1 Mayıs İşçi Bayramı, neredeyse ömrümün 40 yılını almıştır. O kana bulanan 1 Mayıs katliamından bu yana bir türlü gönül rahatlıyla kutlayamadığımız bayram. Taksim'de izin verilecek mi verilmeyecek mi? diye geçip, giden yıllar.
Şimdi bir salgın hastalık tüm dünyayı sardı, sadece kendi sağlığımız için değil, dünyadaki bütün insanlar için evlerimizde kalacağız. Bu yüzden kendi adıma 1 Mayıs için bir şeyler yazayım dedim. Hani o sosyal paylaşım sitelerinden bir video paylaşma çabasına da girmeye niyetli değilim. Zaten olur olmaz bir yerlerde temcit pilavı gibi Cem Karaca'dan "1 Mayıs Marşı" paylaşılacak. Ben bu yıl ( ve sanırım bundan sonraki yıllarda da) her yıl 1 Mayıs'ı işçi sınıfı mücadelesinden bir isme adayacağım.
İlk olarak da Nazım Hikmet'e adıyorum. Yıllar içinde baktığımda 1 Mayıs için en anlamlı isim odur. Bir ömrü İşçi Sınıfı'na adamış, büyük şairimizin, "Türkiye İşçi Sınıfına Selam" şiirini hep dimağımda tutmuşumdur ama bugün onun "Yaşamaya Dair" şiirinden küçük bir bölüm paylaşmak istiyorum:
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi meselâ,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani, bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani, o derecede, öylesine ki,
meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel, en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Bu 1 Mayıs'ta Nazım Hikmet'i anmayı uygun buluyorum. O da ömrünü işçi sınıfına adadı ve bize öyle büyük bir miras bıraktı ki, onun şiirleri yıllar geçtikçe daha da büyüyor ve anlam kazanıyor.
Yaşasın 1 Mayıs
Selam olsun emekçilere, işçi sınıfına
Selam olsun bilime, akla ve aydınlanmaya.
Dünyaya emek veren insanlar hepinizin 1 Mayıs Bayramı kutlu olsun.