Sayfalar

7 Aralık 2018 Cuma

Dario Argento sinemasındaki İtalyan Rock grubu: GOBLIN - 4.bölüm


Bu bölümde Goblin'in basgitaristi  Fabio Pignatelli'nin röportajına yer veriyoruz. Ancak söyleşiyi ikiye bölerek yayınlayacağız.  
Yarın yayınlanacak olan Goblin ve Dario Argento filmleri üzerine olacak. 
Şimdi okuyacağınız ise Pignatelli'nin dilinden 1960'ların sonunda İtalya'daki rock macerasını sunuyor. 
Haydi buyrun 1966...1967...1968 İtalya'sında rock.




"Üniversiteye başladığımda buluşma yerimiz Mahzen denilen bir lokaldi. Burada gitar çalarken ilk gruplarımla tanıştım. Bu dönemde de Procol Harum gibi anlık başarı sağlayan grupları hariç tutarsak aynı şeyleri çalardık. 1968’in ortalarında bas gitarist gruptan ayrıldı. O zamanlarda müzikte bas gitar çok önemsenmezdi. Ritm gitar onun görevini sağlamaya çalışıyordu.  Gitarı bırakıp bas gitara geçmemin sebebi bu olmuştur. "







Fabio Pignatelli (bas)  


İlk Müzikal deneyimlerinizden bahseder misiniz ?

Müzikle ilk yakınlaşmam 11’imde gitar çalarak başladı . Fakat bu girişim yalnızca üç ay sürdü. 13’üme geldiğimde okul değiştirmiştim. Çok iyi gitar çalan bir çocuk vardı,  onu ziyaret etmeye başladım. Sene 1966 ; en ünlü gruplar Rolling Stones ve Beatles ve Equipe 84 gibi bu tarz bir çok İtalyan grup. Onların şarkılarını çalmakla başladık. Üniversiteye başladığımda buluşma yerimiz Mahzen denilen bir lokaldi. Burada gitar çalarken ilk gruplarımla tanıştım. Bu dönemde de Procol Harum gibi anlık başarı sağlayan grupları hariç tutarsak aynı şeyleri çalardık. 1968’in ortalarında bas gitarist gruptan ayrıldı. O zamanlarda müzikte bas gitar çok önemsenmezdi. Ritm gitar onun görevini sağlamaya çalışıyordu.  Gitarı bırakıp bas gitara geçmemin sebebi bu olmuştur. 1968’in sonlarında müzikte radikal değişimler yaşandı. Iron Butterfly , Cream , Traffic gibi gruplar ve Jimi Hendrix gibi sanatçılar bu dönemde çok popüler hale geldiler. Böylece bizde de yavaşça beat - pop geçişi başladı. O aralar neredeyse hemen her gün bir çok grupla çalıyordum.  Roma müzik ortamında tanınmaya başlamıştım. Ve bas’ın gereksiz bir şey olmadığını fark etmiştim. 

“Punk” hareketler hakkında neler düşünüyorsun ? Ve bu döneme ait düşünce yapısı neydi ?
O dönemin düşünce yapısını benimsiyorum. Grubun ucubesiydim. Çünkü önceki senelerde baskın olan sansürcü ve dar düşünce yapısından sonra onları, özgür vicdanın ve ifadenin iyimser ve naif şekli olarak bulurum. 

Buna rağmen , Massimo Morante tamamen farklı bir düşünce ile  grubu ele geçirdi...
Morante böyle düşünüyordu , çünkü o tamamen farklı bir sosyal çevreden geliyordu.

Goblin içerisinde bir çok çelişkiler barındırıyordu mu diyorsun ?
Evet bir çok çelişki vardı. Hepimiz farklı düşüncelere ve eğitimlere sahiptik. Ama stüdyoda sadece müziği düşünüp çalışırdık!

"Il fantastico viaggio...”psychedelic” bir albümdü ......ama uyuşturucu kullanımını yargılayan bir tavrı vardı ?
Aslında ben albümün “sosyal içerikli” bir çalışma olduğunu düşünmüyorum. Sözleri Morante’nin yazdığına bakarak böyle bir şey söyleniyor herhalde ? Ama herkes bu sözlere başka bir anlam verebilir. 

O günlerdeki müzik hakkında ne düşünüyorsun ?
Bütün müzikal tavırlara açığım. Her birinin bir diğerini doğurduğunu ve yenilerine zemin hazırladığını düşünüyorum. ( Örneğin “dark” müziğin tabanı “rap” denilebilir ) Sadece bir trend olduklarını düşünmüyorum. Sadece “dark” ve “punk” tabir edilenler boğulup gittiler. Çünkü bu tavrı sürdürebilecek sanatçılar varolmadı. 


En büyük firsatın ne olmuştu ?
1969’un sonunda "Le rivelazioni" diye bir grup tarafından bas gitaristlerinin yerine çağrılmıştım. Bu beni müziğe profesyonel olarak yönelmemi sağladı. O zaman kendime model olarak Jack Bruce’u almıştım. "Le rivelazioni" ile Cream, Beatles, Stones, Who, Zeppelin, Humble Pie yorumlardık. Bazı düzenlemeler yapıp, şarkı yazmaya başladım. O günlerde insanlar daha çok ve her yerde çalıyorlardı. Ve ilk session sanatçıları ortaya çıkmaya başlamıştı.
Flea on the honey 1972

"Le rivelazioni" macerandan sonra neler yaptın ?
1972 sonunda Sicilyalı "Flea on the honey"’a dahil oldum. (Agostino, Antonio Marangolo ve Carlo Pennisi) iki albüm çıkarmıştık bile. Onlarla iki turne yaptım. 1974’te Cherry Five’a girene kadar bazı konserlere çıktım. Cherry Five klavyeli bir grupla ilk deneyimimdi. Modeller yine değişmişti. Yes, King Crimson, Genesis, gibi İngiliz gruplar... Bas çalışımda değişti. Yeni mitler Chris Squire, John Wetton, ve Peter Giles’tı. Aylarca süren provalardan sonra Yes’in prodüktörü Eddie Offord’a bir demomuzu göndermeyi başardık. İlgilendi ve bizi Londra’ya çağırdı. Ne yazıkki Londra'ya geldiğimizde Offord, Yes ile uzun bir turneye çıktı. Bazı konserler ve plak sözleşmeleri girişimlerinden sonra İtalya’ya geri dönmeye karar verdik. Burada bize Enrico Simonetti yardım etti ( Claudio’nun babası , hiçbir zaman unutamayacağım özel bir insandır ) Cinevox ile sözleşme yaptık. Vokalist olarak Tony Tartarini ile o dönemdeki bütün kayıtlarımızı yaptık. Plak Cherry Five olarak çıktı. 

“Chery Five” nereden geliyordu ?
Ne özel ne de mecazi bir  anlamı yoktu. Rastlantı sonucu seçilmiş bir şeydi. O dönemde Enrico Simonetti’nin Gamma Soundtrack’nde çaldık ve Giorgio Gaslini Profondo Rosso projesini bırakmasıyla Profondo Rosso’yu kaydettik.

"Gamma" da ne çalmıştın ?
Ritmler ve basta yer aldım.

"Profondo rosso" sonrası “Chi ?” ( Kim ? ) isimli bir single çıkardın .... Bu neydi ?
 "Chi ?" TV’de yayınlanan "Sette storie per non dormire" programı için bir tanıtım müziğiydi. Bir “giallo” * hikayesinde yarışmacıların katili bulmaya çalıştığı bir yarışma programıydı. O zamanlar Herbie Hancock ve Chick Corea’nın bulduğu “Fusion” tarzından çok etkilenmiştim. Alphonso Johnson ve Jaco Pastorius bas’ın müzikteki rolünü tamamen değiştirdiler. Bas çok ön plandaydı. Çalış tarzları daha fazla teknik gerektiriyordu. Şüphesiz ki o dönem daha fazla çalıştığım bir dönemdir. 


***


* Giallo : İtalyanca’da sarı ,  İtalya’daki cinayet , korku türü seri kitaplar sarı kapaklar ile çıktığından korku ve gerilim filmlerine bu ad veriliyor.



Devam edecek 
Yarın Fabio Pignatelli röportajının devamı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder