Sayfalar

6 Aralık 2018 Perşembe

Dario Argento sinemasındaki İtalyan Rock grubu: GOBLIN - 3.bölüm


Cenk Akyol'un hazırladığı yazı dizisine Goblin grubunun kurucusu ve klavyecisi Claudio Simonetti ile yapılan röportajla devam ediyoruz.


"Birkaç kez gala düzenlendi. Argento salona girdiğinde ve filmin teması açılışta çalmaya başladığında büyük alkışlar kopuyordu. Avizeden sarkıp koltukların üzerine atlayan insanlar hatırlıyorum. Film gösteriminden çok bir rock konserine benziyordu. Profondo Rosso’nun notalarında başka hiçbir film müziğinde rastlanamayan bir büyü gücü var. Profondo Rosso’nun başarısından sonraki  diğer filmlerde ismimizin yazdığı karelerde devamlı bir alkış kopardı."





Claudio Simonetti (Klavyeler) 




 Spaghetti Nıghmares kitabında yeralan bu röportajın Alessandro Curci tarafından yapılan  ingilizce çevirisi ; www.goblin.org sitesinde  yeralmaktadır.
Bize Müzikal gelişiminizden söz eder misiniz ?

Sekiz yaşında piyano çalmaya başladım, ondördüme geldiğimde Roma'daki St Cecilia konservatuarına başladım. Hemen bu sıralarda da Deep Purple ve Yes etkilenimli rock gruplarında çalmaya başlamıştım. İlk grubum olan  "Il ritratto di Dorian Gray" ile 1972 de Caracalla’daki pop festivalinde sahne aldık. O zamanlar gruplar uzun ve şaşalı isimler kullanırlardı.  Banco Del Mutuo Soccorso , Premiata Forneria Marconi gibi.

 Klasik müzikten uzaklaşmanı Enrico Simonetti ( müzisyen olan babası ) nasıl karşıladı?

Babam her zaman bu konuda beni özgür bıraktı. Müzikal zevklerimiz kısmen uzaktı , O daha çok benim konservatuar eğitimimle ilgilendi. Mezun olduktan sonra önemli olan istediğim müziği yapmamdı.

Sana göre babanın müzikal kalitesi nereden kaynaklanır ?

Kompozisyon yeteneği ve olağanüstü piyano tekniği. Kendi janrında tam bir dahiydi, İlk konserini dört yaşındayken vermiş.

Goblin’in kurucularından biri sensin değil mi ?

Evet, Masssimo Morente ile ... Başlangıçta grubun ismi Oliver idi ve bu isim benim tarafımdan konulmuştu.
Ben ve Massimo'nun haricinde grupta şu isimler yer alıyordu:  bas’ta Fabio Pignatelli , davulda Carlo Bordini , İngiliz vokalist Clive Heins
1974'te İngiltere'de bir çok konser verdik.  Özellikle kolejlerde. Bu kadro ile Cherry Five adında bir albüm çıkardık ( Plak firması isimlerini son anda hiçbir sebep olmadan değiştirmiş ) Plak o zamanların idol progresif rock toplulukları  olan Gentle Giant , Yes ve Genesis’e bir cevap sayılırdı.  
Müzik kompleks bir yapıdaydı; şimdi bile "Cherry Five" albümündeki parçaları dinlediğimde Hammond , Fender Rhodes ve minimoog ile yaptıklarımıza o kadar yıl geçmiş olmasına rağmen hayret ediyorum. Yaptığımız en iyi işlerden biridir. 
Bu albüm sayesinde Keith Emerson ile tanıştık,  onun stüdyosunu ve monitörlerini kullandığımıza teşekkür borçluyuz.

Kayıtta neler oldu ?

Yapımın son aşamalarında o zamanlar babamın ve Giorgio Gaslini’nin yapımcısı olan plak şirketi tarafından “Profondo Rosso”nun kayıtları için çağrıldık. Gassini o sıralar Dario Argento’nun filminin müziklerini  hazırlıyordu. Argento bazı demo kayıtlarımızı dinlemiş ve çok etkilenmiş ve işi bize verdi. Gerçek Goblin bu sırada kuruldu denilebilir. Oliver kadrosundaki tek değişiklik davulun Carlo Bordini’den Walter Martino’ya geçmesiydi. 
Martino zaten benimle Dorian Gray’de çalıyordu. Profondo Rosso tamamlanınca Cherry Five’ın kayıtlarını bitirdik. Cherry Five' daki vokaller Tony Tartarini tarafından icra edildi.
Plak Profondo Rosso’nun büyük başarısının altında kaldı ve hiçbir zaman iyi bir şekilde tanıtılmadı ve dağıtılamadı. 

Goblin’in ilk zamanlarında babanın hiç etkisi oldu mu ?

Tabi ki. Bize plak yapacak firmayı buldu, Elbette çok yardımları oldu ; O sırada yaptığı “Gamma” filminin müziğindeki alt yapı kayıtlarında bizim çalmamızı sağladı. 1975 te Profondo Rosso ve Gamma arasında listelerde ilk sıra için çok büyük savaş verdi (gülüyor )

Müzikal zevklerin nasıl bölündü o sıralarda ?

Etkilenimlerimiz farklıydı Morante ve ben Klasik Rock seviyorduk, Pignatelli ve Marangolo ( O sıralar Martino yerine davulda yer alan  ) Led Zeppelin’in blues-rock havalarını ve daha funky şeyleri seviyorlardı. İkinci albümümüz olan “Roller” Bu iki değişik kaynaktan beslenmiştir.

Profondo Rosso kayıtlarında hangi tür klavyeleri kullandınız ?

Minimoog ile birlikte , Hammond , Melletron , Celesta , Spinet , Harpsichord ve onbeşbinden fazla kamışı bulunan bir kilise orgu kullandım. ( o zamanlar sesi tekrar yaratacak dijital aygıtlar olmadığından hepsi gerçek enstrümandı )

Profondo Rosso çıktığında  Mike Oldfield’ın Tubular Bells’ini kopya etmekle suçlandınız 

Evet , fakat o sırada Oldfield’ın teması aşırı derecede meşhurdu. Argento da sormuştu etkilenip etkilenmediğimizi. Daha sonra John Carpenter bizimki ve Oldfield’ınkinin arasında bir yerlerde duran bir temayı Halloween’de kullandı.

Kaç kopya sattınız ve daha çok nerelerde satıldı ?  

Bu güne kadar üç milyondan fazla sattık. İtalya'da “ listelerde süreklilik” rekorumuz var.15 hafta hem single hem de albüm bir numarada kaldı. Ve plak bir yıldan fazla ilk on arasında yer aldı. Ayrıca Japonya ve Kanada’da büyük başarı kazandı.

Film hakkında ne düşünüyorsun ?

Gerçekten çok severim. Suspiria ile birlikte en iyi filmidir. Sonraları , 80’lerde yaptıkları zayıf ve olay örgüsü zayıftır.Ve ilk zamanlardaki büyüsünü kaybetmiştir. Dario kendini yönetmenlikle sınırlamalı ve senaryoyu  gerçek senaristlere bırakmalı.

Suspiria’daki deneyimlerin nasıldı ?

Kesinlikle Argento ile  en yoğun çalışmamız Suspiria’ydı. Hatırlıyorum Londra’dan Keith Emerson’un kullandığı özel bir moog kiralamıştık. Ayrıca bir bilgisayarı sequencer olarak burada kullanmıştık. Markos temasında duyabilirsiniz. Alışılmış Mellotron ile kilise orgunun birleşimidir. Argento bizden ortaçağ büyülerini anımsatacak müzikler istiyordu. Antik müzik hakkında yapılan birkaç haftalık bir araştırmadan sonra; firmamızda tanıtımcı olarak çalışan Yunan bir bayan Irene Malatesta bize 16. yy'da Latince sözlerle yazılmış "Le tre streghe sull'albero"adında (bir ağaçta üç cadı) Suspiria’nın ana temasının sonlarında bulunana çok benzeyen  antik bir melodi yolladı. Argento çok etkilendi ve bu önerimizi hemen kabullendi.


Birkaç yıl önce “Fangoria”da yayımlanan bir söyleşisinde Dario Argento bu melodinin çekimlere  başlanmadan önce hazır olduğunu söylemişti.

Sahne denemeleri sırasında bunu ona verdik ve o da çekimler sırasında bunu teypten geri planda çalarak oyunculara bir atmosfer yaratmak için kullandı. Fakat yapımın son aşamasında her şeyi tamamen değiştirdik ve beste nihai şeklini aldı.

Bunun ticari başarısı ne oldu ?

Filmin kendisi gibi çok büyük oldu. 400.000 kopya sattık. Profondo Rosso gibi Japonya'da büyük başarı kazandı.

Gruptan bu sırada ayrılan Maurizio Guarini   hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Çok iyi müzisyen olmasının yanında Maurizio bir bilgisayar dahisiydi. Gerçek buysa ; İtalya'da Apple ile program yazıp sequencer kullanarak müzik yapan ilk kişiydi. Programının adı “Yuk” tu. O dönem bir çok Romalı müzisyen Apple bilgisayarı sequencer olarak onun ile  kullandı. O dönemde Guarini benim yerimi alarak Goblin’e dahil oldu. O sırada ben Walter Martino (davul) ve Stefano Cerri (bas) ile bir grup kurmuştum. Daha sonra Maurizio bizimle Roller kayıtları ve bir kış turnesi sırasında bulundu. Daha sonra yine dört kişiye döndük.

Peki Suspiria film olarak nasıldı sence ?

Bazı yönleriyle Profondo Rosso’dan daha iyi. Daha iyi ve titizce bir çalışma. Suspiria, Goblin stilini daha iyi temsil eden bir albüm. Eşsiz bir müzik tarzı ve tarz olarak sınıflandırılması halen zor olan müzik.

Profondo Rosso’nun gala gecesinden neler hatırlıyorsun ?

Birkaç kez gala düzenlendi. Argento salona girdiğinde ve filmin teması açılışta çalmaya başladığında büyük alkışlar kopuyordu. Avizeden sarkıp koltukların üzerine atlayan insanlar hatırlıyorum. Film gösteriminden çok bir rock konserine benziyordu. Profondo Rosso’nun notalarında başka hiçbir film müziğinde rastlanamayan bir büyü gücü var. Profondo Rosso’nun başarısından sonraki  diğer filmlerde ismimizin yazdığı karelerde devamlı bir alkış kopardı.


George Romero’nun Zombie filmi için de çalıştınız.

Dario Argento dışında bir film için müzik yaptığımız ilk filmdi. George Romero bir önceki Dawn of the Dead ile çok ünlüydü. Bizim için ilk ve alışılmadık bir deneyimdi.  Trafalgar Stüdyosuna neredeyse törenle girmiştik. Filmin Amerika’daki 70 milyon hasılatına rağmen, Bizim bu parada hiçbir payımız olmadı. Çünkü Amerika’da SIAE yok. ( Italyan sanatçıların telif haklarını savunan kurum )

"Ai margini della follia" da  mütemadiyen devam eden ilginç ritmi nasıl yaptınız ?

Synthesizer , yankı efekti ve su dolu bir leğene vurulan bir baget ile ... 

“Risveglio’yu bestelerken piyano mu kullandın ?

Evet bence en iyi bestelerimden biri Babamın bazı şarkılarından ilham aldım.  Çok hüzünlü ve karamsardır, aynı filmin kendisi gibi

Romero’nun üçlemesi hakkında neler söyleyeceksin ?

Söylediğim gibi Dawn of the dead onun başyapıtıydı. “Zombi” yi severim ama "Il giorno degli zombi" den nefret ederim. Diğer iki filminin kopyasıydı. 

"Il fanstastico viaggio del 'bagarozzo' Mark" Goblin ile yaptığınız son işiniz değil mi ?

Evet doğru. Ayrıca gerçek duygularımızı ifade ettiğimiz  ve hassasiyetimizi verdiğimiz  son çalışmaydı. "Il ragazzo d'argento", "La danza", "Mark il bagarozzo"gibi en kişisel şarkılarımız buradaydı. Bir de ilk defa şarkı söylediğimiz albümdür. Morante şarkıcılığını  ve şarkı yazarlığını bu albümle başlattı.

Size göre grup neden dağıldı ?

Esasında grup arasında büyük bir anlaşmazlık yoktu. 78’in sonuydu ; Hepimizin diğer müzikal faaliyetleri Goblin’in çok uzağında kalmaya başlamıştı. Müzik piyasası değişiyordu. Rock müziğin yerini dans müziği almış, Bizimle birlikte başlayan bir çok grupta dağılmıştı. Ne yazıkki hem benim hem de Morante’nin babası ölmüştü. Başka müzikal gerçekliklere ihtiyacım olduğunu hissettim. 

Ne yaptın peki o zaman ?

Müzik prodüktörü Giancarlo Meo ile tanışana kadar özel yaşamımda bazı güç anlar yaşamıştım. Beraberce Vivien Lee için daha munis ve yumuşak başlı müzikler yazdık ve yayınladık. Uzun bir süre Amerika’da beraber çalıştık. Hayatımdaki en şanslı anlarımdan biriydi. 1981’de Fransa’da altın  plak alacağım “Walkman” ve Claudio Cecchetto ile beraber yaptığımız  “Gioca jouer”’i besteledim. Amerika’da çalışırken ilginç ve açık görüşlü diyebileceğim müzik tavrını keşfettim. Goblin'de harika uygulayabileceğimiz şeylerdi. Keşke bunu birkaç sene önce keşfedebilseydim. 

“Tenebre”  ile tekrar dönüşünüz nasıl oldu ?

Argento yaptığımız anlaşma üzerine bütün grubu “Goblin” olarak tekrar toplamak istedi. Fakat bu mümkün değildi, Morante "Zerolandia" , ben "Banana record". ile sözleşmeliydim. Bu yüzden Goblin ismini kullanamadık. Plak  Simonetti, Pignatelli ve Morante isimleriyle çıktı.

“Tenebre”  şarkısını nasıl yaptınız ?

Elektronik davul seti ve Vocoder kullanarak. Vocoder’e "Paura, paura...". diye vokal yaptım “Tenebre” yoğun olarak elektronik müziği kullandığımız ilk albüm oldu diyebilirim.

"Phenomena" soundtrack’inde nasıl yer aldınız ?
Albümün isim şarkısını Pina Magri seslendirdi. Benim bir bestemdi.  "Sleepwalking" ve "Jennifer's friend" ‘i Fabio Pignatelli ile yazdık. Argento başlangıçta müziğe karşı şüpheli ve mesafeli davrandı. Ama sonradan elektronik müzik ile kullandığımız soprano vokali beğendi. Sonradan “Opera” soundtrack’inde de aynı şeyi benden istedi. 

"Demoni" deki çalışmanızdan tatmin oldunuz mu ?

Fazlasıyla, kompozisyondan çok tad aldım. Ama herşeyden önce filmde Şeytana bürünen Sergio Stivaletti’yi çok beğenmiştim.

Filmi beğendinizmi ?
Evet , aynı zamanda Argento’nun ve filmlerinin zamanla kötü ve daha kötüye doğru gittiğini düşünüyorum.  Profondo Rosso ve Suspiria' yı yaparken yaptığı işte daha dikkatli ve özenliydi. Yaptığı seçimler hakkında bizlerle tartışırdı. Ve önerilerimizi dikkate alıp uygulardı. Şimdilerde herşeyi kendi yapmayı tercih ediyor. 

Opera aynı kapak altında iki ayrı albüm olarak mı çıktı ?

Evet çünkü albümün haklarını iki ayrı firmaya birden verdi.

Goblin’deki işlerinizden pişmanlık duyuyor musunuz ?

Bazen , O döneme ait bir çok güzel anılarım var. Hala görüşürüz. Ve beraber çalışma fikri hiçbir zaman gözardı edilmemiştir. Ben onları en iyi İtalyan müzisyenler arasına koyarım.  Bugün sahip olduğumuz elektronik aletlere o zamanlar sahip olabilseydik. Büyük işler becerebilirdik.

Müziğinizi nasıl tanımlarsın ?
Bilmem ? Etiketleri sevmem ...... Sadece Goblin müziği diyebiliriz.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder