Sayfalar

22 Nisan 2017 Cumartesi

23 Nisan Kutlu Olsun


GÜLSÜN DİYE ÇOCUKLAR

Çocukluk günlerimizin anıları unutulur mu? 

Hangimizin anılarında bayramlar olmadan o çocukluk günleri yer alabilir.

Belki bir çoğunuz, benim gibi takdirnamelik bir öğrenci değildiniz, sizi şiir okumanız için kürsüye çıkartmazlardı ama o bayramların bir parçasıydınız ve o günleri hiç bir zaman unutamazsınız.


İlkokulu okuduğum o yıllarda 23 Nisan çok özel bir gündü. İlk olarak yavru kurt denilen izcilik gibi bir şey vardı, ona seçilmiştim. Eniştem subaydı ve bana bir subay kıyafeti diktirmişti. Onu giyip, o 23 Nisan’a öyle katılmıştım. O gün yaşadıklarımı bugün bile dünmüş gibi hatırlarım. O sadece bir hatıra değildi yahu, kokusu bile vardı, burnumda bugün bile tüter. Bazı anıların kokusu da vardır tabi. Siz baharı kokusu ile hatırlamaz mısınız.
Bir sene de folklor ekibine girmiştim. Folklor kıyafetleri hazırlandığında eve gelmiş ve uyurken onlara sarılıp yatmıştım. Aynı şeyi Ramazan ve Kurban Bayramlarında da yaşamıştım. O zaman da bayramlık giysi alınırdı. Birine “Milli”, değerine “Dini” bayram derdik. İkisi de birbiriyle yarış etmez, ayrışmazdı. Hatta o dönem ayrı dine mensup Rum yurttaşlarımızın bayramlarını da onlarla birlikte kutlardık. Bak gene aklıma geldi onların yumurtaları boyadıkları bir bayramları vardı, masal gibi bir şeydi. Paskalya çöreklerini nasıl unutabilirim.

Eskiden bayramlar birbirini ötekileştirmezdi, ortak bir sevinçti.
Sonra büyüdük ve 1 Mayıs’ın “bahar” değil, “İşçi” bayramı olduğunu anladık. Milli, dini bayramların yanına bir de yasak  bayramlar eklenecekti. İşte ilk ötekileştirme böylece başladı. Sonrası malüm 12 Eylül günleri geldi, bazı şeyler kötü gitse de 23 Nisan gene güzeldi. Milli ve dini bayramlar ayrılmaksızın bir ferahlama, kucaklaşmaydı. Ha bu arada 12 Eylül günlerinde 19 Mayıs törenlerinde kızların etek boyu tartışılmaya başlanmıştı.
Karanlık günleri aşmıştık ve 12 Eylül’ün bulutları siliniyordu ama 19 Mayıs törenlerinde kızların etek boyları sivil ve “liberal” (kelime anlamıyla değil bizdeki alaturka liboş haliyle ) politikacılarımızın dilinden düşmeyecekti. Ama gene de 23 Nisan ayrıcalıklıydı. Çocuklar gene neşe içinde kutlarken, büyüklerin de yüzünde gülücükler açıyordu. 
Hatta bir ara tüm dünyadan çocukların katıldığı bir şölen haline de gelmişti. Tüm dünyada çocuklara tek bayram yapan ülkeydik. 23 Nisan 1920 yani Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun tapusu olan meclisinin açıldığı günü çocukların bayramı yapmış bir ülkeydik. O çoşku ve sevinç her şeye rağmen sürdü. Ancak son on yıldır (belki de daha fazla) 23 Nisan’larda törenler olmaz oldu. Bir kuşak gece yatmadan önce folklor kıyafetine sarılıp uyumayı bilemedi. Büyüyünce şiir okuduğunu anlatacağı bir anısı da olamayacak. Tabi bunun iyi bir yanı da var. Mesela 19 Mayıs törenlerinde artık kızların etek boyu, şortlarının ahlaki boyutu da tartışılmıyor, çünkü o törenler artık hiç yapılmıyor.
İyi ki zamanında çocuk olmuşum, 23 Nisan törenlerini yaşamamış bir çocuk olsaydım ne çok şey eksik kalacaktı.
Tüm çocukların “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” kutlu olsun. Bir bağımsızlık savaşıyla meclis kuran Türkiye’min çocukları 23 Nisan Bayramını dünya çocuklarıyla birlikte barış içinde kutlasınlar. Şairin dediği gibi “Bu davet bizim” olsun.

Aptulika

23 Nisan 2017



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder