Sayfalar

20 Temmuz 2018 Cuma

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 68

Bu hafta "Ten Years After Özel" yazı dizimize kısa bir ara verip, kütüphanemize katkıya devam ediyoruz.


Oktay Akbal
“Anı Değil Yaşam”


Cumhuriyet’in ilk kuşak edebiyatçılarını anılarda takip etmek, çok kapsamlı bir kütüphaneye adım atmak gibidir. Bu anıları okurken tanıdığınız, tanımadığınız ya da ismini bildiğiniz ama yazdıklarından bi haber olduğunuz yazar ve şairlere geniş kapılar açılır. Bu türdeki anı kitapları 1940’lı ve 1950’li yıllarda yaşayan edebiyatçılar için çok verimliyken ardından gelen 1960’lı ve 1970’li yıllarda azalırken 1980’li yıllar ve sonrasında yaşayanlar için hiç yok desek yeridir. Günümüzde ise değil hayatı paylaşmak, birbiriyle selamlaşan yazar bile bulamazsınız. O eski dönemlerde edebiyatçıların anılarında bir başka ilginç nokta da aralarında bir ressam ya da bir tiyatrocu gibi farklı sanat dallarından kişilerin de  bulunuyor olması. 
Yetmiş yıl öncesinin anı kitapları bana bu yüzden keyif verdiği için Oktay Akbal’ın “Anı Değil Yaşam” kitabını bir sahaf dükkanında görünce, derhal atılarak “ bu kaçmaz” dedim. Bu kitabın yeni baskıları var mıdır bilmem ama bir şekilde bulursanız kaçırmayın derim. 



Oktay Akbal
“ Sözcüklerle Yolculuk”

Oktay Akbal bir edebiyatçı olmasının yanı sıra Cumhuriyet gazetesi’nde köşe yazarlığı da yapardı. Şimdi gazetelerde köşe yazarı olan şair, romancı bulamazsınız ama eskilerde Melih Cevdet Anday, Attila İlhan, Haldun Taner, Ülkü Tamer gibi edebiyatçılarımız gazetelerde yorumlarıyla yer alırdı. Oktay Akbal da Cumhuriyet gazetesi’nde bir gün arayla köşe yazıları yazardı. İşte elimizde bulunan kitapta Akbal’ın 1996 ile 1998 yılları arasında gazetede yazdığı köşe yazıları bir araya getirilmiş. Bir edebiyat insanının siyasal gelişmelere kültürel pencereden yorumunu bulmak ne güzelmiş. 
Bir çoğunu gazetede okuduğum yazıları yeniden bir arada bulmak keyifliydi. Büyük bir özlem ve susamışlıkla okudum. Keşke Akbal’ın 1980 öncesinden 2000’lere kadar bütün köşe yazıları toplanabilse demekten de kendimi alamadım. Bugünkü eksikliğimiz sanatın güncel  siyasete dokunamıyor olmasından başka nedir ki?

Aptulika


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder