17 Eylül 2018 Pazartesi

Radyo Dinlemek İçin Bir Site ya da kısaca rdib.site - Kurucusu Andaç Işık'la söyleşi

Uzun bir aradan sonra Blues Perişan radyo programı geri dönüyor. Açıkcası büyük bir heyecan içindeyim. Sadece heyecan olsa iyi, bir de tedirginlik taşımaktayım ki haftalardır elim ayağıma dolaşıyor, uykularım kaçıyor. Radyo programcılığında 25 yılı tamamladım ama bu sefer ki benim için bir ilk olacak, çünkü internet radyoculuğuna ilk adımımı atacağım. Bu tedirginlik sadece ben de değil, dinleyicinin de "Nasıl dinleyeceğiz ?" sorularıyla sıkça karşılaşıyorum. Baktım olacak gibi değil, o zaman radyonun kurucusu Andaç Işık ile bir söyleşi yapayım, böylece hem benim hem de sizin sorularınız yanıt bulsun dedim. Blues Perişan bundan sonra 4 Ekim'den itibaren her perşembe saat 21.00 ile 23.00 arası internet radyosu 'radyodinlemekicinbir.site' de yayında olacak. Blues Perişan'ın yeni yayını başlamadan önce 'radyodinlemekicinbir.site' nin kurucusu ve yöneticisi Andaç Işık ile söyleşelim dedik, buyrun okuyun. 
Aptulika




APTULİKA -Radyoculuk  aynı zamanda iyi bir radyo dinleyicisi olmaktır, ne dersiniz?

ANDAÇ IŞIK - İyi bir radyo dinleyicisi olmaktan önce iyi bir dinleyici olmaktır derim. Tabii kastettiğim çok dinlemek, her şeyi ve herkesi dinlemek değil. Kastettiğim ne mi? "Kulak kabartmak" lafını çok severim. İyi dinleyici; neye, ne zaman kulak kabartacağını bilendir tam olarak. Bu anlamda iyi bir radyo dinleyicisi, zevkine göre neyi dinlemesi gerektiğini bildiği kadar neyi dinlememesi gerektiğini de bilendir diyelim. Radyoculuk kısmına gelirsek... Beylik laflar etmek istemem ama radyoculuğun iyi bir dinleyici olmanın yanında iyi bir anlatıcı olmayı da gerektirdiğini düşünüyorum. Yani aslında iletişim sürecinin her iki yönünde de iyi olmak radyoculuğun temel şartı olmalı.


-Radyoculuğa nasıl karar verdiniz?

Sanırım bu soruya vereceğim yanıt bir önceki soruya verdiğim kötü yanıtı tamamlayacak. Bir klişe vardır; "radyoda Elvis'i dinliyordum ve bir gün ben de onun gibi olacağım dedim".  Benim hikayem pek öyle başlamadı. Yani radyoculuğa merakım radyo dinleyerek ortaya çıkmadı. (Tabii ki o dönem radyo dinliyordum ve evde/arabada radyo dinleniyordu.) Ortaokul yıllarımda müzik öğütmeye başlamıştım. 60'lı yıllardan, 70'lerin ilk yarısından ne bulursam dinlemeye ve arşivlemeye başladım. Bir süre sonra dinlemek yetmemeye başlayınca o grupların, albümlerin, parçaların hikayelerini öğütmeye başladım. Bookletler, forumlar, ansiklopediler... Bir yandan içimde bunları birileriyle paylaşmak gerektiği hissi oluşmaya başladı. Bu mutluluğun o şekilde daha da artacağını düşündüm. Peki nasıl paylaşabilirdim?  13-14 yaşında bir çocuğu fiziksel olarak gören biri onun ne anlattığını pek umursamaz. Eh, yazma konusunda da pek becerikli değilim. Ama konuşma ve anlatıcılık konusunda iyi olduğumu düşünüyordum. Ses tonum da fena değildi sanırım. Kısaca ortada bir problem vardı ve radyo benim için bu problemi çözebilecek araçtı. Yani sözlü iletişimde zayıf ama yazma becerisi güçlü bir çocuk olsaydım muhtemelen asla radyocu olmaya heves etmeyecektim. 

-Neden internet radyoculuğu? Pekala bir FM kanalına program yapmayı da tasarlayabilirdiniz. 

Sorular sanki benim her bir soruya eksik cevaplar vereceğim öngörülerek tasarlanmış.  Radyoyu "problemi" çözecek araç olarak belirledikten sonra nasıl yapabileceğimi araştırmaya başladım. Bilgisayar ve internet konusunda o zamanlar oldukça iyiydim. Yaşım itibariyle bir dijital çağ çocuğuydum ve bununla birlikte FM radyo ile duygusal/romantik bir bağım yoktu. 

O zamanlar küçük küçük karaladığım bir blogum vardı. Bir internet radyosu altyapısı kurdum ve oraya bir player ekledim. Daha sonra bazı günler canlı bazı günler banttan 7/24 yayın yapan bir radyo haline geldi. Harıl harıl listeler hazırlıyordum ve çok keyif alıyordum. Tam bir "one man band" olmuştum diyebilirim. O günden bu güne toplamda 1.5 sene ara vermiş olsam da internet radyoculuğu yolculuğum hep devam etti. Üniversitede de Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünü seçtim. Yolculuğum Kasım 2016'da radyodinlemekicinbir.site ile başka bir boyuta geçti. Aslında hâlâ bir "one man band"im ama şimdi yol arkadaşlarım da var. 

Bu sorunun ikinci yanıtı "neden şu anda internet radyoculuğu" sorusuna yanıt olmalı sanırım. Yani benim kişisel hikayemin dışında, bugün ile ilgili. Her şeyden önce bir FM istasyona göre daha düşük maliyetli. Bazı dezavantajları olduğu doğru. Kadranı çevirirken bir internet radyosu keşfetmeniz mümkün değil örneğin. Bunun yanında günümüzde FM radyo alıcısı sayısı ile internet bağlantısına sahip bilgisayar ve akıllı telefon sayısını karşılaştırırsak daha ulaşılabilir diyebiliriz. Ulaşılabilir ama, yalnızca bildiğiniz sürece... Belki bir başka avantajı ses kalitesi olabilir ama bu avantajını da kaybediyor. Türkiye'de konuyla ilgili bir gelişme olmasa da ABD ve Avrupa DAB yayıncılığa hazır/hazırlanıyor, Amerika'da uydu radyoları yaygın hale geldi bile. Bizim açımızdan en belirgin avantajı radyoyu bulut ortamında yönetebilmek ve ülkenin, dünyanın farklı yerlerinden yayın yapabilmek. Bunlar FM radyoda da mümkün ancak internet radyoculuğunda daha kolay.

-Radyonun isminin uzunluğu bir handikap yarattı mı? Yoksa bu bilinçli bir tercih miydi?

Biraz esprili, biraz da basit alt metni olan bilinçli bir tercihti. radyodinlemekicinbir.site; haber, video vs. gibi şeyler içermeyen, yalnızca radyo yayını yapacak yani ürettiği tüm içeriği radyo yayını için ve ona paralel üretecek bir internet sitesinin adresi, daha fazlası değil. İki dezavantajı oldu. Birincisi; pek çok insan .com, .net, .org gibi bilindik uzantılar dışındaki internet adresi uzantılarına aşina değil. "Nereden dinleriz?" sorusuna yanıt vermek biraz zor olabiliyor.  Bir diğer dezavantajı ise sadece adresi gören biri bazen radyoların topluca listelendiği ve dinlenebildiği bir site sanabiliyor. Twitter hesabımızı açtığımız zaman karakter sınırına takılınca rdib_site kullanıcı adını almak zorunda kalmıştım. Bir süre sonra dinleyiciler rdib.site demeye başladılar. Ben de rdib.site adresini de satın aldım. Şimdi o adresi de kullanıyoruz.

-radyodinlemekicinbir.site'nin programları ve işleyişini biraz anlatır mısın?

Programlar ve işleyişten önce ne yapmaya çalıştığımızdan bahsetmeliyim sanırım elimden geldiğince. Çocuğum gibi olduğu için üçüncü tekil olarak anlatayım. radyodinlemekicinbir.site tür-spesifik müzik yayıncılığı yapmaya çalışan bir mecra. Klasik rock, hard rock, blues, caz ve klasik müzik ekseninde ilerliyor. Rock ve blues'un alt türlerine ilgili. Alternatif, indie, elektronik türlerle arası kötü. 1920'lerden 1970'lerin sonuna kadar yapılan müziğe ve o müziğin ruhunu bir şekilde yaşatan, devam ettiren eski kafalı "yeni"ye de yer veriyor. İşin müzikal kısmı böyle. 

Bu noktada web sitemizden bir alıntı yapayım. Çünkü oraya yazana kadar çok uğraşmıştım. 

***
Ne yapmaya çalışıyoruz?
Nitelikli programlar ve bant yayınları hazırlayarak keyif alırken keyif vermeye çalışıyoruz.

Nasıl yapmaya çalışıyoruz?
Popülerliği her zaman ikinci plana atarak tür-spesifik programlar yapmaya çalışıyoruz. Bizim için nicelikten çok nitelik ön planda. Eğlenmek tabii ki önemli ancak eğlenirken bilgi verebilmek bizim ilk amacımız. radyodinlemekicinbir.site’nin mottosu kısaca: “Inform-Educate-Entertain”. (Bilgilendir-Eğit-Eğlendir). Bu motto, BBC’nin kurucu genel müdürü John Reit’e ait. Ancak biz onun kastettiği biçimde programcının dinleyiciyi bilgilendirip eğittiği bir modeli değil, hep birlikte eğlendiğimiz ve öğrendiğimiz bir mecra hayal ediyoruz.
***

Programlara gelecek olursak, şu anda yaz dönemindeyiz ve programlarımızın çoğu sezon arasında. Yeni sezonla birlikte kadro tekrar tamamlanacak.

Programlara kısaca bir gözatarsak,


"Sesli Tefrika"



 Uygar Arpak'ın hazırlayıp sunduğu bir sesli müzik ansiklopedisi. Uzunluğuyla ve hikayeleriyle ünlüdür. Her hafta rock/blues tarihinden bir olay, grup ya da albüm anlatılır.



"Solaris:Progressive Rock Güncesi"



Nitel Muhtaroğlu hazırlar. Her hafta yıl/dönem/akım/gruplar özelinde tematik progressive rock seçkileri yayınlanır.



"Novus"



  Başak İdil Özen hazırlar. 20. yy klasik müziğine odaklanır. Her hafta bir besteci/akım üzerine 3 saatlik liste yayınlanır. Yakında final yapacak ve aynı format ile ile 20. yy öncesi müziğine odaklanacak.


"Barış ve Teletabiler"



  Barış Akhan hazırlar. Her hafta 1 saat Anadolu Rock ve Anadolu Pop çalar.


"60 Dakika"




 Değer verdiğimiz müzisyenlerin doğum günlerinde ya da ölüm yıl dönümlerinde müzisyenin müzikal yolculuğunu göz önüne seren 1 saat, 2 saat ya da 3 saatlik seçkiler. Bu seçkileri bizzat hazırlıyorum. Parçaları kişisel beğenim ile müzikal niteliği harmanlayarak seçiyorum.



Sürpriz yayınlar


 Habersiz şekilde, genellikle gece yarısından sonra yayına girip hazırladığım playlistleri çalıp dinleyicilerle sohbet ettiğim bir "format olmayan format".



"Konser Saati"


 Her hafta rock/blues tarihinin iyi konserlerinden birini kesintisiz çaldığımız program.






Bununla birlikte yeni sezonda Okan Meriç ve Gitarist radyodinlemekicinbir.site'deki yolculuğuna devam edecek. Ve tabii Blues Perişan'ı da dinlemekten hep birlikte keyif alacağız. Sezen Aladağ Özdemir'in hazırladığı Long Play'in de belki sezon başında değil ama yeni yılda dönmesini umuyoruz.

Uzun bir yanıt oluyor ama işleyişi anlatmak kısa sürecek. Programcılarımız bu nitelikli programları hazırlarken teknik işler, sosyal medya, web sitesi, bant yayınlarında çalan tüm parçaların seçimi, duyurular, yayın akışı gibi aklınıza gelebilecek tüm işleri ben yapıyorum. Kısa bir süre sonra liste ekibimiz de bant yayınları konusunda bana destek olmaya başlayacak.

-radyodinlemekicinbir.site'de görmek istediğiniz programlar var mı?



Solaris, Sesli Tefrika, Patron Masası, Düzenli İlişki, Novus gibi bizim yarattığımız formatların yanında, Türkiye'de bizim anlayışımıza yakın olduğunu düşündüğüm sayılı programlardan bazıları halihazırda bizimle birlikte ya da bir süre bizimleydiler. Okan Meriç, Sezen Aladağ ve Dinçer Tuğmaner gibi çok kıymetli isimlere Aptülika da eklenince o sayılı programlardan çoğu bizimle birlikte oldu diyebiliriz. Daha önce Türkiye radyolarında yer almış ancak şu anda devam etmeyen bazı programlarla ilgili imkanlar dahilinde fikirlerimiz var. Bazılarıyla bugüne dek temaslarımız oldu. Yeni radyocular ve programlara mecra olmaya da devam etmek istiyoruz. Ancak temel sorun niteliği stabil tutabilmek. Diğer yandan zaman ve maddi olanaklarla ilgili sorunları çözmek
gerekiyor.

-Dinleyici potansiyeli nasıl ve tepkileri nasıl?

Yerli ve yabancı pek çok dinleyicimiz var. Son dönemde de olumlu bir artış yakaladık. Nitelikli bir dinleyici kitlemiz olduğunu düşünüyorum. Tepkiler konusunda biraz dertliyiz. Aslında dertli olduğumuz konu tepkilerden çok tepkisizlik diyelim. Maalesef Türkiye geri bildirim, eleştiri ve tartışma kültürünün gelişmiş olduğu bir coğrafya değil. Yapmaya çalıştığımız şey de pek popüler olmayınca biz de bundan nasibimizi alıyoruz. Tabii radyo aracılığıyla pek çok dinleyicimizle samimi olduk, pek çoğu olumlu geri bildirimler de var. Geri bildirimlerin tamamına yakınının olumlu olması kişisel olarak pek sevdiğim bir şey değil. Bir noktada tıkanıyorsunuz. Son zamanlarda bu duvarı biraz yıkmaya başladık. Umuyorum yakın gelecekte hayal ettiğimiz kolektif paylaşım ortamını yaratabiliriz.

rdib.site sonuçta bir internet sitesi ama maddi problemler oluyor mu? Sponsorluk ve reklam katkısı düşünüyor musunuz?

İnternet sitesi yalnızca bir arayüz. Onun da bir maliyeti olsa da asıl giderlerimiz radyo yayını yaptığımız server'ın ücreti, podcastlerimizi paylaştığımız servislerin ödemeleri, dijital müzik temini ve lisans ücretleri. Bir de şu an için pek bütçe ayıramasak da ekipman giderleri var. Bu giderleri uzunca bir süre ben karşıladım. Bir süredir de bu yükü destek olan dinleyicilerimizle paylaşıyoruz. Ancak ucu ucuna götürebiliyoruz, bazen kapanmanın ucundan dönüyoruz. Projeyi sürdürülebilir bir hale getirmek amacıyla Patreon üzerinde bir destek kampanyamız var. Detayları görmek isteyenler olursa adresi bırakayım: http://rdib.site/destek

Sponsorluk ve reklam katkısı şu anda yürüttüğümüz modelde mümkün değil. rdib.site mevcut durumuyla kar amacı gütmeyen, ticari olmayan ve gönüllü emekle yürüyen bir internet radyosu. Terminolojide non-profit, non-commercial. Reklam ve sponsorluklar için ticari hale gelmeliyiz. Bu bir bakıştan çok sistem meselesi. Yani şirketleşeceksiniz, sözleşmeler yapacaksınız, ücretli çalışma arkadaşlarınız olacak. Böyle bir modele girişmek için başlangıçta bir sermayeniz ya da yatırımcınız olmalı. Eh, bende sermaye yok. : ) Ama muhtemel yatırımcılar için sistem ve gelir modelimiz hazır.

İlerisi için hedefleriniz neler?

radyodinlemekicinbir.site için o melek yatırımcıyı bulmak! : ) Yani ticari modele geçmek. Adı biraz kötü ama "ticari" sadece sistemin ismi. Projeyi sürdürülebilir hale getirip menüyü kültür-sanat programlarının da yer aldığı lezzetli bir hale getirmek diyebilirim. Ve tabii bütün bunları keyif alarak yapıyor olmak, daha fazla paylaşmak, daha fazla insanla birlikte keyif almak...

* * *

Hazır fırsat bulmuşken hem bu yazı ya da Blues Perişan aracılığıyla rdib.site ile tanışacak dinleyicilere kısa notlar paylaşayım. 

radyodinlemekicinbir.site'yi evinizde, aracınızda, ofisinizde yani kısacası internet bağlantısına sahip olduğunuz neredeyse her yerde dinleyebilirsiniz. Web sitemiz ve kendi Android uygulamamız aracılığıyla dinleyebileceğiniz gibi popüler pek çok radyo uygulamasında da radyomuz kayıtlı. Aracınızda dinlemek için telefonunuzu bluetooth araclığıyla ya da basit bir aux kablosuyla teybinize bağlayabilirsiniz. Teybinizde bluetooth özelliği ve aux kablosu girişi yoksa üzülmeyin. Çok uygun fiyatlara kaset gözüne takılabilen aux aparatları mevcut. Bizi bir saat dinlerseniz kotanızdan/paketinizden 85 mb harcarsınız. Yani basit bir hesapla "Blues Perişan"ı hiç kaçırmayacağınızı varsayarsak 1 ayda 680 mb harcarsınız. Tamamdır, hangi uygulamalardan dinleyebilirim, nereden nasıl dinlerim diyorsanız http://rdib.site/nasildinlerim adresini ziyaret etmeniz yeterli.

Radyomuzdan haberdar olmak isterseniz ihtiyacınız olan her şey http://rdib.site/takip adresinde.

Programlarımızı kaçırısanız ya da yeniden dinlemek isterseniz programlardan en geç 1 hafta sonra podcast kayıtlarını paylaşıyoruz.

 


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...