Sayfalar

5 Mayıs 2018 Cumartesi

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 60



Zaman zaman dostlarınız kitap önerir. Hatta üzerine basa basa, "Mutlaka okumalısın." der. Oysa elinizde başka kitaplar vardır. Arkadaşınız size bir roman öneriyordur ama o sıra okuduğunuz bir araştırma kitabı elinizden düşmüyordur. İşte o sıra aniden gelen öneri, huzur içinde hayallere dalmış yürürken size gelip, birinin çelme takması gibidir. Münasebetsiz bir durumdur ama bende böylesi kitap önerilerini dostlarıma yaparım. Zaten şu anda burada yaptığım ne ki?

Şimdi yukarda "münasebetsiz" dedim diye artık kimse bana kitap önermez endişesiyle de paniklendim. Asla bu durumdan şikayetçi değilim. Bana kitap önerilmesi ya da tavsiyeleri önemserim ve çok isterim. Belki zamansız önerilmiştir ama kafamın bir yerine not ederim, zamanı gelince de okurum. Kimi zamanda böylesi öneriler beklerim. 

Yaşadığımız şu zaman diliminde bizim diyarda kitap okuyan o kadar az ki, hatta yok gibi. Ama yaşam bana güzel bir incelik yaptı ve aziz dostum Geronimo ile karşılaşmamı sağladı. Onunla ara sıra oturur içeriz. O anda rakı masamızda konu kitaplar olur. Açıkcası o zaman diliminde üçüncü bir kişi olmamasına gayret ederim. Zaten rakı masası en fazla dört kişi ile güzel olur, sayı artınca havada boş geyikler oluşur ki, çekilesi şey değildir. 

İşte öylesi bir rakı sofrasında, sanırım iki yıl  önceydi, Geronimo bana bir Sadık Hidayet diye bir yazardan bahsedecek ve "Aylak Köpek" isimli  kitabını okumamı önerecekti. Açıkcası bu yazarı ilk defa duymuştum. Bir de isme bakıp, yeni Türk yazarlarından biri sanacaktım. Cehaletim bu ya, birde kalkıp, "Yeni yazarları pek okuyamıyorum, sıkıntı basıyor." bile diyecektim. Geronimo, "Yok öyle yeni" değil falan dese de benim devreler yanmıştı bir kere, zaman içinde kitabı hiç aramamıştım bile. 

Bunun üzerinden yıllar geçti ve bu yıl doğum günümde Geronimo, bana Sadık Hidayet'in "Aylak Köpek" kitabını hediye edecekti. Kitabın kapağında "Çeviren: Mehmet Kanar" ibaresini görünce Hidayet'in Türk yazarı olmadığını anlayacaktım. 

Modern İran edebiyatının en önemli yazarı Sadık Hidayet, 1903 ile 1951 yılları arasında yaşamış. "Aylak Köpek", öykü kitabı ve yazarın da en mahir olduğu alan bu. Bir merakla sayfayı açtım ilk öykü kitapla aynı ismi taşıyor. Öykünün ilk satırlarına başlamamla iş bitmişti. Artık beni kitaptan ayırmaları için vinçle çekmeleri gerekirdi. Başlamamla fasıla vermeden birbiri ardına, soluksuz 7 öyküyü okuyup, bitirdim. 

Ah o ilk öykü yok mu... aklımı başımdan almıştı. Yahu bir sokak köpeğinin gözünden dünyaya bakılır mı! Oluyormuş. Kitaptan sonra sokakta köpek görünce ister istemez bu öykü aklıma geliyor.
Öyküleri okurken İran'ın 1940'lardaki yaşamından izleri de buluyoruz. Bizim Cumhuriyet Devrimi'mizin getirdiği modernleşme o dönemde İran'a da yansıdığını anlıyoruz. 2. Dünya Savaşı'ının yaşandığı yıllardaki İran'ı insanları, çelişkileriyle Sadık Hidayet kaleme dökmüş. Yazarın izlenimlerini kaleme dökerken, sınıfsal bakış açışını da eksik etmeyen yaklaşımı övgüye değer. Hidayet'in "Aylak Köpek" başta olmak üzere bende etkisi kalan "Karanlık Oda" ve "Kerec Don Juan'ı" öyküleri oldu. Freud'yen yaklaşımıyla ve pastoralden karanlığa geçen atmosferiyle "Karanlık Oda" toplumdan kaçışı çok güzel sunuyor.  Sadık Hidayet, öykülerinde 2. Dünya Şavaşı'nın yıllarıdaki umutsuzluğu ve yılgınlığı vurucu biçimde kaleme aldığı gibi kimi zaman da mizahı (ironi) kullanıyor. 

Sadık Hidayet'i tanıdıktan sonra "Aylak Köpek" ile yetinemedim. Yazarın "Hacı Aga" isimli bir kitabını daha bulup, okumaya koyulacaktım. Bu seferki yazarın bir romanıydı. Aslında buna roman demek de ne derece doğru... ecnebilerin "Novella" diye tanımladığı uzun öykü demek daha uygun olacak gibi. "Hacı Aga", mizahi yaklaşımlı politik bir taşlama ki bu eserdeki kahramana pek de yabancı değiliz hani. 1940'ların İran'ında sermaye ile işbirliği içinde olan politikacıların dini çıkarları için kullanmaları hicvediliyor.  

Şimdi yazıyı bitireceğim ve sokağa çıkacağım. Gene yolun kuytusunda onunla karşılaşacağım, kuyruğunu kısmış, ürkek halde gözleri bana bakacak ve,
"Artık bütün işi gücü korku içinde titreyerek çöplüklerden yiyecek kırıntıları bulmak, gün boyu ..."
diye devam eden Sadık Hidayet öyküsü "Aylak Köpek"i canlı olarak bulacaktım. 

Aptulika 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder