Sayfalar

26 Şubat 2016 Cuma

Haftasonu Blues Perişan Kütüphanesi’ne Katkı - 36


Orhan Veli'nin Sesi

Çizim: APTULİKA
aptulelcioglu@gmail.com

Geçen hafta “Blues Perişan Kütüphanesi’ne Katkı” yazısını blogda yayınladıktan sonra can dostum Geronimo’dan bir telefon alacaktım. Geronimo Yalnızkartal’ı bu köşenin daimi okurları bilirler. Bilmeyenlere açıklamam gerekirse, Blues Perişan blogunda böyle bir köşenin olmasına sebep olan ve arasıra buraya yazı da yazan kişidir.  Onunla arasıra bir araya gelir, kitaplar ve müzik üzerine konuşuruz. Uzun bir zaman olmuştu ki Geronimo ile sohbet edememiştik.
Geronimo telefonda, “Abi Orhan Veli hakkındaki yazını okudum. Akşam müsaitsen bize gel, sana Orhan Veli’nin sesini dinleteceğim.” dedi.  Onunla konuşmayı ve tabi rakı eşliğinde demlenmeyi özlediğim için davetini tereddütsüz kabul ettim, ancak “Orhan Veli’nin sesi”  demesine de bir anlam veremedim. Bu bir şakaydı desem, bizim Geronimo Aga olur olmaz münasebetsiz şeyler yapmazdı. Neyse dedim ve yola koyuldum.
Eve vardığımda Geronimo bir güzel sofrayı kurmuştu. Sofra da sofraydı hani, her bir şey tamamdı. Rakıları bardaklara doldururken, Geronimo’da pikaba bir plak yerleştirecekti. Bunlar sahaf festivalinden aldığı plaklardı. Ten Years After, Hot Tuna, Gentle Giant ve daha neler neler. Plakların arasında birinin üzerinde Hiroshima yazıyordu, böyle bir grubu dinlememiştim, diyecektim ki bunun parçanın ismi olduğunu söyleyecekti Geronimo. Bu  Wishful Thinking isimli 60’lardan kalma bir grubun şarkısıymış.

Plakları birbiri ardına dinledik, sohbet  kitaplara doğru gelince, “Gero Aga nedir o telefonda söylediğin”diye sordum. O da pikabı kapatarak, bilgisayara yöneldi. Sonra da kitaplığından bir kitap çıkardı. Bu içinde CD olan bir kitaptı. Kitabın ismi,
“Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti:
Orhan Velinin Kendi Sesinden Şiirler”di.
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan bu kitapla birlikte verilen bir de CD vardı.  CD, Orhan Velinin çok eski bir kayıt yöntemi olan tele okuma ile kaydettiği ses kayıtlarından oluşuyordu. Bu kayıtlarda Orhan Veli’nin kendi sesinden   şiirleri vardı.
Kız kardeşi Füruzan Yolyapan'ın yıllarca sakladığı ve klasik bantlardan da önceki bir teknikle tele okuduğu kayıtlarda Orhan Veli, en beğendiği 22 şiirini seslendirmiş. Bir dost ortamında kaydedilen bu şiirler, ölümünden yıllar sonra,  yakın bir zamanda piyasaya çıkmış.
Orhan Veli’nin kızkardeşi Füruzan Yolyapan, bu kayıtların bir evde, bir yılbaşı eğlencesi sırasında kaydedildiğini tahmin ettiğini ama bu konuda pek bilgisi olmadığını, kayıtların da kendisine küçük ağabeyi Adnan Veli ölünce onun ahbabı Orhan Boran’dan geldiğini söylemiş.
İşte bizim Geronimo’nun dediği sürpriz buymuş. Orhan Veli’yi ilk kez sesiyle dinliyordum. Açıkcası beklentilerimden bir hayli uzaktı bu ses. İçe dönük bir ses beklerken, kendinden emin bir adamın sesi vardı karşımızda. Bendeki beklentinin böyle olmaması belki de yıllarca Veli hakkındaki toplumun oluşturduğu “Bir Garip Orhan Veli” yargısından kaynaklanıyordu, kimbilir. (Bu bölümü bir sonraki yazımda daha da açacağım.)
Orhan Veli’nin ses kayıtları, çok eski yıllarda tekerlekli bant diye de telaffuz ettiğimiz teybe yapılmış. Ses alınırken evdeki çocuk sesleri de duyuluyordu. Şiirlerini okuyan Orhan Veli, çocukların sıkıldığını mı düşünmüş nedir, şiirlerini okuduktan sonra çocukları da düşünerek Karagöz, Hacivat taklidi de yapmış. Aslında buna taklit demek yeterli değil, tamı tamına doğaçlama bir Karagöz oyunu seslendirmiş. Böylece usta şairimizin geleneksel gölge tiyatromuz olan   Karagöz oynatma yeteneğini de bu kayıtlardan öğreniyoruz. Üstelik bu bir amatör merakın ötesine geçen bir ustalıkla gerçekleşmiş.

Plaklı, kitaplı, şiirli, Orhan Veli’li ve de Karagöz’lü geceyi böyle tamamladık. Giderken Geronimo Aga, elime bir de kitap tutuşturdu. Bu kitap, Orhan Veli’nin “Denize Doğru” isimli düzyazılarından oluşan bir kitaptı. Bir sonraki yazıda da ondan bahsederiz.
APTULİKA


Orhan Veli'nin kızkardeşi Füruzan Yolyapan 
ile yapılan radyo röportajı

22 Şubat 2016 Pazartesi

Vakti zamanında bu hafta 22 - 28 Şubat



22 Şubat 1969

İngiliz alternatif rock grubu Radiohead ilk albümü “Pablo Honey”i çıkardı.


23 Şubat 1979

Dire Straits ilk A.B.D. turnesine çıktı. İngiliz grup ikinci albümü “Communique”den sonra çoktığı konser turnesinde ABD’de de 51 konser verecekti.

24 Şubat 1969

Johnny Cash , Kaliforniya San Quentin Hapishanesi’nde konser verdi.

24 Şubat 1969
Metallica ‘nın ikinci albümü “Master Of Puppets” çıktı.

24 Şubat 1992

Nirvana grubunun vokalisti Kurt Cobain ile Courtney Love evlendi.

24 Şubat 1998

Elton John, İngiltere Kraliçesi Elizabeth’ten şövalye ünvanı aldı.

25 Şubat 1972
Scorpions ilk albümü “Lonesome Crow”u çıkardı.

 25 Şubat 1977
Genesis grubundan Peter Gabriel ilk solo albümünü çıkarttı.

26 Şubat 1979

B.B. King , Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nde konser veren ilk Amerikalı blues müzisyeni oldu.

28 Şubat 1994

Eric Clapton, Londra’daki Albert Hall ‘de yüzüncü defa konser veren ilk sanatçı oldu.






19 Şubat 2016 Cuma

Haftasonu Blues Perişan Kütüphanesi’ne Katkı - 35


 

Şiirsiz Kalmak Yok!

Geçen sene kitaplığı düzenlerken çok eskilerden kalma bir kitap, yıllardır görülmeyen eski bir dost gibi içimi ısıtıvermişti. O günden bu yana kitaplığın önünden geçerken, o kitap bana gülümseyerek “Naber lan” der gibiydi. 
İki gece önce  artık dayanamadım ve bu eski dostu kitap rafından çıkardım ve karşıma aldım. Eski bir dost gelir de ona bir sofra kurulmaz mı? O kadar yıllık bir dosta izzet ikram yapılmaması mümkün müdür? 
Hemen mutfağa gittim, dolabı açtım pek bir şey yoktu. Bir de baktım ki sebzelikte turp, havuç, kıvırcık ve limon var. Bir salata yapabilirdim.
Hemen mutfak tezgahına bir tabağa rendeledikten sonra salata hazırdı.
Üstüne bir güzel zeytinyağını da döktüm mü tamamdı. Tekrar dolabı açıp, bir kadeh rakı doldurdum ve artık soframız hazırdı.  Bu eski dost, “Rakı şişesinde balık olmak” isterdi ama balık falan yoktu evde ne yapalım. Hoş zaten balığa ne gerek var, balık olacak bizdik.
Bu eski dost 1975 baskısı bir kitaptı. Orhan Veli’nin “Bütün Şiirleri” adıyla 40 yıl önce aldığım bu kitapla gene başbaşaydım. Sayfaları sararmış bu kitabı açtığımda hiç birşey özelliğini yitirmemiş gibi bugüne hitap ediyordu. Kaç yıldır elime almamıştım bu kitabı. Oysa eskiden her aklıma estiğinde sayfalarını çevirir, ezbere bildiğim şiirlerden birini tekrar okurdum.
Çizim : Aptulika
Her halde 20 yıldır bu kitaba dokunmamıştım bile. Sadece bu kitap mı, en son aldığım şiir kitabından bu yana neredeyse 30 yıl geçmişti.
 Hayatımızı şiirsiz bıraktılar. 
İyi mi oldu? 
Hiç sanmıyorum. 
Şiirimiz eksik olunca ne denli çölleştiğimiz ortada. Aman ha sakın etraftaki şarkı sözlerini ya da arka fona müzik verilerek okunan şeylerden bahsettiğimi sanmayın, şiir çok başka bir şeydir. Öyle birinin müzik eşliğinde okuması da gerekmez, açın kitabın bir sayfasını içinizden okuyun. Onlar bir süre sonra size eşlik edecektir.
Hadi bu hafta sonu bir Orhan Veli kitabı alın ve okuyun. Ha illaki rakı gerekmiyor, bir çay demleyin ya da bir kahve yapın oturun rahat bir yere keyifle okuyun.

Bu arada size bir başka öneri, sevdiğiniz bir kaç şiirin sayfasını akıllı telefonunuzun kamerasıyla çekin. Sokakta sizi sıkan bir şey olduğunda çıkarın telefonunuzu o şiiri okuyun. Tabi müziksiz ve içinizden.

APTULİKA


18 Şubat 2016 Perşembe

Al Di Meola ile Elektrikli Buluşma


Seksenli yıllarda hard rock ve heavy metal dinleyenlerin plakları arasında Al Di Meola albümleri de bulunurdu. Deep Purple, Led Zeppelin, Iron Maiden, Whitesnake derken Al Di Meola plağına da rastlamanız olasıydı. 
Şimdilerde bu dediğimin garipsendiğinin farkındayım. Öyle caz gitarının bu usta isminin akustik tınılı gitarının ne işi vardı sert rock plakları arasında. 
Fusion caz grubu Return To Forever'dan sonra solo çalışmaya karar veren Al Di Meola, 1976 yılında ilk solo albümü olan "Land of the Midnight Sun"ı piyasaya çıkartacaktı. Bunu sırasıyla"Elegant Gypsy", "Casino" ve  "Electric Rendezvous" albümleri takip edecekti. 1976'dan 1982'ya kadar süren bu süreçte Al Di Meola, elektro gitarıyla karşımızdaydı. Müziği caz ile rock'ı buluştururken, zaman içinde Latin, flamenko tarzlarıyla da buluşuyordu ama her daim sert gitar tırnılarını bulabilmeniz mümkündü. Hele o plakları arasında "Electric Randezvous" vardı ki, kelimenin tam anlamıyla elektro gitar ziyefetiydi. Gene o yıllarda 1982'de çıkan "Tour De Force – Live" isimli konser albümünde canlı performansını da görüp, hayranlığımız daha da artacaktı. 
Birileri "Guitar World" dergisine verdiği röportajı okuyup, Al Di Meola'nın her gün sekiz ile on saat gitar çalıştığını kulaktan kulağa yaymaları ilgimizi daha da kamçılayacaktı. 
Bir iki yıl sonra da bu dev gitaristin  İstanbul Festivali'ne geleceğini duyacaktık. Konser gününü iple çekerek İstanbul Açık Hava Tiyatrosu'na gitmiştim. Merakla beklediğim konser başladığında plaklarda dinlediğim gitarist karşımdaydı ama elinde elektro gitar yok gibiydi. Daha çok akustik gitarıyla karşımızdaydı. 
Al Di Meola ile bu buluşma bir soğuk duş etkisi yapmıştı ama gene de güzeldi. Sonra gitaristin Paco De Lucia ve John Mc Laughlin'le birlikte verdiği San Fransisko konseri albümünü bulacaktım. Bu albümde de elektro gitar yoktu ama üç ustanın buluştuğu bu plak bana Açık Hava Tiyatrosu konserinden daha fazla zevk vermişti. 
Al Di Meola'nın 1976'dan 1982'ye kadar olan elektro gitarlı ilk albümleri benim için ayrıcalıklıdır.  "Land of the Midnight Sun","Elegant Gypsy", "Casino" ,  "Electric Rendezvous"  ve "Tour De Force" isimli konser albümlerinden seçmeleri bu geceki Blues Perişan radyo programında çalacağım. Bakalım sizler nasıl bulacaksınız. 

Seksenlerden bir konseri



Blues Perişan'da Al Di Meola



21 Şubat 2016'da İstanbul'da konsere gelecek olan Al Di Meola'ın 1970'lerin sonunda çıkan ilk 4 albümünden seçmeler, bu geceki Blues Perişan radyo programında.
Rock FM 94.5'te saat 22.00'de yayınlanan Blues Perişan radyo programını internetten de canlı olarak dinleyebilirsiniz.
http://www.rockfm.com.tr/OnAir.aspx



16 Şubat 2016 Salı

Al Di Meola bu pazar “Caz Şubat”ında




Bu yıl üçüncüsü gerçekleşecek olan “CCR Caz Şubatı” adlı festivale konuk olacak isimlerden biri de caz gitarının en önemli isimlerinden Al Di Meola. Sanatçının Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleşecek olan konseri 21 Şubat 2016 Pazar günü saat  20:00’de başlayacak.



 Yeni albümü “Elysium”un turnesi kapsamında İstanbul’a gelecek olan Al Di Meola, ülkemize defalarca gelmiş ve başarılı konserler vermiş bir gitarist.  İtalyan asıllı Amerikalı bir ailenin çocuğu olarak 1954’te doğan Al Di Meola gitara   Elvis, The Ventures, The Beatles  gibi müzisyen ve grupları dinleyerek merak sarmış. Erken yaşlarda başlayan gitar tutkusu daha sonra  Berklee müzik okulunuda akademik bir düzeyde sürmüş.
1970’li yıllar müzikte atılımın ve ilerici çalışmaların tavan yaptığı bir dönem olur ki o sıralarda caz müziğinde de yeni denemeler  diz boyudur. Caz müzisyenleri fusion tarzı ile rock ile buluşurlar. Bu buluşmanın en esaslı gruplarından biri de  Chick Corea’nın Return To Forever grubudur. Al Di Meola’yı da bu grupta görecektik.   Ardından muhteşem bir solo kariyer başlayacaktı. 1976’de önce “Land of the Midnight Sun”, sonra da Elegant Gypsy geldi. 1980’lere kadar dört yıl içinde nefis albümlere imza atan Al Di Meola sadece caz dinleyicilerine değil, hard rock sevenlerin de tutukusunu kazanacaktı.
Dört yılda dört nefis albümün ardından Al Di Meola’yı John McLaughlin ve Paco de Lucia ile birlikte Friday Night In San Francisco albümüyle dinleyecektik. Bu çalışma caz rock gitarıyla flamenko gitarının buluşmasıydı. Sert rock elektro gitarıyla başlayan ilk süreç böylece flamenko ile evrilecekti. Üçüncü dönüşümü ise  1996’daki Di Meola Plays Piazzola’ albümü ile yaşayacaktık. Bu çalışmada   Arjantinli büyük tango bestecisi Astor Piazzola’dan varyasyonları caz ile buluşturacaktı.

Al Di Meola’nın özellikle son 20 yılda Piazzola’yı her bakımdan kendisine örnek aldığını söylemek elbette ki yanlış olmaz. Tabii usta gitaristin kariyeri boyunca Stanley Clarke, Lenny White, Jean-Luc Ponty, Bireli Lagrene gibi büyük müzisyenlerle de çalışmalar yaptığını, birçok ödüle layık görüldüğünü ve farklı müzik türlerini başarıyla harmanladığı albümlerinin yüksek satış rakamlarına ulaştığını da iyi biliyoruz. Al Di Meola’nın son stüdyo albümünün ismi Elysium. “Bu sözcük ‘tam bir mutluluk’ anlamına geliyor. Albümüm için bu ismi seçtim çünkü hayata ilişkin şu anki hissiyatım aynen bu” diyen müzisyen için, 40 yıllık bir kariyerin gelip ulaştığı noktanın bu olması ne kadar güzel. “Müziğim, geçmiş ile bugünü, ‘şimdiyi ve burayı’ birbirine bağlıyor. Tekniği derin duygularla birleştiriyor. Bundan büyük gurur duyuyorum”. Gerçekten de Di Meola’nın yeni ve aktüel projesi Elysium & More, bu söylediklerini doğruluyor. Kendi klasikleri, Lennon ve McCartney’in şarkıları, Piazzola’nın tangoları ve yeni kompozisyonlarla dolu müzikal bir şölen dinleyicilerini bekliyor. Hem akustik, hem de elektrik gitarda füzyon müziğinin ve Latin cazının bütün ustası Al Di Meola, 21 Şubat’ta CRR’de İstanbul’da harika bir konsere daha imza atacağa benzer.