Sayfalar

4 Nisan 2023 Salı

Takyıldız


 

1970'li yılların çocukluğunda ilk müzik zevklerim filizlenmeye başlarken Hey dergisiyle tanışmıştım. Abdi İpekçi'nin yönetimindeki Milliyet gazetesi her gün verdiği eklerle dergicilik ateşini de alevlendiriyordu. Aktüalite, Sanat, Spor gibi verdiği eklerden biri de müzik dergisi olan Hey'di. Sonradan Sanat dergisi gibi bağımsız olarak çıkacak olan Hey, alanında büyük bir boşluğu dolduracaktı. O zamanlar popüler bir dergi olarak görülüp, entelektüel çevrelerde pek kıymet verilmese de bugün bakıldığında harika işler yapıldığı görülür. O gün çıkan plak kritiklerinin titizliği, listelerin güvenilirliğine bugün pek rastlayabileceğimizi söyleyemem. Yapılan röportajlar gündemi sürerken yabancı müziklerde güncelliği ölçüsünde yer alırdı. 

O dönemde Cihan Akerson Brüksel'den Bildiriyor gibi anonslarla yurtdışındaki konserler ve haberler bizzat izlenir duyurulurdu. Hatta aklımda kaldığı kadar Mehmet Ali Birand'ın bir Rolling Stones konserini haberleştirmişti. Geleceğin dış haberler gazetecilerinin yurtdışı müzik haberlerinin izini sürdüğü güzelliklerdendi o günler. 


Hey dergisinde çıkan haber ve röportajları kim yapmış diye isimlere bakma alışkanlığımda o zamanlarda oluşmuştu. O gün aklıma kazınan isimlerden biri de Erhan Akyıldız'dı. Bu ismi daha sonradan gazetelerde müzik dışında haberlerde görsem de ister istemez aklıma hep Hey gelirdi. Sonraları Gırgır'a girdik ve artık ben de Cağaloğlu'ndaydım. Ancak Gırgır'dan ayrılıp, Hıbır dergisinin kurulmasıyla Cağaloğlu denilen büyülü alemden kopacaktım. Hıbır dergisinin bağlı bulunduğu yayın grubunda Nokta dergisi de çıkıyordu ve orada Erhan Akyıldız da bulunuyordu. O siyasi haberlerin keşmekeşinde ona gidip Hey dergisinden bahsetmek olmazdı da... zaten etmedim de.  Bir ara Tolga'ya bunu anlattığımda, "Keşke Hey dergisinden bahsetseydin, babam o günleri zevkle anlatırdı sana." demişti. 

Çocukluk yıllarımda Hey dergisiyle tanıdığım Erhan Akyıldız'ın oğlu Tolga da müzik dergiciliğini sürdürmüştü. Bu seferki bizim kuşağın serüveniydi. O da ilk olarak Hey dergisinde başladı ve efsanevi fanzin Laneth'in çıkmasına emek verdi. Sonrasında Blue Jean ve Milliyet'teki müzik yazıları gelecekti. 

Tolga ile en son Athena Gökhan'ın "Kendi Yolumda" filminin galasında karşılaşmıştık, ondan önce de Çağlan'ın (Tekil) yoğun bakımda olduğu günlerdeki ziyaretimizde. Çağlan beyin kanaması geçirmiş ve yoğun bakımda uzun süre kaldıktan sonra hayata veda etmişti. Bu hafta başı aldığım bir haberde de Tolga'nın beyin kanaması sonucu hastaneye kaldırıldığı ve öldüğünü öğrenecektim. Çok genç yaşta ve gene beyin kanaması... oysa hem Çağlan hem de Tolga rock ve müzik adına daha çok güzel şeyler yapacaklardı ama bu da bir beyin göçü oldu. 

Gerçekten üzgünüm... artık bir konserde karşılaştığımızda, "Beyler bakın bu adam olmasaydı, bu işler olmazdı" diyecek Tolga yok aramızda. Tıpkı "Aptul Usta" diyen Çağlan'ın da aramızda olmadığı gibi. Ancak onlar her zaman hatıralarımızda yaşayacak... sesleri hala kulaklarımda. 

Aptulika


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder