Sayfalar

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Van Morrison 70 yaşında

1960'lı yıllarda Britanya adasında yeni bir rüzgar, fırtınaya dönmeye hazırlanıyordu. Bu rüzgar ABD'de önemsenmeyen, yok sayılan siyahların müziğinin Avrupa'da çoskulu bir hayranlığa dönüştüğü bir devrimin başlangıcıydı.
İngiltere'de eski caz müzisyenlerinde bir hareket gözleniyordu. Ufak kulüplerde ve küçük salonlarda başlayan konserlerde Alexis Korner blues rüzgarını estiriyordu. Diğer bir kanatta da John Mayall, İngiliz Blues'ının iki devinden biri olarak doğuyorlardı. Onların bu çabası bugün rock tarihine yazılacak olan Rolling Stones, Led Zeppelin, Eric Clapton gibi isimlerin çıkmasına vesile olacaktı. En önemlisi de dünya müzik tarihine British Blues tarzını oturtacaklardı.
İngiltere'de bunlar olurken, Britanya adasının kuzayinde İrlanda'da da Belfast doğumlu bir çocuk küçüklüğünde radyoda duyduğu Ray Charrles ile siyahların müziğine ilgi duyacaktı. Bu ilgi öyle yoğunlaşacaktı ki bu genç, 17 yaşına geldiğinde arkadaşları ona "Belfast Kovboyu" lakabını bile takacaklardı. Bu gencin ismi Van Morrison'du ve bu isim 50'lerde başladığı müzik tutkusunu 60 yıllarda kurduğu Them grubu ve sonrasında da solo olarak sürdürecekti. Sesindeki kendine has hırıltılı tınısı ile soul egemenliğinde rock, blues, folk caz tarzalırını birleştirerek bugünlere kadar gelen bir müzik devi olacaktı.
Van Morrison, 31 Ağustos 1945 yılında Belfast'ta doğmuştu. Sanatçı bugün 70 yaşına adımını attı.

30 Ağustos 2015 Pazar

İngiliz Blues’ının Büyükbabası’ndan yeni albüm


JOHN MAYALL
İngiliz Blues’ının büyükbabası John Mayall geçtiğimiz yıl 80. yaşını başarılı bir albümle kutlamıştı. 60 yıla yaklaşan müzikal kariyerini müzik tarihine çoktan altın harflerle yazdıran sanatçı, durmak nedir bilmiyor. Bugünlerde de yeni bir albümü vitrinlere koymaya hazırlanan John Mayall, blues ve rock tutkunlarını  heyecanlandırmayı sürdürüyor.
Ustaların ustası John Mayall, yeni albümü “Find A Way To Care”ı 4 Eylül 2015 tarihinde piyasaya çıkartacak. Sanatçının 2013’ten beri birlikte çalıştığı Eric Comes’ın prodüktörlüğünde çalışılan albüm, Kaliforniya’da kaydedilmiş.
John Mayall albümde vokal, piyano, org ve armonikanın yanısıra iki parçada da klasik gitar çalmış. Albümde sanatçıya  Rocky Athas (gitar), Greg Rzab (bas), Jay Davenport (davul) eşlik etmiş.

Albümü şöyle bir kabaca dinlediğimizde Mayall’ın özellikle piyanosuna hayran olmamanın imkansızlığına bir kez daha şahit oluyoruz.

29 Ağustos 2015 Cumartesi

Blues Perişan Kütüphanesi’ne Katkı 22

Oktay Akbal
Çizim: Aptulika

Oktay Akbal’ın Ardından
Geçen ay Fikret Otyam’ı yitirmiştik. Ardından bir yazı yazmak istemiştim. Aslında o daha ölmeden bir iki ay öncesi Orhan Kemal ile mektupları kitabını okumuş aldığım keyif üzerine yazmak istemiş geciktirmiştim. Hatta yazıyı az biraz hazırlamış ama yayınlamaktan kaçınmıştım. Böylesi güzel bir kitabın yazısı daha itinalı olması gerekir diyerek ertelemiştim. Erteleye erteleye aylar geçecek ve Fikret Otyam’ı yitirecektik. Ogün de yazıya tekrar devam etmek açıkcası içimden gelemedi. Biraz kırgın ve de umut yitimindeydim. Yazsam da kimse Fikret Otyam’ın ve Orhan Kemal’in değerini anlamayacaktı. Boşa kürek çekmekten bıkmıştım artık.
Günler geçti ve dün ikindi vaktı televizyon ekranın altında “Oktay Akbal’ı kaybettik” yazısın görünce içim bir kez daha kavruldu. Hayatımdan bi kesit daha gitmişti.
Şöyle bir düşündüm ilk gençliğimden bu yana bu ülkenin öyle değerleri gitmişti ki. Bir çoğu da eceliyle değil, hain pusularda ya da zindanlarda. Resim okumak için Akademi hayalleri içinde yüzdüğüm 16, 17 yaşlarımda “Sanatın Öyküsü” kitabını dilimize kazandıran Bedreddin Cömert faşişt namlularca aramızdan alınmıştı. Oysa ki üniversite yıllarımızda onun çevirdiği “Sanatın Öyküsü” kitabı olmasaydı çok ama çok şey eksik kalacaktı. Cömert genç yaşında bir üniversite hocasıydı, bu ülkeye de çok şey verdi. O bizden alındı ama yerine yenisi gelmedi. Aynı yıllarda Cavit Orhan Tütengil”in fotografı aklıma kazınmıştır ve hiç bir zaman çıkmaz. Cavit Orhan Tütengil bir profesördü ve kanlar içinde yok edilmişti. Biz gençtik ve bir iki yıl sonra üniversitelere gidecektik ama değerlerimiden yoksun kalıyorduk. Sonra 12 Eylü günleri artık üniversiteliydik, bu sefer de yeni tırpanlar. Ardında bir çok aydınımız hain tuzaklarda feda edilecekti birbiri ardına.
Öyle yoksullaştık ve geldik bugünlere. Bu yoksulluk cepteki para değildi. Bu yoksulluk umuttaydı,akıldaydı, sanattaydı. Üstüne üstlük bir zamandan sonra bu yoksulluk da farkedilmeyecek ve bunların dışındakini servet sanacaktık. Artık o bilim insanlarını, yazarları,sanatçıları sokak ortasında faşişt namlularla öldürmüyorlardı. Ya işten atıyorlardı ya da ilgisizliğe mahkum ediyorlardı.
12 Eylü karanlığı bugün bilinir ama onun öncesi 12 Mart’dır, yani o seksenlerin karanlığına giden yolun 10 yıl evvelsi. O günde birileri “Ülkenin kültürel gelişimi, ekonomik gelişimin üzerine çıkmıştır” diyerek yönetime el koyacaktı. Tarihler 68’li yılların nihayeti olarak 70’lere varıyordu ve birileri hayatımıza yön veriyordu. Aydınlanma vesaire hak getire. Sonrasında 12 Eylül karanlığı ve gele gele bugünlere yani çölleşme.
12 Eylül günlerinden hafızama kazınan isimlerden biriydi Oktay Akbal. 70’li yıllarda eve giren gazete Milliyet’di sonrasında buna Cumhuriyet de eklenecekti. Cumhuriyet gazetesinde Oktay Akbal’ı görürdüm ama babam daha çok severdi. Ben o zaman onu o kadar devrimci bulmazdım.
O yargımın geçtiği yıllardan bu yana kadar tanıdığım asıl devrimcinin Oktay Akbal olduğunu anlayacaktım. Yazdığı yazılardan biri diktanın tırpanına takılacaktı ve onu da içeri alacaklardı.
Ogünden bu güne kadar onun  gazetedeki köşe yazıları her daim içime bir umut serpecekti. Sadece bir köşe yazarı olarak değil, bir edebiyatçı olarak da kitapları benim için bir tutkuya dönecekti.
Bir ara Cumhuriyet gazetesinde ben de çalışacaktım. Onunla aynı yerde çalışmanın zafer madalyasını aklımca taşıyacaktım.  

Oktay Akbal ardında

 Akşam Kuşları: Bütün Öyküleri 2
Atatürk Yaşadı mı?
Aşksız İnsanlar (Hikâye)
Batık Bir Gemi
Bayraklı Kapı: Bütün Öyküleri 1
Berber Aynası (Hikâye)
Bizans Definesi(Hikâye)
Düş Ekmeği
Ey Gece Kapını Üstüme Kapat
Garipler Sokağı
Güzel Düşlerin Sonu
Hücrede Karmen
İlkyaz Devrimi(Hikâye)
İnsan Bir Ormandır
İstinye Suları(Hikâye)
Karşı Kıyılar
Lunapark (Hikâye)
Önce Ekmekler Bozuldu(Hikâye)
Suçumuz İnsan Olmak (Cumhuriyet Kitapları)
Tarzan Öldü(Hikâye)
Yalnızlık Bana Yasak(Hikâye)
Yazmak Yaşamak (Cumhuriyet Kitapları)
Sancak Kırmızısı

Gibi roman ve öykü,


Anılarda Görmek
Cüce Çeşme Sokağı Nerde?
Hiroşimalı Masahi Nii
Kırmızı Tenteli Tramvay Babıali'de 50 Yıl
Şair Dostlarım
Şairlere Ölüm Yok
Hiroşimalar Olmasın

Gibi anı,
Bir de Simit Ağacı Olsaydı
Ölümsüz Oyun
Dost Kitapları
Geçmişin İçinden
Kanatlı Sözler Uçar mı?
Konumuz Edebiyat
Odamda Bir Güvercin
Önce Şiir Vardı
Senin Adın Aşk
Sözcüklerle Yolculuk
Temmuz Serçesi
Yaşam Bir Uzlaşmadır
Yaşasın Edebiyat
Yazar Bir Tanıktır
Yeryüzü Korkusu
Yüzyıldır Umutsuzluk
Zaman Sensin

Gibi deneme,


Dondurmalı Sinema
Yeşil Ev

Gibi çocuk

Kitapları bıraktı.

Birileri okusun diye bekler bizi.

APTULİKA

Blues Perişan Kütüphanesi’ne Katkı 21





Devam
Bu blogun benim dışımdaki tek ve vazgeçilmez yazarı Geronimo arkadaşım burada kitap yazılarının çıkmasına vesile oldu. Eh beni de biraz heveslendirdi. Böylece her haftaya bir kitap tanıtımı yapar olmuştuk. Adına da “Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi’ne Katkı” der olduk ve haftalarca yazdık. Her şey iyi giderken bir umutsuzluk mudur nedir bilinmez, bir süre sonra  içimizden yazmak gelmedi. Daha doğrusu benim gelmedi (galiba). Kimsenin kitap okumadığı yerde biraz utandım. Hani birileri “Bu adamlar da kendilerini ne sanıyor.” Diyebilirdi. Ne bileyim işte herşey gibi boşa kürek çekmek gibi geldi biraz. Bununla da kalsa iyi her hafta okuduğun bir kitabı yazmak biraz rutin olup, iş haline gelince belki de biraz eski zevki kaçıyordu. Her neyse ben aksattım bir iki hafta sonra da yazmaz oldum. Geronimo da bana uydu, yazmadı. Aslında yazmama kararı almadık, kimse ilgilenmiyor diye kırılmadık. Sonra bir baktım ki umutsuzluk sadece kitapla, neşriyatla kalmıyor, asıl konumuz blues ve rock’a da sirayet ediyordu. Öyle ki Temmuz ve Ağustos aylarında Blues Perişan bloğundaki yazılarım da sadece program playlistlerini aktarmaktan ibaret olmuştu. Bunu görünce küreklere gene asıldım ve bir iki yazı eklemeye başladım. Ancak kitap yazıları yazmak pek içimden gelmiyordu hani. Kim okurdu? Hoş okuyan var ise bir kaç tanede onlar kalkıp “ahkam mı kesiyorsunuz” diyebilirlerdi.
Bu düşünceler içinde “Blues Perişan Kütüphanesi’ne Katkı’ yazısı yazmadık ama sevgili dostum Geronimo ile her hafta buluşup, bahçedeki masamıza rakıları kurup, sohbetler etmeyi de ihmal etmedik. Bu buluşmalarda masada sadece rakı ve meze bulunmuyordu. Geronimo gelirken elinde iki kitap oluyordu. “Abi senin ilgini çekeceğini düşündüm okursun diye getirdim” diyordu. Bende eve gelen aşurenin kasesini komşuya geri veriken içine muhallebi ikramı konulması gibi kendi sevdiğim iki kitabı ona veriyordum. İlginçtir bu alışverişlerde hiç bir zaman “A ben bunu okumuştum” piştisi olmamıştı. Tam tersine yeni keşiflere yol almıştık. Ben bu sayede Luis Sepulveda, John Fante gibi güzelliklerle tanışacaktım. Benim Geronimo’ya verdiğim kitaplarla o da resim ve heykel sanatımızın Ekiz ailesiyle tanışacaktı.  Ressam Rafet Ekiz’in kitabı Geronimo’nın “Abi bu adamı tanımıyordum ama tam benlikmiş” diyecekti. Kimbilir bu diyarlarda hala resim sergileri oluyorsa ya da kalırsa bundan sonra sergilere de gideriz. Burada yazar mıyız bilemem. Bir de ona bulaşmayalım dimi. Ama kim bulaşacak. Biri bulaşsa be. Sosyal paylaşım sitelerinde video dışında bir ara ressamların yapıtlarından bazılarını paylaşır olmuştum da millet delirdiğimi bile sanmıştı.
Bu Cuma günü yani Blues Perişan Kütüphanemize katkı yaptığımız gün bir büyük yazarımız olan Oktay Akbal’ı  yitirince iki satır bir şey yazma isteği uyandı içimde. Bunda bir ay önce aynı isteği Fikret Otyam’ı yitirdiğimzide de hissettim ama sonra vazgeçtim. Kimbilir belki bu sefer de vazgeçebilirim. Ne olur bilinmez ancak Fikret Otyam için bir çizgi olsun çizemediğime yanarım. Bu sefer neyse ki Oktay Akbal’ın bir çizimin hazırladım bile. En kötü ihtimal onu paylaşırım ya da gene küser kendime saklarım.
Oktay Akbal’ın çizimini bir şekilde Cuma günü öğleden sonra İnstegram denilen akıllı telefon (biz akıllanamadık ama telefonu akıllı ettik iyi mi) yoluyla paylaştım. Diğer paylaşımlarda en kötü beğenme sayısı 35 iken bu paylaşım 16 beğeni aldı. Az ama ilginç bir şey ortaya çıktı. Beğenilerden 13’ü kadınlara aitti. Üstelik bu 13 kişinin hepsinin refaransında Oktay Akbal biliniyordu. Yani biz erkekler sadece 3 kişiydik yani erkekler konu edebiyat, sanat olunca yüzde bir oluyordu. Belki de benim takipçilerimde olay böyledir yoksa ülkemizde kitap okurluğu öyle çok ki, her gazete her hafta boy boy kitap ekleri verir durur.
Sözü fazla uzatmayayım. Burası bir blog da olsa internette fazla yazı okunmaz deyip, kısa keselim. Oktay Akbal ustamız için yazmayı bir sonraki katkıya bırakalım.
Yani sözün yekünü ve de özeti, “Blues Perişan Kütüphanesi’ne Katkı” köşemiz devam ediyor.
APTULİKA


41 yıl sonra "Benimle Oynar mısın" Long Play plak olarak çıkıyor

Bülent Ortaçgil
“Benimle Oynar mısın”


Bülent Ortaçgil ismi ülkemiz müziğinde ciddi bir duruşun yıllara taşınarak korunabilmesiyle özdeşleşmiştir. Yorumculuğunu bestecilik ve ozanlığıyla da bileştiren Ortaçgil, müzik hayatına 41 yıl önce çıkarttığı “Benimle Oynar mısın” albümüyle giriş yapmıştı. 1974’te çıkan bu albüm, o güne dek rastlanmayacak yenilikleri sunuyordu. Bütün bunlara rağmen çıktığı yılların alışkanlıklarına ters düşecek ve gereken ilgiyi göremeyecekti. Ancak üzerinden yıllar geçtikçe önemi artacak ve “Türk Pop Müziğinin Miladı” olarak anılacaktı.
41 yıl sonra bugünlerde Bülent Ortaçgil’in bu ilk albümü yeniden, hem de plak formatında piyasaya çıktı.  Yeni baskı plakta açılır iki kapaklı ve içinde yer alan özel ekiyle birlikte yenilenmiş tasarımıyla karşımıza çıkıyor.
1974 yılında yapılan bu plak kayıt içinde çalışan müziisyenleriyle de önem taşır.
Ali Kocatepe’nin prodüktörlüğünde, Onno Tunç‘un düzenlemeleriyle gerçekleşen bu albümde toplam 14 adet söz ve müziği kendisine ait olan Ortaçgil şarkısı yer almakta olup, kendisine piyanoda Ergun Pekakçan, vibrafon, flüt ve trombonda Atilla Özdemiroğlu, davulda Cezmi Başeğmez, geri vokallerde ve aynı zamanda Sona Sırapyan’la birlikte albümün kapağındaki illüstrasyon ve tasarımı da gerçekleştiren Nükhet Ruacan gibi dönemin başarılı müzisyenleri eşlik etmiştir.
'Olmalı mı Olmamalı Mı', 'Şık Latife', 'Benimle Oynar Mısın', 'Yüzünü Dökme Küçük Kız', 'Sen Varsın', 'Günaydın', 'Anlamsız' ve 'Yağmur' gibi Ortaçgil’in bugün de hala dillerden düşmeyen şarkılarını barındıran plak, ülkemiz müziği açısından bir kilometer taşı olsa gerek.


Blues Perişan blogspot'ta geçen yıl çıkan Bülent Ortaçgil'in "Benimle Oynar mısın" plağınının çıkışının 40. yılı sebebiyle yazılan yazı yer almaktadır.

David Gilmour'dan Beatles şarkısı

 
Pink Floyd'un geçen yıl   çıkan albümünden sonra grubun nihayete erdiğini öğrenmek hayranlarını üzecekti. Bu haberin ardından grubun son kalan iki elemanından gitarist David Gilmour'un solo bir albüm hazırladığının duyurulması bu üzüntüyü sevince dönüştürecekti. Yakın zamanda çıkacak olan bu solo albümü beklerken Gilmour cephesinden yeni haberler ve verimli çalışmalar birbiri ardına geliyor. 70'lik rock efsanesi şimdi de bir Beatles şarkısını yorumladığı haberi etrafı inletmeye yetti. Pink Floyd grubunun gitaristi David Gilmour, eski  dostu Paul McCartney'nin yazdığı 'Here, There and Everywhere' isimli Beatles klasiğini Mojo dergisi için coverladı
Önümüzdeki ay yayınlanacak Mojo dergisinin kapağında yer alacak David Gilmour’un yeni solo albümü merakla beklenirken, dergiyle birlikte yayınlanacak sürpriz bir kayıt internette yerini aldı. Gilmour’un The Beatles cover’ı 'Here, There and Everywhere', dergiyle birlikte verilecek 'David Gilmour & Friends' isimli albümde bulunacakmış.


David Gilmour - "Here, There and Everywhere"

27 Ağustos 2015 Perşembe

27 Ağustos 2015Blues Perişan radyo programı playlist


1-  Anđele moj mili (1969) - Delfini
2 - Fly Me To The Moon - Astrud Gilberto
3 -  Trouble - Beth Hart
4-  Mr. Tambourine Man - Smokie
5-  I Shot the Sheriff - Bob Marley and The Wailers
6 -  Since You Been Gone (Live in Denver) - Rainbow
7 - Texas Crazypants - The Aristocrats
8 -  The Comeback - Craig Erickson
9 -  Better Days Ahead - The Black Sorrows
10 - Frozen In Time - Holly Golighty
11 -  Three Little Words - Jeff Healey
 12 - Rock And Roll Records   - Eric Clapton and Tom Petty
13 - Who Loves You - Chris Duarte Group
14 - On The Way - BB King
15 -  Yesterday - Willie Nelson
16 - Make My Move On You (Live) - Lucky Peterson
17 - Let Me Down Easy - Freddie King
18 - Double Trouble - The Butterfield Blues Band
19 -  Paint It Black - Gov"t Mule
20  - Back Home  - Robert Cray Band
21 - Cadillac - Zed Mitchell
22 Jackie's Baby - Blues Traveler
23 - Just Wont Burn -  Susan Tedeschi
24 - Love Like a man - Ten Years After
  25 For What It's Worth - Vanilla Fudge
26 Come Back Muddy Waters - Buddy Guy

Blues Perişan'da yeni albümlerden

Bugün yayınlanacak olan Blues Perişan radyo programında yeni çıkan albümlerden bir parça yer alacak. 
Programda tanıtılacak albümlere şöyle bir gözatalım.


CRAIG ERICKSON
"Sky Train Galaxy"

Blues rock gitaristi Craig Erickson'u Blues Perişan radyo programını dinleyenler bilir.
İlk gitar derslerini babasından alan müzisyen gitarın yanısıra akla gelebilecek diğer enstrümanları da çalabilen bir multi enstrümantalist.





BLACK SORROWS
"Endless Sleep"

Avusturalyalı Blues Rock grubu Black Sorrows'ın 17 Nisan 2015 tarihinde Melbourn'da yayınlanan albümü, şu günlerde Avrupa'da da piyasaya çıkmış. 1983'te kurulan bu grubu ben daha önce bilmiyordum ve bugüne dek 12 albüm  yapmışlar. Albümü dinlediğimde 70'lerin havasının hissedildiği rock, funk, soul ve blues birleşimindeki müziklerini de duyunca çok sevdim ve tabi bu kadar uzun bir süre bu grubu tanımamış olmamın talihsizliğine de üzüldüm. Ne yapalım artık elimizden geldiğince açığı kapamaya çalışacağız.
 The Black Sorrows elemanlarını şöyle bir zikredersek iyi olur gibime geliyor:
Joe Camilleri – vokal, gitar, saksofon ve armonika
  John McAll – keyboard, vokal
 Claude Carranza – gitar, vokal
 Mark Gray – bas , vokal
 Angus Burchall – davul
ayrıca konuk katılımıyla nefesli enstrümanların katılımı da harikalar yaratıyor.






SMOKIE
"Balladen"

70'li yıllarda ülkemizde de sevilen Smokie, Pop ile Rock arası yumuşak sounduyla 80'lere kadar ilgiye mazhar olmuş, unutulmamıştı. Hala bir kuşağın aklını çelen Smokie bugünlerde de geçmiş yıllarda yaptığı baladlarından bir seçkiyle geliyor.
1965 yılında Bradford'da kurulan İngiliz soft rock efsaneleri hatıraları canlandıracağa benzer.



BOB MARLEY AND THE WAILERS

"Nakano Sun Plaza"

Bu hafta eski yayınlanmamış konser kayıtlarının da gün yüzüne çıktığı albümler ağırlıkta. Bu da onlardan biri. Bob Marley'in grubu The Wailers ile birlikte 1979 yılında yaptığı Japonya turnesinin konser kayıtlarından seçmeler bir araya getirilmiş. İkili albümdeki konser kaydı Tokyo'da verilen Nakona Sun Plaza konserinden.







RAINBOW
"Down To Earth Tour 1979"


Gene 1979 yılından bir konser kaydı. Söz konusu yıllarda Deep Purple dağılmış ve dükkanı fena halde kapamıştı. Grubun gitar efsanesi Ritchie Blackmore'da Rainbow isimli grubunu kurmuştu. 1979'da ise Rainbow da sona doğru yaklaşıyordu ama gene de hatırı sayılır bir ilgi hakimdi. Grubun efsane vokalleri Dio ve Joe Lyn Turner yoktu artık ama Graham Bonnett diye nefis bir ses gelmişti. İşte onunla çıkan harika bir albüm "Down to Earth"in o yıl yapılan konser turnesinden kayıtların yer aldığı bir albüm.









HOLLY GOLIGHTLY
"Slowtown Now"


48 yaşında İngiliz kadın R&B ve garaj rock vokalisti. Oldukça farklı bir dinleme keyfi edineceğiniz ama bir o kadar da kendine özgü bir yorum. 60'ların kız rocker'larının havasını hissedeceksiniz.










JEFF HEALEY 
"The Best Of The Stony Plan Years"


2008 yılında 41 yaşındayken çocukluktan yakalanan bir göz rahatsızlığı sonucu  kansere yakalanıp, hayata veda eden Kanadalı gitarist ve vokalist Jeff Healey'i sıkı blues rock dinleyicilerinin unutması mümkün değildir. Zaten onun ölümünün üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen yayınlanmamış konser kayıtlarının çıkması ve talep görmesi de bunu belirtirken aynı zamanda sanatçının kısa ömrüne dolu dolu işler yüklediğini de gösteriyor.
Jeff Healey'in bu günlerde çıkan "The Best Of The Stony Plan Years" albümü, Stony Plan isimli plak şirketine yaptığı kayıtlardan oluşuyor. Ancak bu kayıtlar daha önce alışmadığımız ilginçlikte. Zira blues rock gitaristi bu çalışmada caz ve swing etkisinde karşımıza çıkıyor. Albümde Jeff Healey'in vokal ve gitaristliğinin yanısıra çocukluktan kalma ilk gözağrısı trompet çalması da keyife keyif katıyor.

20 Ağustos 2015 Perşembe

20 Ağustos 2015 Blues Perişan playlist




1 - Bonson Hurs Blues - Oscar Benton
2 - Susie Q - Dale Hawkins
3 - Lodi - Creedence Clearwater Revival
4 - Manhattan Slide - George Thorogood
5 - I Got The Same Old Blues - Lynyrd Skynyrd
6 - Piece Of My Heart - Eric Clapton

     Shemekia Copeland 
7 - Cold Feet
8 - Married To The Blues.
9 - Big Lovin' Woman.
10 -  It Don't Hurt No More.

     Johnny Copeland
11 -  Blue Ain't Nothin'
12 - Texas Party
13 -  Make My Home Where I Hang My Hat
14 - Copeland Special
15 -  I Was Born All Over
16 -  Claim Jumper
17 - When The Rain Starts Fallin'
18 -  Johnny Gone
19 -   Bring Your Fine Self Home ( Robert Cray / Albert Collins / Johnny Copeland)
20 -  Black Jack ( Robert Cray / Albert Collins / Johnny Copeland)
21 -  Don't Stop By The Creek, Son
22 - Houston

14 Ağustos 2015 Cuma

13 Ağustos 2015 Blues Perişan playlisti


1- İstemem - Erkin Koray (1973 plak)
2 - Long Red - Leslie West
3 - Flesh and Bone - Buddy Guy (konuk vokal: Van Morrison)
4 - Trouble Man - Jimmy Thackery
5 - Little Bird - Albert Cummings
6 - Rolling And Tumbling - Jeff Beck
7 - Suite Madame Blue - Styx
8 - Cosmic Sympnony - Flying Colors
9 - Castle In The Air - Eloy
10 - Time - Pink Floyd
11 - Cry From The Street - David Gilmour ( 1978 tarihli ilk solo albümden)
12 - Let's Get Metaphysical - David Gilmour (1984 tarihli ikinci solo albüm "About Face'den)
13 - Wish You Were Here - David Gilmour ( 2002 tarihli 'In Concert' albümünden)
14 - This Heaven - David Gilmour (2006 terihli üçüncü solo albümü' On An Island'dan)
15 - Eye In The Sky - The Alan Parsons Project
16 - Last Horizon - Tangerine Dream (konuk gitarist Brain May)
17 - Moonlight - Roger Glover
18 - Lazy - Jon Lord  Blues Project
19 - Torn Inside - Gary Moore
20 - I Used To Cloud - Mark Knopfler
21 - Always Be My Friend - Charlie Musselwhite

7 Ağustos 2015 Cuma

6 Ağustos 2015 Blues Perişan playlisti

Mahogany 1969

1 - Taş Var, Köpek Yok - Bunalımlar
2 - Five Long Years - Eric Clapton
3 - Little Rooster - Robin Trower
4 -  Hip Pockets - Billy Cobham
5 - Same old blues - Blood, Sweat and Tears
6 - With a Little Help From My Friends - Joe Cocker

Mahogany grubunun 1969 tarihlmi ilk ve tek albümü "Same"dan şeçmeler
7 - Easy
8 - Armchair Woman
9 - Live Your Love A Lie
10 - Best Woman, Best Friend
11 - Coolin'
12 - Sweet Home Chicago
13 - For Jane
14 - Keepin' My Cool
15 - Feeling Good

16 - Just Another Empty Dream - Sweet Smoke
17 - Action - The Keef Hartley Band
18 - All I Can Do - Savoy Brown
19 - Take A Look Around - James Gang
20 - Leave - Buffola Springfield
21 - Help Me - Ten Years After
22 - Banker's Blues - Rory Gallegher
23 - Need Your Love - Fleetwood Mac