Blues gitaristi ve vokalisti Chris Cain'in albümlerini takip etmişimdir ve dinlerken keyif almışımdır ama yana yakıla aradığım, peşinden koştuğum bir isim olmamıştır. Yani sevip sevmemek değil söz konusu olan, bende ayrıcalıklı bir yer edinecek bir gönül çelenliği olmamıştı. Açıkcası her albümünü de dinlememişimdir, toplasan son yıllarda yaptığı iki albümü geçmez hani. Öyle ki Chris Cain hakkında söyleyebilecek bir fikrim ve ilgim de olamazdı... ama Temmuz ayının ortasında çıkan "Good Intentions Gone Bad"albümü bana öyle geniş bir kapı açacaktı ki, önümde bir vaha vardı. 40 yıllık bir müzik hayatı adeta zirve noktasındaydı ve buradan eski albümlerine bir dalış yaptım ve neler kaçırdığımı görüverdim.
Chris Cain'in fotoğraflarına baktığınızda 1970'li yılların bir komedyen film yıldızıyla karşılaştığınızı sanabilirsiniz. Hatta 80'lerin sonundaki albüm kapaklarına. bakarsanız dönemin TV dizisi "Aşk Gemisi"nin meşhur barmenini oynayan kişi olduğunu bile sanabilirsiniz. Hoş bu tesbitinizde çok da yanlış yapmaz olamazsınız, zira Chris Cain mizahı, ironiyi ve kendini ti'ye almayı çok iyi başaran biri. 70 yaşına adım atmaya hazırlanan Cain albümün çıkışında verdiği bir röportajda bakın neler söylüyor:
"Artık bütün gece o bar senin bu bar benim diyerek fink atmayı bıraktım. Doktorlarımın uyarısıyla yağlı yemeklerden uzak duruyorum. Meditasyona da başladım ki bu beni rahatlatıyor. Kalp krizi geçirmemek için kiloma dikkat etmeye çalışıyorum. Ama hala Tekila İçiyorum, eğlenceyi kestiğimi asla söylemedim".
Chris Cain'in mizahi ve dalgacı yaklaşımı albümdeki şarkı sözlerine de yansıyor. Mizah, komedi dedik diye Cain'i öyle hafife almayın, o aynı zamanda Amerikan üniversitelerinde müzik üzerine dersler veren bir akademisyen. Bunu niye dedim ki, mizah zaten hafife alınacak bir şey değil ki... ama lanet olası o genel kanı bir türlü yıkılamıyor ne yazık ki.
"Good Intentions Gone Bad", Chris Cain'in diskografisinde 16. albüm olurken Alligator Plak etiketiyle çıkan ikinci çalışması olmakta. 13 parçanın yer aldığı albüm Chris Cain'in hayatından izler taşırken, yorum olarak da büyük bir doygunluk içinde.
Tamamen otobiyografik özellikler taşıyan şarkılarda "Blues For My Dad"da babasını anlatırken, "Fear Is My New Roommate"da "dünyaya ne olacağından emin olmadığını" belirtiyor. "Good Intentions" da ise yaptığı her şeyin "her zaman kötü sonuçlandığını" anlatıyor. Ancak her zaman kötümser değil, ironik yönüyle "Bad Dream"de yaşıyla ve hayatında yaptığı değişikliklerle dalgasını geçebiliyor.
"I Was Wrong"da,"Her şeyin bittiğini hissedebiliyorum, bu şeyin çok uzun sürmesine izin verdik." derken, "Time to Cry"da "Akşamları tıkınmak için yemeğe oturmaya, spor yapmaya zamanım yok. Bir sürü hobiye zamanım yok veya yolculuk yapmak için boş vaktim yok. Hayatımı yaşamak için zamanım yok..." dedikten sonra "...veda etmek için ise hiç zamanım yok" diyerek umudunu körükleyiveriyor. Chris Aga, kelimenin tam anlamıyla blues ruhunu veriyor.
"TGIF"isimli parçasında, "Kendime bir parti vermek istiyorum" dedikten sonra "Never let You Break My Heart"da ise, "Gururumla kapıdan çıkacağım" diye sesleniyor. "Thankful"da ise kadınına "Seni hayatıma getirdiği için her gün Tanrı'ya şükrediyorum" diyerek nefis bir aşk yakarışı sunuyor.
Chris Caine, "Good Intentions Gone Bad" albümünde şarkı sözlerinde hata kaygısında, duygusala ve tabii mizahi bakışa yer verirken harika bir etki sunuyor. Müzik yanı ile de yılların birikiminde toparlanan bir doygunluk hakim. Öyle ki albümü dinlerken BB King yaşıyor sandım. King'in yapısı nerdeyse Cain'de toplanmış. Bu saygı sunumu bire bir taklitten ziyade, BB King ekolünün iyi bir temsilcisi olmasından kaynaklanıyor.
Chris Caine'in yeni albümü "Good Intentions Gone Bad" blues'la dolu bir hayatın retrospektifi gibi ve sizlere o dünyaya gitmek için geniş bir kapı açıyor.
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder