Bazı gruplar vardır, çıktıkları dönemlerde çok önemsemişimdir ama sonra yok olmuşlardır. Onların
buldukları yoldan bir çok grup çıkmıştır ve devam edip, isim yapmışlardır ama
onlar ortalarda görünmez olmuşlardır. Mesela bu tip gruplardan biri doksanların
başında çıkan Quireboys idi. Etrafı saran bir çok glam – hair metal
grupları arasında farklı bir tavır getirerek beğeni hanemde ayrıcalıklı bir yer
edinmişlerdi. İngiliz topluluk Quireboys, farklıydı bir yanıyla 70’lerin tadını
getirirken, çıktıkları dönemin renkli havasından da geri kalmıyorlardı. Dönemin
görkemli sahnelerinin içinde sanki küçük bir İngiliz pub’ının çılgın
müdavimleri gibiydiler. İngiliz kokulu blues ile 70 rock’ı hem hal olurken,
rock’n roll akıp giderdi Quireboys’ta. Onların en çok da klasik piyano
tuşelerine tutkundum. O yıllarda bu grubun dergilerde haberleri, posterleri çıkardı
ama benden başka fanı yoktu belki de. O yılların ülkemiz rock dinleyicilerinden
kimse için fazla bir ayrıcalığı yoktu Quireboys’un.
Quireboys örneğinde olduğu
gibi 1986’da çıkan ilk albümü ülkemizde de kaset olarak yayınlanan Amerikalı topluluk The Georgia
Satellites da aynı etkideydi. Ancak Georgia Satellites grubunun,
Quireboys’a göre ülkemizde daha çok
dinleyicisi olmuştu. Onlarda çıktıkları yılların hay huyu içinde ayrıcalıklı
bir yer edinip bildikleri gibi rock’n roll takılacaklardı. Zaman içinde onlar da Quireboys gibi
sessizliğe gömüleceklerdi. Ama Georgia Satellites ismi geçti mi gene de bir kaç
eski rockçının “Vay” dediğine şahit olmuşumdur.
Bundan bir kaç yıl önce
Quireboys’un tekrar müzik yapmak için döndüğünü görünce sevinmiştim ama o
albümden sonra bağlar gene kopacktı. Bu
günlerde de Georgia Satellites grubu ile tekrar karşılaşacaktım. Aslında bu
karşılaşma grupla değil vokalistiyleydi.
Bu muhteşem grubun ritm gitaristi ve vokalisti Dan Baird’in ismini mavi
bir fon üzerine siyah beyaz bir fotodan oluşan ve biraz da 50’lerde yapılmış bir
plak havası veren albüm kapağında görecektim. Sonra bir baktım ki bu yepyeni
bir albümmüş.
Dan Baird’in 2017 tarihli solo albümü :
“Solow”
30 yıl sonra böylesi bir
karşılaşma.
Böyle bir karşılaşmada insan
biraz tedirginlik duyuyor açıkcası. Yıllar saçlarımızı ağırtmış, şimdi o kadar
zaman sonra aynı muhabbetimiz olabilecek mi endişesi peşimde albümü çalmaya
başladım.
O suratında ayrık dişi
görünecek şekilde sırıtırken, elindeki viski şişesini uzatıp “şerefe” derken,
ben de rakı kadehimi kaldırdım. Güney Rock havasından country, eski köklerde
akıp giden rock ve o Georgia Satellites’in neredeyse punk diyeceğin sadelikte
rock’n roll’u. 30 yıl sonraki bu buluşma bence gayet de güzel oldu hani.
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder