Yılın en başlarında yeni çıkan albümlerde bir durgunluk yaşanır ama Ocak sonu hareketlilik yeniden başlar ve Şubat ayında ise ortalık şenlenir. İşte 7 Şubat tarihinde çıkan Tommy Castro'nun "Closer To The Bone" albümünü dinlemeye başlayınca, kafadan "bu kesinlikle 2025 yılının albümü olur" dedim. Elbet erken bir karar ve daha yıl içinde kim bilir neler çıkacak ama haftalardır dinlemekten vazgeçemediğime göre pek de erken bir tesbit sayılmaz benimkisi.
Tommy Castro ismini ilk duyduğumda soyadından dolayı hemen atılacaktım. Elbet Fidel Aga ile bir akrabalık kurma gafletim elbetteki alakasız kalacaktı. Hoş adamımızın bir görüntüsü de alıştığımız blues rockerlara uymuyordu. Aynı yargıyı Jimmie Vaughan'da da yaşamıştım ama dinleyince müziğine kapılmıştım. Aynısı Tommy Castro Aga'da da olacak ve birbiri ardına zevkle hatta tutkuyla dinleyecektim. Ancak bu yeni çıkan "Closer To The Bone"ilk dinleyişten itibaren bir başyapıt etkisiyle hayatıma giriverdi.
"Ben çağdaş bir adam değilim, rock adamı da değilim, soul adamı da değilim. Bu, içimdeki daha derin blues tarafı. Bu şarkılarla en otantik halimdeyim." (1)
Yeni albümünü bu sözlerle tanımlıyor, Tommy Castro. Albümü kritik etmeden önce sözü tamamıyla Castro'ya bırakalım:
"Şu anda blues denen şey çok çeşitli bir şey. İçinde gitar olan her şey 'Blues'tur. Aslında biraz daha ayrışmanın olduğu bir zaman hatırlayabiliyorum. Bazı insanların şimdi 'Blues' dediği şey bana gençliğimdeki Rock müziği gibi geliyor. Bu harika bir şey ve çok da hoşuma gidiyor. Ve klasik soul müziği dediğimiz şeylerin bir kısmı da artık blues olarak kategorize ediliyor. Genç bir adamken bu tür şeyleri çalmayı öğrendiğimde, bu tür müziklerde bir fark vardı.
Müziğim genellikle bunların hepsini içeriyor. Biraz rock - blues, biraz soul, biraz funk ve bazen bu kategorilerden hibirine girmeyen bir şarkı oluyor. Bu benim her zamanki iş yapma şeklim, her zaman farklı bir ses veren bir kayıt yapmaya çalışmak, albüme bir tür tema, bir öncekinden farklı bir şey yani her şey biraz farklı ama her zaman dönüp dolaşıp bana benziyor.
Gerçek bir blues kaydı olduğunu düşündüğüm şeyi yapmak istedim. Yani, rock - blues yok, soul ve funk da yok... sadece gerçek blues tarzına ulaşmak...tıpkı 1970'lerde yaptıkları gibi.... 50'lerde ve 60'lardaki gibi." (2)
Rock & Blues Muse yazarı Martine Ehrenclou, "Tommy Castro'nun müziği ruh için bluestur. " demiş , "Closer To The Bone" albümüyle ilgili yazısında. (3) Gerçekten de Castro'nun son albümü blues'un köklerine inmeyi bir reklam sloganın ötesinde ruhunu katarak bunu başarmış. Ruh dedik diye bunu gelişigüzel kotarılmış bir çalışma sanmayın her saniyesi titizlikle çalışılmış ve işlenmiş. Üstelik Castro bunu yaparken de oldukça keyif almış.
Albüm beni daha ilk dinleyişten sarmaya başladı. Öyle ki daha ilk dinleyişte, "Bu yılın sonunu beklemeye gerek yok, daha şimdiden 2025'in en iyi blues albümü belirlendi" bile diyecektim. Peki bu albümün beni çeken yanı ne olabilir diye düşünürken, Blues Rock Review sitesindeki "Closer To The Bone" kritiğinde şu yargıyı görünce olayın gizini çözecektim:
"... Castro, ilham kaynakları arasında Elvin Bishop ve Mike Blomfield'i gösteriyor ve Paul Butterfield'ın iki güçlü gitaristi , Castro gibi onu takip eden gitaristler için muhteşem bir taslak sunuyor." (4)
Burada bir soluk hesabı bir parantez açalım ve Paul Butterfield Blues Band'in gönülçelen önemine bir vurgu yapalım. 1960'ların başında kurulan bu grubu bilmiyorsanız çok ama çok şey eksik kalır. Beyaz Blues'un bu efsaneleri rock türevi müziklere de bir kapı açan ilham verici olacaktı. Duyguya gelince anlatmakla olmaz, dinlemeniz gerekir. Kimi ustalar takip edilir ve ardından gelenler yani onu takip edenler tekniği ruh ikizi gibi taşırlar. Oysa Paul Butterfield Band'ı takip edenlere kapı açılır ve kendi kişiliklerini ortaya koyarak o izi takip ederler. İşte Tommy Castro da o izden gidenlerden biri. Bunu anlayınca beni kendisine çeken şeyin ne olduğunu ayan beyan anlayacaktım.
Tommy Castro'nun 7 Şubat 2025 tarihinde çıkan "Closer To The Bone" albümünü masaya yatırmadan önce şöyle bir kahramanlarına bir bakalım. Evet devamlı Tommy Castro diyoruz ama o Tommy Castro and The Painkillers! O zaman biraz da Painkillers'tan bahsedelim. Albümde görev elemanı olarak kendisini hissettiren Mike Emerson klavyeli çalgılarda. Randy Mc Donald bas gitarda . Bowen Brown da davulda yerini alıyor. Vokal ve gitarda da elbette ki Tommy Castro ekibi tamamlıyor.
Blues tarzının en nitelikli örneklerini veren Alligator Records etiketiyle çıkan albümde yapımcılığı üstlenen Kid Anderson bazı parçalarda bas, piyano, org ve kontrbas ile eşlik etmeyi de ihmal etmemiş. Albümde ayrıca Rick Estrin, Chris Cain, Billy Branch, Deanne Bogart ve Jim Pugh konuk müzisyen olarak yer almış.
(2) https://www.houstonpress.com/music/guitarist-tommy-castro-plays-it-closer-to-the-bone-19887190
(3) https://www.rockandbluesmuse.com/2025/02/06/review-tommy-castro-the-painkillers-closer-to-the-bone/
(4) https://bluesrockreview.com/2025/02/tommy-castro-the-painkillers-closer-to-the-bone-review.html