Fleetwood Mac grubunun iki elemanı Lindsey Buckingham ve Christine McVie geçen yıl bir araya gelerek güzel bir albüm yaptılar.
Aşağıda okuyacağınız yazı bu albüm üzerine olmayacak. Bu buluşmanın çok öncelerine dönüp, Fleetwood Mac yıllarına gideceğiz. Grubun ilk ve ikinci dönemindeki zıtlığın dinleyici üzerinde yarattığı ikilem sonucu oluşan travmanın getirdiği yanılgılar ve pişmanlıklar... yazımızın konusu olacak.
Bu girişten dolayı öyle sosyolojik ciddiyette bir makale falan beklemeyin derim. Buyrun okuyun bakalım.
Radyoda Fleetwood Mac'ten bir parça çalmıştım ve bununla da kalmamış grubu öyle bir övmüştüm ki, programı dinleyen genç bir arkadaşım bu grubun albümünü bulmak için büyük bir çabaya girmişti. O programdan aylar sonra bir zaman o arkadaşımla bir yerde içiyoruz ve bana birden, " Yahu bu Fleetwood Mac'i yere göğe sığdırmıyorsun ama ben anlamadım. bunların ne rock ile ne de blues'la alakaları yok. Şimdi bana kızacaksın biliyorum ama bunlar bal gibi pop." Beni kızdıracağından endişe ederek, "Tam pop diyemeyiz ama hadi pop rock diyelim." diyerek orta yolu bulmaya çalışacaktı.
Açıkcası bu arkadaşımın üç, dört yıl önce yaşadığını ben 1980'lerin ortalarında yaşamıştım. O güne kadar Fleetwood Mac dinlememiştim. Rock adına konuşan abilerde dergilerde hep bu grubun ismi geçiyordu. Tabi bende eksiğimi kapamak için hemen albümlerini aramaya koyuldum. Öyle kasete falan kaydettirmek değil, plağını alıyordum. Her seferinde de hayal kırıklığına uğruyordum. Müziklerini sevmiyor değildim ama dedikleri gibi bir "baba" hal göremiyordum. Bu grup için "pop rock" deseler, tamamdı da öyle gitarlı, blueslı bir hal yoktu hani. Uzun bir süre bu böyle gitti, açıkcası pek etrafa da çaktırmıyordum, zira baba grubu anlamıyor olacaktım. Kafayı takmıştım, grubun yeni bir albümü çıkmaya görsün hemen alıyordum ama sonuç değişmiyordu.
1990'lardan sonrası da Fleetwood Mac demek ki böyle dedim ve grubu umursamadım bile. Hatta herkes gitaristliğini övse de Peter Green albümlerine bile sırf bu grubun elemanı diye elimi bile sürmeyecektim. Fakat buna rağmen evdeki plaklardaki Fleetwood kadrosunda bu ismin olmayışına bile kıllanmadım doğrusu. Çok sonraları bir şekilde Peter Green'in solo albünü dinleyip sevecektim. Başka çalışmalarını da dinleyince "Yahu bu adam madem böyle çalıyordu da niye grubu Fleetwood Mac'te izi bile olmaz" diye şaşıracaktım.
Çok ama çok sonraları Fleetwood Mac'in kadrosunda Peter Green'in olduğu ilk albümleri bulacak ve sırrı çözecektim. Ama o pırlanta değerindeki ilk üç albümü kaç kez ikinci el plakçılarda görmüş almamıştım. Ne yanılgıdır ama kabahat gene Fleetwood Mac'indi.
Olayı aslı şuydu, Fleetwood Mac 1965'te kurulmuş ve ilk üç albümü rock tarihine oturacak denli güzel bir blues rock idi. 1970'ten sonrası ise Peter Green gruptan ayrılacak, 1974'ten sonra gruba iki kadın eleman Christine McVie ve Stevie Nicks katılacaktı ve tarz pop rock'a dönüşecekti.
Gruba Peter Green'den sonra gitarist olarak katılan Lindsey Buckingham ve değişimin bir başka ismi vokalist Christine McVie 2017'de bir araya gelerek "Lindsey Buckingham Christine McVie" albümünü yaptılar. Gördüğümde de açıkcası iplemedim bile... ee kolay mı yıllarıma malolan bir yanılgıya sebep olmuşlardı. Şaka tabi ama dinlemek için bir heyecan hissetmedim açıkcası. Albümün çıkışından aylar aylar sonra bu albümden bir parçayı sevgili dostum Bülent Seyithanoğlu'nun radyo programı "Kulak Misafiri"nde dinledim. Sonrasında albümü edinerek bir kez daha dinledim fena gelmedi ama o eski blues rock halindeki Fleetwood'u ayrı tutarak. İlk dinlemeden sonra fazla umursamadım, öyle bıraktım. Üzerinden bir iki hafta geçti bir sabah uyanınca dinleyeyim dedim. Amanın bir güzel kahvaltı ve sabah. Bir iki gündür böyle gidiyor. "Lindsey Buckingham Christine McVie" ile güne iyi başlıyorum.
Aptulika
Zorunlu Not: Bu yazıyı hazırlarken, Fleetwood'un her iki döneminden de bir şeyler dinledim. Bugün için bir baktım ki her iki dönemi de benim için önemliymiş. Yani ne yardan ne de serden vazgeçmeme durumu benimkisi. O zaman ben de Fleetwood Mac'i iki ayrı grup olarak dinlemeye karar verdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder