Sayfalar

27 Temmuz 2023 Perşembe

Yılmaz Hocam, Sistem Çöktü!



Sanatçıların yaşamının her anında üretken olması ve de çok farklı alanlarda başarılı işler yapması her zaman iyi bir şey değildir. Neden olacak ki, sizi herkes en son yaptığınız işle anar ve öyle bilir. Bugün Yılmaz Gruda'nın ölüm haberini aldığımda böyle düşündüm ister istemez. 

Yılmaz Gruda'nın asıl alanı tiyatroydu ama aynı zamanda şair, yazar, sinema oyuncusu, oyun yazarı, tiyatro yönetmeni, televizyon yapımcısı, çevirmen ve böyle devam eden bir dizi maharete sahipti... ama ölüm haberi verilirken herkes onu en son oynadığı televizyon dizisi İşler Güçler'deki Rüstem Abi karakteriyle hatırlayacaktı. Orada eski bir Yeşilçam figüranının yaşlılık halini oynuyordu. Yıllarca hep geri planda kalmış bir figüranının hayallerini öyle güzel canlandırıyordu ki akıllara bu haliyle kazınacaktı. 

Bugün ölüm haberinden sonra bir arkadaşımla konuşurken onunla tanıştığımı ve bir zamanlar aynı dergide çalıştığımızı , onun yazılarına vinyet çizdiğimi söyleyince arkadaşım bana, "Kim bilir ne matrak ne acıklı anıları vardı o yazılarda" demez mi? Şaşırdığımı gören arkadaşım, "Yeşilçam'da figüranlık anıları" demez mi!... O dizideki rolünde o kadar güzel oynamıştı ki, bu yüzden arkadaşım Yılmaz hocayı eski bir  Yeşilçam figüranı sanmaktaydı. 

Yılmaz Gruda'yı ben ilk olarak 1970'li yılların TRT televizyon yayınlarında tiyatro oyunlarından aklıma mıh gibi kazınan bir tiyatrocu olarak tanıyacaktım. Gene aynı dönemlerde Ayşen Gruda ile evliliğinde bu ilgi devam edecekti. Ancak bir de radyoda yaptığı "Naftalinli" dediği eski anılarını anlattığı bir program kafamda yer edecek ve çıkmayacaktı. Yeşilçam'a gelince bir figüran değil ama sevimli, babacan ve ağdalı konuşan bir karakter oyuncusu olarak hatıralarımıza oturacaktı. Tiyatro oyuncularının diksiyonu çok önemlidir ve Gruda bu konuda büyük bir hoca sayılır ve o sesi radyo tiyatrolarından ve dublajlardan da biliriz. 

O davudi sesi duyduğumuzda hemen elinde piposuyla "monşer" edasıyla bir imaj yüklenirdi kafamızda. Hoş eski fotoğraflarında elinde bir pipo da mutlaka bulunurdu. Bıyıklarıyla pipo ve o ses adeta onun bir alameti farikasıydı. 15 yıl önce onunla tanıştığımda da hala o pipo, bıyık ve sese eşlik ediyordu. 

Hayat bu ya o çocukluk, gençlik devimle aynı dergide çalışır olmuştuk. Üstüne üstlük onun yazdığı yazılara vinyet (dergide ya da gazetede yazıya eşlik eden çizim) yapıyordum. Hatta ustanın yazdığı bir kitabı da resimlemiştim. 

O zamanlar çalıştığımız o dergi sosyalist bir dergiydi. Gene öyle bir dergi çalışmasında Yılmaz Gruda genç çocuklardan birinden bilgisayarla ilgili bir yardım istemişti. Saatler geçiyor bir türlü hocanın istediği şey gelmiyordu. Piposu elinde Yılmaz Gruda, "Ne oldu bizim iş, bulamadın mı evladım?" diye koridorda yankılanacaktı. O sıra utangaç bir şekilde gelen çocuk, "Yılmaz hocam, sistem çöktü, o yüzden şu anda bilgisayardan istediğinizi bulamıyorum." Bunu duyan Yılmaz Gruda, "Oh be!" diyecek ve ekleyecekti,  "Biz bu düzen yıkılsın demiyor muyduk? Sistem çöktüyse düğün bayram evladım. Biz bu sistemi yıkmayacak mıydık!"

Sabah ölüm haberini duyduğumda ilk arayan sevgili dostum Murat Beşer olacaktı. "Kerrake abi vefat etmiş" diyecekti. Onun yazdığı ve benim vinyet çizdiğim köşesinim ismi "Kerrake" idi. O başlığı o kadar güzel söylerdi ki adeta üzerine ve sayfaya yapışırdı. Gene benim çocukluğumdaki radyo programında "Naftalinli Muhabbetler" demesi gibi. Bir de yakın dönemde yaptığı televizyon programının açılışında "Bi Dakka" demesi üzerine yapışan bir kimlik kartı olacaktı.   

Bir büyük usta daha hayatımızdan çekip gitti ama bizlere çok şey kattı. 

Aptulika

26 Temmuz 2023



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder