Sayfalar

16 Aralık 2015 Çarşamba

Kapaksız Plaklara Elbise Dikilir.

12 yıl öncesi bulduğum kapaksız bir Duke Ellington plağını eve gelip dinleyince, arşivime katmadan edemedim. Ancak diğer plakların arasında kapaksız duran bu plak üryan görünmenin ötesinde hak etmediği bir cılız görüntü içinde de duruyordu. İçim elvermedi ve  bir karton bularak ona kapak yaptım. Ama bembeyaz kapak ona gene yakışmamıştı. Birden içimden dedim ki, “Bu plağa yakışan bir kapak yapmalıyım”. Oturdum kalemle bir güzel çizdim. Sadece ön yüzü ile yetinmedim. Plağın arka yüzüne de plaklarda olduğu  gibi gerekli açıklamaları da yazdım ve tabi arka yüzde olabilecek ölçüde çizime de yer verdim. Hiçbir şey eksik değildi. Hatta plak şirketinin logosunu da eksik etmemiştim. Sonra bu plağı bir arkadaşım çok beğendi ve benden aldı. Hala gözü gibi sakladığını biliyorum.
Duke Ellington’un kapaksız Long Play’ine kapak yaptıktan sonra durmadım. Nerede kapaksız bir plak görsem kapak çiziyordum. Kendimce bu işe de “Kapaksız plaklara elbise dikmek” diyordum. Artık bir nevi terzi gibiydim.
Yıllar içinde kapaksız plaklara elbise dikmek işi bir tutkuya dönüşürken, diktiğim elbiseleri defileye ya da vitrine çıkarma düşü de kuruyordum. İlk olarak bu işlerin toplandığı bir sergi açmayı düşündüm. Bu defileye eşdeğer geliyordu ama sergi için plak kapağı hazırlama disiplini zordu. İkinci bir engel de insanların resim sanatı için bile sergi salonlarına gitmediği bir ortamda bu işe atılmak nafile bir çabaydı. O halde vitrine çıkmalı dedim. Hatta sırf bu işlerimin olduğu bir plakçı dükkanı bile açmayı hayal ettim. Dükkanın camına “Kapaksız Plaklarınıza Elbise Dikilir” diye bir ufak ilan da asılabilirdi.
Oldukça heyecanlanmıştım ama biraz para toplamak ve tabi bol çizilmiş kapaklarla sermaye oluşturmak gerekiyordu. Bir gün oturduğum semte ne akla hikmetse bir kitapçı sahaf açıldı. Ona gider, gelir sohbet edip, çay içer olmuştuk. Sahaf arkadaşım bir gün bana Kapaksız kitaplardan birine  kapak yapmamı istedi. Birkaç ressam ve çizerden de böyle örnekler yaptırmıştı. O anda plaklara elbise dikme fikri aklıma geldi ve ona söyledim. Böylece yaptığım kapaklar vitrine çıkacaktı. Ardından Kuzguncuk Sahaf’ta benim yaptığım plak kapakları gün yüzüne çıkmış oldu.
Bu olay ilk olarak 2009’da başlamıştı. Aralıklı olarak bugüne kadar da sürdü. Ne kadar kapak diktiğimi de bilmiyorum ama 200’ü aşmıştır. Peki elimde bunların bir fotoğrafı var mıdır. Ne gezer. Bu işe öylesine dalmışım ki bir yere not etmeyi belgelemeyi unutmuşum. Eh biraz da sahaf arkadaşımın bunları vitrine çıkarmak için fotoğraflarını çektiğini biliyorum ya ona güvenmişim. Ama o da bu fotoğrafları bir süre sonra silecekti. Yani elde kalan örnek yoktu. Sahaf arkadaşımın o dönem yaptığı blog vardı ve orada sergilediklerini ve tabi facebook sayfasından bir kaçını toparlayabildik. İşte o örnekleri de blues perişan bloğunun üstündeki galeri – sergi ikonununu tıklarsanız görebilirsiniz.
Bu arada yeni plak kapaklarını da vitrine çıkardık. Onları da yeni açtığım “Plakçı Dükkanı” ikonunda görebilirsiniz.

Aptulika

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder