Oktay Akbal Çizim: Aptulika |
Oktay Akbal’ın Ardından
Geçen ay Fikret Otyam’ı
yitirmiştik. Ardından bir yazı yazmak istemiştim. Aslında o daha ölmeden bir
iki ay öncesi Orhan Kemal ile mektupları kitabını okumuş aldığım keyif üzerine
yazmak istemiş geciktirmiştim. Hatta yazıyı az biraz hazırlamış ama
yayınlamaktan kaçınmıştım. Böylesi güzel bir kitabın yazısı daha itinalı olması
gerekir diyerek ertelemiştim. Erteleye erteleye aylar geçecek ve Fikret Otyam’ı
yitirecektik. Ogün de yazıya tekrar devam etmek açıkcası içimden gelemedi.
Biraz kırgın ve de umut yitimindeydim. Yazsam da kimse Fikret Otyam’ın ve Orhan
Kemal’in değerini anlamayacaktı. Boşa kürek çekmekten bıkmıştım artık.
Günler geçti ve dün ikindi
vaktı televizyon ekranın altında “Oktay Akbal’ı kaybettik” yazısın görünce içim
bir kez daha kavruldu. Hayatımdan bi kesit daha gitmişti.
Şöyle bir düşündüm ilk
gençliğimden bu yana bu ülkenin öyle değerleri gitmişti ki. Bir çoğu da
eceliyle değil, hain pusularda ya da zindanlarda. Resim okumak için Akademi
hayalleri içinde yüzdüğüm 16, 17 yaşlarımda “Sanatın Öyküsü” kitabını dilimize
kazandıran Bedreddin Cömert faşişt namlularca aramızdan alınmıştı. Oysa ki
üniversite yıllarımızda onun çevirdiği “Sanatın Öyküsü” kitabı olmasaydı çok
ama çok şey eksik kalacaktı. Cömert genç yaşında bir üniversite hocasıydı, bu
ülkeye de çok şey verdi. O bizden alındı ama yerine yenisi gelmedi. Aynı
yıllarda Cavit Orhan Tütengil”in fotografı aklıma kazınmıştır ve hiç bir zaman
çıkmaz. Cavit Orhan Tütengil bir profesördü ve kanlar içinde yok edilmişti. Biz
gençtik ve bir iki yıl sonra üniversitelere gidecektik ama değerlerimiden
yoksun kalıyorduk. Sonra 12 Eylü günleri artık üniversiteliydik, bu sefer de
yeni tırpanlar. Ardında bir çok aydınımız hain tuzaklarda feda edilecekti
birbiri ardına.
Öyle yoksullaştık ve geldik
bugünlere. Bu yoksulluk cepteki para değildi. Bu yoksulluk umuttaydı,akıldaydı,
sanattaydı. Üstüne üstlük bir zamandan sonra bu yoksulluk da farkedilmeyecek ve
bunların dışındakini servet sanacaktık. Artık o bilim insanlarını, yazarları,sanatçıları
sokak ortasında faşişt namlularla öldürmüyorlardı. Ya işten atıyorlardı ya da
ilgisizliğe mahkum ediyorlardı.
12 Eylü karanlığı bugün
bilinir ama onun öncesi 12 Mart’dır, yani o seksenlerin karanlığına giden yolun
10 yıl evvelsi. O günde birileri “Ülkenin kültürel gelişimi, ekonomik gelişimin
üzerine çıkmıştır” diyerek yönetime el koyacaktı. Tarihler 68’li yılların
nihayeti olarak 70’lere varıyordu ve birileri hayatımıza yön veriyordu.
Aydınlanma vesaire hak getire. Sonrasında 12 Eylül karanlığı ve gele gele
bugünlere yani çölleşme.
12 Eylül günlerinden hafızama
kazınan isimlerden biriydi Oktay Akbal. 70’li yıllarda eve giren gazete
Milliyet’di sonrasında buna Cumhuriyet de eklenecekti. Cumhuriyet gazetesinde
Oktay Akbal’ı görürdüm ama babam daha çok severdi. Ben o zaman onu o kadar
devrimci bulmazdım.
O yargımın geçtiği yıllardan
bu yana kadar tanıdığım asıl devrimcinin Oktay Akbal olduğunu anlayacaktım.
Yazdığı yazılardan biri diktanın tırpanına takılacaktı ve onu da içeri
alacaklardı.
Ogünden bu güne kadar
onun gazetedeki köşe yazıları her daim
içime bir umut serpecekti. Sadece bir köşe yazarı olarak değil, bir edebiyatçı
olarak da kitapları benim için bir tutkuya dönecekti.
Bir ara Cumhuriyet
gazetesinde ben de çalışacaktım. Onunla aynı yerde çalışmanın zafer madalyasını
aklımca taşıyacaktım.
Oktay Akbal ardında
Akşam Kuşları: Bütün Öyküleri 2
Atatürk Yaşadı mı?
Aşksız İnsanlar (Hikâye)
Batık Bir Gemi
Bayraklı Kapı: Bütün Öyküleri
1
Berber Aynası (Hikâye)
Bizans Definesi(Hikâye)
Düş Ekmeği
Ey Gece Kapını Üstüme Kapat
Garipler Sokağı
Güzel Düşlerin Sonu
Hücrede Karmen
İlkyaz Devrimi(Hikâye)
İnsan Bir Ormandır
İstinye Suları(Hikâye)
Karşı Kıyılar
Lunapark (Hikâye)
Önce Ekmekler Bozuldu(Hikâye)
Suçumuz İnsan Olmak
(Cumhuriyet Kitapları)
Tarzan Öldü(Hikâye)
Yalnızlık Bana Yasak(Hikâye)
Yazmak Yaşamak (Cumhuriyet
Kitapları)
Sancak Kırmızısı
Gibi roman ve öykü,
Anılarda Görmek
Cüce Çeşme Sokağı Nerde?
Hiroşimalı Masahi Nii
Kırmızı Tenteli Tramvay
Babıali'de 50 Yıl
Şair Dostlarım
Şairlere Ölüm Yok
Hiroşimalar Olmasın
Gibi anı,
Bir de Simit Ağacı Olsaydı
Ölümsüz Oyun
Dost Kitapları
Geçmişin İçinden
Kanatlı Sözler Uçar mı?
Konumuz Edebiyat
Odamda Bir Güvercin
Önce Şiir Vardı
Senin Adın Aşk
Sözcüklerle Yolculuk
Temmuz Serçesi
Yaşam Bir Uzlaşmadır
Yaşasın Edebiyat
Yazar Bir Tanıktır
Yeryüzü Korkusu
Yüzyıldır Umutsuzluk
Zaman Sensin
Gibi deneme,
Dondurmalı Sinema
Yeşil Ev
Gibi çocuk
Kitapları bıraktı.
Birileri okusun diye bekler bizi.
APTULİKA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder