2 Nisan 2025 Çarşamba

Başka Dünyalarda Kendi Olarak Gezinen Adam: CARLOS SANTANA



"Sentient" albümü Carlos Santana'nın müzik hayatını kapsayan  retrospektif bir çalışma. 28 Mart'ta Candid Records etiketiyle çıkan bu albüm, usta gitaristin derlediği ve yeniden düzenlediği çalışmalarından bir araya gelmiş ama bunların dışında yer alan üç parça ise ilk defa dinleyici ile buluşuyor. 11 parçanın sıralandığı bu çalışma Santana'nın tüm zamanları içinde gezinirken, bir başka açıdan da yeni ve merak uyandıran bir dramatik filmi izler gibi oluyorsunuz. 

Çalışma motivasyonunu, "Her zaman tutku, duygu ve iç içgüdüyle hareket ederim," diye açıklayan Carlos Santana, evde otururken daha önce yaptığı işleri dinlemeye başlamış ve  "Neden bunların hepsini tek bir yere koymuyoruz?" dedikten sonra "Sentient" isimli albümü yapmaya karar vermiş. 

Bu çalışma için Santana'nın tüm zamanlarını kapsayan bir retrospektif albüm dedik ama bunun klasiklerinden oluşan bir "best of" olacağı fikrini verirsek insanları yanıltmış oluruz. Bu o görkemli zamanların grup halinde Santana işlerini değil Carlos Santana'nın farklı tarzlardaki müzisyenlerle yaptığı işleri kapsıyor. 

İlk çalışmalarında tutkunu olduğum Santana, tarzını daha sonradan soul hatta pop gibi türlere taşımasından dolayı biraz uzaklaşmaya başlamıştım. Şimdi bu albümde gitaristin tüm zamanlarında bir gezintiye çıkınca,  Michael Jackson, Smokey Robinson, Miles Davis, Paolo Rustichelli, Darryl “DMC” McDaniels ve Cindy Blackman gibi farklı tarzlardan isimlerle yaptığı işbirliklerini bir bütün içinde dinleme durumunda bir başka şeyle yoğunlaştım... o da Santana bir tarza yönelmek yerine tarzları kendi yönüne çekmeyi başaran özel adamlardan biri olduğunu anlayacaktım.  "Stravinsky'den James Brown'a, hepsi aynı şarkı, yani hepsi insanlığın ve Dünya gezegeninin göbek bağına bağlı." diye açılıyor bu durumunu. 

Şimdi bir itirafta bulunmam gerekirse, şunu söyleyebilirim: 1990'ların ortasında Carlos Santana ile bağımı kesmiştim ve kendimi o eski zamanların Santana grubunun dinleyicisi olarak ilan etmiştim. Bunun nedeni de o dönemdeki işlerinin biraz popüler müziğe kaymış olmasıydı.  "Sentient" albümü, benim Santana'dan koptuğum o zaman diliminin retrospektifi diyebiliriz. İşte bu albümü dinlerken o kopuş sürecinin içinde gezinmiş oldum ve şunu gördüm, Carlos Santana pop yapmıyor; pop tarzını kendi yörüngesine çekiyormuş. Adeta ne tarz olursa olsun hep kendi müzik anlayışı ve gitar dokunuşu bir sihirli değnek gibi her şeyi kendi yasalarıyla islah etmeyi başarıyor. O adeta caz'daki Miles Davis gibi şaşırtıcı ve deney yapmaktan çekinmeyen biri. 

Aptulika




 

 


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...