Sayfalar

24 Şubat 2017 Cuma

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 42



Siyah Beyaz Kalamış
 Yazar: Mehmet Bedri Muharrem


Son yıllarda çok iyi filmler çevriliyor olabilir ama ben hep eski filmleri seyretmekten zevk alıyorum. İzlemekten artık her sahnesini bilsem bile, yeni görüyormuş gibi heyecanlanıyorum. Hatta bu gitgide çok eskilere, siyah beyaz  filmlere varır oldu. Sadece film mi? Eski bir fotograf  da bende böyle bir etki bırakabiliyor.
Psikolojik bir takıntıya dönen eski , siyah – beyaz film merakı, kaybetteklerimle alakalı gibi. Doğup, büyüdüğüm hatta yaşlandığım İstanbul, artık benim için yok gibi. Oysa çocukluk ve gençlik yıllarımda buradan başka bir yerde yaşamayı düşünmek bile aklıma gelmezdi. Bu şehir bugünkünden ufaktı ama dünyanın yüzölçümünden bin kat daha büyüktü. Şimdi ise ufacık bir köye sığınmış gibiyim. Orhan Veli’nin “İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı” dediği şiiri, yerle yeksan oldu. Artık gözlerimi kapadığım gibi kulaklarımı da tıkayarak İstanbul’u dinlemiyor, hatırlamaya çalışıyorum. Bu yüzden eski filmleri gördüğümde İstanbulu yani kaybettiğimi bulduğuma seviniyorum.
Mehmet Bedri Muharrem’in yazdığı bir kitap elime geçti. Kalamış’ı anlatan bu kitaba isim olarak “Siyah Beyaz Kalamış” denilmesi yukarda yazdığım sebeplerce bana çok güzel ve uyumlu geldi. Kalamış gene de benim kaybolmuş semtlerime göre renkli fotograf halinde de var,  ama orası da yitmeye hazırlanıyor kuşkusuz.
Benim çocukluğumun geçtiği semtlere gözlerimi ve kulaklarımı kapayarak bakıyorum. “Şurada şu vardı, burası galiba şeydi” diye olmayan görüntülerde eski yerleri tahmin etmeye çalışıyorum, Kalamış gene de eski halinde direnebiliyor ama nereye kadar gider bilemeyiz. Her neyse laf uzatıp, kitaptan uzaklaşmayalım.
Kitabın yazarı Mehmet Bedri Muharrem, doğup, büyüdüğü ve hala yaşamaya devam ettiği Kalamış’ı bir güzel anlatmış. Bu anlatıma kimi zaman sararmış fotograflar da eşlik ediyor. O semtte yaşayan insanlarıyla,  yaşanmışlıklarından yola çıkarak Kadıköy'ün Mühürdar, Moda ve devamı olan Kalamış ile Fenerbahçe sahillerinde geçen ilk gençlik günlerinden bugünlere kadar olan bitenleri yansıtılmış. 
İsterseniz kitabın neleri barındırdığını yazarın kendi diliyle sunalım. Buyrun bakalım “Siyah Beyaz Kalamış” kitabının yazarı Mehmet Bedri Muharrem neler söylüyor:

“ Beatles albümlerinin koltuk altında taşınarak arkadaşların evlerinde dinlendiği, çalınan gitarların eşliğinde en güzel müziklerin yapıldığı, defter kâğıtlarının üzerine desenlerin çizildiği, her köşede tütsülerin yakıldığı, güneş ışığındaki prizmadan "Dark Side Of The Moon" görüntüleri eşliğindeki çay bardaklarından yansıyan gökkuşağı renklerinden, batan güneşe alkış tutanlardan, ayakkabılarınızı boyarken Kremlin Sarayı'nda pembe renkli votkaların nasıl yapıldığını anlatacak olan boyacı Aydın'dan, dört adet zeytinle bir büyük rakının nasıl içileceğini öğretecek olan Hulusi Baba'dan, diyalektik materyalist felsefenin en ince ayrıntılarından söz edecek balıkçılarından, denizden ve denizcilerin Orhan Amca'sından, boynuna bağladığı kırmızı fularıyla İtalyan Komünistlerini aratmayacak olan Ömer Hayyam'ından, delisinden, akıllısından, Kalamış Sahil Sineması'ndan, Orhan'dan, Köhne'den söz etmeyen ve çok daha fazlasına olan özlemlerin dile getirilmediği bir Kalamış asla olmayacaktır.”

Mehmet Bedri Muharrem, Kalamış’ı anlattığı kitabını yukardaki sözcüklerle böyle özetlemiş.
Bu tip kitaplar günümüz için fazlasıyla tedavi edici. Şuursuz bir hızla çarpık çurpuk devasallaşma içindeki İstanbul elimizden giderken, şehrin eski anılarının izlerini sunan kitaplar tedavi edici ilaçlara benziyor. Onlar bize eskiyi hatırlatırken, yeniyi uygarca yakalayabilmenin de mümkün olabileceğini gösteriyor (bunu görebilecek gözler olursa tabi.) Yeniye ulaşmak, gelişmek insanca olursa güzeldir. Beton yığınlarında çağdaşlık değil, olsa olsa teknoloji soslu mağara devri olur.

Aptulika

24 Şubat 2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder