Sayfalar

23 Ocak 2022 Pazar

Şiiri kitaptan okumak mı ?


 

Uzun bir zaman sonra, ilk defa bir şiir kitabını alıp şiir okumaya başladım. Öyle internetten ya da youtube'tan dinleyerek değil; kitabın sayfalarını açarak iç sesimle okumak. Bir çoğunuz bana "Yahu bu ne salak adam, internetten istediğin şiiri bedavadan bulur okursun, üstelik okumana da gerek yok alta müzik verilmiş olarak okunmuş haliyle bulursun..." dediğinizi duyar gibiyim. Oysa eskiden şiiri kitaptan okurduk ve hayatımızda da ciddi bir yeri olurdu. Şimdi o heyecanla tekrar buluştum.

1990'lı yıllarda nedendir bilinmez şiir bir anda kutsanmaya başladı. Şiir kasetleri diye bir modadır başlayıverdi. Kimi zaman tiyatrocular kimi zaman şairlerin bizzat kendisi stüdyoya giriyor ve arkaya da bir new age müzik eklenerek şiir okunuyordu. Sadece şiir kasetleri mi, bizzat radyolarda şiir programları yapılıyordu. Dönemin özgün müzik ve Anadolu Rockçıları ( burada Moğollar'ın yaptığı Anadolu Rock akla gelmesin sakın)  şairlerin şiirlerini besteleyip arada bir bölümde de haykırarak şiiri okuyorlardı. Kısacası o günlerde bir şiir sevgisidir arşı alaya yükselmişti. 

Evet bir yanda şiir kutsanıyordu ama ufaktan şiir kitapları basılmamaya başlanacaktı. Yayınevlerinin dilinde, "şiir kitabı satmaz" lafı ağza sakız olacaktı. Artık kimse şiiri kitaptan okumuyor sadece arkada müzik eşliğinde dinliyordu. Orhan Veli ile Müsfik Kenter birbirine karışır olmuştu. Yakın zamanda espri olsun diye birine "rakı şişesinde balık olsam" dediğimde, "o şiiri biliyorum Müşfik Kenter'in değil miydi?" karşılığını alacaktım. 

90'lı yıllardan sonra 2000'lere geldik ve şiir artık hayatımızdan çıkıverdi. O aşırı sevgi mi öldürdü nedir ama artık şiire bir ihtiyacımız kalmadı. Şimdi 90'larda şiire olan aşırı merak gibi bir plak merakı başladı. Öyle delişmen bir merak ki kimisi çıtırtısından kimisi çiziklerinden merakın peşine düşüyor. İster misiniz bu da hayatımızdan plağı ve müziği çıkarsın?

Plak ne çıtırdamasından ne de atlatmasından önemli. Bir plağı alırsınız pikaba koyarsınız dinlerken kapağını bir güzel incelersiniz. Sonra bir kez daha dinlersiniz ve bir yere uzanır gözlerinizi kaparsınız... ya da sahibinin sesi misali karşısına geçer dinlersiniz. Eskiden evlerde toplanıp plak dinlenirdi, yanında da bira olmasına da gerek yoktu çay demler içer ve büyülenmişcesine dinler sonra da üzerine sohbet ederdiniz.

Peki ya şiiri... onu da kitaptan kendi iç sesinizle okurdunuz, hem de defalarca. Bazen ister istemez ezberlerdiniz. Laf aramızda bazen o şiiri kendinizce bestelemeye kalkardınız. Bu arada benim lise yıllarımda yaptığım Nazım Hikmet besteleri vardı. Öyle kimsenin dinlemesi için değildi o besteler ( zaten kimsenin dinleyebileceği şeyler de değildi hani). Kitaptan şiiri okurken oluşan bir serüvendi. Kimi zaman o şiirler okunurken bir desen ya da espri çıkıverirdi. Yani şiir hayatımızdaydı o zamanlarda. 

APTULİKA

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder