster'ı Ronnie Scott'da seyretmek de muhteşemdi tabi ki ) Yaş ortalamasını düşürdüğümüz seyirciler arasında Peter French (Cactus, Atomic Rooster) da vardı.






O zamandan beri takip ettiğim Norman Beaker Band son yıllardaki en aktif blues gruplarından biri. Yılın büyük çoğunluğunu Avrupa'yı turlayarak geçiren grup bir çok festivalde bir çok ünlü vokalistin de arkasında yer alıyor. Chris Farlowe, Van Morrison, Pete Brown, Sonja Kristina (Curved Air)

* Kariyerinin başında beraber çaldığı Victor Brox'a daha akılda kalıcı bir sahne ismi istediğini söyleyen Norman ( Gerçek ismi Norman Hume ) İngiltere'yi fetheden Norman'ların yanına bir de neolitik çağlardaki ada sakinlerinin ismini (Beaker kültürü) ekleyerek hayli eklektik bir ingiliz blues'cu takdim etti Granada televizyonundaki programda.... Norman Beaker ....

Şarkı yazma stilinde Stevie Wonder, gitar tarzında ise gerçek etkilendiği sanatçının Freddie King ( Aynı Eric Clapton gibi )  olduğunu belirten usta müzisyen.


1995'te büyük saygı duyduğu, en büyük oğlunun vaftiz babası olan Alexis Korner için saygı konserleri düzenleyen Norman Beaker bu konserlerde İngiltere'nin tüm kalburüstü müzisyenlerini topladı.

Sahnede beraber çaldığı isimler blues ve rock camiasında ilk akla gelecek eski tüfekler ve önemli müzisyenler. Alexis Korner, Chris Farlowe, Jack Bruce, Paul Jones, Chuck Berry, Buddy Guy, BB King, Alexis Korner, Peter Green, Graham Bond, Jack Bruce, Lowell Fulson, Jimmy Rogers, Paul Jones, Jimmy Page, Robert Plant, Louisiana Red, Fenton Robinson Van Morrison.  Bu isimler ile sahne paylaşmak herkese nasip olacak bir şey değil gerçekten. Albümün açılış parçası “bir şeyleri açıklıyor gerçekten.

**“Diğer adamların istediği, benim tek sahip olduğum”

Norman Beaker haklı. O elindekileri, istediklerini ve tutkusunu bilerek kariyerini inşa etmiş bir blues müzisyeni. O çok zengin bir adam.


CENK AKYOL

20 Mart 2018 Salı

Sabih Cangil Band KadıköySahne'de


Sabih Cangil Band & Maskara / KadıköySahne
 22 Mart 2018 Perşembe 21:30 

 KadıköySahne
Kırtasiyeci Sok. No:25, 34714 İstanbul


Saat: 22:30
Sabih Cangil Band
1979 - 1984 arası kurucusu olduğu RA” grubunda gitarist, besteci ve söz yazarı olarak aktif müzik yaşantısına başlayan Sabih Cangil 1997’den itibaren birçok dizi ve film müziği de üretmiştir. 2006 yılında RA’nın devamı sayılabilecek bir kadroyla “İçimizdeki Pervaneler” albümünü çıkararak tekrar konserlerine başlayan müzik adamı klasik rock, hard rock, melodik rock çizgisinde çalışmalarıyla albüm üretimine devam etmektedir.

Saat: 21:30
Maskara
2004 yılında İstanbul'da Overload ismiyle 80’ ler Hard Rock cover grubu olarak kuruldu. Birçok konser ve etkinlikten sonra 2007 yılında kendi müziğini Türkçe sözlerle "Maskara" adı altında yapmaya başlayan grup, 2008 yılında kendi adını taşıyan ilk albümünü çıkardı. Bu albümden "Çilekeş" ve "Kır Zincirleri" şarkılarına çekilen klipler 2008 ve 2009 yılında tüm ulusal müzik kanallarında gösterildi. Bu dönemde birçok festival ve konserde yer alan grup 2012 yılında ikinci albümleri “Oniki” , 2015 yılın ilk yarısında da üçüncü albümleri kayıtlarını bitirdi. Albümün ilk klibi "Şeytan Topuklu Giyer" şarkısına çekildi. Albüm ve klip Şubat 2016 sonu itibarı ile tüm müzik marketlerde ve online müzik platformlarında yer aldı. 2017 yaz döneminde yeni videosu "Yorma" yı yayınlayan grup halen aktif bir şekilde hem konser vermeye hem de yeni müzik üretmeye devam etmektedir.

Vay Be , Bir Zamanlar Çok Gençtik. Tıpkı Şimdiki Gibi



1982 yılından kalma bir TRT görüntüsünü bulduğumda aynen yazının başlığındaki lafı ettim.

35 yıl öncesi ve 20'li yaşlara ilk adımı atmışım. Üniversiteli olmuştum ama liseli yıllarımdan kalma alışkanlık gene de sürüyordu. O dönemin tek kanallı televizyonunda o gece bir rock grubu çıkıyorsa hemen ekranın başına oturup merakla bekliyordum.  Erkin Koray, Barış Manço gibi rockçılar değil dönemin popçularını da televizyona çıktıklarında bu şekilde beklerdim. 
Seksenli yıllara geldiğimizde plakları, kasetleri olmasa da genç rock grupları çok az da olsa TRT'de görünür olmuştu. Bunlardan en unutamadığım Hardal grubunun "Zor" parçasıyla İzzet Öz'ün "Teleskop" programına çıktığı gündü. İşte onlardan biri de Ra grubunun TRT televizyonuna çıktığı gündü. "Ra da nedir?" demeyin sakın, onlar o dönemde kasetleri olmamasına karşın dergilere kapak olacak kadar heybetliydiler. 
Bir gece Ra grubunu televizyonda "Rock Fever" şarkısıyla görecektik.  

Geçen hafta yutubta gezinirken bu eski hatırayı görecektim. Faruk Kurtulmuş, Erhan Akhan, Altan Üze, Karaca Somer, Sabih Cangil'den kurulu Ra kadrosunu tekrar seyrederken kendimi tutamayıp,
- Vay Be , Bir Zamanlar Çok Gençtik.  
diyecektim. 

Hala görüştüğüm can dostum Sabih Cangil kırmızı tişörtü ve gitarıyla tıpkı şimdiki gibi.
Sabih'in perşembe günü vereceği Kadıköy Sahne konserine gitmek için can atıyorum. Sizi de oraya bekliyorum. Bu 35 yıl önceki TRT görüntüsüne bakın, birde perşembe günü konserde dinleyin aslında hala 20 yaşındayız. 
"Rock'n Roll bööle bişi" demiş bilge bir insan ve bu söz de yazının sonuna çok da güzel oturur hani. 


Ra grubu "Rock Fever" şarkısı ile 1982 TRT kaydı


12 Şubat 2018 Pazartesi

Metallica'dan James Hetfield Sinema Dünyasında


Metallica'nın gitarist, vokalisti James Hetfield bugünlerde sinema dünyasına adım atıyor. ABD'li bir seri katilin hayatının anlatıldığı filmde Hetfield ilk kez kameraların karşısına çıkıyor. 


Yaşanmış bir öyküden yola çıkan “Extremely Wicked, Shockingly Evil, And Vile” isimli filmde ABD’nin seri katili Ted Bundy’nin yaşam hikayesini anlatılıyor ve bu filmde James Hetfield de oynayacakmış.
 James Hetfield bu filmde seri katilin peşine düşen Bob Hayward isimli polisi canlandırıyormuş. Hetfield'ın canlandıracağı Hayward,  seri katil Ted Bundy’yi 1975 yılında yakalamıştı.
James Hetfield'ın oynayacağı “Extremely Wicked, Shockingly Evil, And Vile” filminin yönetmeni  Joe Berlinger ismine de Metallica sevenler pek yabancı olmasa gerek...  Berlinger ismini Metallica’nın "Some Kind Of Monster" belgeselinin de yönetmen ve prodüktörü olarak tanımıştık.  

Judas Priest'te parkinson şoku


 Judas Priest'in gitaristi Glenn Tipton parkinson hastalığı sebebiyle müziği bırakıyor.

 Judas Priest'in gitaristi Glenn Tipton parkinson hastalığı sebebiyle müziği bırakıyor. Sanatçıya parkinson teşhisi geçen yıl konmuştu ama çalmasını etkileyen bir durum olmadığı için grupla müzik yapmaya devam etmişti. Yakın zamanda yapılan tıbbi tetkiklerde ise hastalığın ruhsal veya fiziksel işlevleri giderek bozmaya neden olma eğiliminde olduğu belirtilecekti. 

Parkinson hastalığının ilerlemesi nedeniyle Glenn Tipton, Judas Priest'in  planlanan turnesinde yer alamayacak. Judas Priest turneye Tipton'dan boşalan yeri Andy Sneap ile doldurarak devam edecekmiş. 

70 yaşındaki gitarist Glenn Tipton, 44 yıl çalıştığı Judas Priest'te    18 stüdyo albümünde yeralmıştı.  Judas Priest'in 9 Mart 2018'de çıkacak olan yeni albümü ‘Firepower’da Glenn Tipton'u son kez dinleyeceğiz.  Bu albümün çıkışının hemen akabinde Kuzey Amerika turnesinde, Mart, Nisan, Mayıs aylarında konserler  verecek olan Judas Priest, yaz aylarında da Avrupa turnesine başlayacak.  

9 Şubat 2018 Cuma

Bir Kayıp da Foghat'tan


Foghat'ın basgitaristi Craig MacGregor, bugün ( 9 Şubat 2018) 68 yaşında hayata veda etti. 
1975 yılında gruba katılan MacGregor, 2015 yılında akciğer kanserine yakalanmıştı.   



Craig MacGregor müziğe piyano ile başladı. 7 yaşına geldiğinde trompet ve davul çalacaktı. En sonunda basgitar çalmakta karar kılan sanatçı 1975 yılında Foghat grubuna girecek ve 2015 yılına kadar bu grupta müzik hayatını sürdürecekti. 

Mr. Big davulcusu Pat Torpey öldü


Mr. Big grubunun davulcusu Pat Torpey'i bu Çarşamba ( 7 Şubat 2018) günü 64 yaşındayken kaybettik. 
Grubun resmi internet sitesinde doğrulanan haberde sanatçının Parkinson hastalığından kaynaklanan komplikasyonlar sonucu öldüğü açıklandı. Pat Torpey'e 2014 yılında Parkinson teşhisi konmuştu.


Cleveland doğumlu Amerikalı davulcu, 7 yaşında bateri çalmaya başlamıştı. İlk gruplarını okul yıllarında kuran Pat Torpey, 1983 yılında bir TV programında ilk çıkışını yapmıştı. Mr. Big'in  kuruluşundan 2014 yılına kadar da grupla müzik yapmıştı. 



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...