İnsan çoğu kez gençken okuduğu ve sevdiği yazarları yıllar geçip, orta yaşı da fena halde aşınca eski bir hatıra olarak görür. Kimi zaman artık eskisi kadar etkili bile gelmeyebilir size. Söz konusu Orhan Kemal olunca bu geçerli olmuyor, hatta tam tersine sanki ilk defa keşfettiğim bir yazarı okuyormuş gibi bile oluyorum.
Son yıllarda Orhan Kemal'in okuduğum romanlarını tekrar okuma ihtiyacı bile duyuyorum. Neyse ki arada sırada daha önce okuma imkanı bulamadığım, gözümden kaçmış romanlarını buluyorum da okuma zevkini yaşıyorum. İşte bunlardan biri de "Baba Evi" olacaktı.
"Baba Evi" bir anlamda Orhan Kemal'in kendi çocukluğunu ve ilk gençliğini roman kurgusuyla anlattığı bir otobiyografi de diyebiliriz. Bu aynı zamanda "Küçük Adam'ın Romanı" isimli dizinin de ilk kitabı ve ardından "Avare Yıllar" geliyor.
Orhan Kemal'in babası Avukat Abdülkadir Kemali, Kurtuluş Savaşı'na gönüllü olarak katılmış ve ardından da TBMM'nde birinci dönem (1920 - 1923) milletvekilliği yapmış. Ancak Abdülkadir Kemali bir süre sonra muhalefet etmeye başlar ve ailesi ile birlikte Beyrut'a kaçmak zorunda kalır. İşte Orhan Kemal bu otobiyografik romanında çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını anlatır. Varlıklı bir yaşamdan yoksulluğa geçen aile sürgün yaşamında bir çok zorluk yaşar. Baskıcı bir babanın güdümünde yaşanan çocukluğa bir de okuldan ayrılmak durumu da eklenecektir.
Orhan Kemal'in "Baba Evi" romanı bir çırpıda okunacak ve devamı fena halde merak edilecek bir dizi film tadında.
APTULİKA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder