17 Kasım 2018 Cumartesi

Mark Knopfler'la uzun yolda kısa öyküler dinlemek


Mark Knopfler'ın yeni stüdyo albümü "Down The Road Wherever" cuma günü yayınlandı. Sıcağı sıcağına yazalım dedik. 




"Yılgın sesiyle öyküler anlatan Mark Knopfler  bana çok keyif veriyor. Bir rock fanının hiç haz etmeyeceği soğukluğuyla araya mesafe koyan Knopfler, sıcacık samimiyetini sunuyor. "




Dire Straits tutkunları bana kızacaklar ama grubun devam etmemesi beni çok mutlu ediyor. Böylesine bir giriş yaparak yazıya başlamakta bir hayli tedirginlik duydum ama 2013 yılından beri böyle düşünüyorum. 

Dire Straits dağıldıktan sonra Mark Knopfler'a ben de çok kızıyordum. Ne vardı ki böyle güzel bir grubu dağıtmakta diyor ve solo albümlerine hiç yüz vermiyordum . Hatta bu kararında biraz da ego tatmini yaptığını düşünüyordum hani. 

2000'lerin başında "Sailing to Philadelphia" ve "The Ragpicker’s Dream" albümleriyle biraz dikkatimi çekse de 1983'te yönetmen abisinin filmine yaptığı "Local Hero" albümü gibi gelmişti. Ne zaman ki 2013 yılına gelecektik ve o zaman çıkan "Privateering" albümü aklımı başımdan alacaktı. Ardından üç yıl önce yayınlanan "Tracker" gelecekti ve Knopfler'ın solo albümünün çıkışını iple çeker olacaktım. Mark Knopfler'ın yeni solo albümünün 16 Kasım'da yayınlanacağını duyduğumda da merakla bekler olmuştum. Merak ediyordum ama itiraf etmem gerekirse "Privateering" ve "Tracker" gibi etkili olmazsa kuşkusu da taşımıyor değildim. 

2013 yılında yayınlanan " Privateering" albümünde  kapağından itibaren bir öyküye adım atıyordunuz. Dünyanın akla ziyan düzeninden sıkılan bir adamın erguvan ağacının gölgesine sığınmasını (hatta sarılıp, bütünleşmesini) anlatan "Redbud Tree" o albümden çıkan unutulmazlarım arasındadır. Gene aynı albümde yer alan "Don’t Forget Your Hat" taki tiyatral ironi ve yer yer blues tadı ziyadesiyle beni çekecekti içine.  Sonrasında 2015'te "Tracker" albümü geldi. Sanki bir önceki albümün kapağında yer alan yıkık dökük karavanla bir yola çıkmışcasına bir öyküye duhul etmiştik. Tabi karavan bizi bir yerlerde yalnız bırakacak ve yola kimi zaman bir tren kimi zaman da motosikletle devam edecektik. Bu öykülerde tabanvay gitmekte vardı arada yolun kenarından otostop yapıp yeni öykülere başlamak da kaçınılmazdı hani. Bu cuma günü yayınlanan yeni Mark Knopfler albümü " Down The Road Wherever " de de aynı yolculuk sürüyor gibi. 

Yılgın sesiyle öyküler anlatan Mark Knopfler  bana çok keyif veriyor. Bir rock fanının hiç haz etmeyeceği soğukluğuyla araya mesafe koyan Knopfler, sıcacık samimiyetini sunuyor.  Bu saatten sonra Dire Straits'i beklenmek nafile ve böylesi daha samimi.  Hem eski efsanevi grupların yeniden dönüşleri beni heyecanlandırmıyor hatta tedirgin ediyor. ( Ama unutulmuş, gündemimizden düşmüş bazı gruplar hariç. Mesala 1970'lerin Krautrock grupları gibi.) Ne biz aynı dinleyiciyiz ne de onlar aynı.  Yeniden dönüşler o sevdiğimiz grupları kendi parçalarını seslendiren kavır (cover) gruplarına dönüştürüyor. Sözün özü benim Dire Straits beklentim kalmadı artık, hatta Mark Knopfler konsere geldiğinde de "Sultans of Swing" ya da "Money for Nothing" dinlemek isteğim yok.

Peki yeni albümde yeni birşey var mı? Tabi ki yok, gene öyküler anlatmaya devam ediyor. Çok güzel gitar tınıları yerleşirken arka planda nefesli enstrümanlar dikkat çekici. Bir ara trompet sıyrılıp soloya da geçebiliyor. Albümün en keyif verici yanı da bu: enstrumanlar en demokratik ( ama en liyakatli haliyle ) yerleştirilmiş. 

" Down The Road Wherever " daki parçalar hakkında tek tek yazacağım şeyler var ama ilerde bir radyo programı olursa anlatırım diye erteliyorum. Albüm benim için çok güzel geldi. Biraz erguvan ağacına sığınmak ve yolculuk soluklanmalarında öyküler dinlemek gibi birşey.

Aptulika


Dire Straits'in kurucusu Mark Knopfler dokuzuncu solo albümü "Down The Road Wherever" ın kayıtları Mark Knopfler'ın Batı Londra'daki kendi stüdyosunda yapılmış. Prodüktörlüğünü Mark Knopfler ve keybordcısı Guy Fletcher üstlenmiş.


Mark Knopfler'ın "Down The Road Wherever" albümünde Guy Fletcher ( keyboards),   Imelda May (vokal), Jim Cox (keyboards), Nigel Hitchcock (saksofon) Tom Walsh (trompet)  John McCusker (keman), Mike McGoldrick (flüt), Glenn Worf (bas), Ian ‘Ianto’ Thomas (davul) ve Danny Cummings (perküsyon) müzisyen kadrosunu oluşturmuş.



Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...