Zaman dehlizi içinde unttuğum ama görünce de geçen hafta, hadi bilemedin iki gün önce çekilmiş sandığım bir fotoğraf. On dakika önce ya da dün çekildi diyemem çünkü bu film banyo edilecek, sonra da kağıda basılıp fotoğraf olarak çıkacak. Bütün bunları yapmak için de bir fotoğrafçıya gidilecek, filmler bırakılacak ve en iyi ihtimal ertesi günü alınacak. Oldukça zaman alacaktı yani. Nereden bakarsan bak bu fotoğrafın ömrü 30 yaşından hallicedir. Oysa bu fotoğrafı iki gün önce tekrar görünce, zaman durmuş sanki bu zamanda çekilmiş gibi geldi. Hatta gidip aynaya baktım ve kendi kendime "Bu nasıl olur iki günde saçlarım beyazlamış." bile diyecektim. Sonra Çağlan'a ve fışkıran saçlarına baktım. Her şey daha geçtiğimiz öğleden sonraydı oysa. Biz Kadıköy'de buluşup, oradaki birahanelerden birine oturup, Laneth için o röportajı yapmıştık. Mutlaka Aysın (Önen) ve Zarife (Öztürk) de vardı... büyük ihtimal onlardan biri bu fotoğrafı çekmişti.
İki ay mı oldu yoksa üç ay mı? Artık ben de karıştırdım ama o zaman gelen bir haberle sarsıldık. Çağlan için beyin kanaması geçirdi ve hastaneye kaldırıldı deniliyordu. İlk anda bunun patavatsız biri tarafından yapılmış, münasebetsiz bir şaka olduğunu bile düşündüm. Tabi hemen bir telefon trafiği başladı ve haberin doğru olduğu anlaşıldı. Ertesi günlerde Murat Beşer'le plan yapıp arkadaşlarla hastaneye gittik ama yoğun bakımda olduğu için yanına varıp, kapı aralığından bile göremedik. Sonra günler geçti, bir umutla bekledik, Çağlan yoğun bakımdan çıkıp, sağlığına kavuşacak diye. İtiraf etmeliyim ki, hep olumlu gelişmeler olacak ve aramıza katılacak diye umudu hep taşıdım, içimde.
Geçen hafta o kötü haber geldi ve Çağlan'ı kaybettik. Onu hastanede bir aralıktan bile göremeyen bizler, onu toprağa verirken bile yanında bulunamadık. Çünkü korono günlerinde evlerde olmak zorundaydık. Zaten sadece ailesinden çok az insan katılabilecekti. O son anda yanında bulunamadık ama onun anısı her an bizimle olacak. Konserlerde, dostlar bir araya geldiğinde, plak dinlerken ve her zaman onu anacağız.
2017 yılında Murat Beşer, Çağlan Tekil ve ben bir araya gelip bir DJ performansı yapmıştık. O günden bir fotoğraf olsun da bu 30 yıl önceki fotoğrafa eşlik etsin diyecektim ama olmadı. Bu yüzden o günün afişini paylaşayım dedim.
Çağlan'ı en son gördüğüm gün, geçen yılın 20 Ekim'iydi. O gün Çağlan'ın organize ettiği Uli Jon Roth konseri vardı ve ben de orada konser evvelsi DJ olarak yer alacaktım. O gecenin ardından IF Beşiktaş konser salonun önünde çekilmiş bu fotoğraftan bir iz kalmıştı, Çağlan'dan.
Aslında fotoğraflar da değil, yaşamda öyle bir iz bıraktı ki Çağlan o hiç ama hiç silinemeyecek.
Aptulika
Yarın, yani salı günü saat 21.00'de AZI DİŞİ radyo programı tümüyle Çağlan Tekil'e ayrılmış olacak. Özer Sarısakal'ın hazırlayıp, sunduğu programda telefon bağlantısıyla dostlarının ve müzik dünyasından isimlerin Çağlan için seçtiği parçalar yer alacak. Dinlemek için www.therock.com.tr adresine gidebilir ya da Radyo Home veya Radyo Kulesi aplikasyonlarından birini indirip The Rock Radio kanalını takibe alabilirsiniz.
Blues Perişan blog'da da Çağlan Tekil'in izi sürecek. Onun düzenlediği Uli Jon Roth konserinde vokal ve bas gitarda yer alan Niklas Turmann ile yapılan bir röportaj Çarşamba günü yayında olacak. Bu röportajı yapan Sevgi Yeşilyaprak da bundan böyle yazılarıyla Blues Perişan blog'da.
Çok üzüldüm Aptülüm çok çok değerli bir kardeşimizdi ve çok şey kattı ...
YanıtlaSilSaygiyla , huzunle sevgiyle ...
YanıtlaSil