11 Mayıs 2018 Cuma

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 61



Ferit Edgü
"Şimdi Saat Kaç"
Çocukluğumda evimize giren değişmez gazete Milliyet'ti. Sakın şimdiki aynı ismi taşıyan gazeteyle karıştırmayın derim, zira o zamanlarda gazetenin sahibi yedi göbekten gazeteciydi. Bugünlerle olan fark sadece bu kadarla kalmıyordu, o zamanlarda gazete sahibi değil başyazarıyla öne çıkardı ve Milliyet denildi mi, akla şıppadanak başyazarı Abdi İpekçi gelirdi. Gazetenin yayın yönetmeni de olan basın şehidimiz, Milliyet'i sadece habercilikte değil kültürel yanıyla da öne çıkarıyordu. Harika cilt kapaklı Milliyet Çocuk Yayınları, Çocuk dergisi, Hey ve daha niceleri. Bunlardan biri de Milliyet Sanat dergisiydi. İlkönce gazeteyle birlikte ek olarak verilen bu dergi, kısa bir süre sonra bağımsız olarak çıkacaktı. 
Şimdi şaşıracağınız bir şey söyleyeyim, Milliyet Sanat o zamanlar haftalık dergi olarak çıkardı. 1972'den, 1980'lerin ortalarına kadar da bu böyle sürecekti. Bu dergileri babam her hafta alırdı. Yıl sonunda da bunlar ciltlenirdi. 1972'den 1980'e kadar olan Milliyet Sanat dergileri ciltli olarak babamdan yadigar olarak kaldı. Annemi ziyarete gittiğimde çocukluk anılarım o dergilerle gözüme takılır. 
Yakın zamanda elime geçen bir kitap, aklıma bir anda Milliyet Sanat Dergisi'ni getirecekti. Bu Ferit Edgü'nün "Şimdi Saat Kaç" isimli denemelerinden oluşan kitabıydı. Deneme edebiyat içinde sevdiğin bir yazı biçimidir. Bugün gözardı edilse de benim için zihin açıcı bir yazı biçimidir. Günümüzde gazetelerin köşe yazılarına, makalelerine benzese de sanat, yaşam, sosyoloji vd... genişliğinde ufuklara yol alır bu yazılar. Ferit Edgü'nün bu denemelerinin hepsi yazarın 1970'li ve 80'li yıllarda Milliyet Sanat Dergisinde yazdığı yazılardan oluşmuş. Bunların arasında hatırladıklarım da oldu ama geçen yıllar içinde karşıma yepyeni bir gerçeği çıkarıverdi. Bundan otuz, kırk yıl önce sanat ve kültür bugüne göre daha ciddiye alınıyormuş. 
Ferit Edgü ismi benim için her daim mesafeli ya da ilgi alanıma çit örülmüş bir yazar olmuştur. Onun yazdıklarına uzak olduğum aklınıza gelmesin hani, yazarın "Yazmak Eylemi" kitabını lise yıllarımda okumuştum ve etkisini hala duyarım. Az sayıda roman, bolca öykü yazmış olsa da benim için Edgü demek deneme demektir. "Şimdi Saat Kaç" kitabı elime tesadüf eseri geçince çölde vaha bulmuş gibi atladım. 
Ferit Edgü edebiyat dünyamızdan bir isim ama resim alanında eğitim almış bir yazar. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi ( Şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) Resim Bölümü'nde başladığı eğitimini Paris'te sürdürmüş (1959- 1964). Acedemie du Feu'de seramik öğrenimi görmüş. Sorbonne'da felsefe, Louvre'da sanat tarihi kurslarına katılmış. Böyle olunca da Edgü'nün denemelerinde bolca resim sanatıyla ilgili yazıyı kitapta görmek keyif verdi. Buna rağmen yazılardan birinde resim konusunda uzman değilim, bir yazar olarak değiniyorum gibi bir tanım getirmesi de bana şaşırtıcı ( bir mütevazilik örneği) gelecekti. 
Ferit Edgü'nün "Şimdi Saat Kaç"  isimli denemeler kitabını okurken edebiyat, resim, heykel, felsefe, sinema... gibi alanlarda gezineceksiniz. Bu gezinti de bir de geçen zaman içinde hayatımızdan sanat ve kültürün nasıl uzaklaştığına şahit olacaksınız. Edgü kitapta yer alan ve 1985 yılının 15 Şubat'ında yazdığı yazıda bakın ne diyor:

"...Diyeceksiniz ki gezgin devlet adamlarımızdan kaçı bu müzeleri geziyor? Kaçı Rembrant'ın, Greco'nun, Picasso'nun, Bacon'un adını biliyor?
Onların insanı insan eden, insanı insana yaklaştıran, insanı insana tanıtan, insanoğlu etkinliklerinden başlıcası olan sanatla hiçbir ilişkileri yok.
Sanat karşı koymaktır. Onlarsa, herkesin (başta yazarı, çizeriyle sanatçılar) baş eğmesini istiyorlar. "

Tam tamına 33 yıl önce Ferit Edgü böyle bir demiş, şimdi bakar mısınız ahvali durumumuza. 

Aptulika


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...