Sayfalar

16 Ocak 2021 Cumartesi

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 161



Yu Hua
 "Yaşamak"
Jaguar Kitap
Çeviri: Bahar Kılıç
 (2016)

Çinli yazar Yu Hua'nın bir başka romanıyla daha devam ediyorum. Geçen hafta yazarın "Kanını Satan Adam" romanına yer vermiştim, bu haftada onu dünyaya tanıtan ikinci romanı "Yaşamak"la devam ediyorum. Yu Hua ile okuma maceram "On Sözcükte Çin" adlı kitabıyla başlamıştı. Bu yazarın bir romanı değil, on sözcük üzerinden eleştirel gözle Çin'i anlattığı deneme türünde bir kitaptı. Hemen atılıp, "Ben deneme türünü pek sevmem" diye kestirip atmayın derim, zira "On Sözcükte Çin" yazarın romanlarına çok ferah bir kapı açıyor. Üstelik bu kitap, bende sadece Yu Hua'nın romanlarına değil Çin'in yakın tarihine de ilgi uyandıracaktı. Bu eleştirel bakıştan sonra farklı bakış açılardan da yapılan araştırmaları, kitapları takip etmeye çalışacağım. 
Yu Hua


Yazarın 1993 yılında kaleme aldığı "Yaşamak" ikinci romanı olmasına rağmen yabancı dillere çevrilen ilk çalışması. Yu Hua bu romanıyla dünya çapında bir okunulurluk kazandığı gibi bir anda da ünlenecekti. Bu ün ve başarı yazarın Çin yönetimine ve Mao'nun "Kültür Devrimi"ne muhalif olmasından kaynaklandığı akla gelebilir (eh onun da payı yok değil) ama romancılığındaki maharetinin payını yok saymak, haksızlığın dik alası olur.... Zira Yu Hua'nın bu romanına bir başladığınızda durmak nedir bilmeden akıp gidiyorsunuz. 

Geçen hafta tanıttığım "Kanını Satan Adam" romanını Erdem Kurtuldu dilimize kazandırmıştı. Bu kitapta ise çevirmenin farklı olması beni biraz endişelendirse de gene Çince aslından Bahar Kılıç'ın yaptığı çeviri de (ki aslında Yu Hua'yı dilimiz ilk çeviren kişi Bahar Kılıç)  romanın akıcı anlatımını çok güzel yansıtıldığını görmek beni mutlu etti. 

"Yaşamak" romanını okumaya başladığınızda başkahramanı Fugui’niye kelimenin tam anlamıyla gıcık oluyorsunuz. Kitabın biraz ilerisinde aynı kahramana üzülüyor, hatta bittiğinde ise Fugui'nin fırtınalı yaşamı ve direnci için içinizden sevgi duymaya başlıyorsunuz. Bu duygu değişkenliğinin sebebi de Çin'in yakın tarihinden kaynaklanıyor gibi. Bir toprak ağasının yani feodal bir ailenin har vurup harman savuran temsilcisi Fugui, feodal dönemin prototipi. Zevk sefa içinde yaşantısı bir kumar masasında tüm aile servetini yitirmesiyle yoksul bir yaşama dönüşüyor. Fugui ve ailesini zorlu yaşam içinde görmeye tam alışmışken bu sefer de gelen devrim ile yeni bir kulvarda buluyoruz. Romanın sahnesi burada da kalmıyor ve Çin’de 1966-76 yılları arasında süren Kültür Devrimi’nin getirdiği toplumsal değişimlerle karşılaşıyoruz. 
To Live afişi

Yu Hua'nın "Yaşamak" romanı çıktığı yıllarda Çin'de yasaklanmış. Romanda Çin yönetimine ve tabii Kültür Devrimi'ne toplumsal bir eleştiri mevcut ama bunun yanında harika bir roman ve yaşam öyküsü var. Özellikle devrimden önce Fugui'nin uçarı, savurgan ve bir hayli itici yaşantısı bir anda tersine dönüşüyle gelen altüst oluş bizi yepyeni bir sahneye taşıyor. Sonrasında devrim ve ardından gelen toplumsal değişimlerle durmak bilmez bir akışın içinde gidiyoruz. 

"Yaşamak" romanının dünyada da büyük bir ses getirdiğini yazının başında söylemiştim. Öyle ki  çıkışından bir yıl sonra  bu roman sinemaya da uyarlanacaktı. İngilizce versiyonlarında "Lifetimes" ve "To Live"  adıyla sunulan bu filmi Zhang Yimou yönetmiş. Size tavsiyen bu filmi izlemeden önce kitabını okumanız. Eğer önceliği filme verirseniz tadını alamazsınız, naçizane benim fikrim bu şekilde.  Zhang Yimou, romanı bire bir sinemaya uyarlamamış. Bazı bölümleri çıkardığı gibi bazı bölümlere de eklemeler yapmış. Mesela Fugui filmde gölge kukla ( bizim Karagöz gibi ) oynatan da biridir, oysa romanda böyle bir şey yoktur.   Kitapta okurları diyalog halindeki iki farklı anlatıcı karşılıyor. Farklı köy ve kasabaları dolaşarak insanlarla sohbet eden asıl anlatıcı, sinema uyarlamasında yok. Bu da çok akılcı olmuş diyebiliriz. Yani roman anlatımında güzel olan sinema dilinde sıkıcı olabilirdi. 

  Yu Hua'nın "Yaşamak" romanını okuduktan bir iki gün sonra internetten sinema uyarlamasını izledim, açıkçası keyfim ikiye katlandı. Size de tavsiyem önce romanı okuyun sonra filmi izleyin, inanın bana daha çok keyif alacaksınız. Hani vaktim yok, ben filmi izleyeyim, derseniz kaybınız büyük olacak.

Şimdiye kadar üç kitabını okuduğum Yu Hua için bir eleştiri getirmek de isterim. Hoş bu eleştiriden ziyade bir endişe demek daha doğru olur. "On Sözcükte Çin" zaten bir deneme yapıtıydı ancak ardından okuduğum "Kanını Satan Adam" romanı bir devam niteliği taşıdı benim için.  Sonrasında "Yaşamak" romanı derken, her üç yapıtta da sırasıyla Çin'in devrim öncesi, devrim, ardından Kültür Devrimi ve bugünkü Çin anlatılıyor. Buraya kadar her şey iyi ama bundan sonra okuyacağım romanlarında da aynı zaman dizisi olursa diye endişe duyuyorum. Bakalım yazarın diğer kitapları da dilimize çevrilirse, okuyup göreceğiz. 


Aptulika

* Romanın sinema uyarlaması



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder