Geçen hafta Mithat Danışan'ı kaybettik. Onunla ilgili bir kaç yazı yazarken aklıma 2012'de kaybettiğimiz gene Kurtalan Ekspres'te çalışmış olan usta gitarist Ohannes Kemer ile ölümünden sonra yazdığım bir yazım aklıma geldi. O tarihte gazetede yayınlanan bu yazımı burada da sizlerle paylaşmak istedim.
Eric Clapton’ın İstanbul, Kuruçeşme konserinde arkamdan gelen bir sesle irkilmiştim,
Eric Clapton’ın İstanbul, Kuruçeşme konserinde arkamdan gelen bir sesle irkilmiştim,
“Biz buraya Eric Clapton dinlemeye geldik. Niye klavyeciye
vokal yaptırıyor!”
O gittiğimiz konserin biletinin üzerinde o “klavyeci”nin ismi Clapton ile birlikte yazıyor olmakla kalmayıp, rock tarihine ismini Steve Winwood diye yazdırmış biri olması da işi değiştirmiyordu. O tiradın açılımı ise “çalgıcı parçası”ydı. Hoş Eric Clapton’ın da birinci önemi gitaristliği olsa da bizim ona hürmetimiz “I Shot The Sheriff” , “Tears In Heaven”, “Wonderfull Tonight” parçalarından kaynaklanıyordu. En azından bu sayede onun bir “çalgıcı parçası” olduğunu unutabiliyorduk.
O gittiğimiz konserin biletinin üzerinde o “klavyeci”nin ismi Clapton ile birlikte yazıyor olmakla kalmayıp, rock tarihine ismini Steve Winwood diye yazdırmış biri olması da işi değiştirmiyordu. O tiradın açılımı ise “çalgıcı parçası”ydı. Hoş Eric Clapton’ın da birinci önemi gitaristliği olsa da bizim ona hürmetimiz “I Shot The Sheriff” , “Tears In Heaven”, “Wonderfull Tonight” parçalarından kaynaklanıyordu. En azından bu sayede onun bir “çalgıcı parçası” olduğunu unutabiliyorduk.
Nedendir bilinmez (aslında çok iyi bilinir) bizde hep önde
görünen önemsenir. Bu bize onlarca yıl
süren süreçlerde şırıngalandı ve artık öyle bir noktaya geldik ki, müziği
dinlemeyi, seyretmeye evirdik. “Şarkı okuyan önemlidir.”… “Çalgıcı parçası da
neymiş.” Hele bir de konuşursa “Çok ayıp” edamızla kaşlarımızı çatıp, işaret
parmağımızı üzerine sallarız. Yok yok o konuya girmeyeceğim, ama bir başka
piyanistimizden bahsedeceğim. Konumuz bir tatil beldemizde geçiyor. Sıcak bir
Temmuz günü o tatil beldesinin davetlisiyiz. Benim davetli olduğum etkinliğin
kapsamında konserler de var. Sahile yakın bir yerde ülkemizin önemli bir pop
şarkıcısı konser verirken, turizm beldemizin dünyayı imrendiren antik alanında
da dünyaca önemli bir kadın piyanistimizin de resitali olacak. Ülkemizde çok önemli olan şarkıcımız playback
konserine prova yapmak için görkemli otelin görkemli bir salonunda
hazırlanırken, dünyaca önemli olan piyanistimiz döküntü bir kamyonun üzerinde
konser için provasını yapıyordu. Dünyaca ünlü olabilirdi ama şarkı okumuyordu,
yani çalgıcı parçasıydı. E o zaman kamyonun tahsis edilmesine şükretmesi
gerekirdi.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Hatta bu yazıyı değil, ciltlerce kitabı dolduracak
örnekler verilebilir. Bir başka yazıda
bu konuyu başlıbaşına işlemek isterim diyerek asıl konumuza geçelim. Ohannes
Kemer’i geçtiğimiz hafta 16 Kasım 2012'de yitirmiştik. Ohannes Kemer, 70’li
yıllarda Barış Manço’nun grubu Kurtalan Ekspres’de çalışmıştı. Barış Manço’nun
tarihe oturtan o güzel parçalarında onun gitarının, yaylı tamburunun ve
bağlamasının izi vardır. Bir anda Ohannes ustanın enstrüman bölümlerini
çıkarsak, o grupta hiç yer almadığını düşünsek. O başyapıtlar bir hayli eksik
kalabilirlerdi. Elbette gitara Ohannes Kemer geçmeseydi bir başka isim yerini
doldururdu ama o muhteşemlik yitebilirdi.
Ohannes Kemer (sağ yanda oturan) |
Ohannes Kemer , 1950 İstanbul doğumlu. Kadıköy sokaklarında
arkadaşları çelik çomak, kukalı saklanbaç oynarken o ilkokul sıralarında
abisinin hediye ettiği gitarla oyalanıyordu. O dönemlerde mahalle kültürü hakimdi
ve her mahallenin de bir futbol takımı olur, arsalarda iki taş aralığında kale
kurulur ve maçlar yapılırdı. Ohannes ise mahalleli arkadaşlarıyla grup kurup,
müzik yapacaktı. Gitarı da öyle hocalardan ders alarak falan öğrenmedi, kendi
başına çalışarak geliştirdi. Gitar için hocası yoktu ama bağlama konusunda
deneyimli amcası vardı. Amcasından da bağlamayı öğrendi.
68’lere gelindiğinde artık Ohannes liseli bir delikanlıydı.
Dönemin rock gruplarını radyodan ve edinebildiği plaklardan yutar gibi
dinliyordu. Bununla da kalmayarak Kadıköy Ticaret Lisesi’ndeki arkadaşlarıyla
bir grup da kurmuştu. Bu grupla da dönemin görkemli yarışması Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması’na
katıldılar. Bu yarışmada dikkatleri bir
hayli çeken Ohannes’in peşine şöhretli
şarkıcılar grubuna katmak için düştü.
Okul daha devam ederken ilk önce “Dönüşüm” grubu kısa bir süre sonra
da Erol Büyükburç onu “Erol Büyükburç ve 7 Elçi’si” grubuna aldı.
1972 yılında ise Barış Manço”nun Kurtalan Ekspres grubuna girdi ve 1977’ye
kadar bu grubun en güzel çalışmalarında yerini aldı. Ohannes Kemer’in bir başka
özelliği ise çalıştığı isimlerin yurtdışı projelerinde de aranan isim
olmasıydı. 1972’de Erol Büyükburç’un yurtdışına açılımı bir İngiltere
konseriyle sonuçlanacaktı. İngiltere’de yaşayan Türklere değil, bizzahiti
İngiliz müzikseverler hedeflenerek yapılan bu konserde Ohannes Kemer’in tekniği
ve müzikal açılımı cankurtaran simidi olacaktı. (her ne kadar o dönemdeki
konserin kayıtları olmadığı ve canlı izleme durumumuz olmasa da dönemin
dergilerindeki anektodlardan bunu çıkarabiliyoruz. )
Bir başka dünyaya açılma projesi de Barış Manço’nun bütünüyle İngilizce parçalardan oluşan ve yurtdışında kaydedilen ve orada piyasaya çıkartılan “Baris Mancho” albümüdür. Bu albümde de Ohannes Kemer’in batıya uygun düşebilecek gitar soundu önem kazanmıştı.
Bir başka dünyaya açılma projesi de Barış Manço’nun bütünüyle İngilizce parçalardan oluşan ve yurtdışında kaydedilen ve orada piyasaya çıkartılan “Baris Mancho” albümüdür. Bu albümde de Ohannes Kemer’in batıya uygun düşebilecek gitar soundu önem kazanmıştı.
Ohannes Kemer ile Barış Manço arasında bazı fikir
ayrılıkları da olmuyor değildi. Hem
müzikal hem de gruptaki hegomonyadan kaynaklanan bu fikirsel ayrılık,1974’deki tarihli
Avustralya turnesinin sonunda had safhaya gelecek ve Ohannes Kemer, Kurtalan
Ekspres’ten ayrılacaktı. Avusturalya’da
“Gurbet” isimli bir grup kurarak burada yaşamaya karar verdi. Bir iki yıl sonra gelen israr üzerine tekrar Kurtalan
Ekspres’e katıldı. Tarihler 1977’yi gösterdiğinde ise artık iyice kararını
vermişti ve gruptan ayrılarak, İngiltere’ye gitti. Londra’ya yerleşip, Jennifer
Turner’la evlendi ve bundan sonrada
müzik hayatına yurtdışında devam etti.
Sanatçı Londra’dan sonra uzun yıllar yaşayacağı
Avusturalya’ya yerleşti. Müzik çalışmalarına burada devam etti. (Hatta bazı
kayıtlarının da olduğu gelen duyumlar içinde)
Ohannes Kemer, 2011 yazındaa akciğer kanserine yakalandı. 16 Kasım 2012'de de bu hastalığa yenik düşerek, hayata veda
etti. Ama geride bizim yeniden keşfimizi bekleyen işlerini bıraktı.
Aptulika
Aptulika
1 yorum:
Sevgili Ohannes'i halen yurtdışına yaşadığını sanıyordum. Vefat ettiğine üzüldüm.
Bu müstesna sanatçımız, bir zamanlar, Sn. Orhan Boran'ın damadı da olmuştu. Işıklarda uyusun🙏
Yorum Gönder