Sayfalar

17 Ocak 2020 Cuma

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 131


Filibeli Ahmet Hilmi
 "A’mâk-ı Hayal"
Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Mehmet Kanar
İş Bankası Yayınları
 (1. Baskı: 2019)

Türkiye İş Bankası Yayınları'nın çıkarmaya başladığı Türk Edebiyatı dizisinden yayınlanan Ahmet Mithat Efendi'nin "Çingene" romanını buradan tanıtmıştım. Açıkcası bu dizinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Osmanlı'nın ilk modernleşme hareketleriyle başlayan roman çalışmalarını hem emekleme hem de yerine oturma aşamalarında takip etme imkanı bulabiliyoruz. Bunlar tabiki ilk kez gün yüzüne çıkmıyor ama eserlerin Osmanlıca dediğimiz bir Türkçe ile yazılmış olması bugünkü Türkçe ile anlamamızı zorlaştırabiliyordu. Kimi zaman bu eserleri bugünkü dile çevirilerek sunulduğunu görebiliyorduk. Ancak bunlarda da aslına uygunluğu konusunda kuşkulara kapılabiliyor ya da araya konulan dipnotlar ve açıklamalarla romanın akışında çelmelere maruz kalabiliyorduk. Şimdi böyle bir dizi içinde örneklerin sunulması sonucu bir kitabı alıp okuduktan sonra güven bulup diğerlerini de takip edebiliyoruz. 

Filibeli Ahmet Hilmi'nin "A’mâk-ı Hayal"ini Mehmet Kanar günümüz Türkçesine uyarlamış. Türkoloji ve Şarkiyat üzerine aldığı eğitimin yanısıra Fars Dili ve Edebiyatı üzerine de akademik bir kariyeri olan Mehmet Kanar, bu kitabı anlam ve roman bütünlüğünü bozmadan bize taşımış.

Yazıyı buraya kadar takip eden kaç kişi vardır açıkcası çok merak ediyorum. Zira "Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat","Felatun Bey ile Rakım Efendi" gibi romanlarla ilgili yazıları gördüğümde sıkıcı gelir ve ben de eskiden (gençken) okumadan geçerdim. Hem lise edebiyat derslerinin zorakiliği, hem Osmalıca metnin (Arapça, Farsça, Türkçe bileşiminden oluşan ağdalılığı) getirdiği okuma ve anlama zorluğu, hem de ilk roman çalışmaları olmalarının getirdiği iptidailik sebebiyle sıkıcı gelebilmiştir... Eh bir anlamda "failatun, mefailun"lu aruz veznindeki şiirler gibi. Bütün bu olumsuz bakışlara, tedirginliklere rağmen Filibeli Ahmet Hilmi'nin "A’mâk-ı Hayal"i, günümüz okuyucusunun da dikkatini çekebilecek ölçüde gerçeküstücü ve fantastik ögeler de taşıyor. Bu eser, Türk edebiyatının ilk felsefi ve gerçeküstü romanı  kabul ediliyor. Bu özellikleri ilk olarak işlemesi ile önem taşımanın ötesinde günümüzde de şaşırtıcı bir şekilde bu tarzları okuyanların de ilgisini çekebilmesi muhtemeldir.     
 "A’mâk-ı Hayal" için fantastik ve gerçeküstü bir roman dedik ama buna felsefi roman olma yanını da katmalıyız. Zira bu eser, Filibeli Ahmet Hilmi’nin felsefi ve tasavvufi görüşlerini içermektedir. 
Kitapla ilgili tanıtımlarda konuya ya da ufak bir özete girmekten çekinirim. Bu sebeple yayınevinin tanıtımından ufak bir bölümü alıntılamayı uygun buldum. Bakın ne diyorlar orada:
"Romanın kahramanı Raci, içindeki şüphe ejderhasını susturmak ve mutlak hakikate ulaşmak için mezarlıkta karşılaştığı Aynalı Baba’nın yardımıyla manevi seyahatlere çıkar. Raci bu seyahatlerinde hedefine ulaşmak için Buda’yla Hiçlik Zirvesi’ne, Yunan tanrılarının bulunduğu Olimpos Dağı’na, Hürmüz ile Ehrimen’in savaş meydanına, Simurg’un sırtında Merih gezegenine, Kaf Dağı’na ve daha birçok yere gider. Raci hakikatin peşinde nice âlemde, boyut ve mekânda dolaşırken biz okurlara Ahmet Hilmi’nin Doğu ve Batı felsefesi, tasavvuf, mitoloji, dinler tarihi üzerine kurduğu bu gerçeküstü romanı izlemek düşüyor -şaşkınlıkla, merakla ve zevkle…"

Filibeli Ahmet Hilmi 1865 ile1914 yılları arasında yaşamış bir yazarımız. Doğduğu yer Bulgaristan'da Filibe olduğu için bu mahlas isminin önüne yerleşmiş. Yazarın hayatını gene kitabın arka kapağından alıntıyla nakledelim:
"Osmanlı’nın 93 Harbi yenilgisinden sonra, 1878 yılında yaşanan büyük göçle İstanbul’a yerleşmişler.  Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’ni bitirip ilk olarak Posta ve Telgraf Nezareti’nde çalışmaya başlamış. Sonra Duyun-ı Umumiye Nezareti’nde görev yaptı. Ardından Beyrut’a gönderildi. Beyrut’ta Jön Türklerle iletişim kurup oradan Mısır’a kaçtı. Mısır’da Çaylak adında bir mizah dergisi çıkardı. Bir süre sonra İstanbul’a döndü ve 1901 yılında Fizan’a (Libya) sürüldü. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a gelerek Darulfünun’da felsefe hocalığı yaptı. İkdam, Şehbal, Yeni Tasvir-i Efkâr, Sırat-ı Müstakim gibi gazete ve dergilerde siyasi, felsefi yazılar kaleme aldı. Kendisi ayrıca İttihad-ı İslam, Hikmet, Coşkun Kalender, Millet ile Muhasebe, Münakaşa, Kanat ve Nimet adlı gazeteleri çıkardı. İttihat ve Terakki Fırkası, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Siyonizm ve Masonluk eleştirileri nedeniyle gazeteleri sık sık kapatıldı ve sürgüne gönderildi. II. Meşrutiyet döneminin önemli fikir adamlarından biri olan Ahmet Hilmi tiyatro, roman ve şiirin yanı sıra siyaset, felsefe, tasavvuf ve tarih gibi alanlarda da yazılar ve eserler kaleme almıştır. "

hayat hikayesinde de görüldüğü gibi Filibeli Ahmet Hilmi bir dönem "Çaylak" adında bir mizah dergisi çıkartmış. Romanındaki felsefi, gerçeküstü, fantastik ögelerin yanında mizahi bakışı da hissedebiliyoruz. 

Filibeli Ahmet Hilmi'nin "A’mâk-ı Hayal"ini yani "Hayalin Derinlikleri"ndeki yolcuğunu okurken bir yandan da geçmiş zamanlardaki yazınımızın bugünlere yolculuğundaki merdivenlerden birinin basamağına çıkacaksınız.

Aptulika
aptulelcioglu@gmail.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder