Sayfalar

1 Ağustos 2013 Perşembe

Pink Floyd Plağında Queen

İnsanoğlu müziğin konser dışında kaydedilip evde de dinlenilmesine ilk önce silindir biçimli bir kayıt aygıtı ile başladı. Sonra bunu konik bir boru sayesinde sesi veren gramafonlar takip edecekti. Şimdilerde Çin işi çakma antikaları da yapılan gramafon üzerinde dönen bir taş plak ve ona değen çuvaldız gibi bir iğne vardı. Böylece ses gramafonun borusundan dışarı yansırdı. İnsanlık böylece plak ile tanıştı ve gramafondan daha gelişmiş ses sistemleriyle modern bir hale gelip pikap oldu. Artık plak müzikseverin vazgeçilmeziydi. Bunula kalmadık tabi bant teypler, daha sonrası kaset ve günümüzde CD haline gelecekti. Hatta o bile geride kaldı galiba şimdi sıkıştırı sıkıştırabildiğin kadar MP3’ vesaire.
Ama benim gibi bir kaç divane için plağın büyüsü ve verdiği ses her zaman farklıdır. Bu yüzden plaklar hala üretiliyor ve meraklılarına ulaşıyor. Diğer bir yandan da eski plakları gez baba gezelim arıyoruz. Bu en azından benim gibiler için yaşamı güzel kılıyor.
70’li yıllarda plak müzik dinlemenin tek aracıydı, sonralarında 80’ler ve kaset olsa da gene plak alıyorduk. Kasete kaydedilen yeni albümleri öncelikle dinliyorduk, sonrada para biriktirip plak mutlaka alınıyordu.
80’lerde Türkiye’de kaset modası başladığı için plakları genellikle dışardan getirsek de 70‘li yıllarda kimi zaman bizim plak şirketleri de Türk baskı plak çıkarıyorlardı. Az da olsa bulabiliyorduk. Bu plakların Türk baskıları basıldığında da bazı komik durumlarda fena halde oluyordu hani. Kimi zaman plak üstündeki etikettte Iron Maiden yerine İran Maden yazabiliyordu. Düzeltme ile uğraşmadan da piyasaya veriliyordu.
Bazı plakların Türk baskılarında ise dışarda basılan kapaktan farklı bir kapak kullanılıyordu. Bunların en meşhurları da 70’lerde çıkan Led Zeppelin plağıydı. Plağın kapağını kullanmayıp, Türkiyeden bir ressama kapak yaptırmışlardı.  
Pink Floyd’un 1972 yılında Barbet Schroeder’in yönettiği “La Vallée'” isimli filmine yaptığı bir müzik vardır. Grup 1971’de “Meddle” albümünü yapmış, “Dark Side Of The Moon” albümüne çalıştıkları sürede gelen bu teklifi değerlendirip film müziğini yapmışlardı.  Stüdyo albümleri “Dark Side Of The Moon” dan öncede bu müzikleri “Obscured by Clouds”  ismiyle piyasaya çıkartmışlardı.  Bunun üzerinden yıllar geçti “Dark Side Of The Moon”, “Wish You Were Here” derken “Animals” albümleriyle ülkemizde de Pink Floyd’un hatırı sayılır bir dinleyicisi oldu. Hemi de plak alanından. Bizim yerli plak şirketlerimizden biri de 1978’de bu vahayı görüp, Pink Floyd’un 6 yıl önce yaptığı film müziği “Obscured by Clouds” albümünü Long Play plak olarak basmaya karar vermiş. Ne kadar şaşırtıcı değil mi… Bir rock grubunun kendi diskografisinde bile “zor satış yapacak albüm” kategorisinde bulunan üstelik bir film müziğini Türkiye’de cengaver bir şirket çıkıp, yayınlıyor.

Hayretler içinde eve geliyor ve plağı kapından çıkarıyorsunuz. Hem dinliyor hem de kapağına bakıyorsunuz. Bu plağın asıl kapağını da film müziği olduğu için pek bilmiyoruz. (Eh o zaman internet falan da yok.) Dolayısıyla original kapağı bilmiyoruz. Müziği dinleyip, bir yandan da kapağa bakarken kapakta yer alan konser görüntüsündeki grubun Pink Floyd olmadığını kavrıyoruz. Bir kere gitarist Gilmour gibi düz sarı saçlı değil kıvırcık saçlı. Geri planda bir basçı var ama Roger Waters’ın biraz çekmiş ve zayıflamış hali. İşim en garip yanı da görüntüde hiç bir enstrümanı olmayan bir vokalist var. LP’deki birinci parça tamamlanmıyor ki, hemen jeton düşüyor. Bu resimdeki vokalist Freddie Mercury. Sonra kıvırcık saçlı Gilmour’un aslında Brain May olduğunu kavrıyorsunuz.  Ve sıska hale gelmiş Roger Waters’ın aslında John Deacon olduğunu anlıyoruz. Ve birinci parça tamamlanırken bu resimdeki grubun Pink Floyd değil Queen olduğuna şahit oluyoruz. Yahu acaba plağın kapağı mı karıştırdı plakçı diyeceğim ama kapak üzerinde kapı gibi Pink Floyd yazıyor.

1978’de yaşanan bu hadise büyük ihtimal bir uyanıklığın sonucuydu. Bir plak işi yapan şirket “Bu Pink Floyd şu sıralar iyi gidiyormuş.” diyor ve hemen kolları sıvıyor. Büyük ihtimallede telif vermemek için korsan olarak bu plağı basıyor. Eh sonuçta göze batmayacak bir eski film müziği ama kapı gibi Pink Floyd. Plağı basacaklar ama plak kapağını pek beğenmiyorlar hani. Orijinalindeki Hipgnosis’in yaptığı kapak için belki de “Bu kapak nedir böyle netliği yok, insanan gözlerini kamaştırıyor” dedikten sonra “Şöyle üzerinde bir konser görüntüsü olsun.” diye ekleyerek, resim arayışına giriyorlar büyük ihtimal. O zaman internet olmadığı için de dergiden kes yapıştır yöntemiyle yapacaklar ve yabancı bir dergi aranıyor. Artık bir Alman Bravo dergisi neyin bulunup, iş halledilecek. Kuşe kağıtlı Alman dergisine bakarken de bu resim hoşlarına giidiyor yallah kapağa oturtuyorlar. Ve ortaya böyle bir Pink Floyd kapağı çıkıyor. Hani o “Doğan görünümlü Şahin” deyimi gibi “Queen görüntülü Pink Floyd plağı” çıkıyor ortaya.
 
 APTÜLİKA




1 yorum: