İnsanoğlu müziğin konser
dışında kaydedilip evde de dinlenilmesine ilk önce silindir biçimli bir kayıt
aygıtı ile başladı. Sonra bunu konik bir boru sayesinde sesi veren gramafonlar
takip edecekti. Şimdilerde Çin işi çakma antikaları da yapılan gramafon
üzerinde dönen bir taş plak ve ona değen çuvaldız gibi bir iğne vardı. Böylece
ses gramafonun borusundan dışarı yansırdı. İnsanlık böylece plak ile tanıştı ve
gramafondan daha gelişmiş ses sistemleriyle modern bir hale gelip pikap oldu.
Artık plak müzikseverin vazgeçilmeziydi. Bunula kalmadık tabi bant teypler,
daha sonrası kaset ve günümüzde CD haline gelecekti. Hatta o bile geride kaldı
galiba şimdi sıkıştırı sıkıştırabildiğin kadar MP3’ vesaire.
Ama benim gibi bir kaç divane
için plağın büyüsü ve verdiği ses her zaman farklıdır. Bu yüzden plaklar hala
üretiliyor ve meraklılarına ulaşıyor. Diğer bir yandan da eski plakları gez
baba gezelim arıyoruz. Bu en azından benim gibiler için yaşamı güzel kılıyor.
70’li yıllarda plak müzik
dinlemenin tek aracıydı, sonralarında 80’ler ve kaset olsa da gene plak
alıyorduk. Kasete kaydedilen yeni albümleri öncelikle dinliyorduk, sonrada para
biriktirip plak mutlaka alınıyordu.
80’lerde Türkiye’de kaset
modası başladığı için plakları genellikle dışardan getirsek de 70‘li yıllarda
kimi zaman bizim plak şirketleri de Türk baskı plak çıkarıyorlardı. Az da olsa
bulabiliyorduk. Bu plakların Türk baskıları basıldığında da bazı komik
durumlarda fena halde oluyordu hani. Kimi zaman plak üstündeki etikettte Iron
Maiden yerine İran Maden yazabiliyordu. Düzeltme ile uğraşmadan da piyasaya
veriliyordu.
Bazı plakların Türk
baskılarında ise dışarda basılan kapaktan farklı bir kapak kullanılıyordu.
Bunların en meşhurları da 70’lerde çıkan Led Zeppelin plağıydı. Plağın kapağını
kullanmayıp, Türkiyeden bir ressama kapak yaptırmışlardı.
Pink Floyd’un 1972 yılında
Barbet Schroeder’in yönettiği “La Vallée'” isimli filmine yaptığı bir müzik
vardır. Grup 1971’de “Meddle” albümünü yapmış, “Dark Side Of The Moon” albümüne
çalıştıkları sürede gelen bu teklifi değerlendirip film müziğini yapmışlardı. Stüdyo albümleri “Dark Side Of The Moon” dan
öncede bu müzikleri “Obscured by Clouds”
ismiyle piyasaya çıkartmışlardı.
Bunun üzerinden yıllar geçti “Dark Side Of The Moon”, “Wish You Were
Here” derken “Animals” albümleriyle ülkemizde de Pink Floyd’un hatırı sayılır
bir dinleyicisi oldu. Hemi de plak alanından. Bizim yerli plak şirketlerimizden
biri de 1978’de bu vahayı görüp, Pink Floyd’un 6 yıl önce yaptığı film müziği
“Obscured by Clouds” albümünü Long Play plak olarak basmaya karar vermiş. Ne
kadar şaşırtıcı değil mi… Bir rock grubunun kendi diskografisinde bile “zor
satış yapacak albüm” kategorisinde bulunan üstelik bir film müziğini Türkiye’de
cengaver bir şirket çıkıp, yayınlıyor.
Hayretler içinde eve geliyor
ve plağı kapından çıkarıyorsunuz. Hem dinliyor hem de kapağına bakıyorsunuz. Bu
plağın asıl kapağını da film müziği olduğu için pek bilmiyoruz. (Eh o zaman
internet falan da yok.) Dolayısıyla original kapağı bilmiyoruz. Müziği
dinleyip, bir yandan da kapağa bakarken kapakta yer alan konser görüntüsündeki
grubun Pink Floyd olmadığını kavrıyoruz. Bir kere gitarist Gilmour gibi düz
sarı saçlı değil kıvırcık saçlı. Geri planda bir basçı var ama Roger Waters’ın
biraz çekmiş ve zayıflamış hali. İşim en garip yanı da görüntüde hiç bir
enstrümanı olmayan bir vokalist var. LP’deki birinci parça tamamlanmıyor ki,
hemen jeton düşüyor. Bu resimdeki vokalist Freddie Mercury. Sonra kıvırcık
saçlı Gilmour’un aslında Brain May olduğunu kavrıyorsunuz. Ve sıska hale gelmiş Roger Waters’ın aslında
John Deacon olduğunu anlıyoruz. Ve birinci parça tamamlanırken bu resimdeki
grubun Pink Floyd değil Queen olduğuna şahit oluyoruz. Yahu acaba plağın kapağı
mı karıştırdı plakçı diyeceğim ama kapak üzerinde kapı gibi Pink Floyd yazıyor.
1978’de yaşanan bu hadise
büyük ihtimal bir uyanıklığın sonucuydu. Bir plak işi yapan şirket “Bu Pink
Floyd şu sıralar iyi gidiyormuş.” diyor ve hemen kolları sıvıyor. Büyük
ihtimallede telif vermemek için korsan olarak bu plağı basıyor. Eh sonuçta göze
batmayacak bir eski film müziği ama kapı gibi Pink Floyd. Plağı basacaklar ama
plak kapağını pek beğenmiyorlar hani. Orijinalindeki Hipgnosis’in yaptığı kapak
için belki de “Bu kapak nedir böyle netliği yok, insanan gözlerini
kamaştırıyor” dedikten sonra “Şöyle üzerinde bir konser görüntüsü olsun.” diye
ekleyerek, resim arayışına giriyorlar büyük ihtimal. O zaman internet olmadığı
için de dergiden kes yapıştır yöntemiyle yapacaklar ve yabancı bir dergi aranıyor.
Artık bir Alman Bravo dergisi neyin bulunup, iş halledilecek. Kuşe kağıtlı
Alman dergisine bakarken de bu resim hoşlarına giidiyor yallah kapağa
oturtuyorlar. Ve ortaya böyle bir Pink Floyd kapağı çıkıyor. Hani o “Doğan
görünümlü Şahin” deyimi gibi “Queen görüntülü Pink Floyd plağı” çıkıyor ortaya.
APTÜLİKA
Bu plak bende mevcut. İsteyene satabilirim. 2000 tl.
YanıtlaSil