Seksenli yıllar denilince akla bir çok isim gelir ve buna o isimlerin şarkılarından bir nakarat dile takılır. Rick Springfield da onlardan biridir ama tipi şarkılarından önce aklımızda kalmıştır. O dönemin pop ikonlarına göre biraz gitarlıdır ama rocker olamayacak kadar yakışıklıdır. O günün pop'una yaranamayacak kadar da ağır abi olan Rick Springfield, ne pop'a ne de rock'a yaranabilemese de seksenlerin unutulmaz figürlerinden biridir.
Seksenlerin idolleri ilgi alanıma girmese bile yaptıkları müzikler taciz yoluyla da olsa hafızama işlenmiştir. Mutlaka onların arasında Rick Springfield da vardı ama bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde adamın tek bir parçası aklıma gelmedi. İkinci el plak satışı yapan dükkanlarda plak bakarken de onun plağını gördüğümde hep satın almayı düşünmüşümdür ama bir başka gönül çelen plak çıkmıştır vaz geçmişimdir. Sözün özü: seksenlerle ilgili bir çizim yapsam o mutlaka olacaktır ama aynı kapsamda bir radyo programı yapsam o aklıma gelmeyecekti.
"Peki be adam, madem öyle deli misin, divane misin... kalkıp neden Rick Springfield hakkında yazı yazarsın." dediğinizi duyar gibi değil eminim.
Aslında herşey yeni çıkan albümlere bakarken başladı. Orada Rick Springfield da vardı. Bu sefer es geçemezdim dedim dinlemeye başladım. Bir de ne göreyim, albümün seksenler ile uzaktan yakından bir alakası yoktu hatta bir o kadar da blues rock idi.
'The Snake King' adını taşıyan bu albümde Rick Springfield 70 yaşına adım atarken blues rock tazıyla karşımıza çıkıyor. Seksenlerin en belirgin idolünü bu tarzla görmek şaşırtsa da, Springfild bu konuya, "Profesyonel kariyerime başlamadan önce ilk kurduğum grup blues grubuydu."diyerek açıklık getiriyor.
'The Snake King' albümünü dinlediğimizde biz de ona "Niye bu kadar bekledin be, Rick Aga" demeden de edemiyoruz.
Bulursanız biraz kulak kabartın derim.
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder