Sayfalar

24 Ekim 2014 Cuma

Kemal Tahir'den Mayk Hammer

Hafta sonu 'Blues Perişan Kütüphanesi'ne katkı - 3

Bir hafta sonuna daha girerken, Blues Perişan kütüphanemize bir kaç kitap daha katalım.
Bu hafta Kemal Tahir’in yazdığı Mayk Hammer romanlarına yer vereceğiz. Bakalım ABD’nin polisiye kahramanı, toplumcu edebiyatçımızın satırlarında nasıl olacaktı.
 Bu hafta sonu bulabilirseniz okumanızı öneririm. Okurken fonda da Peggy Lee’den “Black Coffee” ve Ella Fitzgerald’dan  “Cry me a river” gibi şarkılar da olsun derim.

“ Buradan sonra anlatacaklarımı sakın uydurma zannetmeyin, bilhassa kendimi övüyorum sanmayın! Ben Mayk Hammer’ı bilen bilir, bilmeyen de bilenlerden dinleyip elbette öğrenmiştir.”

 Kitabın herhangi bir sayfasını açtım ve sizlerle paylaştım. Ünlü polisiye kahramanı Mike Hammer, nasıl güzel Nasrettin Hoca’nın torunu oluvermiş. Aslına bakarsanız hiç bir sırıtma yok, hatta Hammer’ın “cool” havasına daha da bir katkı yapmış.
ABD’li yazar Mickey Spillane’ın polisiye kahramanı Kemal Tahir’in kaleminden bu güzellikte çıkıvermiş. Aslında Kemal Tahir, bir gün oturup,”Yahu edebiyat dünyasında piarımı yaptım, estetik kaygılarım beni daha deneysel arayışlara çekiyor.” diye iç geçirip, bir Mayk Hammer patlatıvermiş değil. Yazıya fon oluşturan resimdeki kitaplarda yazar bölümünde Kemal Tahir ismini görüp, yanılmayın. O kitaplar 2006’da basılmış, ilk yazıldığı 1955’te ise yazar hanesine “F.M.” diye takma isim yazılmıştı.
Sözü dallanıp, budaklandırmadan işin özüne gelelim. 1953 yılının Türkiyesi'ndeyiz. Hababam Sınıfı ve daha bil cümle keyifli Türk filmlerinin yönetmeni Ertem Eğilmez, İstanbul Üniversitesi’nin İktisat Fakültesi’ni bitirmiş ve daha ortada sinemacılık falan yok. O dönem Kore Savaşı yılları ve o sıralarda arkadaşı Refik Erduran da Kore’den dönmüş, “Hayat gailesini ne ederiz?” diye düşünüyor ve yolları Eğilmez ile buluşuyor. Aralarına babadan gazeteci Hasan Sel de katılınca meydana gelen üçlü yayıncılığa atılıyor. İlk olarak “Tef” isimli bir mizah dergisiyle başlarına çeşitli belalar açtıktan sonra bir yayınevi kurmaya karar veriyorlar. Kurdukları “Çağlayan” isimli yayınevi cep kitapları denilen bir yeniliğe de imza atıyor. Yayınevi batınca da bir başka yeniliğe ilk langırt makinelerini ülkeye getirerek önayak olacaklardı.
“Çağlayan Yayınevi”, sadece cep kitaplarıyla değil, çeviri bir kitaplarından biriyle de döneme damgasını vuracaktı. ABD’li yazar Mickey Spillane’ın Mike Hammer kitabı Türkçeye çevrilir ve olağanüstü bir satış rakamına ulaşır. Bu polisiye kahramanın diğer romanları da çevrilir ve ilgi durmak bilmez. Bütün hepsi çevirilir ama okuyucunun ilgisi bitmez ve devamını ister. Kitabın çevirmeni ise Kemal Tahir’dir ve iç güveysinden hallice bir telifi kazanmış, hayat gailesinde tutunma yolunu az biraz bulmuştur.
Okuyucudan gelen yeni Mike Hammer kitaplarına öyle bitmez tükenmez talep vardır ki, üçlü ne yapalım edelim diye düşünür. Böylece giderler Kemal Tahir’e devamını yazmasını isterler. Yapacak bir şey yoktur Tahir, kendine “F.M.” tipinde takma bir ad bularak yazmaya koyulur. İlk kitap çıkar, satış beklenin de ötesine geçer. Bir, iki derken dört kitap daha yazılır. Kemal Tahir sonrasında yakayı nasıl kurtarır bilinmez ama1950’li ve 1960’lı yıllarda Türkiye’de 250’nin üzerinde sahte Mayk Hammer macerası ünsüz başka gölge yazarlarca yazılıp, yayımlanacaktı. 
 Kemal Tahir’in, Çağlayan Yayınevi’nde yazdığı dört adet Mayk Hammer romanı çıkar. Kemal Tahir’in yazdığı “Derini Yüzeceğim”, “Kıran Kırana”(1954), “Kahreden Kurşun”, “Kara Nara”(1955) isimli Mayk Hammer romanlarının hepsi 2006’da “İthaki Yayınları” tarafından tekrar basılmıştı. Bugün bulunur mu, bilemem ama zaten bu işin güzelliği ikinci el ya da sahaf dükkanlarını gezmekten geçer, arayın derim.
Mike Hammer’ı bize uygun hale getirerek “Mayk” yaptık. Kemal Tahir'in bu kahramanı yazması ise aslından daha nitelikli hal almasını sağlayacaktı.. Orijinalinde ABD’nin muhafazakar çizgisinde olan Mike Hammer, Kemal Tahir’in kaleminde insancıl ve halkçı bir karektere dönüşecekti. Dönemin ABD’sinde ırkçılık had safhadayken, Tahir’in Mayk Hammer’ı Amerikan orta sınıfının ırkçılığını eleştirip, kapitalizme muhalif gözle bakacaktı.   
 Kemal Tahir, ABD’yi görmemiştir ama romandaki anlatımında sanki oralarda gezinir gibi oluruz. Kimi zaman da Mike Hammer’a Amerikalı bir taksi şöförü,  “Ömrüne bereket Mayk, Allah senden razı olsun!” diyebilecekti. Gene dönelim Kemal Tahir’in anlatımından Mayk Hammer’a ,

“Dışarda  bulutlu bir New York gecesi vardı. Şehrin göbeğine doğru karanlık gökyüzüne bir yangın kızıllığı vurmuştu. Bunlar sabaha kadar yanan şehir ışıkları… Türlü reklamların hareketli renkli ışıkları. İnsanların birbirlerini aldatmaları ve soymaları için kullanılan yüzde yüz yalan reklamlar…”
ABD’nin polisiye kahramanı, toplumcu edebiyatçımızın satırlarında işte böyle olacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder