Bir Kitap ile 90'ların Kayıt Kaset Günlerine Yolculuk
Bir kitaba uzandı elim ,
yazarı tanıdık ve samimiydi . Kapaktaki eski bir müzik kasetinin fotoğrafı ,
dağılmış bantları beni sardı ve kitapla kasetin içinde keyifli bir okuma
yolculuğuna çıktım .
Siz de buyurun ,
‘Hangisi önce başladı, müzik mi ,
ıstırap mı ? Istırap çektiğim için mi müzik dinliyordum ? Yoksa müzik
dinlediğim için mi ıstırap çekiyordum ? İlk aşk ayrılıklarından birinden sonra
düşünürken … Ve fonda Neil Young’dan “ Only love can break your heart” , Smiths’den “ Last night I dreamed that somebody loved me
“ , “ Love Hurts” , “ She’s gone “ …’ ( Kitaptan alıntı )
‘İnsan potansiyeli . Tüm bileşenlere
sahipsin . Canın sterse sevilesi biri olabiliyorsun. Canın isterse insanları
güldürebiliyorsun ,nazik birisin,birinden hoşlandığına karar verdiğinde , o
insan kendini dünyanın merkezindeymiş gibi hissediyor ve bu çok seksi bir duygu
. Sorun şu ki , genellikle canın bunların hiçbirini istemiyor … Senin tek
yaptığın , hiçbir şey yapmamak !’
( Kitaptan alıntı : Sevgilisi kahramanımızı analiz ederken …)
Şahane bir vurgu daha :
‘İnsanlar silahla oynayan , şiddet dolu
filmler izleyen gençler için kaygılanıyorlar , geleceklerini şiddet ele
geçirecek diye ama kimse kırık kalplerden , aşk acısı ve hüznü yaşayan çocuklar
için ve onların duygularını anlatan binlerce kelime ve şarkı dinleyen bu
çocuklar için kaygılanmıyor . Romantizm söz konusu olduğunda tanıdığım en
mutsuz insanlar müzikten ( pop\rock) en çok hoşlananlardır . ‘ (Kitaptan alıntı )
Kahramanımız orta düzey bir
Londralı , örneğin kitap tercihlerine
bir göz atacak olursak fazlaca
kasmadığını görebiliyoruz , orta
düzey ve matrak konuları seçiyor, pek iddialı bir okur olduğu söylenemez . İşte
birkaç örnek -hepimizde çokça görüleceği
üzeri - : Raymond Chandler – Büyük Uyku ( Arka sokaklarda geçen bir polisiye )
,Thomas Harris – Kızıl Ejder , Douglas Adams – Otostopçunun Galaksi Rehberi
desek yeter sanırım. Benim listemde Jack
Kerouac'dan Yolda , Zen Kaçıkları , İngvar Ambjörnsen'den Beyaz Zenciler ilk
üçe girer herhalde ...
Ya filmler :
En sevdiği 5 Amerikan Filmi ( Bu arada kitapta her şeyin ilk beşini yapmak bir takıntı, tüm
kitapta harika ve matrak 5’ler
bulacaksınız ) : Baba , Baba2 , Taksi Şöförü , Sıkı Dostlar
, Resarvuar Köpekleri , bilmem anlatabildim
mi ? ( Kitabın yazıldığı tarih olan 1990’lar
başı itibarı ile ) . Benimkilerden bazıları ise şöyle , Katil Doğanlar ,
Arizona Dream , Kurtlarla Dans ...
Hikaye şu ,
90’ların başı Londra’nın arka
mahallerinden birinde bir plakçı dükkanı (Championship Vinly ). İşin özü plak satma , kayıt kaset ya da karışık kaset
yapıp çekme zamanları . Otuz beşinci
yaşını devirmek üzeri olan ,
sevgilisince terk edilmiş , terk
edilmişliklerinin muhasebesini yapan
, kaybedenler kulübüne girmeye ramak kalmış,
ama direnen ; esprili , sevimli , rahat
ve batak
bir patron . Dükkanın sahibi görünmek dışında nasıl bir patron ise artık
! İki takıntılı müzik hastası
çalışan ( Rahatsız ve hafif arıza Barry
ile sessiz sakin ama utangaç Dick ) .
Dükkanda işler kesat ,müşteri olmayınca konu kendi aralarında müzik ya da hayat tercihleri üzerine tartışma
, didişme , buradan çıkan şarkılar
ile gruplar üzerine harika ve çok
tanıdık tartışmalar ve diyaloglar . Her
konuda yaptıkları meşhur ilk beşleri
bunların en güzel örnekleri . Bu bana
da Led Zeppelin mi , Deep Purple mı
yoksa Black Sabbath tartışmalarımızı hatırlatıyor ve burada bir “Smoke On The Water” benim cevabım
oluyor sanırım ...
Terk edilmişliklerin
hüznü - Black Sabbath ve "She's
gone" diyorum kesinlikle ki yazarın listesinde de yer alır, birde isteğe
göre Nirvana 'dan bir " Hey Girl ,
where did you sleep last night " durumu uyar sanırım - , aşk acılarının
getirdiği yeni limanlara yelken açma mücadeleleri ; hem komik , hem de aynı
duyguları yaşayanların tahmin edeceği tanıdık tiplemeler , simalar , kaygılar
ve, tripler , tripler , tripler … İçsel
kaygıların , dışsal davranışlarla savaşı , içinden çıkılmaz durumlar ,
bunalımlar , kaybedilmişlik , hiçlik duyguları ama yok olmayan bir piçlik de cabası
. Zeka dolu oyunlar , anekdotlar , okuyucuya gülümsetirken düşündürecek
diyaloglar da unutulmasın , merak edin diye not düşmeliyim J . Kendini Rüzgara bırakılmış hissi veren ve
tanıdık hayat tarzları . Pearl Jam 'dan bir " Alive " iyi gider mi ?
Ha Londra , ha İstanbul
! Kitabı okurken yazarın tarzı , samimiyeti , açık ve akıcı
dili beni alıp yıllar öncesine,
İstanbul’un benzer zamanlarına, tozlu caddelerin zula köşelerindeki
kayıt kaset tezgahlarına , Kadıköy'e , Bakırköy'e , Teşvikiye'ye , Beyazıt'da
üniversitenin önünde ki saatlerce soğuk kar demeden başında nice şahane anlar
geçirdiğimiz kaset tezgahının başına götürüyor . Fahri , Ogün, Tarık , Ayhan
Abi , Fuat ve nice tanışıklığımızın sebebi olan diğer dostluklara . Sonrası Taksim’de doğan yeraltı rock kültürünün ilk yıllarına , o eski
pavyonlardan , meyhanelerden ,ocak başlarından devşirme salaş barlara - Eksi
Kemancı , Has-sick-The-RR, Gitane, Haydar , Gitar , Caravan'a ve sonraları Baraka'da ki o eski ve çılgın rock gecelerine - saatlerimizi ,günlerimizi, haftalarımızı
,aylarımızı geçirdiğimiz, plakların,
cdlerin , kayıt kasetlerin içinde , en
iyilerimizi (Best Of'lar , Greatest
Hits'ler) yapma uğraşlarına . Her en iyiyi
dostlarımıza ,sevgililerimize ya
da sevgili bulma umutlarıyla birilerine hediye edişlerimize ; yeni
bulduğumuz bir plağı (İlk bulduğum orjinal Janis Joplin plağını mesela ) , cd’yi ya da kaseti nadide bir tarihi eser
gibi koruduğumuz ,kaçırdığımız, ilk kez dinlerken plağa
iğnenin ilk temas ettiği o anda , ilk çıtırtıda heyecandan titrediğimiz ve yeni bir grubu ya
da türü keşfettiğimiz o günlere
götürüyor ( çok uzun bir cümle oldu farkındayım ama , hikaye hiç kısa değil ki
! O halde Jane'den Together'ı ile
soluklanın siz de ) . Aynı mekanlarda
takılan tiplerin birbirini tanıdığı , en azından birbirine aşina olduğu o güzel ve özel günlere … Günler , geceler
boyu neredeyse içkiyle yıkanıp, yerlere
yıkılırcasına barlarda sabahladığımız
zamanlara . Ayılmak için bile kahve yerine Bob Dylan'dan “One More Cup Café”
dinlediğimiz sabahlara ... Geleceği pek de umursamadan, anı yaşayıp , rüzgarda
savrulmanın dayanılmaz hafifliğini hissettiğimi o günlere , müziğin, içkinin ve karşı cinsin ana etken olduğu o harika ( Burası kişiden kişiye
değişir tabii orasının güzelliği size
kalmış . ) günlere götürdü . Nick
Hornby’nin 90’ların başında kitaba aktardığı Londra’da yaşadıklarını biz belki
çok benzer ve de küçük nüanslarla
İstanbul’da yaşıyorduk . Biz de
müziği dinliyor , onu yaşıyor , sevgililerimizden ayrılıyor , yeni sevgiler
buluyor , her birinin başında ya da sonunda
yine müzik dinliyor yine kavga
ediyor yine savaşıyor , her birinde yeni bir hikayeyi yeni bir şarkı ile taçlandırıyorduk
. Örneğin Whitesnake'den " Don't break my heart again " . Sonra yeniden başa dönüp yeniden
başlıyorduk , hayat bir şekilde bizim içinde çokça benziyordu kitaptaki Rob ve
arkadaşlarının hikayesine . Ve içimden bir " Soldier of fortune
"dinlemek geçiyor nedense tam da burada ...
Bu yüzden bu kitap
gerçekten dinlenilen müziğin bilinçli
ya da bilinç dışı, bir şekilde hayatın
her anında nasıl kendine yer bulduğunun
harika bir örneği . Her satır arasında bir şarkı , bir albüm , bir grup
karşınıza çıkıveriyor . Okurken şarkılara ulaşabileceğiniz bir ortam yaratarak
ilerlemenizi şiddetle tavsiye ederim . Bu satırları yazmak için kitabı yeniden
gözden geçirirken, youtube’u kullandığımda
olay daha başka bir boyut kazandı
-bu yüzden yazıya kolaylık olsun diye linkleride ekledim üşenmeden - . Zaten yazarı benim gözümde okuduğum şu ikinci
kitabıyla kült yapanda bu olsa gerek . Sevdiği , tutkusu olan konuları samimi
ve kolay okunabilir yazabilme yeteneği ( İlk okuduğum kitabı da bir
başka çokça sevdiğimiz ve bildiğimiz bir konu yani futbolu ve Arsenal
taraftarlığını hedefe koyduğu – meraklısının çok iyi bileceği - Fever Pitch , bizde çıkan adıyla Futbol Ateşi
) ve tarzı oldu .
Uzun lafın kısası şu ki dostlar - Tam da burada Barış Manço aklımdan geçiveriyor ve "
cacık" dinleyesim geliyor- bu
satırları okuyor ve belli bir ortak geçmişi paylaşıyor , belli de bir yaş
seviyesinde iseniz ( 35 ve üstü ya da
civarları . Ama genç iseniz de bu orta yaş delikanlılarının geçmişine bir
yolculuk şansı bulursunuz , kaybınız olmaz emin olun . ) ve hepsinden önemlisi
, siz de hayatınızın en önemli kırılma anlarını anlatırken , yaşarken , ya
da anımsarken aklınıza bir şarkı -Mesela
benim için Gary Moore'dan Still Got The Blues , Pink Floyd'dan Wish You Were
Here , Steppenwolf'dan Born To Be Wild
- bir albüm - GNR- Appitate for
destruction - bir grup - Benim için The Doors - geliyorsa
, siz de birilerine bir kaset çekip en iyilerinizi hediye etmiş iseniz ,
Nick’in bu kitabında kendinizden bir parça bulacaksınız .
Yukarıda ki tarife uygun değilseniz bile o halde belki de birileri bir zamanlar sizin için bir karışık
kaset hazırlamış ve de size hediye
edilmiştir kim bilir ? Bunu yaparken ne düşündüklerini , ne yaşamış
olabileceklerini merak etmez misiniz ? Uyarıyorum fazla romantizm ummayın ,
daha farklı bir gerçeklik sizi bekliyor olacak . Sürprizlere hazırlıklı da
olmalısınız !
Bu sayfaların yazarlarının
nasıl insanlar olduğunu biliyorsanız ne dediğimi çok iyi bildiğinizi çok iyi
biliyorum demektir ( J) ve bu kitabı
okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum …
Tabi yazı böyle bitmiyor
. Yazarla işbirliği yapıyorum ve ( Gerçi
onun bundan haberi yok ama bir gün tanışma ve görüşme fırsatı bulursak
kendisine söyleyeceğim, onun adına size bir karışık kaset yaptığımı , merak etmeyin , sorun olmaz sanırım J ) size bir karışık kaset hazırlıyorum , buyurunuz ...
Ölümüne Sadakat ( Ortaya Karışık Toplama 90'lık kaset * )
a- YÜZÜ
1- Neil Young - Only love can break your heart
2- Smith s-
Last night I dreamed that somebody loved me
3- Aretha Franklin – Angel
4- Bob Wills & his Texas Playboys -
SanAntonio Rose
5- OtisRedding - You Left The Water Running
6- MarvinGaye - Lets get it on
7- Al Green - So tired of being alone
8- LittleWalter - My Babe
9- Solomon Burke - Got to Get You Off My
Mind
B- YÜZÜ
10- Mitch Ryder & The DetroitWheels - Little
Latin Lupe Lu
11- BruceSpringsteen - Thunder Road
12- Dusty Springfield - Look of love
13- Elvis Castello - Alison
14- Charlie Rich - Behind closed doors
15- Clash- Janie jones
16- Chuck Bary
- Back in USA
17- Clash - White man in hammersmithpalais
18- TheBeatles - Yellow submarine
19- DonnyHathaway - The Ghetto
Bonus Track
20- Bob Marley – One love
21- Nazareth – Love Hurts
22- Ritche Valens – La Bamba
*
Kasedin kalan boşlıklarını siz doldurabilirsiniz
** Yazı içindeki şarkı ve grup seçkileri bu
satrıların yazarının seçkileridir.
*** Kaset seçkisi , kitaptan derlenen seçkidir.