Sayfalar

29 Mayıs 2021 Cumartesi

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 177



Nikolay Vasilyeviç GOGOL
 "Evlenme / Kumarbazlar"
İş Bankası Yayınları
Çeviri: Koray Karasulu
 (5. Baskı: Mayıs 2019)

Gogol ile ilk tanışmam çok küçük yaşlarda "Bir Delinin Hatıra Defteri" ismindeki tiyatro oyunuyla oldu. Hafızam beni yanıltmıyorsa Genco Erkal'ın oynadığı bu oyunu izlememiştim, (hoş izlesem de ne anlardım o da meçhul) çünkü daha ilkokula bile başlamamıştım. Ancak büyükler konuşurken ismi ilginç gelmiş ve aklıma yer etmişti. Daha sonraları 15 yaşıma geldiğimde Gogol'un "Palto" ve "Burun öykülerini okuyarak çok sevecektim. Sonraları bunu film olarak izlediğim "Müfettiş" takip edecekti. O günlerden bugünlere başta "Palto" ve "Burun" öyküleri olmak üzere yapılmış çizgi roman, film, radyo tiyatrosu uyarlamaları vesaire de dahil olmak üzere her neyi bulmuşsam takip etmişimdir. Kısacası Rus klasikleri içinde Gogol'un yeri benim için ayrıcalıklı ve de vazgeçilmezdir.

 Karikatür, mizah üzerine bir yetenek sınavı yapılsa beni de jüri üyesi yapsalar, elemeyi sadece Gogol okumamış olanlardan yaparım. Rus edebiyatı içinde mizahı gerçekçilikle ve zeka ile  buluşturan bu muhteşem adamın önemi yüzyıllar geçtikçe daha da iyi anlaşılıyor. Bu yüzden Gogol ile ilgili elime ne kitap geçerse teklifsiz okurum, bu kırk küsur yıldır süregelmiştir, hatta daha önce okumuş olsam da. 

Öyküleriyle ayrıcalıklı olan Gogol'un tiyatro oyunları da dikkate değerdir. İzleme olanağı bulamadığım "Evlenme" ve "Kumarbazlar" tiyatro oyunlarının kitabını bulunca tabiki okumadan geçemezdim. 

Tiyatroyu çok sevmeme karşın oyun metnini okumak bana hep zor gelmiştir. Öncelikle oyunculuğun esas olduğu tiyatroda, dekorsuz ve mimiksiz yazılı metni okumak bana hep sıkıcı gelmiştir. Ancak Gogol öyle bir büyük yazarki, onun oyununu okurken sahneleri gözünüzde canlandırıyor hatta oyuncuları görüyorsunuz. Bu iki oyunu okuduktan sonra durum mizahının ustası O Henry'nin (1) de Gogol'un rahleyi tedrisatından geçtiğini anlayacaktım. Amerikalı usta öykücü O Henry'nin mizah anlayışındaki matematik, özellikle "Kumarbazlar" oyunundaki kurgu ile ortaya çıkıyor. 

Gogol'un en sevilen komedilerinden biri olan "Evlenme"de ahlaki değerler ve görücü usulü çöpçatanlık müessesi alaya alınıyor. Oyun içindeki damat adaylarının nezdinde sınıfsal kimliklere mizahı bir bakış sunuluyor. 

"Kumarbazlar" oyununda ise zeka ve kağıt oyunu ustalıklarıyla kurulan entrikaların resmi geçidini izliyoruz. 

Aptulika

 (1) O. Henry (1862 –  1910 ) ABD'li öykü yazarı.  Hikayelerinde "durum mizahı" denilen bir anlayışı getiren yazarın eserleri sürpriz sonla biter. 

23 Mayıs 2021 Pazar

Bob Dylan 80 yaşında.



Bugün Bob Dylan 80 yaşına giriyor. Bu konuda Bülent Seyitdanlıoğlu'nun yazısına yer veriyoruz. 




"Ben , Robert  Allen  Zimmerman

Dylan adını seçtim, çünkü Dillon adında bir amcam vardı. Vurgusunu değiştirdim, çünkü böylesi kulağa daha hoş geliyordu. Dylan Thomas'ın yazdıklarının bir kısmını okudum, ama benimkiler gibi değildi. Birbirimizden oldukça farklıyız.

İnanın ki adımı Dylan Thomas'ın onuruna değiştirmedim. Bu tümüyle uydurma. Ben Dylan Thomas için onun benim için yaptıklarından fazlasını yaptım. Bakın bir yığın genç büyük olasılıkla bu söylentiyi duydu duyalı onun şiirlerini okumaya başladı."


Evet, bugün Bob Dylan'ın doğum günü ve Kulak Misafiri Bob Dylan'ın doğum gününü kutluyor.

O  bugün itibarıyla 80. yaşında.

İyi ki doğdun Dylan...

 

Cenani'den 22 yıl önceki beste ilk kez yayımlanıyor.



Müzik hayatına 1987 yılında başlayan Cenani, 1999 yılında sözünü, bestesini yaptığı  "Ölüm Rüzgarları" adlı parçasını bu hafta yayımladı. 

"Çok uzun zaman ve yol katederek bugüne geldi ve son hâlini buldu. Kayıtlar esnasında bestelediğim günlerdeki ruh haline hâlâ sahip olduğumu görmek hem çok şaşırtıcı hem de sevindirici bir deneyimdi." diyen Cenani,  "Adı sizi yanıltmasın. Deniz kıyısında güneş batarken bir bira eşliğinde dinleyebileceğiniz bir şarkı oldu." diye eklemeyi de ihmal etmiyor. 

 Müzik hayatına 1987 yılında amatör bir grupta davul çalarak başlayan Cenani, daha sonra gitara geçerek aynı zamanda vokalide üstlenecekti. Eğlence dünyasında sahne alırken kendi şarkılarını da yazmaya başlayan Cenani, 1999 senesinde yerleşip yedi sene boyunca yaşadığı Münih kentinde müzik kayıt teknolojileri ile de ilgilenmeye başladı. 2007 yılında yurda dönerek kaldığı yerden devam eden sanatçı Chantage grubunda gitarist olarak yer aldı. Müziğini genelde pop rock ekseninde kimi zaman sertleşerek kimi zaman da yumuşak bir soundla sunmaya çalışan Cenani, melodilerde blues ve bazen etnik unsurlara da zaman zaman yer vermektedir. 




Sis grubunun 8. yılında müzik emekçilerine adanmış şarkı: Zindan



Doom Metal‘in sevilen grubu Sis, "Karanlığın Fısıltıları" isimli albümünden ikinci video klibini “ZINDAN'' isimli çalışmalarına çekti. Grubun albümdeki bu parça, Dünyada ve memlekette yaşanan olaylara tepki niteliğindeki klibi ile karanlığın melankolik etkisi ve sanatıyla cevap veriyor. Sis,  "Zindan" klibini ekonomik sebeplerden yaşamını sonlandıran müzik emekçilerine adıyor. 

Grup "Zindan şarkısı ile ilgili şunları söylüyor: "Son bir yıl içinde 102 müzisyen ekonomik sebeplerden intihar etti.  Zindan, çektiğimiz acıların ve çektireceğimiz acıların yansımasıdır. Emekçileri yoksulluğa, açlığa mahkum etmek, hayatını zindana çevirmek politik tercihlerdir. Sonsuz güzelliğimizle direnişimiz zafer kazanacak."

"Zindan" aynı zamanda Sis grubunun kuruluşunun 8. yıldönümü olma özelliğini de taşıyor ve klipte grubun güncel kadrosunun yanısıra, 8 Yıl boyunca kadrosunda yer alan tüm isimler başta olmak üzere Godheim,Cursed In Eternity, Grumpic Dissase, Amras Numenesse,Meriç Yapıcı, Karoft, Booze Serpent, Yüz Karası , Karoft, Bayrek Murtezaoğlu, Ranfor ,Desecrate, Depressive Mode,Soggoth,, Illusions Play, Burcu &Şefik, Hülya Çetinkaya ve Alus Doğu Can Güneş ve Kenan Damar gibi değerli isimler klipte grubun isyanına ortak oluyor. Dünyanın karamsarlığını buram buram hissedeceğiniz Zindan ‘ın klibi ise GD YAPIM tarafından hazırlandı.

22 Mayıs 2021 Cumartesi

Radiohead'den Thom Yorke ve Jonny Greenwood'dan yeni grup: Smile



Radiohead grubunun solisti Thom Yorke ile bas gitaristi Jonny Greenwood, The Smile isimli yeni bir grup kurduklarını duyurdu. Aralarına davulcu Tom Skinner'ide alan ikiliye Radiohead'in prodüktörü  Nigel Goodrich de bu projede yer alacağını duyurdu.  Kurulacak grubun ismi Smile ise Ted Hughes bir şiirinden geliyor. 

Yorke, Greenwood ve Skinner tarafından kurulan üçlü ilk kez  'Live at Worthy Farm'ın organizasyonunun özel konuğu olarak çıkacak. 

Son albümünü 2016 yılında çıkartan Radiohead ise verdiği arayı hala sürdürüyor.   Yani dağılmış falan değiller ama beş yıllık sessizlik sürüyor. Şimdilik Smile ismini verdikleri yeni grup projesine devam ediyorlar. 

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 176


Hüsnü Mahalli
 "Maniki Dünya"
Destek Yayınları
 (Ocak 2016)

Geçen hafta Suriyeli edebiyatçı Nihad Siris'in romanına yer vermiştim. "Sessizlik ve Gürültü" isimli bu romanın Ortadoğu coğrafyasının politik atmosferini anlatması açışından önemini vurgulamıştım. Bu romanı okuduktan sonra Hüsnü Mahalli'nin bu kitabını da bulmam devam niteliği taşıdı. Aslında bu kitabın adından yola çıkan Mahalli ve Ayşenur Arslan'ın birlikte yaptıkları televizyon programından da aşinaydım ama kitap da tamamlayıcı oldu hani. 

İtiraf etmem gerekirse bundan 18 yıl önceleri Hüsnü Mahalli ismine hep mesafeli olmuştum. Ancak bu kitabı okumam sayesinde onun Ortadoğu konusunda uzman bir gazeteci olduğunu anlayacak ve de bu uzmanlığın da masa başında oturarak değil oralarda dolaşarak... bizzat bu coğrafyanın nabzını tutarak  oluştuğunu kavrayacaktım.

 Şimdi bir süreliğine kitaptan uzaklaşıp, kendi lise yıllarıma döneceğim. 1970'lerin sonu okuduğun gazeteyi sokakta koltuğunun altında taşımak yürek ister. Sağcı bir bölgeye elinde Milliyet'le dahi girsen sorun olur ama dayak yeme ihtimalin azdır. (Bu arada bugünkü Milliyet ile o dönemkini sakın ola katıştırmayın. ) Diyelim elinde Cumhuriyet var, sağcılardan "Gomonist" diye dayak yemen garanti. Fakat 1980'lere bir kala bazı sol grupları Cumhuriyet de kesmiyor, hadi söyleyeyim biraz "ılımlı" hatta "revizyonist" bulunuyor ve yeni çıkan "Demokrat" gazetesi daha devrimci çizgide görülerek alınıyordu. İşte o sıralar ben de "revizyonist" denilen Politika gazetesini de alır olmuştum. Politika gazetesi de Cumhuriyet'e göre biraz daha sosyalistti ama sol içinde bazı gruplar eleştirirdi. Ben o sıralar bu gazetedeki yazıları sever olmuştum...hem Cumhuriyet'i hem de Politika'yı alırdım. İlk dönem İsmail Cem'in yönettiği gazete Disk desteğinde çıkıyordu ve çizgi biraz TKP çizgisine yönelecekti. (Bir dip not daha yapmam gerekecek: O dönem TKP yasak partiydi). Zaman tünelindeki yolculuğumu burada noktalayayım ve tekrar kitaba döneyim. İşte o dönem benim okuduğum Politika gazetesinin dış haberler servisinde Hüsnü Mahalli, Ortadoğu haberlerini hazırlıyormuş. Yani tanışıklığım o zamanlardan ismini bilmesem de varmış. 

Üniversite için Suriye'den ülkemize gelen Mahalli, ilk olarak İTÜ'de mühendislik okumaya başlamış. O dönem yakın arkadaşlarından biri de gençlik liderlerinden Harun Karadeniz. Kitapta Hüsnü Mahalli'nin o yıllardaki anılarından bölümler de yer alıyor. Daha sonrasında mühendisliği bırakıp Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu'na giriyor ve burayı 1977'de bitiriyor. 

"Maniki Dünya"da Hüsnü Mahalli'nin üniversite yıllarındaki eylemlerden örülü anıları kısaca veriliyor ve ardından günümüze dek gelen Ortadoğu coğrafyasında olanlar anlatılıyor. Üstelik bu coğrafyadaki politik liderler kimi zaman insani kimi zaman mizaha varacak şekilde yansıyor. 300 sayfalık kitapta Ortadoğu'nun 50 yılını eksiksiz buluyorsunuz. Kitabın girişinde yer alan ilk 36 sayfada bu coğrafyanın 100 yıl öncesi, Lawrence, Wooley, Bayan Bell gibi sömürgeci, emperyalist kahramanlarla harika bir şekilde anlatılmış. O 36 sayfa okurken gözünüzde bir film gibi canlanıyor. 1900'lerdeki bu maceranın kahramanlarından biri de Agatha Christie ve onun Pera Palas'tan sonra kalmayı en çok sevdiği Halep'teki Baron's Oteli de bu sömürgeci paylaşıma dekor oluyor. İlk 36 sayfada anlatılan bu bölüme eşlik eden fotoğraflar da kitabın sonunda yerini almış.

Hüsnü Mahalli'nin "Maniki Dünya" kitabını hem bu coğrafyayı tanımak isteyenlere hem de bizim bu coğrafyaya itilmemizi anlatan uyarıları dikkate almak isteyenlere tavsiye ederim. Kitabın arka kapağında yer alan yazıda : "Arabistanlı Lawrance 100 yıl önce Ortadoğu'nun haritalarını çizdi...Maniki dünyanın her yerinde. İslam coğrafyasında." diyerek devam ediyor. Saddam, Mübarek, Aliyev, Elçibey, Kaddafi, Hariri, Arafat, Kral Hüseyin, Talabani, Petrosyan, Ahmedinecat, Hatemi, baba ve oğul Esad'lar, Koçaryan , Petrosyan ve diğerleriyle konuşan Mahalli, bir çok ülke ve savaşı da gidip görerek bize yansıtmış. "Hikayeler ve anılar. Maniki dünyayı anlatmak için. Oturup yazdım işte. " diyen Mahalli, "Dünya maniki olmasın diye" bu kitabı yazdığını da söylemeyi ihmal etmiyor. 

Aptulika

 

21 Mayıs 2021 Cuma

Nikki Six ve Rob Zombie'den bir "Supergroup": L.A.Rats



 Nikki Sixx, Rob Zombie, John 5 ve Tommy Clufetos tarafından kurulan "supergroup" L.A. Rats ilk single'ını yayımladı. "I'm Been Everywhere" adlı bu parça bir cover çalışması. Avustralyalı country şarkıcısı Lucky Starr'ın 1962'de yaptığı bu şarkı o yıllarda Sidney listelerined bir numaraya kadar yükselecek ve ardından tüm dünyaya yayılacaktı. Bu parçayı aynı yıl ABD'li country yıldızı Hank Snow da seslendirecek ve "I'm Been Everywhere"country klasikleri arasındaki yerini alacaktı. Bu parçayı seslendirenler arasında country ikonu Johnny Cash de yer almakta. 

Supergroup L.A. Rats bu parçayı yapmaya Johnny Cash yorumunu dinleyerek karar vermişler. Şimdi sizlere "I'm Been Everywhere" in ilk olarak Lucky Star, ardından Johnny Cash ve en son olarak da L.A. Rats tarafından yapılmış rock yorumuyla yer vereceğim. 











20 Mayıs 2021 Perşembe

Tanju Eren'den "Seslerden resim yapmak"



Tanju Eren rock dünyamızda yılların gitaristi. Ancak o geçmişte yaptıklarıyla kendini sınırlamıyor ve devamlı yeni arayışlar içinde olmaya devam ediyor. Pandemi sebebiyle herşeyin durduğu son bir yılda Tanju durmadan yeni bir şeyler üretmeye devam ediyor. O şimdi de yeni bir albümle karşımızda.

Usta müzisyen "DIGITAL DEMENTIA" ismini verdiği albümünde tüm besteleri yapmakla kalmamış, bütün enstrümanları, mix'i ve masteringleri de kendisi üstlenmiş. Oldukça deneysel olan bu çalışmanın oluşumunu Tanju'dan dinleyelim:

 “Değişen şartlar ruhumuzu eğip bükerken aynı zamanda seçim de sunmakta.

Eğilip bükülüp yeni formlar keşfetmek ya da kırılıp dökülmeyi seçebiliriz.

Son dönem bu seçimlerin ve değişimlerin ağırlığı/hafifliği ile dolu dolu geçti.

Bu yolculuğun ve hissettirdiklerinin seslerden resmini yapmak istedim.

Yeni sesler aradım, bulduklarımı kaydettim.

Dinleyenin maceraları olacak tarifler yaptım kendimce.

İçimden geleni ardıma koymadan…”

 



18 Mayıs 2021 Salı

19 Mayıs Adımı, hala Genç hala Devrimci

 


Yıl 2019'du ve 19 Mayıs'ın 100. yılında çok görkemli bir kutlama beklemiştim ama olamadı. Sonrasında ise 101. yılına geldik ve koronavirüs salgını sebebiyle evlere kapandık. Her şeye rağmen balkonlara çıkıp kutladık. Bu yıl ise gene pandemi o coşkuyu hakkettiği görkemle yaşayamıyoruz ama içimiz iki yıl öncesinden daha kıpır kıpır. 

Ben altmış yaşına girmeme bir yıl kalmış biriyim. Yani genç falan değil hatta orta yaşlı bile değilim artık. Peki 19 Mayıs Gençlik Bayramı'nı kendime niye dert ederim ki? Kendimce sosyalist bir dünya görüşünde bir insan olarak o diyalektik yasaya inanırım: Gençlik benden daha ileridedir. Hadi daha açık söyleyeyim: Gençlik devrimdir. 

Bugün günlerden 19 Mayıs ve Mustafa Kemal Atatürk'e bakıyorum, hala genç. Çünkü o kelimenin tam anlamıyla devrimci. Üstelik bir devrimi gerçekleştirmiş bir devrimci. Yüzyılı aşıyor olsa da o devrim her şeye rağmen varlığını sürdürüyor. Nasıl mı? Nefes almaya ne kadar gereksiniyorsak öyle gerekli ve vazgeçilmez bir devrim.

Hadi o 102 yıl önceki o ilk adıma dönelim. 

Yıl 1919 ve takvimler 19 Mayıs'ı gösteriyor...

O adım bağımsızlık için verilecek kurtuluş mücadelesinin başlangıcıydı.

Kurtuluş tek başına değil hep birlikteydi. 

O adım

AKIL, BİLİM ve AYDINLANMA içindi. 

Bu ÇAĞDAŞ bir TÜRKİYE'ye atılan adımdı.

Gençler ve her zaman genç kalanlar!

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı

102. yılında 

KUTLU OLSUN!



16 Mayıs 2021 Pazar

Pandemi Sonrası Konserlere Dönüş Tarihleri



Pandemi dolayısıyla tüm dünyada konserler durmuş, turneler iptal olmuştu. 14 ay sonra dünyanın bazı yerlerinde normale dönüş ufaktan gerçekleşmeye başladı ve konser programları belirlenmeye başladı. İşte sırasıyla konserlere başlayacak gruplar ve tarihleri.

 Foreigner - 19 Mayıs

Sammy Hagar - 23 Mayıs

Lynyrd Skynyrd - 4 haziran 2021

Kiss - 11 Haziran 2021

Styx - 16 haziran 2021

Judas Priest - 16 haziran 2021

ZZ Top - 23 Haziran 2021

Billy Joel - 9 Temmuz 2021

Primus / Rush - 10 Ağustos 2021

Dead And Company 16 Ağustos 2021

Megadeth - 20 Ağustos 2021

The Doobie Brothers - 22 Ağustos 2021

Santana 25 Ağustos 2021

Elton John - 1 Eylül 2021

The Monkees - 10 Eylül 2021

Genesis - 15 Eylül 2021

Pearl Jam - 18 Eylül 2021

Metallica - 8 Ekim 2021

Wolfgang Van Halen - 10 Ekim 2021

Guns N' Roses - 6 Kasım 2021

Ozzy Osbourne -  26 Ocak 2022

Alice Cooper - 9 Şubat 2022

Scorpions - 26 Mart 2022

Queen - 30 Mayıs 2022

Iron Maiden - 4 Haziran 2022

Def Leppard / Motley Crue / Poison / Joan Jett - 16 Haziran 2022

Roger Waters - 6 Temmuz 2022



 

Benim İflah Olmaz BONNIE TYLER Tutkum


 

1970'lerin sonundayız ve TRT TV'sinin siyah beyaz yayınında bir açık oturum yayınlanıyor. Siyasi bir konu tartışılıyor ama o gece yayında bol arıza oluyor ve kesiliyor. O zamanlarda bu durumlarda "Necefli Maşrapa" görüntüsü girerdi. Böylece yayında arıza olduğunu anlardık. Ama benim o açık oturumu izlediğim yıllarda bir gelişme olmuştu ve "Necefli Maşrapa" yerine müzik yayınına geçiyorlardı. O müzik yayınları da ya Almanların Music Laden ya da BBC ya da İtalya'nın RAI kanalının müzik yayınları oluyordu. 

İşte o günkü açık oturum yayınındaki arızalarda da şansımıza BBC yayını düşmüştü ve bir anda daracık deri giysiler içinde Bonnie Tyler çıkıvermişti. O gece o kadar sık arıza olmuştu ki devamlı Bonnie Tyler'ı izlemiştik. Hayatımda hiç unutamayacağım bir anıydı doğrusu. Ondan önce de Tyler'ın sesine hayrandım ama o gün her karşıma çıkışında büyülenmiştim. Güçlü bir ses ve seksi bir fizik beni o ilk gençlik yıllarımda alıp götürmüştü. Şaka değil tutulmuştum, biraz Fellini'in "Amarcord" filmi sendromunu yaşamıştım diyebilirim(Bu da yazının samimi itirafları olsun hani). 


Aradan o kadar yıl geçti Bonnie Tyler denildi mi, hemen etkisine girerim. Daha sonraları popülaritesi geçse de yeni bir şey yaptığında derhal "Sahibinin Sesi" firmasının amblemindeki köpekçiğe dönüveririm. Bu hafta dostum Bülent Seyitdanlıoğlu'nun hazırlayıp, Bengi ile birlikte sundukları "Kulak Misafiri". radyo programında Bonnie Tyler'ın  2021 yılında yaptığı yeni albümünün yer alacağını öğrenince  (Kulak Misafiri her Pazar Radyo ODTÜ'de saat 22:00'de) çılgına dönecek ve tabi o aşkım yeniden depreşecekti.

Bonnie Tyler benim için Tina Turner'ın sarışın haliydi. Her ikisi de anlaşılmaz bir çekicilikte ve yanına yaklaşılmaz bir mesafelilikte iki star. Tina Turner hak ettiği başarıyı elde etti ama Bonnie biraz daha az bilindi ama hep oldu. Tina gibi Bonnie de tam anlamıyla rock denilemese de pop kulvarından baktığımızda rocka daha yakın hatta hard rock'a bile yaklaşan bir vokal.  Onun vokali bana Rod Stewart'ı hatırlatır ama biraz daha Tom Jones ile hem hal olmuş halini. Gal Kaplanı lakaplı Tom Jones gibi Bonnie Tyler da Galli bir şarkıcı. Çoğu zaman aklıma bu Britanya adasındaki ses renkleri takılır. Coğrafyadan mıdır yoksa viskinin de etkisi var mıdır? nedir, akıl almaz bir renk ve bir o kadar da tanımlanamaz. Bonnie'de duyulan ses Rod Stewart gibi kekremsi ve Tom Jones gibi hançerden çıkar. 

Bonnie Tyler, 1977'den bu güne kadar 20'ye yakın albüm yapmış olsa da ülkemizde onu daha çok "Holding Out for a Hero" parçasıyla tanırlar. Aslında parçayı orijinal ismiyle de değil, Ajda Pekkan'ın "O Benim Dünyam" şarkısı olarak bilirler. Hatta 2000'lerin içinde bir banka Bonnie Tyler'ı konser için ülkemize getirmişti. Konserin sonlarına doğru izleyenler alkışla birlikte hep bir ağızdan istedikleri parçayı söylemişlerdi. O sıra Bonnie'nin suratında bir şaşkınlık olacaktı. Zira istek yapan izleyici hep bir ağızdan, "O benim Dünyam"ı söylüyorlardı. Eh hani nasıl şaşırmasın, siz onun yerine kendinizi koyun, yabancı bir ülkeye gidiyorsunuz ve sizin parçanızın müziği farklı sözlerle karşınıza çıkıyor. Neyse ki bir süre sonra Bonnie istenen parçanın "Holding Out for a Hero " olduğunu anlayacak ve söyleyecekti. Bu da o gecenin güzel bir anısı olarak kalacaktı. 

Bonnie Tyler benim için vazgeçilmez bir ses ve bu gece onu yeni albümüyle radyo programına konuk eden Bülent Seyitdanlıoğlu için de özel bir ses olması beni sevindirdi. Demek ki yalnız değilmişim. Bu gece Radyo ODTÜ'de yayınlanacak KULAK MİSAFİRİ'nde yıllar süren hayranlığımı tekrar alevlendireceğim. 

Aptulika 


15 Mayıs 2021 Cumartesi

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 175



Nihad Siris
 "Sessizlik Ve Gürültü"
Jaguar Kitap
Çeviri: Rahmi Er
  (1. Baskı: Nisan 2015)

Bu romanı yazıldığı tarih olan 2004'te okumuş olsaydım, yüzyıl öncesini anlatan bir eser sanırdım. Ülkemizde yayınlandığı 2015'te alıp okumuş olsaydım, kesinlikle bir 'distopya' derdim. Oysa bugün okuduğumda ise konuya kendimi çok yakın hissettim. 

Nihad Siris, Suriyeli bir yazar ve 2014'ten beridir de Berlin'de yaşıyor. 1950 Halep doğumlu edebiyatçı inşaat mühendisliği alanında yüksek öğrenim yapmış ama yaşamını yazarak sürdürmüş. Siris kariyerinin başında televizyon dizileri yazacak kadar tutulan biriymiş ama bir süre sonra rejim ile arası nane molla olmuş. Bu güne kadar yedi romanı olan yazar, 2004'te yayınlanan bu romanı ile kara listeye alınacaktı. Suriye'de daha yayınlanmadan yasaklanan "Sessizlik Ve Gürültü" ancak  Beyrut'ta yayınlanabilecekti. Ardından başka dillere de çevrilen bu roman ülkesinde bilinmese de dünyada büyük bir ilgiyle karşılanacaktı. Böylece yönetimle yazar arasındaki ipler iyicene kopacak ve Nihad Siris'n Berlin'de noktalanacak sürgün hayatı başlayacaktı. 

"Sessizlik ve Gürültü", Nihad Siris'in  romanının geçtiği yeri bilinmeyen bir Arap ülkesi diye ya da daha zihin açıcı şekilde Ortadoğu coğrafyasında her hangi bir yer diye düşünebiliriz. Bu Ortadoğu ülkesinde mutlak hakim olan Lider'in iktidara gelişinin yirminci yılı kutlamalarının yapıldığı kavurucu sıcak günde geçen bir roman. Etrafa yayılmış propoganda şarkıları sloganlar eşliğinde bir atmosfer. Romanın kahramanı olan yazar Fethi Şiyn,  büyük ihtimalle Nihat Siris'in kendisi. Zira Şiyn de Siris gibi televizyon dizileri yazmış biri ama şimdi rejimle ters düşmüş bir kişi. "Düşündüklerini baskı nedeniyle yazamayan ama istenildiği gibi yazmaya da yanaşmayan ve sessiz kalan Şiyn, ülkenin doğal gerçekliği haline gelmiş bunaltıcı karmaşadan bir parça uzaklaşabilme umuduyla kendisini sokağa atar. Ne var ki polis tarafından dövülen bir öğrenciyi kurtarmaya çalıştığında "uzun bir gün"ün başlangıcında olduğundan habersizdir." (*) 

Romanda ülkeyi yöneten ve mutlak hakim olan Lider'in iktidara gelişinin yirminci yılı kutlanmaktadır. Kutlamaya herkes katılmak zorundadır. Katılamayanlar (ki ev hanımları, yaşlılar gibi) da televizyondan naklen verilen gösterileri izlediklerini kanıtlamak için sesi sonuna kadar açmak zorundadırlar. Sıcak ve bunaltıcı bir günde yazar Şiyn evde de duramayınca kendini dışarı atar ama ondan sonra olan olur... Zira etrafta parti görevlileri vardır.  

 Modern Arap edebiyatının aykırı yazarı Suriyeli Nihad Sîris'in, distopya ile gerçekliğin kesiştiği incecik bir çizgide zarafetle yürüyen romanı Sessizlik ve Gürültü'yü Rahmi Er, Arapça aslından çevirdi. Okunması hem bir roman hem de siyasal bir analiz açışından günümüze ışık tutacak denli önemli bir yapıt. 

Aptulika

Emre Tankal Quartet'tan Kadıköy'ün Caz Hali


İstanbul'un sanat ve müzik açısından son kalesi Kadıköy, en çok da bu pandemi döneminde özlenenlerden. Rock adına doksanlarda "Kadıköy Sound" adıyla taçlanan ilçe şimdilerde de bir caz albümüne esin kaynağı oldu. 

Caz gitarının yurdumuzdaki önemli isimlerinden  Emre Tankal'ın dörtlüsü “Kadıköy” ismini verdiği albümle bizleri bu semtte bizleri caz esintili bir yolculuğa çıkartıyor.  7 parçadan oluşan bu ilk albümde Emre Tankal Quartet, geleneksel caz birikimi içinde yeni dönem caz anlayışını buluşturuyor. 

 “Hayatımı tamamen değiştirmeye karar verip Kadıköy’e taşınmamla başladı her şey." sözleriyle albümün oluşumunu anlatan Emre Tankal sözlerine şöyle devam ediyor, "İçe döndüğüm bir dönemdi. Albümdeki 7 parça kronolojik olarak yazılış sırasına göre yaşadığım 2 yıllık bir hikâyeyi anlatıyor. Son şarkının son notasında o hikâye sona eriyor.”

Albümde yer alan tüm bestelerin ve gitarların Emre Tankal’a ait olduğu çalışmada, saksafonda Tamer Temel, kontrbasta Volkan Topakoğlu, davulda ise Berke Özgümüş yer alıyor. Hayyam Stüdyoları’nda kaydedilen ve Ada Müzik etiketiyle yayımlanan albümün mix’i Derin Bayhan’a mastering’i ise Demirhan Baylan’a ait. Kapak çizimini ise Melis Coşkun Başay yaptı.

 1978 İstanbul doğumlu Emre Tankal, lise yıllarından bu yana müzikle iç içe. Aydın Esen, Donovan Mixon, Dave Allen, Sarp Maden ve Kurt Rosenwinkel gibi isimlerle çalışma fırsatı bulan müzisyen son on yılda Türkiye’deki birçok caz festivali ve caz kulübünde konserler verdi.

Jehan Barbur’un Uyan ve Birsen Tezer’in İkinci Cihan albümlerinde bazı şarkıların düzenlemelerini yaptı ve bu albümlerin kayıtlarında yer aldı. 2016 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Caz Bölümünde yüksek lisansını tamamlayan Emre Tankal hâlâ profesyonel müzik yaşamını İstanbul’da sürdürüyor. 2017 yılından itibaren Emre Tankal Quartet adı altında kendi bestelerini dinleyiciye ulaştırıyor. Aranjör ve müzisyen olarak profesyonel müzik yaşantısını sürdürüyor.




14 Mayıs 2021 Cuma

Büyük Birader'den yeni şarkı "Bazen"...Pandemide zor günler yaşayan müzisyenlere ithafen

 


Pandemi döneminde bir çok insan işlerini yapamaz oldu. Bu konuda en büyük zorluğu da müzisyenler yaşadı diyebiliriz. Bir yıl boyunca sahnelerden uzak kalan müzisyenlerin yaşam zorlukları gazete haberlerine yansıyan intiharlarla bile ayyuka çıktı. Bunca şeye rağmen bir iki küçük sesin dışında müzisyenler bir araya gelemedi. Her ne kadar herkes kendi içine kapanık dert yansa da pandeminin başından beri bu konuya hassasiyet gösterenler oldu. İşte onlardan biri de Büyük Birader grubuydu. (Burada bahsetmeden geçersem hakkını yemiş olurum. Bu konuyu sadece müzisyenlerle değil tüm sanat insanlarının zorluklarına dikkat çekmeye çalışan Hicri Bozdağ'ı da anmadan geçemem hani. Ne acıdır ki Hicri'nin çığlığı da sanat insanlarını bu sorunlara karşı bir araya getiremedi.)

 Pandeminin en başından beri müzisyenlerin bu zor durumunu gündemde tutan ve bu alanda canlı müzik yapma imkanlarının olmadığı anda bile instagram canlı yayınlarıyla müzik yapan Büyük Birader, şimdilerde de "Bazen" isimli tekli'siyle bizlerle. Söz ve müziği Bora Biçer'e ait olan bu parça, pandemide zor günler yaşayan müzik insanlarının duygularını anlatıyor. 


"Bu şarkıyı bestelerken, düzenleyip kaydederken pandemi sürecinde hepimiz gibi zorluklar yaşadık, ama bir şekilde hayata tutunup bu şarkıyı beğeninize sunduk." sözleriyle şarkının oluşumunu anlatan Büyük Birader, "Bu süreçte işinden gücünden olan, bunalıma giren, geçinemeyen ve hayata tutunamayan bir çok müzisyen arkadaşımızı kaybettik ne yazık ki. Bu şarkıyı onlara ithaf etmek istedik." diyerek "Bazen" parçasını anlatıyor. 

Pandemiye rağmen tam bir ekip çalışması olan bu parçanın kayıtları Detay Müzik Stüdyolarında yapıldı. Mix ve Mastering'de Volkan Yırtıcı var. Kapak tasarımını her zamanki gibi Berker Alparda yaptı. Parçanın klibinde Drone operatörü Yalçın Çakıray, Yönetmen koltuğunda ise Adil Alpakın var. Video klibin çekimlerinde muhteşem oyunculuğuyla şarkının ruhunu veren Aliş Arkadaş yer almış.

 

 

Sosyal Medya;

www.instagram.com/bbiraderband

www.facebook.com/BBiraderBand

twitter.com/BBiraderBand




Batu Akdeniz'den yeni ve anlamlı bir şarkı: "Katiller Cenazede"



Çocukluğumda büyükler hep, "Bizim zamanımızda..." diyerek söze başlarlardı. Sonra biraz daha büyüdük bu sefer de bu sözcük, "Bizim gençliğimizde..." diye başlayacaktı. En nihayet yaşam sahnesinde biz yer almaya başladık bu sefer bizimle aynı meraklarda olan abiler, "Bizim zamanımızda..." demeye başladılar. Bu hep böyle sürdü ve şimdi bizler yaş hanesi yüksek hale geldik ve aynı teraneye biz de biniverdik, gün hatta saat başı "Bizim dönemde şöyleydi, böyleydi." diyerek ahkam kesiyoruz. Ara sıra da toparlanarak, "Ben yeni kuşağa güveniyorum. " diyerek, aslında kendimizle böbürleniyoruz.   

Batu Akdeniz günümüzün genç rock müzisyeni. 1993 yılında doğmuş, yani benim kuşağımın var olduğu dönem. Onunla aramızda bir kaç dönem hatta çağ farkı var. Ona "bizim zamanımızda..." demenin bir anlamı olabilir mi? Bir sabah uyanıyorum ve sıkıntılı bir halde, ”Sıkıldım. Her gün kötü bir haberle uyanmaktan sıkıldım. Bununla ilgili bir şey yapamamaktan da sıkıldım." diyorum ama gene de bir şey yapmıyorum. Yaptığım tek şey de "benim zamanımda..." demek oluyor.  Aynı duygularla uyandığım bir sabah bir bakıyorum, gencecik bir adam içimden geçenleri söylemekle kalmıyor, "Bir genç olarak kendimi mahcup hissediyorum. Müzisyen olarak da hissetmek istemedim belki de ve Katiller Cenazede’yi yazdım." diyerek sözlerine devam ediyordu. 

Batu Akdeniz, 12 Mayıs 2021 tarihinde yaptığı bu duyuruyla yeni yayımlanacak şarkısını duyurmuştu. Ve bugün 14 Mayıs 2021, Cuma sabahı parçayı dinledim ve oturdum bu yazıyı yazmaya koyuldum. Öncelikle Batu Akdeniz'in yeni teklisini aşağıdaki linkten dinlemenizi ve arşivinize eklemenizi tavsiye ederim: 

spotify: https://spoti.fi/3hjAOE2

"Katiller Cenazede",  kelimenin tam anlamıyla protest bir rock parçası.  Şimdi gene Batu'ya kulak verelim, 

"Şarkının bana göre iki anlatısı var. Dinleyen kişinin o sıradaki ruh haline göre hangisini daha çok duymak isteyeceği ise ona kalmış. 

Birincisi, gerek içerisinde bulunduğumuz coğrafya gerekse siyasal iklim itibariyle geleceğe dair umutlarımızın tükenişi, her gün daha kötü bir sabaha uyanmak ve bununla ilgili hiçbir şey yapamayacağımız hissiyatı. Bu hissiyatın bizi yavaş yavaş uyuşturduğu hissi ve istemeyerek de olsa bu düzenin bir parçası haline gelmemiz. Özeleştirim burada devreye giriyor.

İkincisi ise her gün biraz daha değişen ve bencilleşen dünyanın yarattığı ikiyüzlülük, çizdiği sahte rol modeller ve günlük hayatta karşımıza çıkan çirkin karakterlerin hayatlarımızda yaşattığı tahribat.

Bu iki anlatının ortak noktası ise, böyle hissetmemizin sorumlularının gözümüzün içine bakarak yalan söylemeleri ve bunların tam karşısındaymış gibi gözükmeye çalışmaları."

Batu yeni parçasını bu sözlerle anlattıktan sonra "Katiller Cenazede" isimli parçasını,  pandemi döneminde başta hayatını kaybedenler olmak üzere, geçim sıkıntısı çeken müzisyen arkadaşlarına adadığını vurguluyor. 

Batu'nun yeni şarkısı "Katiller Cenazede" sözel anlatımının yanısıra müzikal olarak da titizlenilmiş bir çalışma. Öncelikle rock tarzının bugünkü yaklaşımıyla klasik rock anlayışı mükemmel bir şekilde birleştirilmiş. Parçanın finaline doğru yükselen destansı gitar solosu ve aynı etkide yükselen Batu'nun vokalinin tenor isyanıyla bir kreşendo etkisi yaratıyor. Parçanın sözlerinde yer alan,  

"SEV KARDEŞİM" diye dolaşanlar

Aşkı dünyaya haykıranlar

Neden ilk onlar oldu

Gidenler?

bölümü içimi bir hayli sızlattı diyebilirim. Belki o eski Şenay şarkısı hatırımıza gelse de buradaki metafor daha da ötelere taşınıyor. Yaşamı hep "Sev kardeşim" diyen insanların öldürülmesi ile geçen bir kuşaktan gelen biri olarak, bunun benden sonraki kuşakta da yansıyor olması ne kadar elem verici. 

Batu yeni parçası "Katiller Cenazede"yi, "Rock ‘n’ Roll’un gücüne inanıyorum. Söyleyeceklerimi hiç olmadığı kadar sert ve yüksek söyledim bu kez, yine rock ‘n’ roll’un yardımıyla." yaptığını söylüyor.  

 Kaydı Ankara'da Mirage Stüdyoları'nda yapılan "Katiller Cenazede", sonbaharda yayınlanacak olan ilk Batu Akdeniz uzunçaları  için geri sayım niteliğinde.  Şimdi de parçanın muhtevasına baktıktan sonra şarının sözlerine yer vererek yazımızı nihayetlendirelim.

 Söz - Müzik: Batu Akdeniz 

Aranje: Batu Akdeniz, Bulut Gör 

Kayıt, Mix: Uğur Karaman, Bulut Gör (Mirage Records)

Kayıt Asistanı: Metin Yazıcı


Elektro Gitar: Batu Akdeniz, Che Mutko Akça

Bas Gitar: Aslan İstepanov

Klavye: James Taylor 

Davul: Bulut Gör 

Lyric Video: Onur Naci Öztürkler

GARAJ, 2021

spotify: https://spoti.fi/3hjAOE2

instagram: https://www.instagram.com/batuakdeniz/

twitter: https://twitter.com/akdenizbatu



KATİLLER CENAZEDE

Beklentiler, her yerdeler

Saçma sapan hikayeler

Sarmış beni bozulmuş düzenler


Bağlılıklar, Bağımlılıklar

İçten yıkık, poz hayatlar

1 yalanla 1000 doğruyu ezerler


Masumiyet ölmüş yine

Katiller cenazede

Gitmeye hiç yok yüzüm

İstesem de...

Çözülmez bir bilmece

Yaratttılar gündüz gece

İçinde kaybolmuşum

Bilmesem de...


"SEV KARDEŞİM" diye dolaşanlar

Aşkı dünyaya haykıranlar

Neden ilk onlar oldu

Gidenler?

Elbet gelir benim de sıram

O güne kadar

Susmaya devam

Sonra düşünsün beni 

Üzenler...


Batu Akdeniz'in yeni şarkısı "Katiller Cenazede" için yazmayı durduramayacağım. Sabahtan beri parçayı durmaksızın dinliyorum. Son söz olarak Batu'ya teşekkürler ederim. Biz yaşlı kuşak da artık "Bizim zamanımızda..." diye başlayan teraneden artık vazgeçelim  derim. Gençlik bizden daha ileride bunu artık kafamıza sokalım. Yarın daha güzel olacak... Biz görebilsek de göremesek de.

APTULİKA

14 Mayıs 2021

 

12 Mayıs 2021 Çarşamba

Batu Akdeniz: "Bir şey yapamamaktan çok sıkıldım!"


Rock müziğimizin genç kuşak temsilcilerinden Batu Akdeniz'i hem üretkenliği hem de ürettiklerinin titizliği sebebiyle çok severim. Bir yılı aşan bir süredir yaşadığımız pandemi döneminde de çalışmalarını olanakları el verdiği kadar sürdürdü. Batu şimdi de yeni bir çalışmasıyla karşımıza çıkıyor. İsterseniz bu yeni çalışma ile ilgili ona kulak verelim:


"Ben çok sıkıldım. Her gün kötü bir haberle uyanmaktan çok sıkıldım. Bununla ilgili bir şey yapamamaktan da çok sıkıldım. Kendimi daha fazla mahcup hissetmek istemedim ve Katiller Cenazede’yi yazdım.

Rock ‘n’ Roll’un gücüne inanıyorum. Söyleyeceklerimi hiç olmadığı kadar yüksek söyledim bu kez, yine rock ‘n’ roll’un yardımıyla. 

Katiller Cenazede’yi pandemi döneminde başta hayatını kaybedenler olmak üzere, geçim sıkıntısı çeken müzisyen arkadaşlarıma adıyorum.

Cuma gününün ilk saatlerinde sizlerle⚡

Haberi yayın çünkü..."


Batu böyle anlatmış yaşadığımız günleri. Cuma günü çıkacak yeni şarkısını merakla bekliyoruz. 

11 Mayıs 2021 Salı

Kansas, Covid sonrası ilk konserini verdi.



 Dünyada bazı yerlerde covid salgını sonrası normal hayata dönüş başladı. Pandemi boyunca konserler durdu ve turneler ertelendi. Aklımızda hep canlı konserler ne zaman olur sorusu takılı kaldı. Şimdilik bir çok grup konser turnelerini gelecek yıla planladığını açıklamaya başladı. Ancak geçtiğimiz hafta sonu gelen bir haber ile ABD'li rock grubu Kansas'ın konsere çıktığını öğrendik. Pandemi dönemiyle başlayan kısıtlamalardan 14 ay sonra Clearwater, Florida'daki Ruth Eckerd Hall'da 8 Mayıs 2021 tarihinde konser verdi.

Kansas'ın kurucusu ve davulcusu Phil Ehart konserle ilgili verdiği röportajda(1) , “Bu harika bir duyguydu, adeta gerçeküstü bir bir şeydi.” dedikten sonra "Bu aradan sonra bir daha sahneye çıkma şansımızın olmayacağını bile düşünmüştük." sözleriyle bu buluşmayı tanımladı. 

Karantina döneminde birlikte prova yapma imkanı bulamayan grup, konserde çalacakları parçaları daha önceki canlı kayıtlarının üzerinden ayrı ayrı çalışarak yaptıkları provalarla bu konsere hazırlanmışlar. 14 ay bir araya gelemeleri ve ayrı ayrı çalışmaları sebebiyle konsere çıktıklarında üzerlerinde bir tedirginlik olduğunu söyleyen Phil Ehart, “Bu tedirginliğime rağmen herkes üzerine düşeni yapmış, ödevine çalışmıştı.  O gece birkaç sarsıntı yaşadık ve bu beklenen bir durumdu da ama sonuç harikaydı."

 Mart 2020'de salgın tırmanırken, grup üyeleri Atlanta havaalanındaydı ve turneye çıkmaya hazırlanıyorlardı. 30 yıldan fazla süredir grubun yöneticisi olan Ehart, turne acentesinden şehirlerin kilitlenmeye başladığını bildiren bir telefon aldı. Ve böylece Kansas elemanları evlerinin yolunu tutmuşlardı. Kansas bu süreci tekrar konsere çıkacaklarının umudunu yitirmeden çalışmalarını karantinada da olsa ayrı ayrı sürdürdüler ve pandemi sonrası bu ilk konserlerine çıktılar. 


(1)  https://ultimateclassicrock.com/kansas-first-post-covid-concert/




 

10 Mayıs 2021 Pazartesi

R&B 'un güçlü vokalisti Lloyd Price 88 yaşındayken hayata veda etti.


R&B 'un güçlü vokalisti ve rock'n roll'a ilham kaynağı olan Lloyd Price 3 mayıs 2021'de 88 yaşındayken hayata veda etti. 1952 yılında yaptığı "Lawdy Miss Clawdy" şarkısıyla listelere girerek, R&B'un yıllara damgasını vuracak "hit"ini yarattı.  Bu parçayı daha sonra Elvis Presley ve Little Richard da yapınca ortaya bir rock'n roll klasiği çıkacaktı.

R&B 'un güçlü vokalisti ve rock'n roll'a ilham kaynağı olan Lloyd Price 3 mayıs 2021'de 88 yaşındayken hayata veda etti. "Personality" ve "Stagger Lee" gibi unutulmaz parçalara imza atan sanatçı. 

1952 yılında yaptığı "Lawdy Miss Clawdy" şarkısıyla listelere girerek, R&B'un yıllara damgasını vuracak "hit"ini yarattı. Plak kaydında rock'n roll piyanisti Fats Domino'nun yer aldığı 45'lik plak çıktığı yıl 1 milyonun üzerinde satış yapmıştı. Bu parçanın önemi sadece R&B ile sınırlı kalmadı. Bu parçayı daha sonra Elvis Presley ve Little Richard da yapınca ortaya bir rock'n roll klasiği çıkacaktı.


1954 yılında Kore Savaşı sebebiyle orduya alınınca sanat yaşamına ara veren Price, üç yıl sonra Amerika'ya dönecek ve "Just Because" plağını çıkartacaktı. Ardından "Stagger Lee" ve kendisine lakap olacak olan "Personality" şarkılarını yapacaktı. 

1960'lı yıllarda insanların müzik zevkleri değişmeye başladığında Price'in girişimci yönü ortaya çıkmaya başladı. Kendi plak şirketini kuran Lloyd Price, New York'ta "Turntable" adlı gece kulübünü işletmeye başladı.


70'li yıllarda ABD'nin emperyalist savaş politikalarını eleştiren şarkıcı, siyahi harekete de destek verdi. Bunlardan biri de 1973 yılında Zaire'de yapılan ve Muhammed Ali ile George Foreman arasında yapılan ağır siklet boks karşılaşmasından önce verilen konserde James Brown, BB King ile birlikte yer aldı. 

1994 yılında Rhythm and Blues Foundation tarafından ödül alan Lloyd Price, 1998'de de Rock and Roll Hall of Fame'e alındı.  2001'de Southern University'den fahri doktora verilen sanatçı, uzun bir süredir hastanede tedavi ediliyordu. 3 Mayıs 2021 tarihinde diyabet komplikasyonları sebebiyle hayata veda etti. 



 



8 Mayıs 2021 Cumartesi

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 174


Geçen ay birbiri ardına Rıfat Ilgaz kitapları buldum... hem de bunlardan ikisi elli küsur yıl önceki baskılarıydı. Biri roman, diğeri de şiir olan bu kitapların dışında da 1990'lı yılların sonunda sanatçının üzerine yapılmış bir biyografik, bir de inceleme kitabını da edinecektik. Sahafları gezmek böyle güzel bir şey. O AVM'lerdeki azman kitapçılarda olduğu gibi "best seller"ler gözüne gözüne sokulmuyor ve sen kendi beğeni gündemini oluşturuyorsun. Keşif ve sürpriz de cabası. 
O halde biz de lafı fazla uzatmadan kütüphaneye adım atalım.



Rıfat Ilgaz
 "Bizim Koğuş"
Hikaye - Roman
Tekin Yayınevi
 (2. Baskı 1964)

Bu kitap neredeyse benimle yaşıt diyebilirim. Bu kitabın ikinci baskısı ben tam 2 yaşındayken çıkmış ve sahafta bulduğum eski tip ciltli kitap tamı tamına 56 yıllık bir geçmişe sahip. Kitabı yayına hazırlayan Kemal Karatekin aynı zamanda efsanevi Tekin Yayınevi'nin de sahibi.  Tekin Yayınevi 1970'lerin unutulmazları arasındadır. Hatta sadece 70'ler değil, 80'ler ve 90'lara kadar da aklımıza yer eden kitapları yayınlamıştır. Şimdi elimde tuttuğum bu Rıfat Ilgaz kitabı da yayınevinin çıkardığı ilk üçüncü kitabıymış. Rıfat Ilgaz'ın "Bizim Koğuş" kitabının bu ilk baskısında bir başka güzelliği de kapakta yaşıyoruz. Kapağı grafik sanatların büyük ustası Sait Maden yapmış. Tabii Sait Maden'e sadece grafik ustası, ressam ve çizer demek yeterli olmasa gerek, zira onu şairliği ve çevirmenliği ile de hatırlatmamız taşları yerli yerine oturtmamız gereği zorunlu olacaktır. 
 

*******************************************************

Siz yukarda böyle giriş yaptığıma bakmayın bu yazıyı yazmak için tam bir yıl önce başlamışım ve  sadece buraya kadar yazmışım ve bırakmışım. Bunun sebebi de bir hafta sonra daha içime sinerek yazıya devam etmek niyetindeydim. Ama sonraki hafta daha geliştiririm falan derken bir yıl oldu. 

Bugün Rıfat Ilgaz'ın doğumunun 110. yılı ve bu yazı aklıma geldi. Artık daha fazla geciktirmeyeyim dedim ve devamını yazıyorum. 

*******************************************************






Mehmet Saydur
 "Biz de Yaşadık"
Anı 
Çınar Yayınları
 (1. Baskı 1998)


Hapishaneler, hastaneler, kaçak yaşamalar, işsiz kalmalar ve nice zor günler içinde yazarak insalık uğruna bir ömrü sunan Rıfat Ilgaz, yaşamının son yıllarında anılarını kaleme almak istiyormuş. Hatta kitabın ismini de "Biz de Yaşadık" olarak düşünmüş. Ancak yazarın ölümüyle bu gerçekleşememiş. 
Rıfat Ilgaz'ın son on yılına tanıklık eden Mehmet Saydur, bu iş için kolları sıvamış. Bu konuda Ilgaz bir mektubunda "Anılarımı sen değerlendireceksin." diye yetki de vermiş. 
Bunun üzerine Mehmet Baydur, üç yıllık bir çalışma yaparak Ilgaz ile ilgili yazılı, çizili ne varsa taramış. Ve böylece adını Rıfat Ilgaz'ın koyduğu bu kitap ortaya çıkmış. Bu bir anı kitabı ya da kuru bir biyografi olmanın ötesinde yazarın ödediği bedellerin de belgesi niteliğinde. 




Asım Bezirci
 "Rıfat Ilgaz"
İnceleme 
Evrensel Yayınları
 (1. Baskı 2013)

Rıfat Ilgaz onca baskı, hapis, tüberküloz hastalığı, fişlenmeye rağmen yaşama direnmiştir ama onu Sivas katliamı yıkmıştır. Uğur Mumcu'nun öldürülmesinin ardından Sivas Madımak Olayı'nın olması yazarı duygusal açıdan iyiden iyiye yıpratacaktı. 35 aydının öldürüldüğü bu olayın ardından 5 gün sonra,  7 Temmuz 1993 tarihinde yaşama veda edecekti. Orada ölen yazarlardan biri de Asım Bezirci'ydi ve ölümünden önce yaptığı incelemelerden biri de Rıfat Ilgaz hakkında yaptığı bu çalışmaydı.
Asım Bezirci ismi benim için çok ayrıcalıklıdır. Daha liseye giderken onun yaptığı Orhan Veli ve Ahmet Haşim incelemelerini okumuştum. Bu iki kitabın da önemi yıllar geçtikçe azalmadı, tam tersine daha da artmıştı. Sivas Madımak Otel'de yakılan 35 aydınımızdan biri de oydu ve yeri dolmayacak bir kayıptı. "Yeri dolmayacak" lafı hep kullanılır ama Bezirci'nin yaptığı işin bugün başka temsilcisi de yok hani. O bir bilim adamı titizliği ile incelediği yazarın yaşamını, kişiliğini, eserlerini ortaya dökerdi. Sosyalist dünya görüşünde ve toplumcu bir bakışla mercek tutar ama yazarın tavrını da tarafsız olarak bize yansıtırdı. 
Asım Bezirci, Rıfat Ilgaz hakkında yaptığı bu incelemede de yazarın yaşamı, kişiliği, hikayeciliği, romancılığı, oyunları, köşe yazarlığı ve tabi mizahçılığı değerlendiriliyor.
Asım Bezirci'nin bu kitabını okurken, Rıfat Ilgaz'ın evrenine adım atacak ve eserlerine daha ilgiyle bakacaksınız. 



Rıfat Ilgaz
 "Kara Kılçık"
Şiir
Öncü Kitabevi
 (1. Baskı 1969)

Rıfat Ilgaz'ı ben kendi adıma hep mizahçı olarak bilmişimdir. Gerek Hababam Sınıfı, gerekse Marko Paşa dergisinde yazdığı mizah öyküleri bende bu intibayı bırakmıştır. Oysa Ilgaz kendisiyle yapılan bir söyleşide, mizah yazarlığına tamamen tesadüf eseriyle başladığını belirttikten sonra kendisinin şair yanının daha ön plana çıkmasını istiyordu. 
Düşünün bunca zamana kadar mizah üzerine yazdıklarıyla bildiğim Rıfat Ilgaz'ın şiirlerine daha yeni bakacaktım. 
Üstelik 1969'da çıkan bu kitabında da 

"Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun..."

diye başlayan ve

 "...Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol "

diye biten "Aydın mısın" şiiriyle karşılaşacaktım. 

Bugün bu büyük ustanın doğum günü. Yani Rıfat Ilgaz 110 yaşında! Onu saygıyla anıyoruz.

Aptulika

7 Mayıs 2021 Cuma

Sabih Cangil'in "Hadi Başla" klibi de yayında.



Sabih Cangil'in yeni parçası "Hadi Başla" teklisinin çıkış haberini sabahki yazımda duyurmuştum. Biraz öncede parçasının videosu yayına girdi. 

Videoda pandemi döneminden önceki konser, kuliste sohbet anları, bar buluşmaları, bol konuklu Whisky 40. yıl konseri ve Cahit Kukul'un 70. yaşgünü buluşması fotoğraflarla klibe yansımış. Tabi bu görüntüler arasında efsanevi Ra dönemi fotoğrafları da var. 

Kendi adıma videoyu izlerken oldukça heyecanlandım... Demek ki konserleri, dostları özlemişim. 

Ne diyelim o zaman Sabih'in şarkısında dediği gibi: 

 Kalan hayatının

İlk gününe başla 

 Hadi başla 

 




Sabih Cangil'den "Hadi Başla" bugün yayınlandı.



Yeni çıkan albüm ve teklileri beklemek hep cuma gününe denk düşüyor. Bu neden böyledir bilemem ama pazartesi veya haftanın başka bir günü yayınlandığına şimdiye kadar pek rastlamadım, demek ki bir bildikleri var. İşte bu cuma da yeni çıkan çalışmalara bakmak için dijital platformun başına oturdum. 

Bu sefer ki buluşma her hangi bir cuma değildi, haftalar öncesinden bir tarih de not düşülmüştü: "7 Mayıs 2021". Bu tarihte yani bugün Sabih Cangil'in yeni şarkısının yayımlanmasını bekliyorduk. Bir yıl önce Sabih elli yıllık müzik geçmişini "50" isimli albümle kutlamıştı. Konuk sanatçıların da yer aldığı bu albümün tanıtım konserlerini heyecanla beklerken, karşımıza bir anda korona salgını çıkınca bu buluşma gerçekleşemedi. 

Korona, pandemi ya da Covid - 19 her ne dersek diyelim, bu sarsıntı hala son bulmuş değil. Konserler hala yapılamıyor ve gene evlerde kapalıyız. Yaşadığımız bu bir yıl içinde Sabih'in "50" albümünün konserleri de gerçekleşemedi ama yılların rock müzisyenini bir yıl aradan sonra yeni parçasıyla dinlemeye hazırlanıyoruz. 

Sabih Cangil'in bir yıl aradan sonra çıkan teklisi "Hadi Başla" bugün yayımlandı. Sabah uyanınca ilk işim tabiki bu parçayı dinlemek olacaktı. Hani bir radyo programında sabah yayını yapıyor olsanız seçeceğiniz en güzel parça bu olurdu diyebilirim. 

"Uyandım ben yine

Uçuk rüyalarımın hepsi uçmuş

Uyandım kendime

Yalnız yanlışlıklar kalmış."

Şarkının giriş sözcükleri  biraz karamsar gibi gelebilir ama bu bir yıllık pandemi dönemini özetler gibi. Şarkının devamında,

"Uyandım bir baktım

Güzel görünenler

Gözümden düşmüş."

diyor Sabih. Pandemi döneminde bir yılın ardında az biraz da kendimizle baş başa kalıp bir çok şeyi sorguladık. 

Şarkının giriş bölümünü yazdıktan sonra bir çoğunuz bana, "Peki o zaman bu nasıl güne başlama şarkısı olsun ki ?" dersiniz. O zaman şarkının devamına bir bakalım hele,

Hadi başla güne artık

Kalan hayatının ilk gününe başla..."

Yaşadığımız bu bir yıl karantina, salgın, issizlik ve daha bir dizi kara bulut. Rüyalarımız uçup gitti. Eh biraz yaşlanıyoruz da, umutlarımız da git gide kayboluyor ama yeniden başlayacağız... hem de "Kalan hayatımızın ilk gününe başlayacağız."

Sabih'in bu yeni parçasını dinledikten sonra biz de "Hadi Başla" diyelim.

Aptulika




3 Mayıs 2021 Pazartesi

Eylem Pelit'ten Bas Şarkıları


Eylem Pelit

 "Bass Sonatas" 

Müzikotek

(2021)

Pandemi döneminde müzik adına her şey durdu ama Eylem Pelit bu durumu değere döndürenlerden biri. Bir yıl içinde yaptığı besteleri tek başına evindeki kayıt olanaklarıyla kaydetmiş ve böylesi muhteşem bir albüm ortaya çıkmış. Altı telli bas gitarıyla eve kapanarak çıkan bu çalışmaya bas solo  albümü, bestelere de bas şarkıları dememiz mümkün. 

Caz basçılarının önde yer aldığı çalışmalarda genellikle virtüozite gösterileri olur ve bu da dinleme zevkini biraz kaçırabilir. Bu benim yargım ama bunu Jaco Pastorius da bile yaşarım. Stanley Clarke bu durumu aşma durumunda biriydi benim için ama o 1970'lerdeki ilk iki albüm ve tabi "School Days" sonrasında aynı dinleme heyecanını bulamamışımdır hani. Bu yüzden Eylem Pelit'in solo albümünü, hem de eşlik eden bir grup olmadan tek başına yaptığı albümü dinlerken, "bir dizi maharet ve teknik gösteri" ile karşılaşacağım diye çok endişelendim. Oysa albümü çalmaya başlamamla endişem yerle yeksan olduğu gibi birbiri ardına dinlemekten kendimi alamadım. Her biri melodik dokuz parça harika bir akış içinde harika bir dinleme keyfi oluşturuyor. Eylem Pelit altı telli bas gitarıyla bizi karşımızda dört kişilik bir grup varmış illüzyonuna sokuyor. 

Yaşadığımız pandemi dönemini anlatan "Covid Diaries", funk bas gitar vuruşlu "One Funky Day", pastoral yapılı  "Bach Spring Festival, sanki bir vokal varmış gibi dinlediğim "Tomorrow Never Knows" albümde ilk dikkatimi çeken çalışmalar oldu. 

Eylem Pelit'in "Bass Sonatas" albümü caz dinleyicisinin ilgisiz kalmaması gereken bir çalışma olduğu gibi rock dinleyicisinin ve bas gitaristlerin de dikkatine mazhar olacak güzellikte. Hatta türlere bölmeyelim iyi kulak zevki olan herkesin ilgisini çekebileceğini iddia ederim. 

Aptulika