Sayfalar

1 Şubat 2020 Cumartesi

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 133


Asım Bezirci
 "Ahmet Haşim"
Gözlem yayınları
 (3. Baskı: 1979)

 Bu kitabı sahaftan yeni almış değilim, 40 yıl önce almış olduğum bir kitap. 19 yaşında bir genç, kalkıp niye Ahmet Haşim üzerine bir kitabı alıp okur? Sıkıcı edebiyat derslerinde aruzdu... failatun mefailundu... eski şair ve şiirleriyle işim olmazdı hani. Aslında bu kitabı alma nedenim edebiyat eleştirmeni Asım Bezirci yazmış olduğu içindi. Çünkü Bezirci'nin yazdığı Orhan Veli üzerine bir inceleme kitabı bende hem şiire hem de Orhan Veli'ye genişçe bir kapı açmıştı. 

Kapı açılmıştı ama itiraf etmeliyim ki Ahmet Haşim ile ilgili yazdığı bu kitabı aldığımda sıkılacağımdan da korkuyordum. Ha bu arada bir ihtimal Bezirci'nin sosyalist bir bakış açısıyla bu ağdalı şiirleri yazan şairi kıyasıya eleştireceğini sanıyordum. Daha önce de dediğim gibi edebiyat derslerinde gördüğümüz eski şairler ile aram hiç hoş değildi... benim sevdiğim şairler de o zamanlar ders kitaplarına girmiyordu. Dediğim gibi Asım Bezirci'nin ismine hürmeten kitabı almıştım. 

Asım Bezirci

Bütün bu korkularla kitabı okumaya başlamıştım, o yıllarda. Kitap bittiğinde ise neredeyse Ahmet Haşim şiiri ezberleyecek kadar hayran olmuştum. Her yazdığı üniversitede tez olacak incelemeciliği ile Asım Bezirci, okul ders kitaplarının da etkisiyle soğuduğumuz Ahmet Haşim'i anlaşılır hale getirmiş hatta bununla kalmayarak sevdirmişti. Sevdirmişti dedim diye, Asım Bezirci'nin, "Ahmet Haşim şöyle büyük bir şairdir..." falan gibi methiyeler sunduğunu falan sanmayın. Tam tersine geniş bir açıdan ele alıp, eleştirel bir gözle bakıyordu. Bu bir incelemeydi yoksa öyle, "şurada doğdu şurada okudu" gibisinden bir biyografi değildi. Ahmet Haşim'in yaşadığı dönemi veriyor ve o dönemde hem bizde hem de dünyadaki sanatsal duruşları görmemizi sağlıyordu. Bir biyografi kuruluğunda değil Haşim'in şiirlerinin üzerinden analiz yapıyordu.

Bu kitap sayesinde Ahmet Haşim konusunda okul edebiyat kitaplarının verdiği yargılar gitmişti. Ahmet Haşim'in modernist yanını anlamış ve eserlerindeki sembolizmi kavramıştım. O sembolizm ile şiirlerinde resim yapan şairi görmüştüm... artık yazı değil tüpünden palete dökülmüş boyalar karışıp sanki tuvale sürülüyordu. 


Benim yargım değişmişti ama gene de arkadaşlarıma söylesem  dalga geçerlerdi kesin; zira o dönem toplumcu gerçekçi şiirler revaçtaydı... yani "sanat toplum için"di. İşte Asım Bezirci'nin Ahmet Haşim incelemesi bende yepyeni bir pencere açıp, ufkumu genişletmişti. Böylece onun şiirindeki sembolizmi farkedip, batı sanatında aynı akım içindeki şairlerle birlikte değerlendirebilmiştim. Sadece şairler değil resimdeki sembolist ressamlarla da. Çok sonraları Ahmet Haşim'in Mütareke yıllarında Güzel Sanatlar Akademisi'nde estetik dersleri verdiğini de öğrenecektim.


2 Temmuz 1993 ve son fotoğrafında
Asım Bezirci
Şimdi gelelim kitabın yazarı olan Asım Bezirci'ye... Bu usta eleştirmen incelediği yazarı ya da şairi bir bilim insanı gibi araştırarak bizlere sunardı. O incelemelerde sadece onun yargısı değil, bizim de eleştirel bakışımızın oluşması sağlanırdı, yani önümüzde yeni pencereler açılırdı. Son yıllarda edebiyat dünyamızda en büyük eksikliğimiz belki de "eleştirmen"inin yok olması. Gazetelerin kitap eklerinde dostlar alışverişte görsün hesabı yayınevlerinin infolarından kotarılan kupkuru yazılarla işler hallediliyor. Eğer bu konuda ciddi bir iki yazı varsa, o da sevdiği yazarı poh pohlama ya da yerden yere vurma ama okuyucuya bir pencere (hatta pencereler) açabilen eleştirmen yok artık. Sadece eleştirmen değil, bugün Asım Bezirci de bizden yıllar önce alındı. Onu dumanlar arasında Sivas'taki "Madımak Oteli" katliamında 38 aydınımızla birlikte yaktılar. Ateşe verilen otelin içinde kalıp, dumanlar arasında boğulan sadece onlar değildi... Geleceğimizde yandı. 

Asım Bezirci bir aydındı ve bu nedenle eleştirmenliği bilimsel bakışla giden bir hassasiyetteydi. Onu bir katliamla bizden aldılar ama sadece onu değil artık (tırnak içinde) "Eleştirmen" de yok. 

Asım Bezirci'ye bize kattıkları ve en önemlisi (hatta altını en koyu kalemle çizerek) eleştirmenliğin yeni pencereler açan bir ufuk çizgisi olduğunu gösterdiği için minnettarız. 
En azından ben kendi adıma söylüyorum.

Aptulika
aptulelcioglu@gmail.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder